Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/776 E. 2021/903 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/776 Esas
KARAR NO: 2021/903
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 08/12/2021
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) dava dosyası incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—– plakalı araç ile —- — istikametinde hareket ettiği sırada kontrolsüz olarak çok fazla süratle giderken müteveffa —- kullandığı araca yan taraftan feci şekilde çarpması neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, —- kontrolsüz olarak çok hızlı araç kullandığından ötürü normal seyir halinde aracını süren —kullandığı araca feci şekilde çarptığını, kazanın meydana gelmesinde — asli ve tam kusurlu olduğunu, davacıların müteveffanın eşi —– olduğunu, müteveffanın vefat etmeden önce —- personel olarak çalıştığını, kaza tarihi itibariyle gelirinin —- olduğunu, müteveffanın eşi müvekkili olan davacı——- hayat arkadaşını kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını ve bundan sonra müteveffanın desteğinden yoksun olarak devam etmek zorunda kalacağını, diğer davacıar—— evlatarını kaybetmiş olmaları nedeni ile hayatlarının geri kalan kısmında tek başlarına devam etmek zorunda kaldıklarını, müteveffanın çocuklarının hayata yeni başladıkları dönemde babalarını kaybettiklerini, kazaya neden olan— sevk ve idaresindeki —–plakalı aracın kaza tarihi itibariyle sigortalanmadığını, sigortalanmış olsa idi poliçenin kaza tarihi itibariyle ölüm halinde ——- teminat sağlayacağını, müteveffanın desteğinden yoksun kalan müvekkilleri olan davacıların destekten yoksun kalma tazminatının gerçek değerler üzerinden açması mümkün olmadığından işbu davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını dermeyan etmiş, öncelikle müvekkilleri olan davacıların dava sırasında hak kaybına uğramaması için dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar, davalı —-banka hesaplarının tespit edilerek, bu hesaplardaki miktarların tamamına —- şahıslara devrini önlemek maksadıyla teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini , ayrıca müvekkilleri olan davacıların zararının büyüklüğü dikkate alındığında davalı adına kayıtlı diğer taşınır ve taşınmazların da sorgusunun yapılarak malvarlığı çıkması durumunda ihtiyati haciz konulmasını, son olarak davalının bireysel emeklilik hesaplarına da ihtiyati haciz konulmasını, davalının malvarlığının ve ekonomik durumunun sorgulanması amacıyla ekonomik sosyal durum araştırılması yapılmasını, davalı adına kayıtlı araçların ve taşınmazların ilgili yerlere sorularak kayıt bulunması halinde ihtiyati haciz konulmasını, müvekkilleri olan davacıların oğlu, eşi ve babaları olan—desteğinden yoksun kalmış olmaları sebebiyle şimdilik ——— tarihinden itibaren işleyecek —– faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde—— teselsül hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, —– tarihinde meydana geldiği bildirilen trafik kazası nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi tazminat talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi Mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta davacılar murisi—— tarihinde meydana gelen kaza neticesinde vefat ettiği, olayda davalı sürücünün kusurlu olduğu iddia edilerek davacılar yararına destekten yoksun kalma tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir. Uyuşmazlıkta taraflar tacir olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu 6102 sayılı TTK ‘da düzenlenen hususlara ilişkin olmadığından dava ticari dava niteğinde olmayıp, uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK 2. maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir.
6335 sayılı Yasanın 2. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinin 3. ve 4. Numaralı fıkraları değiştirilerek Asliye Ticaret Mahmeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu 6100 sayılı HMK 114/1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Sonuç itibariyle; Uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK 2. maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)6100 Sayılı HMK 114/c maddesi ve 115/2 maddesi gereği göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görevli mahkemenin ——- Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-)6100 Sayılı HMK 20. Maddesi gereği; Karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-)Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) hafta içerisinde —— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 09/12/2021