Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/653 E. 2023/618 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/653 Esas
KARAR NO: 2023/618
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/10/2021
KARAR TARİHİ: 04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının bir dönem duygusal birliktelik yaşadıklarını, müvekkilinin henüz 23 yaşında olduğu ve davalının müvekkilinin işvereni olarak nüfus sahibi olduğu bir dönemde davalının zorlaması neticesinde önce baba kız ilişkisi gibi başlayan bu birliktelik, yaşandığı dönemde tarafların ayrılması ile sonuçlandığını, her ikisinin de bekar olduğu taraflar arasında birliktelik yaşandığı dönemde, taraflar arasındaki büyük yaş farkının müvekkilinin babasız olması ve annesi ve ağabeyinin yüksek korumacı tavrı nedeniyle bu durumun müvekkilinin ailesinden ve sosyal çevresinden saklandığını, davalının bu durumu özellikle teşvik ettiğini, tarafların ayrıldığı ve her ikisinin de kendi özel hayatların sürdürdüğü uzunca bir dönemden sonra davalının müvekkiliyle tekrar irtibat kurmak istediğini, müvekkilinin iş hayatını sona erdirmekle tehdit ettiğini, müvekkilinin üzerine sürekli baskılar kurmaya ve psikolojik şiddet uygulamaya başladığını, sürekli gelgitler yaşayan davalı tarafından müvekkiline silah gösterildiği, müvekkilinin korku ve dehşete kapıldığını, müvekkilinin kendisini rahat bırakmasının temini için davalının bizzat kendi el yazısı ile doldurduğu sözleşmeye ve bonoya imza attığını, sözleşmenin 6. Maddesinde davacının medeni halinde değişiklik olması halinde senet ile olan yükümlülük ve ödeme taahhüdünün devam edeceği şeklinde bir maddenin bulunduğunu, her ne kadar senedin ikrah ve tehdit altında imzalatıldığı belli olsa da müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, ilişkilerinin devamı sırasında müvekkiliyle geçirdiği zamanlar ait harcamaları ona aldığı ufak tefek kısım hediyeleri, kendi kazancıyla aldığı küçük bir ev ve araba için yaptığı küçük destekleri, davalının birlikte yedikleri yemekleri kendi kafasında oluşturduğu zahiri rakamlarla fahiş haline getirdiğini ve müvekkilini yıldırıp borçlu hale getirdiğini, müvekkilinin evini kredi ile satın aldığını belirterek 15/10/2020 düzenleme tarihli 200.000,00 USD bedelli bononun ikrah ve tehdit altında alınması nedeniyle hükümsüzlüğünün tespit edilmesini, ayrıca bononun yukarıda açıklanan nedenlerle bedelsizliğinin söz konusu olduğunu belirterek, bononun tedavüle çıkarılmasının ve müvekkili aleyhine takip yapılmasının önlenmesi için uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilinden baskı ve tehdit gördüğünü ve bu şekilde senedi ve sözleşmeyi imzaladığını iddia ettiğini, bu iddiaların maddi ve hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının müvekkilini savcılık makamına şikayet etmek yoluyla senedin suça konu eylemlerle elde edildiğini ileri sürmediğini, müvekkilinden kurtulmak için savcılığa şikayet etmek yerine neden senet imzalamak suretiyle müvekkiline teslim edildiğini, davacının iddia ettiği baskı ve tehdit eylemlerine maruz kalıp senet düzenlendikten sonra kendisine yönelik iş bu eylemleri gerçekleştiren şahıs ile iletişim kurup ticaret yapmaya devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının kendisine silah gösterildiğini ileri sürerek, müvekkilini suç eğilimli bir karakter olarak göstermeye çalıştığını belirterek icra takibinin devamına, iş bu davanın haksız ve kötü niyetli bir şekilde açılmış olması nedeniyle icra takibine konu alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere müvekkiline tazminat ödemesine ve tedbir talebinin her aşamada reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı yanın savunma kapsamındaki tüm enerjisini müvekkilinin bir yıl neden gereken müracaatlarda bulunmadığı üzerine harcadığını, bedelsizliğe dayalı menfi tespit davalarının 10 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde borç ödeninceye kadar açılabileceğini, borç ödenir ise de istirdat davasına dönüşeceğini, sözleşmenin imzalanması ve görüldüğünde vadeli senedin müvekkilinden alınmasından sonra gerçekleşen ticarette eğer davalının müvekkilinden alacağı var ise neden malların bedelini borcuna mahsup etmediğini aslında cevabın basit olduğunu müvekkilinin davalıya esasında hiçbir borcunun olmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili 2.cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmeyi davacının düzenlediğini, müvekkilinin ticarete konu malları iade ettiğini dolayısıyla iade edilen malların icra takibine konu senet alacağına mahsup edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava; ——– Esas sayılı dosyasında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine konu bonodan borçlu olunmadığına dair menfi tespit davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava konusu 15/10/2020 günlü sözleşme ve bu sözleşmeye istinaden düzenlendiği belirtilen 200.000,00-USD bedelli, lehtarı …, bedeli nakden ahzolunduğu yazılı, borçlusu … olan, ancak üzerinde