Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/67 E. 2021/602 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/67
KARAR NO : 2021/602
DAVA: TAZMİNAT (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- sıralarında Sürücü— sevk ve idaresindeki—— istikametine seyrederken —- alanına geldiği esnada direksiyon hakimiyetini kaybetmiş karşı şeride geçerek —- istikametine seyretmekte olan —sevk ve idaresindeki —- plaka sayılı yolcu minibüsüne çarpma sonucunda meydana gelen trafik kazasında müvekkil —— içerisinde yolcu olarak bulunmakta olup kaza neticesinde ağır yaralanmasından dolayı davacının geçirmiş olduğu kaza nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı olarak — sürekli iş göremezlik tazminatı olarak —olmak üzere toplamda— maddi tazminatın kazanın olduğu —tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte —– dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, kaza nedeniyle davacının ağır yaralandığı göz önüne alınarak — manevi tazminatın davalılardan —— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı — dilekçesinde özetle; Kazaya karışan —plaka sayılı araç, müvekkil şirket nezdinde — bitiş tarihli —- sigortalı olduğu, —– göre; bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza, sigortalının kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde sakatlığına yol açtığı takdirde, tıbbi tedavinin sona ermesi ve sakatlığın kesin olarak tespiti sonucunda, sakatlık tazminatı ——-bulunan cetvel mucibince kendisine ödendiği, davanın reddine, davanın kabulü halinde dava açılmasına sebebiyet vermeyen davalı şirket aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- Vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen —— davalı şirketin meydana gelen zarardan dolayı sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde davalı şirketin söz konusu zarardan ancak poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu, artan — bakımından teminat limiti kombine tek limiti olup — olduğu, —– davacı usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığından, davanın usulen reddi gerektiği, haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; davacının——–yükümlülüğü olan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin dava açtığından davanın usulen reddi gerektiği, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığından söz konusu davanın reddi gerektiği, davacının aksi yöndeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığı, söz konusu kazada davalı şirket sigortalısının herhangi bir kusuru olmadığından davalı şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi mümkün olmadığı, haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —– dilekçesinde özetle; Huzurda açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle davalının işbu dava bakımından zarara ilişkin davalının sorumluluğu bulunmadığından esastan reddine, her şekilde davalı tarafından araç — sigorta tarafından sigortalanmış olduğundan davacıların tüm tazminat talepleri bakımından davanın yöneltildiği sigortalardan tahsiline, —— dosyasının kusur bakımından önemli olması sebebi ile kesinleşmesinin beklenerek, huzurdaki dosya için bekletici mesele yapılmasına, davacı tarafça maddi ve manevi tazminatlar bakımından istenilen faize itirazlarımız bulunduğundan, faizin işletileceği tarih olarak da maddi zararın doğumundan —– itibaren ve manevi tazminat için de dava tarihinden itibaren yasal faizi ile hesaplanmasına, kazada hiç kusuru bulunmayan, yaptırdığı sigortalar ile de sorumluluğunu bertaraf eden ancak tarafların arabuluculuk aşamasında anlaşamamasından ve davanın açılmasına sebebiyet verilmesinde de hiçbir kusuru bulunmayan davalı şirket bakımından sorumluluğunun kendisine yüklenemeyeceği açık olduğundan, arabuluculuk ücreti dahil, tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa veya diğer davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar — Vekili cevap dilekçesinde özetle;— sürücü olarak kullanmış olduğu — — —–manevi tazminat bedelli olarak sigorta teminatı kapsamına alındığı, zararın oluşumunda davacının da kusuru olduğu açık olmasına, kaza nedeniyle meydana gelen yaralanmaların emniyet kemerlerinin takılı olmaması nedeniyle sonucun ağırlaşmasına sebebiyet verdikleri mahkemenizce yapılacak kusurun tespit ve tayini açısından bilirkişi incelemesi ile değerlendirilerek müterafik kusur ortaya çıkarılması gerektiği, kazanın oluşumunda —– şirketlerinin de müteraffik kusuru bulunduğu, davalıların maddi ve manevi tazminat sorumluluğunun bulunmaması, bu sorumluluğun sigorta poliçesi kapsamında —- poliçesiyle, ——tazminat teminat altına alınmış olması nedeniyle müvekkillere husumet yöneltilmemesi gerektiği yönünden husumet nedeniyle davanının reddine, ——– tamamen kusursuz olduğu ve tüm önlemleri aldığı, kazanın karayollarının ve ilgili— şirketlerinin hizmet kusurundan