Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/388 Esas
KARAR NO: 2023/589
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ: 03/06/2022
KARAR TARİHİ: 20/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili ——– davalı şirketin %60 ortağı , diğer davacı müvekkili … %20 ve davalı … %20 olmak üzere Tasfiye Halinde ——- Şirketi ortakları olduğunu, Şirket, davacıların diğer ortak …. ——— Noterliği ——– sayı ve 07/03/2011 tarihli vekaletnamesiyle verilen şirket kuruluş yetkisiyle kurulmuş olup, şirket 06/04/2011 tarihinde tescil edilmiştir. ——– kayıtlarından da görüleceği üzere 18/05/2012 tarihinde ortaklar kurulu kararıyla sermaye arttırımı yapılmış, ortaklar kurulu kararı tüm ortaklar tarafından imzalandığını, daha sonra 11/06/2015 tarihli genel kurul kararı ile şirket merkezinin nakli kararı alınmış, karar yine tüm ortaklar tarafından imzalandığı bu tarihten sonra 15/03/2021 tarihine kadar şirketçe herhangi bir karar alınmamış olup, 15/03/2021 tarihinde davalı şirket müdürü (şu an tasfiye memuru) … isim değişikliğinin tescili kararı, adres nakli kararı ve şirket tasfiyesi kararı alınmış olup, karar tüm ortaklar adına vekaleten … tarafından imza altına alındığını, bu kararın hükümsüz olduğunu, şöyle ki öncelikle şirket müdürü diğer ortak … müvekkilller tarafından şirket kurulumu amacıyla verilen vekaletnamede şirketi feshetme yetkisi bulunmadığını, müvekkilleri tarafından diğer ortağa verilen vekaletnamenin şirket kurulumu ve şirketin olağan işlerinin yürütülmesi kapsamıyla verildiğini, BK madde 505 vekalet ilişkisinde vekilin vekalet verenin talimatlarına uyma yükümlülüğü bulunmakta olup, bunun dışına çıkamayacağını, yazılı olarak kurulan vekalet ilişkisinde vekalet verenin talimatları, vekilin yetkisinden vekilin yetkileri dışında işlem yapması alanı yazılı bir şekilde de belirlendiği durumunda söz konusu işlem hukuken geçerlilik kazanmayacağını, müvekkilleri tarafından verilen vekâletnameden de açıkça görüleceği üzere şirketin olağan işlemleri için verilmiş bir vekâletnamenin olağan dışı bir işlem olan şirketin feshi yetkisi içermemesi sebebiyle 15/03/2011 tarihli genel kurul kararı yetkisiz temsilci tarafından imzalanması nedeniyle yok hükmünde olduğunu, vekâletnameden açıkça anlaşılacağı üzere vekil, vekâlet verenlerin yararına olacak işlemleri yapmaya yetkili olup, hem söz konusu vekâletname içeriği gereği hem de BK madde 506 gereğince vekalet verenin üstlendiği işlerini menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle görevli olduğunu, diğer ortak, müvekkillerin mal varlığında zarar, eksilme meydana getirecek işlemleri, şirketi sonlandıracak kararları genel kurulda diğer ortakların katılımını sağlamadan, ortaklar adına yetkisiz olduğu vekâletmname ile imza altına alıp karara bağlayamayacağını, BK madde 42 gereğince temsil yetkisinin her zaman geri alana bileceği düzenlenmiş olup, müvekkillerin vekaletname ile genel kurul ve yönetim kurulu tutanakları imzalamak yetkisini verdiği, ancak müvekkillerin şirketin tüm genel kurul toplantılarına bizzat katılmaları, katılım temsil yetkisinin geri alındığını gösterdiğini, söz konusu yetkinin varlığı düşünüldüğünde dahi 15/03/2021 tarihli genel kurul toplantısı için çağrı usulüne uyulmamış, müvekkilleri toplantıdan hiçbir surette haberdar edilmemiş, usulsüz bir şekilde müvekkillerin katılımı sağlanmadan genel kurul toplantısı gerçekleştirildiğini, davalı 15/03/2021 tarihli ——- karar nolu genel kurul kararı ile şirket merkezinin taşınmasına ve şirketin tasfiyesine, tasfiye memuru olarak davalı … tasfiye memuru olarak tasfiye işlemlerini yürütmesine karar verilmiş, söz konusu genel kurul kararı diğer ortaklara çağrı yapılmadan ve ortaklar adına … tarafından vekâleten imzalanmış, karar tescil edildiğini, müvekkilleri, davalının vekâletini kötüye kullanması sonucu şirketin tasfiye sürecine girdiğinden haberleri olmayıp, ——- kayıtları incelendiğinde