Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/642 E. 2022/253 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/642 Esas
KARAR NO : 2022/253

DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 11/10/2021
KARAR TARİHİ : 18/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı adına—- ——–ile davalı — tarafından—- sigortası yapıldığını, davacının kendi sevk ve idaresindeki aracıyla ——— düşme şeklinde tek taraflı trafik kazası yaptığını, kazadan sonra davacının —–haber verdiğini, kazanın maddi hasarlı olması ve görev alanına girmesi —ekiplerine haber verildiğini, —ekibinin olay yerine intikal ettiğini, davacının —gerçekleştiğini davalı sigorta şirketine derhal bildirdiğini, gerekli kurtarma ve koruma önlemlerini aldığını, sigortacı tarafından verilen tüm talimatlara — uyduğunu, olay yerine— tutanağı,— gerekli tüm işlemlerin yapıldığını, davacı aracının kaza nedeniyle ağır hasar görmüş ve —işlemi görülerek— ayrıldığını ve trafikten çekildiğini, aracın ——- davalı — tarafından aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 200.000-TL olduğu iddiası ile aracın— yaptığını, ancak tespit edilen değer ve yapılan ödemenin aracın gerçek değerinden çok düşük olduğunu, aracın dava konusu kazadan önce herhangi bir kaza, hasar vs. kaydı bulunmadığını ve kaza tarihi itibariye 64.000 km.’de olduğunu, davacının aracıyla aynı özelliklerde ve niteliklerdeki bir aracın piyasa değerinin ortalama 300.000-TL olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıya—– taraflı kaza sonucu tamamen hasara uğrayarak trafikten çekilmesi nedeniyle meydana gelen maddi zararın (aracının kaza tarihindeki gerçek piyasa rayiç değerinin) bilirkişi marifetiyle tespit edilerek davalı—- ödenen miktarın mahsubu ile kalan miktarın — itibaren işleyen avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama harç ve giderleri ile dava vekalet ücreti ve zorunlu arabuluculuk vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli Mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, —– yoluna gidilmeden işbu davanın ikame edildiğini, davacı tarafça açılan davada zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkili olan davalı şirketçe aracın —- bedelinin tespit edildiğini ve rayiç bedelden — edildiğinde tazminat ——–tarafa ödendiğini, uyuşmazlıkta ticari işin söz konusu olmadığını, davacı vekilinin avans faizi isteminin haksız olduğunu savunarak davanın usûlden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirket nezdinde “Genişletilmiş Kasko Poliçesi” ile sigortalı davacıya ait aracın —- iddiasına dayalı —- bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin—- duruşması —–tarihli cevabi yazısında; davacı ———– basit usul mükellefi olduğu, —- göre defter tuttuğu, son iki yılda verdiği beyannamelerin incelenmesinde esnaf sınırının altında kaldığından basit usul şartlarını taşıdığının bildirildiği, ——– tarihli cevabi yazısı ile davacının —— kayıt bilgilerinin gönderildiği anlaşılmıştır.
Celp edilen hasar dosyası dosya içerisinde mübrezdir.
Görev hususu 6100 sayılı HMK 114/1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
— tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve— tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, —ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi Mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
—–. Sayılı kararında;”…TTK’nin 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, —– araçlarıyla —– veya işletmesini —–ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “— sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. —- işletmesi arasındaki —–kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “—— bulunsun,—- sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan —- düzenlemesi bulunmaktadır. — gereğince, bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. ——– kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak — ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, —– sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan,—– yapılacağı belirlenmiştir. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen — kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden — uygulanmasına devam edilerek —ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir. Dosya kapsamı itibarıyla itiraz edenin faaliyetinin —- faaliyetleri sınırında kaldığı, tacir olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belge olmadığı, sadece gelir vergisi mükellefi olmasının — gerektirmeyeceği, bu nedenle yukarda açıklanan —- konusundaki düzenlemeler doğrultusunda değerlendirme yapılmadan…” şeklinde karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; Davacıya ait —- aracın davalı nezdinde —- ile sigortalı olduğu, davaya —–dosya içinde ———- verildiği anlaşılan belgede davaya konu araca —– verildiği, aracın ——olup mesleki faaliyet kapsamında kullanıldığı, ancak —- — tarafından verilen cevabi yazıda davacının basit usul mükellefi olduğu,——göre defter tuttuğu, —— beyannameler incelendiğinde —–altında kaldığından basit usul şartlarını taşıdığının bildirildiği, davacının tacir olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)6100 Sayılı HMK m.114/c ve m.115/2 gereği göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görevli Mahkemenin ——— Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK m.21 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-)6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ——- yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.