Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/21 E. 2023/468 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/21 Esas
KARAR NO: 2023/468 Karar
DAVA: Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 11/01/2022
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasında yapılan inceleme sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerimizin murisi ——- 20.01.2020 tarihinde —– Bankasından kullandığı 270.000 TL. kredi karşılığında kendisine 22.06.2020 tarihli ve —— numaralı hayat sigortası yapılmış ve bunun karşılığında 554,93 TL. sigorta parası kesilmiştir. Muris, 25.02.2021 tarihinde ekte sunulan ölüm belgesinden de anlaşılacağı üzere muris ——- ve doğal nedenler ile vefat etmiştir. Öldüğü tarih itibari ile o döneme kadar cari olan olan kredi taksidini ödemiş ve geriye borcu kalmıştır. Müvekkillerimiz, bakiye kredi borcunun ödenmesi için başvuru yaptıklarında sigorta şirketi murisin poliçenin düzenlenmesi sırasında ölümüne neden olan hastalığını gizlemiş olduğu gerekçesiyle ödeme yapmaktan imtina etmişlerdir. Kısaca muris hastalık bildirim formunda belirtilen hastalıklardan herhangi birisine bağlı vefat etmediği gibi imzalatılan adı geçen form matbu olup okutulmadan ve işaretleme yapılamaya müsaade edilmeden imzalatılmıştır. Oysaki murisin kredi çekerken banka tarafında ekte sunulan ve X işareti ile daha önceden hazırlandığı belli matbu formu imzalatmışlardır. bu durum tanıkların mahkemeniz huzurunda sunacakları beyanları ile de desteklenecektir. Kısaca yukarıda açıklanan nedenlerle sigortalı murisin kendi sağlık durumuyla ilgili beyanı alınmamış olup, matbu beyan dilekçesi okunmadan imzalatılmıştır. Murisin sağlık durumunu gizlemesi gibi bir durum da söz konusu olmadığı gibi vefatı doğal ölüme bağlıdır. Sigortanın ödemeyi imtina ettiği miktar için eldeki davayı açmak zorunluluğu doğmuştur. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle, Dava Kısmi dava olup ; Buna göre fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilikl müvekkilimizi murisinin kalan borcu olan 270.000 TL. Borcunun 9000 TL’sinin 03.06.2021 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Taraf teşkilinin usulüne uygun sağlandığı görüldü.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın öncelikle usulden reddine, Dava konusu sigorta sözleşmesi için —— Şubesine müzekkere yazılarak davaya kayıtsız şartsız muvafakatinin olup olmadığının sorulmasına, muvafakat edilmediği takdirde husumet eksikliği sebebiyle davanın reddine, Davanın ZAMANAŞIMI sebebiyle reddine, Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.6502 sayılı Kanun’un 3/1 maddesine göre;
k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade etmektedir. Somut olayda, davacıların murisi 6502 sayılı Kanun’un 3/1-k maddesi kapsamında tüketicidir. Davalı şirket ile muris arasında yapıldığı belirtilen —— ise bir tüketici işlemine vücut vermektedir.Muris ile davalı şirket arasında yapıldığı belirtilen sigorta sözleşmesi, -Türk Ticaret Kanunu’na göre özel nitelikte ve sonradan yürürlüğe giren bir kanun olan- 6502 sayılı Kanun m. 3/1-l hükmü uyarınca mutlak bir ticari davaya konu olmayacaktır.Öte yandan, davalı taraf ticaret şirketi olduğundan bir tacir (ticari işletme işleten) olsa da davacıların murisi tacir olmayıp murisin ve davacıların ticari işletmesini ilgilendiren bir husus eldeki uyuşmazlıkta sözkonusu değildir. Bu sebeple somut uyuşmazlıkta bir nispi ticari davadan bahsedilemez.Hâlböyleyken; davacıların murisinin tüketici, aradaki —– sözleşmesinin de bir tüketici işlemi olduğu gözetilerek eldeki davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesine göre, görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle DAVANIN USÛLDEN REDDİ ile GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya——- Nöbetçi Tüketici Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Karar kesinleştikten sonra ve istek halinde HMK 20. Maddesi gereğince iki haftalık süre içinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
6-Kararın talep halinde davacılar vekiline ve davalıya tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacılar vekili huzurunda, davalı yokluğunda, HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2023