Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/182 E. 2023/786 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/182
KARAR NO : 2023/786

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2022
KARAR TARİHİ : 28/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili olan davacı ile davalı arasında akdedilen 14.01.2021 tarihli “Tohumluk Sözleşmesi” çerçevesinde; davacının davalıya yetiştirmek üzere Sözleşme kapsamında belirlenmiş ölçü ve özellikle ayçiçeği tohumu sağlamak ve hasat sonrası hasat edilen ürünlere ilişkin bedeli davalıya ödemek, davalı (çiftçi) ise anılan tohumları yine Sözleşmeye uygun şekilde ekip yetiştirme, bakımlarını sağlama ve hasat sonrasında taahhüt edilen miktarda ayçiçeği bitkisini davacı Şirket’e teslim etme edimini üstlendiğini, taraflar arasında mevcut Tohumluk Sözleşmesi kapsamında davacı Şirket teslim edilen ayçiçeği ürünlerine ilişkin ödemeyi yine Sözleşmede belirlenen hesaplama yöntemleri dahilinde davalıya ödeyeceğini, davacı şirketin sözleşme çerçevesinde davalıya taahhüt ettiği ayçiçeği tohumlarını teslim ettiğini, davalı tarafın da ürünlerin ekim ve bakımlarını gerçekleştirerek 05.10.2021 tarihinde ürünlerin hasadını gerçekleştirdiğini, yapılan hasat sonrası Sözleşme uyarınca hesaplanan fire ağırlıklarının mahsup edilmesi ile ödeme esas ürün ağırlığı 4767,66 kg olarak belirlendiğini ve bu hususun her iki tarafça imza altına alındığını, sözleşme çerçevesinde çiftçilere muhtemel verim kayıplarına karşı garanti olarak çeşit ortalamasının 120 kg/da’nın altına kalması neticesinde çiftçilere bu ortalamayı tamamlayacak miktarda verim ortalamasının ekleneceğini, anılan bölgedeki tüm çiftçilerin tarlalarına bu çeşitten toplam 1397 dekar’lık alana ekim yapıldığını, toplam 132 ton 875 kg ürün hasat edildiğini, Bu çerçevede ilgili bölgedeki çeşit ortalaması 132 ton 875 kg / 1397 dekar = 95,11 kg/da olarak belirlendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme çerçevesinde davalıya ödenmesi gereken toplam net tutar 156.276,63-TL olarak hesaplandığını, bu çerçevede davacı şirket tarafından takip konusu 08.11.2021 tarih —–nolu 156.276,63-TL bedelli Müstahsil Makbuzu keşide edildiğini, bu tutarın 37.350,00-TL’lik kısmının 08.11.2021 tarihinde davalıya avans ödemesi olarak gönderildiğini, son ödeme öncesi davalının davacı şirket nezdinde bakiye alacağının 118.926,63-TL olduğunu, hasat sonrası davacı şirket tarafından Sözleşemeler dahilinde ilgili bölgede ekim yapan tüm çiftçilere ilişkin hak edişler düzenlendiğini ancak davalıya 118.926,63-TL ödeme yapılması gerekirken sehven 190.438,17-TL meblağında ödeme gerçekleştirildiğini, durumun, tıpkı davalı gibi sehven yanlış tutarda ödeme yapılan çiftçilerden birinin konu ile ilgili davacı şirkete bildirimde bulunması neticesinde fark edildiğini, davacı şirketin sehven eksik veya fazla ödeme yapılan 14 çiftçi ile iletişime geçerek konuyu izah ettiğini, eksik yatırılan tutarların tamamlandığını, fazla ödenen meblağların ise çiftçiler tarafından davacı şirkete iade edildiğini, bu kapsamda fazla ödeme yapılan 14 çiftçiden 13 tanesinin fazla ödenen tutarları davacı şirkete iade edildiğini, davalı tarafından fazla ödenen tutarın davacıya iade edilmediğini, alacağın tahsili adına —–İcra Müdürlüğü —– Sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlandığını ancak itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, davalının —–İcra Müdürlüğü—–. Nolu dosyası üzerinden gerçekleştirdiği haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri, arabuluculuk giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı tarafından süresi içerisinde davaya cevap dilekçesi sunulmamış, Davalı asil 12/09/2023 tarihli beyan dilekçesi ile özetle;
Sözleşmenin yapıldığı yerin —– ilçesi olması nedeni ile yetki itirazında bulunduğunu, davacı tarafa ait hasat makinesinin ürün hasat zamanından 1 hafta önce tarlaya girdiğini, kendisine haber verilmesi üzerine henüz hasat zamanının gelmemiş olması karşısında davacı şirket mühendisinin hasatı sonlandırmadığını, davacı tarafın kusuru nedeni ile hasat sonu ürünün taahhüt edilen verimde gerçekleşmediğini, davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava; Sözleşmeden doğan alacağın konu edildiği icra takibine vaki tirazın iptali istemine ilişkindir
