Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/70 E. 2021/603 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/91 Esas
KARAR NO : 2021/597

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2021
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ——— numaralı—————–araç tarafından çarpılarak ——- plakalı aracın davalı şirkete ait olduğundan meydana gelen hasardan davalı şirketin müteselsilen sorumlu olduğundan———– olarak icra takibi başlattıklarını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak icra dosyasına itiraz ettiğini,———esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile davalı yanın %20 Den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın haksız ve mesnetsiz olarak açıldığını, dosyanın görevsiz mahkemede açılması gerektiğini, değer kaybı talepleri bakımından görevli ve genel yetkili mahkemenini Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, söz konusu kazanın tarafların ticari işletmesi ile bağlantısının ve ilgisinin olmadığını, bu sebeple görevsizlik kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini beyan ettiği görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, ———–ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tazmini istemi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasına ilişkindir.
Dava açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan usul hükümleri kapsamında basit yargılama usulüne tabi olup, ——- tamamlandıktan sonra yargılamanın her aşamasında reesen değerlendirilebilecek dava şartları ve özellikle göreve ilişkin hususlar öncelikle incelenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir ——- sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; ——sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava——- sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu aracın ———– ticari vasıfta olmadığından davacının halefi bulunduğu aracın hususi araç olduğu anlaşıldığından açılan dava TTK’nın 4/1. maddesinde açıklandığı şekilde ticari dava niteliğinde olmadığını, başka bir ifadeyle davacı ile davalı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığından ticari dava olarak nitelendirilemeyeceğini, bu nedenle davalılara gerçek kişilere yöneltilen dava, ticari dava olmadığı anlaşılmakla; nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı dolayısıyla HMK’nın 4(1)/a maddesi uyarınca mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle DAVANIN USÛLDEN REDDİ ile GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya—- Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Karar kesinleştikten sonra ve istek halinde HMK 20. Maddesi gereğince iki haftalık süre içinde dosyanın görevli —- Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
6-Kararın talep halinde davacı vekiline ve davalıya tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı