Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/309 E. 2023/406 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/309
KARAR NO: 2023/406
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ: 29/04/2022
KARAR TARİHİ: 26/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı Vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı alacağı olan, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, 266.017,29 TL’nin tahsili için davalı tarafa —– Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığımı ve fakat davalı taraf haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek davacı alacağını tahsil etmesini önlediğini, davacı alacağını tahsil etmek amacıyla taraflarınca arabuluculuk kurumuna başvurulmuş ve fakat arabuluculuk görüşmeleri olumsuz sonuçlandığını, netice itibariyle huzurdaki itirazın iptali davasını açma gerekliliği hasıl olduğunu, davalı şirket, davacı şirketten almış olduğu ürünlerin bedelini ödemediğini, davacı şirketin, dilekçe ekinde sunduğu ve aşağıda detayı yer alan fatura ve faturaya konu sevk irsaliyeleri ile malları davalıya teslim edildiğini.•—— numaralı fatura ve ——-numaralı sevk irsaliyesi •—— numaralı fatura ve —— numaralı sevk irsaliyesi •—— numaralı fatura ve —— numaralı sevk irsaliyesi —— numaralı fatura ve —— numaralı sevk irsaliyesi •—— numaralı fatura ve —— numaralı sevk irsaliyesi •—— numaralı fatura ve —— numaralı sevk irsaliyesi •—— numaralı fatura ve —— numaralı sevk irsaliyesi •—— numaralı fatura ve —— numaralı sevk irsaliyesi olduğunu beyan ederek; haklı davanın kabulü ile davalının —— Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalının, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmemiş ve cevap dilekçesi sunmamıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.——– Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU/TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1):”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”(2):”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”(3):”İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”(4):”Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”(5):”Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”(2):”Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.Tacirler Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.Mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.Mahkememizce işbu dosyada, tarafların 2015-2016-2017 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişisi marifeti ile inceleme yaptırılmış ve bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. SMMM bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın ibraz ettiği ticari defterlerine dayalı davalı şirket ile olan 2015, 2016 ve 2017 yılları 120.01.01 kodlu alıcılar hesabının dökümü aşağıdaki gibidir.Yukarıdaki tabloda gi gibi, taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacının 14.10.2015 tarihli 57744 TL tutarlı faturası ile başladığı, davacı tarafından 14.10.2015 tarihinden 27.02.2017 tarihine kadar davalı tarafa 41 fatura ile 560.257,15 TL tutarlı satış yapıldığı, bu süreçte davalıdan farklı tarihlerde 180.577,44 TL ödeme aldığı, davalının 5 adet 158.357,40 TL tutarlı iade faturasını davalı alacağına kayıt ettiği ve buna göre 20.09.2017 tarihi itibariyle davalıdan 221.322,31 TL alacaklı olduğu, iş bu alacağın hesaplar arası virman ile 02.11.2021 tarihin Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabına virman yapılarak kapatıldığı ve takibe konu edilmiş olduğu görüldüğü, bilindiği üzere 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 148-149 ve mükerrer 257’ci Maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak 350 sıra nolu VUK Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutar mükelleflerin belirli haddi aşan mal ve hizmet alımlarını Mal ve Hizmet Alımlarına ilişkin bildirim formu (Form BA)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına ilişkin bildirim formu (Form BS) ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirildiği, davacı —–Şti’nin bağlı bulunduğu —— Vergi Dairesi 19.04.2023 tarihli yazısı ekinde davacının 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları BA ve BS Formunu dosyaya gönderdiği, davalı —– şirketi bağlı