açık bir vade içermeyen senede dayalı icra takibine konu sözleşme ve senedin davalı yanın ikrar, tehdit ve şantajı ile manevi baskı ve ahlak dışı tekliflerine dayalı olarak düzenlenip düzenlenmediği, senedin düzenleniş amacı nedeniyle bedelsiz ve gayri ahlaki nedenlerle düzenlendiği iddialarının tartışılarak belirlenmesi ve senedin bu nedenle hükümsüzlüğü veya iptali koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti veya senedin bedelsizliği nedeniyle davacı yanın davalıya borçlu olmadığına yönelik iddialarının tespit ve karara bağlanması, tarafların karşılıklı olarak icra inkar ve kötü niyet talep koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti, noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre taraflar arasında, iş ilişkisiyle başlayan tanışıklığın, duygusal birlikteliğe dönüştüğü, bu birliktelik süresince, ev, araba alımında davacı tarafça davalıya ekonomik olarak yardımcı olunduğunun iddia edildiği, tarafların bir süre sonra ayrıldığı, bu ayrılıktan sonra davalının, davacıyla ilişkiyi devam ettirmeye yönelik, yoğun ——— yazışmalarında, davacının ilişkinin devamına yönelik duygusal ve ekonomik baskı kurmaya çalıştığı, ayrılığın devamı halinde, yaptığı ekonomik yardımlar yüzünden, ilişki süresince kullanıldığı hissinin kendisinde oluştuğu, bu hissiyatını engellemenin yolu olarak davacıya yaptığı yardımlarına karşılık senet imzalatmak istediği, davacının bu talebe karşı uzun süre direndiği, en sonunda dava konusu senedi imzaladığı, fakat bu senedin davalı tarafından davacıya verilmiş bir borcun karşılığı olmaktan öte, yukarıda da belirtildiği üzere, ilişki sırasında davalı tarafça yapılan harcamalar karşılığı olduğu, kaldıki yapılan harcamaların miktarının belli olmadığı, bu anlamda senet bedelininde varsayımsal olduğu, senedin davacıya karşı, başka biriyle evlenmesi, ya da ilişki kurmaması için baskı aracı kullanıldığı, 15.10.2020 tarihli sözleşmenin ; “…, Medeni halinde değişiklik olması(evlilik, soyadı değişimi) halinde senet ile olan yükümlülük ve ödeme taahhüdü devam edecektir.” şeklindeki 6. Maddesi ile aralarındaki yazışmalar bütününün bu kanaati uyandırdığı, dava konusu bono tarihi ile sözleşme tarihinin de aynı olduğu görülmektedir.Davalı hakkında, suçun “şantaj” “özel hayatın gizliliği” olan ———- sayılı dosyasının, ——— E.sayılı tehdit ve cinsel taciz suçlarından yargılaması yapılan dosyasıyla birleştirildiği, dosyaların derdest olduğu, ceza yargılamasının bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği hususu değerlendirilirken, hukuk mahkemesinin mahkumiyetle bağlı olduğu ve bu dosyaların mahkumiyetle sonuçlanması halinde zaten senedin bedelsizliğinin sübuta ereceği, hukuk mahkemesinin beraat kararıyla bağlı olmadığı, dosyadaki deliller çerçevesinde bağımsız olarak yapılacak değerlendirme sonucu dosya kapsamına göre senedin bedelsizliğine ilişkin karar vermekte muhtariyetinin söz konusu olduğundan cihetle, ceza mahkemesi kararının bekletici mesele yapılmasına gerek görülmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.Sonuç olarak taraflarında kabulünde olduğu üzere, birlikte duygusal ilişki yaşadıkları, davalının birlikte yaşadıkları sürede yaptığı harcamalara karşılık davacıdan takibe konu senetleri aldığı, senetlerin veriliş amacının herhangi bir alacak- borç ilişkisinden kaynaklanmadığı, taraflar arasında bu senedin düzenlenmesine dayanak her hangi bir ticari ilişki yada somut bir ödünç verme ilişkisine dair dosyada kanıt bulunmadığı, öte yandan yukarıda yapılan açıklamalar, aralarındaki telefon mesajları, sözleşmenin ilgili maddeleri karşısında, davacı tarafça senedi ve dayanak sözleşmeyi kendi serbest iradesiyle imzaladığının kabul edilemeyeceği, yaşanan bu ilişki sırasında yapılan harcamalara karşılık olarak alınan senedin geçerli olmadığı, davalının, davacıyla birliktelikleri dönemde yaptığı masrafların Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere, hediye niteliğinde olduğu, istenemeyeceği, tüm bu nedenlerden dolayı alınan, senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine kanaat getirilmiş, yapmış olduğu harcamaların somut bir karşılığı ve alacaklı olduğu zannıyla davacı tarafça senedin takibe konmasının kötü niyetli bir davranış olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varılmış, davanın kabulüne, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1-Davanın KABULÜNE, dava konusu 15/10/2020 düzenleme tarihli, 200.000,00 USD bedelinde borçlusu …, alacaklı … olan senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine,
-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 125.280,54 TL harcın peşin alınan 30.304,10 TL harçtan mahsubu ile kalan 94.976,44 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 218.720,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 30.304,10 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı ve 226,25 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 30.589,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/10/2023