Tanık … Mahkememizin 14/02/2023 tarihli celsedeki beyanında;” ben davacı şirkette lojistik, idari işler ve satın alma görevlerinde çalışıyorum. Hala çalışmaktayım. Yönetimin aldığı karara göre satacağımız tohumların bazıları—- gelir Bazıları Türkiye’de üretilir. Davaya konu ürünler Türkiye’de üretilecekti,davacı şirket davalıya ebeveyn tohumu verdi, davalı da bu tohumları alıp taraflar arasındaki anlaşmaya göre tohumun üretimine başladı. Davalı anlaşmaya uygun şekilde üretimi yapıp davacıya verecek davacı da bunların satışa hazır hale getirecekti. Sonrasında sözleşme şartlarına göre üretim birimi tarafından bana ödeme listesi gelmektedir. Bu listenin formülasyonunda excelde hata oluşmuş, dolayısı ile tabloda kaymalar meydana gelmiş, biz bu tabloya göre ödemeleri gerçekleştirdik, bir çiftçi bizi arayarak kendisine fazla ödeme yapıldığını söyledi bu şekilde geri dönüşler ılunca biz durumu anladık. Bu kapsamda davalıya da fazla ödeme yapıldığını tespit ettik ve fazla ödemenin iadesini talep ettik, bir kısım fazla ödemeyi iade etti, iade edilmeyen kısım yönünden davanın açıldığını biliyorum. Diğer çiftçiler ile ilgili bir sorun yaşamadık onlar iadelerini yaptılar, tanıklık ücreti talebim bulunmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Mahkememizin 30/05/2023 tarihli celsedeki beyanında; ” Ben davacı şirkette 2014 yılından itibaren çalışmaktayım, biz hibrit tohumluk üretim yaparız, bu tohumları bölgedeki çiftçilerle anlaşarak tohumluk üretimleri gerçekleştirdikten sonra hasatlarımızı yapıyoruz ve kayıt altına alıyoruz. Hangi çiftçiden ne kadar ürün aldıysak buna göre hakediş düzenliyoruz , bunları exelde düzenliyoruz, exel kaynaklı bir problemden dolayı herkesin hakedişlerinde problemler olmuş, arkadaş da farketmeden bazı çiftçilere fazla bazı çiftçilere eksik ödemeler yapılmış,bir çiftçinin araması ile biz bunu farkettik, kontrol ettiğimizde farklı bedellerin farklı çiftçilere ödendiğini gördüm, tüm çiftçilerimize durumu aktardık, fazla ödemesi yapılanlar iade etti, eksik ödeme olanları da biz kalanları tamamladık, davalı dışında hiçbir çiftçimiz ile sorun yaşamadık, davalıyı ben kendim aradım, fazla ödeme yapıldığı, iade edilmesini ve diğer çiftçilerin de mağdur olmamasını söyledim, kendisi kabul etmedi, davalı diğer çiftçilerin geri ödeme yaptığını duyduktan sonra hemen hemen yarısına tekabül eden kısmı şirkete iade etti ancak kalan miktarı ödemeyeceğini bildirdi, davalı ile birebir telefon görüşmesi yapan kişi benim . Tanıklık ücreti talebim bulunmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Esnaf Odası Başkanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı yazıları dosya içerisinde mevcuttur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi Mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.İddia, savunma ve celp edilen deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafından 14/01/2021 tarihli “Tohumluk Sözleşmesi” kapsamında davalıya tohum teslim edildiğini, hasat sonrası hasat edilen ürünlere ilişkin davalıya verilen garanti kapsamında ödeme yapıldığını, ödemenin sehven fazla yapıldığının anlaşılması sonrasında bedelin tahsili isteminin konu edildiği icra takibine davalı tarafından yapılan itiraz ile takibin durduğunu ileri sürerek huzurdaki dava açılmış ise de Esnaf Odaları Birliğinin 05/07/2023 tarihli yazısında davacının 24/11/1995 yılında — dalında kayıt yaptırdığı ve fakat sicil kaydının 16/11/2021 tarihinde silindiği, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 07/06/2023 tarihli cevap yazısında davacının Ticari, Zirai, Serbest Meslek kazancı yönünden mükellefiyet kaydı bulunmadığı ancak 01/01/2021 tarihinden itibaren kendine ait gayrimenkullerin kiraya verilmesi faaliyetinden dolayı sermaye iradı yönünden mükellef olduğunun bildirildiği, bu kapsamda yapılan değerlendirme ile huzurdaki davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi davalının tacir sıfatının da bulunmaması karşısında davanın nisbi ticari dava olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlıkta Mahkememiz görevli olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 Sayılı HMK m.114/c ve m.115/2 gereği göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görevli Mahkemenin —– Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK m.21 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-)6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —- Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.