Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/106 E. 2022/746 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET
ESAS NO : 2022/106 Esas
KARAR NO: 2022/746
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/02/2022
KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı şirketin davalı/borçlu şirkete taşıma hizmeti verdiğini, davalı/borçluya taşıma hizmeti karşılığında; cari hesabında kayıtlı faturaları düzenlediğini, söz konusu faturaların davalı/borçlu şirkete tebliğ edilmesine rağmen davalı/borçlu şirket tarafından eksik ödeme yaptığını, davacı şirketin davalı/borçlu şirketten toplam —– alacaklı olduğunu, dava konusu borcun cari hesaba ilişkin navlun faturalardan kaynaklandığını, davalı tarafın bakiye —– ödemekten imtina etmesi üzerine davacının haklı fatura ücreti alacağının tahsili amacıyla —– sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, haksız ve mesnetsiz itiraz ile takibin durdurulduğunu, davalı şirketin icra müdürlüğünün yetkisine yapmış olduğu itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili olan davalı şirket ile davacı şirket arasında ticari iş ilişkisi nedeniyle cari hesap sözleşmesi bulunduğunu, davacı şirketin, davalı şirketin—–faturalarının geç ödenmesi nedeniyle —- alacağı bulunduğundan bahisle——– Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, taraflarınca borca, ferilerine ve yetkiye itiraz edildiğini, işbu davanın ikame edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın yetkisizlik nedeni ile reddi gerektiğini, müvekkili olan davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının icra inkar tazminatı talep şartlarının oluşmadığını beyan ederek davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
—— sayılı dosyası —- sisteminden celp edilmiştir.
6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.——– Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64-(1)——– Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin —– celsesinde 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara —- yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık kesin süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi —- bilirkişiye verilmiş, —- tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
İcra dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, davalı aleyhine —– cari hesap alacağından kaynaklı alacağın tahsili istemi ile takip başlatıldığı, davalı tarafça icra Müdürlüğünün yetkisine, ödeme emrine, asıl alacağa, işlemiş faize, faiz oranına, borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu , huzurdaki davanın ——üzerinden harçlandırılmak suretiyle süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Öninceleme duruşmasında uyuşmazlık; Taşımaya konu navlun faturasından doğan fatura borcu ile kurdan kaynaklı alacak bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak davalının takibe yönelik itirazının iptali ile icra inkar tazminatı şartlarının bulunup bulunmadığı, davalı tarafından davanın reddi ile kötü niyet tazminatı şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları tek tek düzenlenmiş olup, 114/2. Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir. İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği,
Yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise; “(1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. ——–maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; Borcun ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde… ifa edilebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı taşıma sözleşmesinden doğan alacak iddiasında bulunduğu, davacı tarafından sözleşmeden doğan para alacağının tahsili talebiyle icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından HMK 6. Madde kapsamında öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiği görülmüştür.
İİK’nın 50. Maddesi atfıyla HMK’nın yetkiye ilişkin maddeleri uyarınca; Alacaklı takibini borçlunun yasal yerleşim yerinde (HMK 6.m.) ya da akdin ifa edildiği yer (HMK.10.m.) veya yetki sözleşmesi yapılmışsa o yer (HMK.17.m.) icra müdürlüklerinde yapabilir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı ve dolayısıyla yetki şartına ilişkin yazılı bir anlaşma bulunmadığından somut olayda HMK 17. Maddesinin uygulanamayacağı, davalı tarafından icra müdürlüğüne itirazında “… İşbu takipte alacaklı görünene Müvekkil Şirketin hiçbir borcu bulunmamaktadır. Tam aksine Müvekkil Şirketin alacaklı görünen firmadan alacağı mevcuttur…” şeklinde beyanda bulunmakla takip aşamasında taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunduğunun sabit olduğu, para borçlarına ilişkin TBK’nın 89. maddesi yollaması ile HMK’nın 10. maddesi gereğince alacaklının yerleşim yeri Sultanbeyli olduğundan icra takibinin yapıldığı ——–ve Mahkememizin uyuşmazlıkta yetkili olduğu anlaşılmakla davalının önce icra müdürlüğünün yetkisine ve devamında da mahkememiz yetkisine itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafından taşımaya konu navlun faturasından doğan fatura borcu ile kurdan kaynaklı alacaktan doğan icra takibe yapılan itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı, davalının öncelikle icra müdürlüğünün ve devamında Mahkememiz yetkisine itirazının yukarıda açıklanan gerekçe ile reddine karar verilerek tahkikat aşamasına geçildiği, Mahkememizin ———- celsesinde ticari defter ve kayıtların bilirkişi marifetiyle incelenmesine inceleme günü belirlenmek suretiyle karar verildiği, celsede davacı vekilinin hazır bulunduğu, davacı vekilinin usulüne uygun vekaletnamesinin dosyada mübrez olduğu, davacı tarafa ticari defterleri sunmak ve bilirkişi incelemesine yönelik delil avansını yatırmak üzere kesin süre verilerek müeyyidelerinin de ihtar edilmiş olmasına rağmen verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından ticari defterler sunulmadığı gibi delil avansının da Mahkeme veznesine yatırılmadığı, Mahkememizin ——– tarihli celsesinde davacı vekili tarafından bilirkişi ücretini yatırmak üzere yeniden süre verilmesi talebinde bulunulmuş ise de davalı vekilince muvafakat edilmediği,
Bu kapsamda iddianın ileri sürülüş şeklinde göre ispat külfeti davacı üzerinde olup, uyuşmazlığın çözümün bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına muhtaç olduğu, verilen ve müeyyidesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilen ihtaratlı kesin süreye karşın davacı tarafından ticari defterler sunulmadığı ve bilirkişi ücreti yatırılmadığı, davalı tarafından yeniden süre verilmesi talebine muvaffakat edilmediğinden davacı tarafın bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği, dosya kapsamında ispata elverişli başkaca somut delil bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiş; ancak davacı tarafından kötüniyetli takip talebinde bulunduğuna yönelik dosya kapsamında somut delil bulunmadığından davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Karar ve ilâm harcı olan 80,70-TL harçtan peşin alınan 141,09-TL harcın mahsubu ile bakiye 60,39-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iadesine,
5-)Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.261,73 -TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalı tarafça yatırılan 11,50-TL vekalet harcının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——–Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.22/11/2022