Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/609 E. 2021/905 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/609 Esas
KARAR NO: 2021/905
KARAR TARİHİ: 10/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — —- aracın sürücüsü — müvekkile ait araca çarparak aracın maddi hasara uğramasına ve dolayısıyla araçta değer kaybı oluşmasına neden olduğunu, incelenen ——– göre, iş bu kazada —- plakalı araç sürücüsünün, kazanın oluşmasında ve dolayısıyla araçta oluşan hasar ile buna bağlı olan araç değer kaybında %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkile ait araç ——- iken mevcut kaza sonrası bir kısım parçaları değiştirildiğini, bir kısım parçaları ise boya, onarım gibi işlemlere tabi tutulduğunu, söz konusu parça değişim, boyama ve onarım işlemleri ve—- işlenen hasar kayıtları sebebi ile ikinci el piyasa rayiç değerinde ciddi bir düşüş yaşanacağı aşikar olduğunu,——– kalan miktardan başlayıp —– teminat limitine kadar sorumlu olduğunu, davalı — kazaya karışan kusurlu araç sürücüsü sevk idaresindeki — nolu—- olduğunu, —- davalı sigorta şirketine iadeli taahhütlü mektup ile — tarihinde teslim edildiğini, ancak davalı sigorta şirketi — içinde cevap vermesi gereken yazılı başvuruya cevap vermediğini, şimdilik — değer kaybı bedelinin avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde aleyhe olan hususları kabul etmediğini, davacının aracında meydana gelen hasarın sigorta şirketince karşılandığını, kusur olayının tespitinde hata yapıldığını, kaza olduktan sonra idarenin kazanın gerçekleştiği yere dubalar koymasının açıkça idarenin de kazada kusurlu olduğunu gösterdiğini, söz konusu yerde daha öncesinde de bir çok kazanın meydana geldiğini kusurun büyük oranda idarede olabileceği kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası sonucu davacının aracında meydana gelen değer kaybından kaynaklanan zarar sebebiyle açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
TTK.’nun 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Huzurdaki dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması TTK.’nun 5/A ve HMK’nun 114/2. maddeleri uyarınca dava şartıdır.
Dava şartlarına ilişkin kurallar kamu düzenindendir. “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.). Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada Mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. bendinin son cümlesi uyarınca “arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi” gerekmektedir.
Dosyada arabuluculuk son tutanağı bulunmamaktadır. Davacı vekili duruşmadaki beyanında arabuluculuk yoluna başvurulmadığını beyan etmiştir.
Tüm bu nedenlerle; TTK.’nun 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. bendinin son cümlesi, HMK’nun 114/(2) ve 115. maddeleri uyarınca, huzurdaki davada, dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadığından, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı bulunmadığından usulden REDDİNE,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 59,30 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı şirket —-kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —- verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalılar ——– kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde——-Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.10/12/2021