Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/85 E. 2021/818 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/85 Esas
KARAR NO: 2021/818
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/02/2021
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- tarihinde davalı şirket bünyesinde gerçekleşen etkinlik için davacı müvekkili tarafından davalıya yiyecek içecek hizmeti ve servisi sağlandığını, etkinliğe ilişkin olarak taraflar arasında —tarihli sözleşme sunulduğunu, davacı tarafından sağlanan yiyecek içecek hizmeti ve servisi karşılığında—- tutarlı—– düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafça — tutarlı kısmın müvekkile ödendiğini, ancak kalan —- tutarlı borcun ifa edilmediğini, davalının ikrar ettiği —– tutarındaki borcunu ödemekten imtina etmesi üzerine —– sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının takibe konu borca kötü niyetli ve haksız olarak itiraz ettiğini, ve İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davalı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı yanın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekilinin —— tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davalı müvekkil şirket ile davacı şirket arasında takip konusu doğuracak nitelikte ticari ilişkinin olmadığı, davacı ve davalı arasında akdi ve cari hesap bakımından bir ilişkinin bulunmadığını, bu hususta külfetin davacı tarafa ait olduğunu, faturanın tek başına varlığı alacağı ispatlamaya elverişli delil niteliğinde olmayıp, taraflar arasında ilişkiye karine teşkil eden sözleşme üzerindeki imzaların müvekkil şirket yetkililerine ait olmadığını, haksız ve dayanaksız açılan iş bu davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişilere tevdi edilmiş, rapor düzenletilmiştir;
Davalı şirketin ticari defterlerini bilirkişi incelemesi için ibraz etmediği görüldü.
—— bilirkişisi bilirkişi raporunda;
a)Davacının davalı adına düzenlediği takibe dayanak faturaların davacının kesin delil vasfı taşıdığı kanatine varılan ticari defter kayıtlarında kayıtlı olduğu, davacının düzenlemiş olduğu faturalara davalı tarafından süresinde herhangi bir itirazın yapılmadığı,
b)Davacının vermiş olduğu fatura muhteviyatı hizmetinin verilmediğine dair herhangi bir tespitin dosyada mevcut olmadığı,
c)Davalı şirket tarafından davacı tarafa 6102 sayılı TTK.23/c ve 6098 sayılı TBK. 223. Maddelerine uygun olarak yapılmış olan herhangi bir ayıplı hizmet ihbarının bulunmadığı,
d)Davalı şirketin davacı taraf ile hizmet sözleşmesinin imzalaması ile artık sözleşme gereğince davacı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve borcunun olmadığının ispatlanması davalı şirket olduğu için ispat yükünün davalıda olacağı,
e)Rapor içeriğinde açıklandığı üzere — takip tarihi itibariyle davalıdan —- alacaklı olduğu,
f)Davacı şirketin davalı şirketten — tutarlı alacağı için taraflar tacir olduğundan işlemiş faiz için öngörülen avans faiz oranı ile —– takih tarihinden itibaren %15 ve değişen oranında tedarik temerrüt faizi (TTK.m.1530) talebinde bulunabileceği,
g)Davacı tarafın icra inkar tazminat talepleri konusundaki takdirinin münhasıran sayın mahkemeye ait olduğu ” rapor edilmiştir.
Taraflara bilirkişi raporunun usulüne uygun tebliğ edildiği görüldü.
DELİLLER
— sayılı icra dosyası uyap kayıtları,
*Taraf şirketlere ait —
*Bilirkişi raporu
*Tüm dosya kapsamı
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
Davaya konu uyuşmazlığın tespiti; Taraflar arasında mevcut olduğu ileri sürülen ticari ilişki sebebiyle davacı tarafça davalı ile yapılan hizmet işlemi karşılığı alacaklarının tahsili yönünde yapılan takipte davacının davalıdan takibe konu alacaklarının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından davalı aleyhine—— üzerinden icra takibinde bulunduğu , davalının itirazı ile takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde davalıya ticari hizmet verildiğini, verilen hizmetlerin karşılığını alamadığını ,davalıdan cari hesap ekstresi nedeni ile alacaklı olduğunu iddia etmiştir.
Davalı ise davanın reddine karar verilmesini alacağı kabul etmediklerini, alacağın varlığını davacının ispatlaması gerektiğini, davacı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını, dosyada yer alan sözleşmedeki imzayı inkar ettiklerini savunmuştur.
İcra dosyası celp edilmiş ve yapılan incelemede davacı davasını 1 yıllık dava açma süresinde açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflara ait uyuşmazlık yıllarına ilişkin vergi dairesi kayıtları celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Davacının alacağının olup olmadığı hususunda tarafların ticari defterlerinin delil olarak dayanıldığı anlaşılmış ve mahkememizce taraflara ticari defterlerini incelemek üzere bilirkişi inceleme yaptırıldığı, davacı tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği, davalı şirketin ticari defterlerini sunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu/ Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —–Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1):—— Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketidir. Davalı taraf da bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davacı ile davalı arasında — tarihinde imzalanan ——– davalının davacıya yapmış olduğu bir kısım ödeme göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının kayıtlarına göre — faturanın bedeline mahsuben davalı tarafından —- davalıdan alacaklı olduğu, takibe konu faturanın e-fatura olduğu ve e-fatura kapsamında elektronik biçimde oluşturulmuş faturanın davalı tarafa elektronik ortamda teslim edildiği, davalının —– kayıtlarında davacı şirketten almış olduğu mal ve hizmet faturalarının kayıtlı olduğu anlaşılmakla, davalının sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığı iddiasının asılsız olduğu, savunmaların borçtan kurtulmaya yönelik olduğu mahkememizce kabul görmüş, davacının davalıdan takibe konu —–işlemiş faiz alacağının olduğu, davalının aksini ispat edemediği anlaşılmakla , davalının haksız itirazının iptaline karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir —–
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
-Davalının —– esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile,
Takibin —— alacak üzerinden devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 5.909,41- TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.044,82- TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.864,59- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti, istinaf gideri olmak üzere toplam 1.085,00-TL yargılama gideri ile davacı tarafça yatırılan 1.044,82-TL peşin harç, 59,30-TL başvuru harcı, vekalet harcı 8,50TL toplam 1.112,62-TL harç giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 12.046,15-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Teminatın iadesi hususunda HMK madde 392/2 uyarınca işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —–Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021