bu durum tarafımızca öğrenildiğini, müvekkiller tarafından davalıya verilen vekâletname müvekkiller tarafından da azledilmiş durumda olduğunu, müvekkiller, ——- yaşamakta olup, ——– gelemediğini, davalı tarafça da müvekkillere şirketle alakalı hiçbir bilgi verilmediğini, müvekkilleri şirketin malvarlığı, bilançosu, gelir-gider tablosu, hesapları hakkında hiçbir şekilde bilgi edinemediğini, müvekkillere kar payı dağıtımı da yapılmadığını, Müvekkiller ——– olmadığı için Genel Kurul toplantısı da yapılamadığını, şirket müdürüne tarafımızca ulaşılamamakta, müdüre ait bilgilerde ——- tarafından KVKK uyarınca bilgilerin sadece mahkeme ile paylaşılabileceği sebebiyle tarafımıza verilmemekte, şirket müdürü şu an tasfiye memuru olan davalının adresi de tarafımızca bilinemediğinden kendisine tebligatta yapılamadığını, çekte sunulan şirkete ait ——- kayıtlarından da görüleceği üzere ——- uyarınca tarafımıza verilen tüm belgelerden davalıya ait bilgiler silinerek verildiğini, şirket malvarlığının tasfiyesi, kar payının dağıtımı, müdür tarafından yapılan işlemler, şirketin aktif pasifleri müvekkillerce bilinmemekte, davalı tarafça yapılan işlemler dolayısıyla müvekkillerin zarara uğrama olasılığı da bulunduğunu, davalının yukarıda açıklandığı üzere vekalet yetkisini kötüye kullanması, TTK537)2 uyarınca tasfiye memurunun azli için haklı sebep oluşturduğunu, tasfiye memurunun atanması 15/03/2021 tarihinde gerçekleşmiş olup, bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen şirket tasfiye edilmediğini, müvekkillerin tasfiye sonucuna katılma hakkı bulunmakta olup, tasfiye memurunun işlemlerinden açıkça görüleceği üzere haklarına kavuşamadığını, genel kurul toplantısının fiilen yapılamaması sebebiyle sayın mahkemeden tasfiye memurunun görevden alınması ve tasfiye memuru olarak yeni bir tasfiye memurunun atanmasını, talep ettiği görülmüştür.Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Davalılar, Tasfiye Halinde ——– Şirketinin müvekkil de dahil olmak üzere hissedarı olduklarını, 03/04/2011 tarihli vekaletname ile müvekkile yetki verilerek şirketin kurulduğunu, 11/06/2015 tarihli genel kurul kararından sonra 15/03/2021 tarihine kadar herhangi bir karar alınmadığını, 15/03/2021 tarihli genel kurulu kararı ile müvekkil … şirket tasfiyesi kararı aldığını, bu kararın hükümsüz olduğunu iddia ettiğini, davalıların, bu kararın hükümsüz olduğunun gerekçesi ile müvekkile verilen vekaletnamede, şirket feshi yetkilendirilmesinin olmaması iddiası olduğunu, genel kurul kararının hükümsüz olduğu iddinsı bu dosyanın konusu dışında olduğunu, söz konusu iddiaya karşı tüm hak ve taleplerimizi saklı tuttuğunu bildirdiğini, davalılar, dava dilekçesinde şirketle alakalı hiçbir bilgi verilmediği iddia edildiğini, ancak TTK madde 437’de görüleceği üzere, zaten kendilerinin inceleme ve bilgi alma hakları mevcut olduğunu, her bir yönetim kurulu üyesinin kanunun amir hükmü uyarınca bu hakkını kullanabileceğinin açık olduğunu, davalılar, bugüne kadar bilgi alma hakkını kullanmadığını, 05/04/2011 tarihli vekaletnamede müvekkilin yetkileri açıkça yazdığğını, Müvekkiline verilen yetkiler, ” Olağanüstü ve olağan genel kurullarına katılmak, oy kıllanmak, seçmek ve seçilmek, yönetim kurulunda görev almak, genel kurul ve yönetim kurulu tutanaklarını imzalamak, ana sözleşme ve yapılan tadilatını imzalamak, şirket sicilinde beyannamesi ve şirketnameleri imzalamak, şirket sicil dairesinde şirket tescil defterini imzalamak, gerekli kararlar almak…” vb. Yetkilerdir. Müvekkil çok uzun yıllardır, davalılar yurtdışında bulunduğundan, tüm şirket iş ve işlemlerini kendisine verilen yetki sınırları çerçevesinde yürütmüştür. TTK m. 616 uyarınca, genel kurulun devredilemez yetkilerinden biri de şirketin feshi kararıdır. Müvekkil ise kendisine verilen vekaletname uyarınca genel kurula katılmak, oy kullanmak, gerekli kararları almak ile yetkilidir. Müvekkilin