Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1023 E. 2023/230 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1023 Esas
KARAR NO : 2023/230

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 30/12/2022
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün —– sicil nolu —— 2013 yılında vefat eden eşinden dolayı ortağı olduğunu, 2014 yılında şirketin vergi dairesinden resen kapandığını, 2022 yılına kadar ——Odasında açık olduğunu fark etmediğini, 2013 yılında kendisine ve 18 yaşından küçük 3 çocuğuna bağlanan emekli maaşından yersiz ödeme adı altında kesinti yapmaya başladığını, şirketin bankalarda hiçbir hesabının bulunmadığını, ayrıca tapuda da üzerlerine kayıtlı hiçbir taşınmaz bulunmadığını, şirketin faal olmadığını, ana sözleşmede yazılı bulunan faaliyetlerden hiçbirini yerine getirmediğinden dolayı şirketin geriye dönük tasfiyesiz feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 35. maddesi gereğince ve bu hükümde belirtildiği şekilde bir red kararı yazılmadığını, davacının bir tescil başvurusu dahi bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddedildiğini, dava konusu işlem ve taleple ile ilgili olarak müvekkiline yapılmış bir başvuru ve müvekkili tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, bir red kararından bahsedilebilmesi için, bir tescil başvurusunun bulunması gerektiğini, tescil başvurusunun da, gerekli evrakların, ——– birimlerine ibraz edilerek Harçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu ve buna ilişkin ikincil mevzuat doğrultusunda harçlandırılması gerektiğini, TTK’nın 27. Maddesinde “Harca tabi işlerde, tescil anının saptanmasında harç makbuzunun tarihi belirleyicidir.” şeklinde olduğunu, Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından TTK’nın 32. ve Ticaret Sicili Yönetmeliği 34. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nın Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki taleplerinin, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, limited şirketlerde tasfiye usulü TTK’nın 643. maddesinde düzenlendiğini, tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulandığını, tasfiyenin TTK’nın 536 ila 548 maddeleri arasında düzenlendiğini, müvekkilinin ticaret sicili müdürlüğünde kaydı bulunan ve kapatılması talep edilen şirketin sicil kayıtlarında yapılan incelemede tasfiyeye ilişkin sürecin ve tasfiye işlemlerinin başlatılmamış olduğunu tespit edildiğini, mevzuata uygun biçimde tasfiye sürecini tamamlayamayan şirketlerin sicilden terkininin ancak kesinleşen bir mahkeme kararıyla mümkün olacağını, bu bağlamda davaya konu şirketin herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın ve yahut da limited şirketlerin tasfiye usulüne uygun işlemler tamamlanmaksızın, müvekkil tarafından silinemeyeceğini, huzurdaki dava konusu şirketin sicil kaydının terkinine (şirketin feshedilmesine) ilişkin davada, müvekkili müdürlüğe husumet yöneltilemeyeceğini, davanın, dava konusu şirkete karşı açılması gerektiğini, Yargıtay kararlarında ve doktrinde, bu davalarda husumetin ilgili şirkete yöneltilmesi gerektiğini, Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne husumet yöneltilmesi ve aleyhine hüküm kurulmasının mümkün olmadığının açık olduğundan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; dava dışı —— tasfiyesiz feshine yöneliktir.—— sicil nolu ——- ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; sermayesinin 100.000,00 TL, ana sözleşmesinin 25.02.2010, ortaklarının —— yetkilisinin —— Şirketin daha önce 100.000,00 TL sermayeli olarak 90.000,00 TL payın müteveffa —–10.000,00 TL payın ortak——ortaklığında iken, —— 2013 yılında vefatıyla, paylarının eşi—— ve diğer çocuklarına intikal ettiği ve güncel ortaklık yapısının bu şekilde oluştuğu, şirket yetkilisi ve diğer tüm ortakların şirketin son tescilini 19.07.2013 tarihinde yaptırdığı görülmüştür. Limited şirketlerde sona erme sebepleri belirtilmiş olup tasfiyesiz fesih hali öngörülmemiştir. TTK geçici 7.madde haricinde tasfiyesiz feshi mümkün kılan bir düzenleme kanunlarımızda mevcut değildir.
Öte yandan dava şartlarının düzenlendiği HMK’nın 114/1-d. maddesi “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.” şeklindedir.HMK’nın 115. Maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklindedir.Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h maddesi uyarınca bir dava şartıdır. Dava şartı, davanın her aşamasında ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın mahkemece re’sen gözetilir. (HMK. m. 115/1)Davacının ilgili ticari şirketin yetkili müdürü ve ortağı olduğu, şirketin diğer ortaklarının diğer mirasçılar ve aynı zamanda davacının çocukları olduğu, başkaca ortağı veya yöneticisinin bulunmadığı, 6102 sayılı kanunun 636 maddesi gereği şirketin genel kurul kararı ile sona erdirilmesinin mümkün olduğu, şirketin sona erdirilmesi konusunda ortaklar arasında çekişmenin bulunmamasına rağmen, mahkemeden fesih talebininde bulunulmasında hukuki yararın bulunmadığı, TTK’nın 637. maddesi uyarınca genel kurul kararıyla alınan fesih kararının da ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanı mümkün olduğu, ayrıca 6102 sayılı TTK’da limited şirketler için fesihsiz tasfiye halinin öngörülmediği, nihayet davalı——Ticaret Sicil İl Müdürlüğü’nün eldeki davada husumetinin bulunmadığı dikkate alınarak, öncelikle ——Ticaret Sicil İl Müdürlüğü yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın husumet nedeniyle HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile kalan 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Artan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,Dair; davacının yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.