Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/252 E. 2023/641 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/252 Esas
KARAR NO: 2023/641
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/04/2022
KARAR TARİHİ: 10/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde : Müvekkili olan davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olup davacı şirketin 19.03.2021 tarihine kadarki cari hesaptan kaynaklı alacaklarının tahsili amacı ile davalı şirket aleyhine——– Esas nolu dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, ——- Esas nolu dosyasına ilişkin ödeme emri davalının şirkete 04.02.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirket vekili tarafından 04.02.2022 tarihinde icra takibine konu alacağa, faize ve borcun bütün ferilerine itiraz edilmiş olup icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, davacı şirketin , davalı şirketten 228.522,85-TL cari hesap bakiye alacağından kaynaklı alacağının bulunduğunun davacıya şirkete ait ticari defter ve kayıtlar ile sabit olup, dava dosyası kapsamında alınacak bilirkişi raporu ile iddiaların doğruluğunun ortaya çıkacağını,arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulüne, davalı tarafın ——— Esas nolu dosyasına konu asıl alacağa yönelik haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının asıl alacak yönünden (228.522,85 TL) iptali ile asıl alacak yönünden icra takibinin devamına, davalı tarafın asıl alacağın %20’inden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :

Davalı vekili 11/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde :

Davacı yanın———- E. sayılı dosyası ile başlatmış olduğu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını ve davanın yetkisiz Mahkemede açıldığı, genel yetkili Mahkemenin davalının yerleşim yeri Mahkemesi olduğunu, yetkili Mahkemelerin ——— Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı yanın dilekçesinde belirttiği borç tutarında mutabakat sağlanamadığını, bu uyuşmazlıklar giderilmeden, davacı yanın icra takibine başladığını, davalı şirketin mutabık kalmadığı bedelden dolayı başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte mutabık kalınmış bir alacak söz konusu olmadığından likit olduğundan bahisle icra inkar tazminatının istenmesinin de mümkün olmadığını ileri sürerek, davanın reddine, davacı aleyine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.

———- Esas sayılı takip dosyası UYAP sisteminden celp edilmiştir.Mahkememizce 20/04/2022 tarihli tensip tutanağı ile davacı vekiline HMK m.31 kapsamında taraflar arasında bulunduğu iddia edilen ticari ilişkinin kaynağı ile uyuşmazlığın hangi yıllara ilişkin olduğu hususlarında beyanda bulunmak üzere 2 haftalık süre verilmiş, davacı vekili tarafından sunulan 22/04/2022 tarihli dilekçe ile davaya konu alacağın taraflar arasındaki 2019-2021 yılları arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığı beyan edilmiştir.6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.6102 sayılı TTK Madde 64-(1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır. 6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.Mahkememizin 17/01/2023 tarihli duruşma ara kararı ile 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara 2019,2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye verilerek, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.Mahkememizce dosya rapor tanzim edilmek üzere SMMM Bilirkişi———– tevdii edilmiş, tanzim edilen 08/05/2023 tarihli raporda özetle; ”… Davacı Şirketle Davalı şirket arasında 2019 Yılı öncesinden başlayarak 2021 Yılına kadar sürdürüldüğü görülen Ticari ilişki kapsamında, …Davacı Şirketçe Davalı Şirket adına, muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere E-Faturalarının düzenlenerek elektronik ortamda Davalı Şirkete tebliğ edildikleri ve Usul ve Yasaya Uygun tutulmuş Ticari Defterlerinde Davalı Şirket adına Borç kaydedilmiş oldukları, listelenen Ticari Defter Kayıtlarından da görüleceği üzere, Davalı Şirketin Davacı Şirket tarafından adlarına düzenlenmiş E-Faturalardan kaynaklanan Açık C/H Borçlarına ilişkin olarak, Muhtelif Tarih ve Tutarlarda, ağırlıkla Banka Havale/EFT’si yapmak ve Çekler keşide etmek suretiyle ödemeler gerçekleştirdiği ve gerçekleştirilen bu Ödemelerin, Davacı Şirketin Ticari Defterlerinde Davalı Şirketin Fatura Borçlarından mahsup edilmek suretiyle kayıt altına