şirketin tasfiyesine ilişkin karar almasında usulen hiçbir engel yoktur. Kaldı ki şirket tasfiyesi için özel yetki öngören bir kanun hükmü de bulunmamaktır. Ayrıca dava dilekçesinde de belirtildiği üzere 11/06/2018 tarihli genel kuruldan sonra 15/03/2021 tarihine kadar genel kurul yapılmamıştır. Şirketin bu süreçte faal olduğunu iddia etmek bile hayatın olağan akışına aykırı olacaktır. Müvekkilin tasfiye kararı almasındaki amaç da zaten şirket faaliyetlerinin devam etmemesidir. TTK Madde 537/2 uyarınca, “Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.” müvekkilin tasfiye sürecini başlatılmasında müvekkilin haklı nedenleri olduğu açıktır ancak davalıların müvekkili tasfiye memurluğundan azletme taleplerinde haklı bulunan bir gerekçe tarafımızca tespit edilememiştir. Kaldı ki, şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde ortaya çıkacaktır. Şirketin menfaatine işlem yapıldığı da ortadadır. müvekkil tasfiye sürecin, usule ve hukuka uygun bir şekilde yürütmüş olup, bu hususlar ——- kayıtlarında da görülecektir. davalıların işbu davayı ikame etmekte hukuki yararları olmadığı gibi, dava dilekçesinde davanın konusu dışındaki tüm hususlar yazılmış, esasen davanın neye ilişkin olduğu ve talepleri ne yazık ki anlaşılamamıştır. Açıklanan nedenlerle, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile davanın reddine, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa aidiyetine karar verilmesi” ni talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava; Tasfiye Halinde ——-Şti ‘ye tasfiye memuru olarak atanan davalı … tasfiye memurluğuna son verilmesine yönelik davadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Tarafların dava dışı tasfiye halinde ——- Şti,’ nin ortakları olduğu diğer davalının ise aynı zamanda şirket müdürü ve tasfiye memuru olarak atandığı, uyuşmazlığın 15/03/2021 tarihli ve davacıların bulunmadığı genel kurulda alınan ——- sayılı kararın, (isim değişikliğinin tescili kararı, adres nakli kararı ve şirket tasfiyesi kararının) hükümsüz olup olmadığı, buna bağlı olarak davalının vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı, TTK 537/2. Maddesi uyarınca davalının tasfiye memurluğundan azli şartlarının bulunup bulunmadığı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.Kuruluş ana sözleşmesinin 6. Maddesinde kurucu ortaklık yapısının; toplam 150.000,00 (Yüzellibin) hissede, ——-, 135.000,00 (Yüzotuzbeşbin ), ——- 7.500,00 | (Yedibinbeşyüz), ——– 7.500,00 | (Yedibinbeşyüz), paya sahip oldukları, davalının yetkili müdür olduğu, ——– Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen kayıtlara göre, şirketin, 15.03.2021 tarih——- sayılı genel kurul kararı (karar defterinde yazılı olduğu hali) 22.04.2021 tarihi itibariyle tescil ettirilerek tasfiye haline alındığı, kararda şirketin tasfiye haline alınması ve tasfiye memuru olarak … atanmasının kararlaştırıldığı, Kararın her üç ortağın ortak kararı olarak alındığı görünmekte ise de, kararın, … kendi adına ve diğer iki ortak için yine … vekâlet imzası ile imzalandığı, şirketin tasfiyesi için alacaklılar ve borçlulara üç adet çağrı ilanının yapıldığı anlaşılmaktadır.Taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, mahkememiz 12/10/2022 tarihli, 1 nolu celse, 5 nolu ara kararı gereği dosyanın ön incelemede uyuşmazlık noktaları olarak belirtilen hususlar çerçevesinde değerlendirilerek tasfiye memurluğundan azlinin gerektirir şartaların oluşup oluşmadığı hususunda rapor düzenlemek üzere dosyanın nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi ile mali müşavire tevdine karar verildiği, 22/05/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tasfiye kararının alındığı genel kurul toplantısına ilişin bir çağrının yapılmadığı ve bu genel kurul toplantısı için ayrı bir vekaletname alınmadığının dosya kapsamından anlaşıldığı, ——- şirket genel kurul kararı olabilmenin kurucu unsuru olan çağrının yapılmadığı ve geçerli bir vekaletname ile toplantıya katılınmadığı dikkate alındığında 15/03/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğu söylenebileceği, bu kapsamda alınan tasfiye memurunun atanması kararının da geçersiz olduğu şeklinde rapor sunulduğu, raporun dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.