ve müteveffa —- diğer davacıların emniyet kemerini takmama şeklinde oluşan ağır kusurundan kaynaklandığı gerekçesiyle —– davacılara karşı maddi ve manevi tazminat borcu doğmadığından davanın tümden reddine, davacıların talepleri ——- Manevi Tazminat bedelli olarak sigorta teminatı kapsamında diğer davalı sigorta şirketi tarafından davacıların manevi zararlarının —– karşılanmış olması, ödemelerin yapılmış olması, manevi tazminatın bölünmezliği ilkesine aykırı biçimde yapılan taleplerin sebepsiz zenginleşme amacını da taşıdığı dikkate alınarak reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Davanın, trafik kazası sebebiyle minibüste yolcu konumunda bulunan davacının Cismani Zarar Sebebiyle minibüs şöförü, araç maliği, araç işleteni ve sigorta şirketlerine karşı açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğu görülmüştür.
Mahiyeti itibariyle alacak davası niteliğinde olan tazminat davasında, görev ve yetkili mahkeme genel mahkemelerdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır.Mutlak ticari davalar,— halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır.6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; —–kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticaret Mahkemeleri sadece ticari davalara bakmakla görevli olup görevi dışındaki işlere genel görevli asliye hukuk mahkemelerince bakılması gerekmektedir. —- maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra — tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan—– göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi , tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. —– uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece—– düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin —- kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. —- tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir.
——– birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmesi, davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceğinin muhtemel olması, somut uyuşmazlıkta davalı sigorta şirketi ile davacı taraf arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi bulunmaması nedeniyle anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de, işbu davanın, araç sürücüsü ve taşıyan olan davalılara karşı birlikte açılmış olması, davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceğinin de muhtemel bulunması, usul ekonomisi gereği, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gerekir. Davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da —–mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesinin, göreve ilişkin usul kurallarına uygun düşmesi, — Mahkemeleri ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargılama usulleri, tarafların sorumlu olduğu harçlar ve vekalet ücretleri yönünden uygulama usullerinin farklı bulunması, — uygulanacak yargılama usulünün —- basit yargılama usulü olarak belirtilmesi, basit yargılama usulünün HMK.nın 6. kısmında 316 ve devamı maddelerinde düzenlenmesi, ayrıca — gereğince, — tarafından açılan davaların —- harçlardan muaf olduğunun düzenlenmesi, Tüketici mahkemelerinde taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin de farklı bulunması, davaya görevli ve yetkili Tüketici Mahkemesi tarafından yukarıda açıklanan görev kuralları, yargılama usulleri, harç ve vekalet ücretleri uygulanarak bakılmasının gerekmesi, açıklanan nedenlerle mevcut davada taraflar arasındaki hukuki ilişkinin —– kapsamında kaldığı ve dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesine ve mahkemenin gerekçesine göre, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun —
Yine benzer bir olayda—– sayılı kararı da benzer niteliktedir.
Eldeki dava —- tarihinden sonra açılmıştır. Buna göre davanın açılmış olduğu tarih itibariyle —- yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi sebebiyle tüketici, dava konusu taşıma işlemininde tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu açıktır. Davalı sigorta şirketleri ile davacı arasında bir sigorta sözleşmesi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, araç sürücüsü ve taşıyan olan davalılara karşı birlikte açılmıştır.
Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların daha makul sürede bitirilmesi yükümlülüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketleri hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına daha uygun düşecektir. Öte yandan bu davalar, aynı kanunun 73/2.maddesi gereğince harçtan muaftır. O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevi tüketici mahkemesine aittir.
Bu kapsamda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya ——-Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —— Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı ——vekilinin yüzüne karşı, diğer davalılar vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.09/07/2021