alındıkları ve yine Davalı Şirketçe Davacı Şirket adına Mal İadeleri ve/veya Miktar Fiat Farkları için düzenlenen Alım İade Faturalarıyla İade İşlemlerinin gerçekleştiği ve Davalı Şirketçe düzenlenen İade Faturalarının Davacı Şirketin Ticari Defterlerinde Davalı Şirketin Fatura Borçlarından mahsup edilmek suretiyle kayda alındıkları Tarafların Ticari Defterlerinde yapılan ve yukarıda listelenen Ticari Kayıtları sonucunda, Davacı Şirketin Davalı Şirketten 228.522,85 TL ASIL Alacağı bulunduğu ve bu alacağın davanın dayandığı 01/02/2022 Tarihli takipte talep konusu yapıldığı tespit edilmiştir. Davanın Dayandığı Takibe, Vekilleri aracılığıyla sundukları İtiraz Dilekçelerinde, “Takibe dayanak Borç ilişkisi bulunmamakta olduğunu” ve huzurdaki davaya sundukları cevap Dilekçelerinde “Davacı yanın dilekçesinde belirttiği borç tutarında mutabakat sağlanamamış, Bu uyuşmazlıklar giderilmeden, davacı yanca icra takibine başlanmış, Doğal olarak müvekkili şirketin, mutabık kalmadığı bedelden dolayı başlatılan icra takibine itiraz etmiş olup, Tarafların ticari defterleri incelendiğinde, yukarıda açıklanan uyuşmazlığın daha net anlaşılacağını” şeklinde beyanda bulunarak, davacı şirketle Ticari İlişkinin varlığını inkar etmemekle birlikte, sadece mutabakat yapılmadığını gerekçe göstererek talep edilen alacağın varlığına ve/veya miktarına itiraz eden Davalı Şirketin, vekilleri aracılığıyla Yerinde İnceleme talep edilmesine rağmen, İbraz edilmesi gereken Ticari Defter ve Kayıtları ile ilgili ekstre ve dayanak belgelerini Bilirkişi İncelemesine sunmayarak Davacı Şirket Ticari Defter kayıtlarında yer alan Faturalar ve bu faturalardan kaynaklanan 228.522,85 TL Borç Bakiye Mevcudiyetinin aksini kanıtlayamadıkları, Bu durumda, Davacı Şirketin Ticari Defterlerinde mevcut bulunan Fatura Kayıtları ve 228.522,85 TL Borç Bakiye Mevcudiyetinin aksini Ticari Defterlerini ibraz etmeyerek kanıtlayamayan Davalı Şirket karşısında, 7251 Sayılı Kanun’la Değişik HMK.” nın 222 Maddesi gereği Yasal Niteliğe haiz Ticari Defterlerini ibraz eden Davacı Şirketin Ticari Defter ve Kayıtlarının aleyhine delil sayılıp, sayılamayacağı hususunda takdir Sayın Mahkemeye ait olup, Davacı Şirketin Usul ve Yasaya uygun tutulmuş sahipleri lehine delil olabilme niteliğine haiz Ticari Defter ve Kayıtları ile tüm Dosya Kapsamı muvacehesinde; Nihai Takdiri tamamıyla Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Davacı Şirketin itirazın iptali talebiyle Takip/Dava konusu yaptığı 228.522,85 TL asıl alacak talebinde bir isabetsizlik bulunmadığı, sonuç olarak; Davacı Şirketin 228.522,85 TL ASIL ALACAK TALEBİ üzerinden harçlandırmak suretiyle İtirazın İptali istemi ile Davalı Şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; Davacı Şirketin, Davalı Şirketten Takip Tarihi itibarıyla, Faturalara dayalı Açık C/H” tan kaynaklanan 228.522,85 TL ASIL Alacak Bakiyesinin mevcut bulunduğu tespit edilmekle, Davacı Şirketin işbu davanın dayandığı takipte, takibine devam edebileceği Asıl Alacağının Talebi gibi 228.522,85 TL ASIL ALACAK olabileceği…” belirtilmiştir.Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.İcra dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, davalı aleyhine 228.522,85-TL asıl alacak, 33.154,59-TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 261.677,44-TL alacak üzerinden icra takibine başlandığı, davalı tarafından borca, faizine, tüm ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğu, huzurdaki davanın yasal süresi içerisinden harçlandırılmak suretiyle 228.522,85-TL asıl alacak üzerinden açıldığı görülmüştür.Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafından, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın konu edildiği icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı, davalı tarafından icra takip dosyasında borca yönelik itirazda bulunduğu görülmüştür.