bulunduğu —— Vergi Dairesi 19.04.2023 tarihli yazısı ekinde davalının, 2015, 2016, 2017 yılları BA ve BS Formunu dosyaya gönderdiği, davalı tarafın BA formları ile bildirmiş olduğu faturalar ile davacının BS formları ile bildirmiş olduğu faturalar aşağıdaki gibi karşılaştırılmıştır. Davalı tarafın BS formları ile bildirmiş olduğu faturalar ile davacının BA formları ile bildirmiş olduğu faturalar aşağıdaki gibi karşılaştırılmıştır. Yukarıda tablolarda görüldüğü davacı şirketin 2015, 2016 ve 2017 yılı BS Formunda davalı şirkette 29 adet belge/fatura ile KDV hariç 464.904 TL tutarında mal ve hizmet satışı gerçekleştirdiği görüldüğü, davacı şirketin 2016 yılı BA Formunda davalı şirketten 5 adet belge/fatura ile KDV hariç 134.200 TL tutarında mal ve hizmet alışı gerçekleştirdiği görüldüğü, davalı şirketin 2015, 2016 ve 2017 yılı BA Formunda davacı şirketten 29 adet belge/fatura ile KDV hariç 464.904 TL tutarında mal ve hizmet alışı gerçekleştirdiği görüldüğü, davalı şirketin 2016 yılı BS Formunda davacı şirkette 5 adet belge/fatura ile KDV hariç 134.200 TL tutarında mal ve hizmet satışı gerçekleştirdiği görüldüğü, davacının davalı ile olan 2015, 2016 ve 2017 yılları muavin dökümünde davalıya KDV dahil 41 fatura ile 560.257,15 TL tutarında mal ve hizmet satışı yaptığı yukarıda tespit edildiği, ilgili VUK Genel Tebliğinde ay içinde 5.000,00 TL altında bulunan mal alış ve satışlarına istisna getirildiği, davacı tarafın davalıya 2015 yılı Ekim ayında 1 adet fatura ile KDV dahil 577,44 TL tutarında, 2015 yılı Kasım ayında 2 adet fatura ile KDV dahil 2.430,49 TL tutarında 2016 yılı Şubat ayında 3 adet fatura ile KDV dahil 4.170,66 TL tutarında, 2016 yılı Haziran ayında 1 adet fatura ile 2.267,17 TL tutarında, 2016 yılı Şubat ayında 1 adet fatura ile 174,06 TL tutarında, 2016 yılı Kasım ayında 2 adet fatura ile 1.014,80 TL tutarında ve 2017 yılı Şubat ayında 2 adet fatura ile 1.036,16 TL tutarında mal ve hizmet satışı yaptığı görülmüş bu tutar istisna kapsamında olduğu için davacı tarafından 2017 Aralık ayında BS Formunda vergi dairesine bildirilmediği, davacının toplam 560.257,15 TL satışından yukarıdaki tutarı çıkardığında (560.257,15 – 11.665,75 TL=) 548.591,37 TL tutarını bulmaktayız, davacı satışında KDV oranı %18 olduğundan (548.591,37 / 118 x100=) davacının 2015, 2016 ve 2017 yıllarında davalıya yaptığı 29 adet fatura tutarının KDV hariç 464.904,00 TL olduğu hesaplandığı, bu tutarda, davacının vergi dairesinin bildirdiği 29 adet fatura ve KDV hariç 464.904,00 TL ile bire bir uyuştuğu, kural olarak TBK 117/gereği; “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düştüğü, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse bugünün geçmesiyle…” temerrüdün başlayacağı kabul edildiği, davası söz konusu olayda, takip alacaklısı davacı taraf 03.05.2021 tarihli icra takibinde 221.322,31 TL asıl alacağına 44.694,98 TL işlemiş faiz ve asıl alacağına takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesini talep ettiği, dosya kapsamında, davacının, davalıyı 03.05.2021 icra takip tarihinden önce temerrüde düşürdüğüne dair dayanak belge bulunmamakta olup, takip öncesi işlemiş faiz hakkından takdir Mahkemeye ait olduğu, taraflar arasında akdi faiz yönünden herhangi bir sözleşme bulunmadığına göre uyuşmazlığın 3095 sayılı Yasa hükümlerine göre çözülmesi gerektiği, 3095 Sayılı Yasanın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/2 Maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin ‘avans’ oranında hesaplanacağı belirtilmiş bulunduğu, —– verilerinden 03.05.2021 takip tarihi itibariyle avans faizi oranının yıllık %19,50 olduğu görüldüğünden davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, dava ve icra takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, vergi dairelerinden gelen tarafların BS ve BA Formları ve davacı tarafın ticari deferleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan nedenlerle, Mahkemenin kabulü halinde, davacı şirketin ibraz ettiği 2015 yılı yevmiye defteri, kebir defterinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış olduğu, envanter defterinin ibraz edilmediği, davacı şirketin ibraz ettiği 2016 ve 2017 yılına ait ticari defterlerinin 6102 Sayılı