Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/25 E. 2023/171 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/25 Esas
KARAR NO: 2023/171 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/01/2022
KARAR TARİHİ: 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı temsil kayyımı dava dilekçesinde özetle; Davacı —– Şti ile Davalı —– şirketi arasında Destek Hizmet Sözleşmesi imzalanmıştır. ——- iş bu Sözleşme ile Davalı iş yerlerindeki destek hizmetlerinin yerine getirilmesi işini üstlenmiştir. Davacı Şirket sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiştir. 15.05.2008 tarih ve 5763 Sayılı Kanunun 24. Maddesi ile 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Ssağlık Sigortası Kanununun 81 . 1-1. Bendine ilave edilen ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden. işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanması öngörülmüştür. Anılan düzenlemeye göre; “1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde ——- vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, —— prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır”. Anılan düzenleme iş bu davanın yasal dayanağını teşkil etmektedir.5763 Sayılı Kanunla getirilen 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun yukarıda belirtilen 81/1-ı. Bendindeki düzenleme, işverenlerin ödemekle yükümlü oldukları prim oranlarında hiçbir değişiklik yapmamıştır. Primlerini düzenli ödeyen işverenlere teşvik olarak getirilmiştir. Nitekim primlerin yasal oran üzerinden tam ve eksiksiz olarak ödenmiş olması bu maddeden yararlanmanın ön koşuludur. Diğer bir deyişle, bu maddeden yararlanabilmek için işverenin aylık prim ve hizmet belgesini yasal süresi içinde Kuruma vermesi ve sigorta primlerinin tamamını ve bu arada hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı da süresinde yatırmış olması şarttır. Davacı şirket, özel sektör işvereni olarak, yasanın aradığı tüm şartları sağlamış ve anılan teşvik hükümlerinden yararlanmıştır. Davacı şirketin çalıştırdığı işçilerin sigorta primleri için Hazinece karşılanan % 5 lik teşvik miktarının hak edişlerden kesinti yapılması hukuka aykırıdır. Nitekim konuyla ilgili olarak —— sayılı kararı, ——- sayılı kararı, ——- Esas sayılı kararı, ——- Esas sayılı dosyalarında da hüküm altına alındığı üzere, anılan “%5 teşvikin yasayla işverene tanınan bir hak olduğu ve ihale makamının ister kamu isterse özel kesim işvereni olsun bunları hak edişten kesemeyeceği yönündedir. Nitekim Yargıtay aksine verilen kararları bu gerekçeylebozmuş, yapılan kesintilerin iadesine yönelik kararları ise onamıştır. Davacı ——- 5763 sayılı Kanunla getirilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81/L-ı Bendindeki düzenleme gereği gerekli koşulları sağladığı için %5 teşvikten yararlanma hakkına sahip olmuştur. Ancak söz konusu bu %5 lik teşvik tutarı Davalı tarafından Hak edişlerinden haksız ve hukuka aykırı olarak düşülmüştür. Davacı——- Yasanın aradığı tüm koşulları yerine getirmiş ve anılan teşvik hükümlerinden yararlanmıştır. Söz konusu bu hak yasadan kaynaklanan bir hak olup Destek Hizmet sözleşmesinin konusu dahi olmayıp Davalı tarafından Davacı hak edişlerinden kesinti yapılması hukuken mümkün değildir. Destek Hizmet Sözleşmesinin Davalı tarafından haksız olarak feshinden sonra fatura düzenlenerek Davalı Şirkete gönderilmiştir. Ancak fatura alacağı ödenmediği gibi yapılan icra takibine de itiraz edildiğinden ——– Sayılı dosyası ile İtirazın İptali Davası açılmıştır. Dava Şirket ortakları ve Vekalet ile temsil yetkisi verilen müdür arasında meydana gelen menfaat çatışmaları nedeniyle takipsiz bırakılmış ve sonuçlandırılamamıştır. Davada “Davanın Açılmamış Sayılmasına” karar verilmiştir. Davacı Şirket Ortaklarından —— ve —— GenelZamanaşımı süresi içerisinde Davalı Şirketten Fatura alacağının tahsili amaçlı Şirkete Temsil Kayyımı atanmasını ve Destek İlizmet Sözleşmesi ve Faturadan kaynaklı alacakları için Ticaret Mahkemesinde Alacak Davası açılması için gerekli müracaatları yapmışlardır. Sonuçta ——– E. Sayılı dosyasından Şirkete Temsil Kayyımı olarak atanmakla verilen Yetki çerçevesinde Fatura Alacağından kaynaklı Davacı Şirket alacağı için Arabuluculuk görüşmelerine katılmak suretiyle süreç tarafımdan işletilmeve başlanmıştır. Arabuluculuk görüşmelerinde sonuç alınamamıştır. Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve re’sen nazara alınacak nedenlerle: Taraflar arasında imzalanan destek hizmet sözleşmesinde hüküm altına alınan hak edişlerinden kaynaklanan 16.000,00-TL’lik alacak bedelinin dava tarihi itibariyle işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama ve vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı tarafa usulüne uygun tensip zaptı ekli duruşma gününün, davalıya tensip zabtı, dava dilekçesi ve duruşma günü bildirir tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiği görüldü.