Öninceleme duruşmasında her ne kadar “Davalının davaya cevapları süresinde olmadığından davayı inkar ettiğinin tespitine, 11/05/2022 tarihli dilekçesinin beyan dilekçesi olarak kabulüne, ” şeklinde ara karar tesis edilmiş ise de dava dilekçesinin davalı tarafa 27/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin 11/05/2022 tarihinde sunulduğu ve davaya cevapların süresinde olduğu görülmüş, Mahkememiz ara kararının sehven tesis edildiği anlaşılmıştır.Davalı tarafından davaya cevap dilekçesinde icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunulmuş ise de; Davalı tarafından icra müdürlüğüne yapılan itirazlarında yalnızca borca yönelik itirazda bulunulduğu anlaşılmakla Mahkememizin 17/01/2023 tarihli duruşma ara kararı ile davalı tarafın icra müdürlüğü dosyasına yapılan itirazında icra müdürlüğünün yetkisine ilişkin bir itirazda bulunmadığının tespitine karar verilmiş ve usulüne uygun şekilde yapılmadığı görülen icra müdürlüğünün yetkisine yönelik davalı itirazı dikkate alınmamıştır.Davalı tarafından cevap dilekçesinde Mahkememiz yetkisine itirazda bulunulmuş ise de; ———- sayılı ilamında yetki itirazının hadise şeklinde inceleneceği, Mahkemece tarafların delil ibrazı sağlanarak ve sunulan bu deliller eksiksiz olarak değerlendirilerek yetki itirazının değerlendirilmesi gerektiği yönündeki içtihadı dikkate alınarak yapılan değerlendirmede Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunduğu tespit edilmekle 6100 sayılı HMK 10 ve TBK 89. Maddesine göre alacaklının ikametgahının ———-olduğu, Mahkememizin uyuşmazlıkta yetkili olduğu anlaşılmakla davalı tarafından Mahkememiz yetkisine itirazının reddine karar verilmiştir.Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi heyet raporu ile taraflar arasında 2019 yılı öncesinden başlayarak 2021 Yılına kadar sürdürüldüğü görülen ticari ilişki bulunduğu, muhtelif tarih ve tutarlarda e-fatura düzenlendiği ve elektronik ortamda davalı şirkete tebliğ edildiği, e-faturalardan kaynaklanan Açık C/H Borçlarına ilişkin olarak muhtelif tarih ve tutarlarda Banka Havale/EFT’si yapmak ve çekler keşide etmek suretiyle ödemeler gerçekleştirdiği ve gerçekleştirilen bu ödemelerin davacı şirketin ticari defterlerinde borçtan mahsup edilmek suretiyle kayıt altına alındıkları, mal iadeleri ve/veya miktar fiyat farkları için düzenlenen Alım İade Faturalarıyla iade işlemlerinin gerçekleştiği ve Davalı Şirketçe düzenlenen iade faturalarının davacı şirketin ticari defterlerinde fatura borçlarından mahsup edilmek suretiyle kayda alındıkları, davacı şirketin davalı şirketten 228.522,85 TL asıl alacağı bulunduğunun tespit edildiği görülmüş olup, alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla Mahkememizce benimsenmiştir.Yapılan yargılama ile Mahkememizce 6100 sayılı HMK 222. Madde ihtarı ile ticari defter ve kayıtları sunmak üzere taraflara kesin süre verildiği, bu husustaki celse ara kararının davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, buna karşın davalı tarafından ticari defter ve kayıtların sunulmadığı, davacı taraf ticari defterlerinin usulüne uyun şekilde tutulduğu ve lehine delil niteliği bulunduğu, takip dayanağı cari hesap bakiye alacağına konu e-faturaların davacı taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve elektronik ortamda davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafından itiraza uğramadığı anlaşılan faturaların içeriğinin kesinleştiği, davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde yalnızca taraflar arasında mutabakat bulunmadığı hususunda savunmada bulunulduğu, yapılan bilirkişi incelemesi ile davacının takip tarihi itibariyle takibe konu asıl alacağı (228.522,85-TL) talep etme hakkı bulunduğunun anlaşıldığı,, dosya kapsamında aksi yönde başkaca bir delil bulunmadığı, davanın takip konu asıl alacak üzerinden harçlandırılmak suretiyle açıldığı, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak üzerinden %20 tutarında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

1-)Davanın KABULÜNE,
2-)Davalının ———- Esas sayılı takibe yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin 228.522,85-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa takip tarihinden sonra ticari temerrüt faizi işletilmesine,
3-)Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20’si tutarında olan 45.704,57-TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.560,00-TL Arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 15.610,39-TL harçtan peşin alınan 2.594,21-TL harcın mahsubu ile bakiye 13.016,18‬-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 36.278,43-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 2.686,41-TL harç ve 1.597,00-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere, toplam 4.283,41‬-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ———- Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.10/10/2023