İlgili mevzuat hükümleri; TTK’nın ” Görevden alma, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması” başlıklı 630. Maddesi; “(1) Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.(3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.(4) Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.” şeklindedir. TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde——- şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilir. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir.Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik m.18/7uyarınca:(7) Halka açık olmayan şirketlerde gerek nama gerek hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için vekâletnamenin Ek-3’teki örneğe uygun olarak noter onaylı şekilde düzenlenmesi gerekir.21. madde uyarınca: Vekaletnamenin unsurları ve geçerlilik süresi”MADDE 21 -(1) Vekaletnamede; şirketin unvanı, ait olduğu genel kurul toplantısının tarihi, vekilin adı ve soyadı, pay sahibinin pay adedi ile adı ve soyadı veya unvanı ve imzasının bulunması şarttır. Bu- bilgilerden herhangi biri bulunmayan özel veya genel vekâletnameler geçersizdir. Konuya ilişkin, Anonim Şirketlerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelik hükümleri ile Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlemeleri saklıdır.(2) Vekaletnameler, ait olduğu genel kurul toplantısı ve yeni bir vekil atanmadığı sürece hukuken bunun devamı sayılan toplantılar için geçerlidir. Gündemin değiştirilmemesi kaydıyla, nisabın yokluğu, azlığın talebi veya genel kurulun kararıyla yahut herhangi bir nedenle toplantının ertelenmesi halinde yapılacak toplantılar hukuken önceki toplantının devamı sayılır.” şeklindedir.Öte yandan somut olayda tasfiye kararının alındığı genel kurul toplantısına ilişkin bir çağrının yapılmadığı, TTK 416/1 maddesine tanımlanan çağrısız genel kurul şartlarınında burada bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça genel kurul yapılması için davalılarca kendisine vekaletname verildiği iddia edilmişsede, sunulan vekaletnamenin genel nitelikli bir vekaletname olduğu, dava konusu genel kurula ilişkin özel bir vekaletnamenin bulunmadığı bu genel kurul toplantısı için yukarıda açıklanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’e uygun ayrı bir vekaletname alınmadığı, bu nedenlerle ——- şirket genel kurul kararı olabilmenin kurucu unsuru olan çağrının yapılmadığı ve geçerli bir vekaletname ile toplantıya katılınmadığı dikkate alındığında 15/03/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğu, yok hükmünde bir kararla tasfiye memuru atanması işlemininde yok hükmünde olduğu, tüm genel kurul kararları yok hükmünde olduğundan tasfiye memurunun azli talebininde konusuz kaldığı anlaşılmış, karar kesinleşinceye kadar tasfiye memurunun görevinin tedbiren durdurulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere,
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, 15/03/2021 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitine,
2-Tasfiye memurunun görevinin karar kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasına,
3-Tasfiye memurunun azli ve değişik tasfiye memuru atanmasına ilişkin taleplerin konusuz kalması nedeniyle bu talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Kararın Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesine,
4-Alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile kalan 189,15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 4.171,25 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 4.332,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2023