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 22.09.2010 tarihinde imzalanan Destek Hizmet Sözleşmesi ile davalı şirket personeli müvekkil şirketin belirlediği işyerlerinde destek hizmetleri işini görmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme; davacı şirketin müvekkil şirkete kaşeli ve imzalı gönderdiği acz içine düştüğünü bildirdiği yazılarına ve sözleşmedeki başka bir takım yükümlülüklerine aykırı davranmasına istinaden müvekkil şirketçe feshedilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı ticari ilişki devam ettiği sürece sözleşmenin mali hükümler başlıklı 4. maddesine göre davacı şirket birçok fatura düzenlemiş ve bu fatura tutarları tam ve eksiksiz olarak müvekkil şirketçe ödenmiştir. Davacı iş bu dava ile sözleşmenin imza tarihinden, (22.09.2010) yani; tarafların hür iradeleri ile anlaşarak ticari bir iş ilişkisi kurmalarından yaklaşık 2 sene önce yürürlüğe girmiş bir yasa maddesine dayanarak, taraflar arasındaki sözleşme usulünce son bulmuş olmasına rağmen 16.000,00 TL lik bir alacağı olduğunu talep etmektedir. Davacı bu alacağı; sözleşme süresi boyunca müvekkilimizin davalı hak edişlerinden kesinti yapmış olmasına dayandırmaktadır. Davacı müvekkil şirkete karşı daha önce, aynı hukuki sebebe dayalı, aynı netice taleple, aynı faturayı (alacağı) ilgi tutarak bir dava yöneltmiştir ve bu dava halen derdesttir. ——– E. sayılı dosyası nezdinde görülen davada 08.04.2019 tarihinde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur: ” .Dosyanın 13/1/2018 tarihinde işlemden kaldırıldığı, 3 ay içinde yenilenmediği anlaşıldığından, HMK. m. 150/5 hükmü gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA dair ,dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi..”iddia ve talebi de aynı faturaya dayalı alacak talebidir. Dolayısıyla iki davanın konusu da aynıdır. Görüldüğü üzere açılan bu ikinci dava birinci dava ile aynı olduğundan huzurdaki davanın, derdesttik nedeniyle, yani HMK m. 114/1-1 uyarınca “dava şartı eksikliğinden” reddedilmesi gerekmektedir. Davacı şirketi temsilen Arabuluculuk Başvurusu; kayyım sıfatıyla ——- tarafından 16.11.2021 tarihinde yapılmıştır. Oysaki dosyaya mevcut Ara- buluculuk evraklardan görüleceği üzere o tarihte bu kişi henüz şirketi temsil etmeye yetkili değildir. Zira ——- E. sayılı dosyasında verilen ara karar doğrultusunda tedbiren kayyım olarak atandığı tarih 21,12.2021 tarihidir.’ Böylelikle henüz daha Mahkeme tarafından yetkilendirilmemiş olan kayyım (!) tarafından yapılan başvuru yok hükmündedir. Geçerli bir Arabuluculuk başvurusundan söz edilemez. Şirketin daha sonra vereceği açık ya da zımni bir irade beyanı ile de bu sakatlık giderilemez zira burada özel hukuk anlamında Borçlar Kanunun sınırlarına giren bir temsil yetkisi değil, kamu hukukunu ilgilendiren ve Mahkeme kararının mevcudiyetini zorunlu kılan kayyımlık müessesesi söz konusudur. Bu sebeplerle geçerli bir arabuluculuk başvurusu yapılmaması nedeniyle davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerekmektedir. Davacının Talebi Zamanasımına Uğradığını bu sebeple red edilmesi gerektiğini, davalı müvekkilin davacıya karşı herhangi bir borca veya sözleşmeye aykırı davranışı olmaması sebebiyle de reddine karar verilmesini, masraf ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava; Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamında ; Davacı tarafından açılan davanın alacak davası olduğu, davacı vekiline vekalet veren temsil kayyumunun ——- Esas sayılı dosyası ile 21/12/2021 tarihinde atandığı ancak arabuluculuk görüşmelerinin 16/11/2021 tarihinde başlatıldığı, … arabuluculuk başvurusu yaptığı tarihte kayyum sıfatının bulunmadığı, dava şartı olan arabuluculuk son tutanağının usûl ve yasaya uygun olmadığı , arabuluculuk başvurusu yapan … başvuru tarihi olan 16/11/2021 tarihinde şirketi temsile yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla; Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilerek aşağıdaki hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı tarafından açılan davanın alacak davası olduğu, davacı vekiline vekalet veren temsil kayyumunun —— Esas sayılı dosyası ile 21/12/2021 tarihinde atandığı ancak arabuluculuk görüşmelerinin 16/11/2021 tarihinde başlatıldığı, … arabuluculuk başvurusu yaptığı tarihte kayyum sıfatının bulunmadığı, dava şartı olan arabuluculuk son tutanağının usûl ve yasaya uygun olmadığı , arabuluculuk başvurusu yapan … başvuru tarihi olan 16/11/2021 tarihinde şirketi temsile yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla; DAVANIN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunu gereğince karar tarihinde alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafından yatırılan 273,24 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, kalan kısmın davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen TL vekalet 9200-TL ücretinin karşı davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK madde 333/1. uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı , davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2023