yeni TTK. Mad.64 hükmü uyarınca açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı ve e.beratlarının süresinde onaylandığı, envanter defterin ibraz edilmediği, davalı taraf incelemeye gelmemiş ve yerinde inceleme talebinde bulunmadığı, takibe konu olan davacı şirket tarafından davalı şirket adına yürütülen cari hesap muavin defterlerde —— Kodlu hesapta, davacı tarafından 14.10.2015 tarihinden 27.02.2017 tarihine kadar davalı tarafa —— fatura ile 560.257,15 TL tutarlı satış yapıldığı, bu süreçte davalıdan farklı tarihlerde 180.577,44 TL ödeme aldığı, davalının 5 adet 158.357,40 TL tutarlı iade faturasını davalı alacağına kayıt ettiği ve buna göre 20.09.2017 tarihi itibariyle davalıdan 221.322,31 TL alacaklı olduğu, iş bu alacağın hesaplar arası virman ile 02.11.2021 tarihin Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabına virman
yapılarak kapatıldığı ve takibe konu edilmiş olduğu görüldüğü, dava ve takibe konu olan cari hesabı oluşturan 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait 29 adet 548.591,37 TL tutarlı faturaların davalı tarafından BA formu ile vergi dairesine bildirimin yapıldığı, faturaya konu malların teslim alındığında dair karine oluşturduğu, dosya kapsamında davalı şirket tarafından faturaların iade edildiğine veya faturalar içeriği malların teslim alınmadığına ilişkin somut belgenin bulunmadığı, dava ve takibe konu olan cari hesabı oluşturan 12 adet KDV 11.665,78 TL tutarlı
faturalarının, BS ve BS formu ile bildirim yükümlüğünün bulunmadığı, takdir Mahkemeye ait olmak üzere, davacının davalından takip tarihi itibariyle 221.322,31 TL alacaklı olduğu, dosya kapsamından, davacının, davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair dayanak belge bulunmamakta olup, takip öncesi işlemiş faiz hakkından takdir Mahkemeye ait olduğu, davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği bildirilmiştir.Mahkememizce dosyada bulunan bilgi ve belgeler, dosyada alınan rapor, ticari defter kayıtları sonucunda; davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmiş olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin usulünce tutulmuş olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin sunulmamış olduğu, bu sebeple 6100 sayılı HMK’nun 222/3. Maddesi gereğince davacının ticari defterlerin kendisi lehine delil niteliğinde olduğu, tarafların BA-BS formlarının örtüştüğü ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 221.322,31-TL asıl alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.İcra takibinden önce dosya muhteviyatı ile borçlunun takip konusu alacağa ilişkin temerrüde düşürüldüğünü gösterir mahiyette bir belge bulunmaması, işlemiş faize ilişkin taraflar arasında uygulanan bir teamül olduğuna dair bilgi ve belge bulunmaması, işlemiş faiz talep edilebilecek nitelikte bir anlaşma olduğuna dair bilgi ve belge bulunmaması, TTK 1530. Maddesindeki fatura alacağına ilişkin hükmün tedarik sözleşmelerinde geçerli olması sebebiyle takip öncesi döneme ilişkin faiz talep edilemeyeceği görülmüştür. Açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın ticari defterler kapsamında likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2——– Esas sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin 221.322,31 TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont-avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacak olan 221.322,31 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Karar ve ilâm harcı olan 15.118,53-TL harçtan peşin alınan 4.542,92-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.575,61-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-6325 sayılı Kanunun 18A/11. Maddesi gereğince yargılama giderlerinin tamamından davalı sorumlu olmak üzere, davacı tarafından yapılan 1824,50-TL yargılama gideri ve davacı tarafından yatırılan harç tutarı olan 4.542,92-TL toplamı 6.367,42-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-6325 sayılı Kanunun 18A/11. Maddesi gereğince davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
10-Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 33.985,12 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——- Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 26/05/2023