Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/601 E. 2022/342 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/601
KARAR NO : 2022/342

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
(Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP VE DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı şirket ile müvekkil şirket arasında—– imzalandığını, davalı şirket, müvekkil şirket —— —- fatura tanzim tarihlerinde davalı şirket tarafından kullanılan devreler için tahakkuk eden bir kısım fatura bedellerini süresi içerisinde ödememesinden kaynaklı olarak borçlu bulunduğunu, davalının almış olduğu hizmete istinaden düzenlenen —– ——–. Sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalı borçlu takip konusu alacağa karşı, kötü niyetli olarak ve takibi durdurmak maksadıyla yasal süresinde itirazda bulunmuş ve takibin durduğunu, söz konusu itirazların haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğunu, taraflar aralarında imzaladıkları sözleşme ile ödeme şekli ve faiz oran ve miktarını belirlediklerini, borç miktarı ve faiz hesabı Sözleşmeye ve ilgili Kanunlara uygun olarak tespit edilmiş olup itiraz haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava şartı —— başvuru yapılmış,——- ——— dosya numarası) ile başlayan arabuluculuk süreci taraflar anlaşamadığından anlaşamama olarak sonuçlandığını, taraflarca imzalanmış——- başlıklı 5.3 maddesinde hizmete ilişkin ücretler, ——– ilişkin detayların bulunduğunu, ———-Ödemeler başlıklı 1.2.1 maddesinde tahakkuk eden ücretin faturada belirtilen son ödeme tarihine kadar ödenmesi gerektiği kayıt altına alındığını, ayrıca faturalarda son ödeme tarihinin belli olması borçlunun o tarihten itibaren temerrüde düştüğü anlamına geldiğini, taraflarca imzalanmış ———Satış Sözleşmesi’nin Ücretler Ve Faturalandırma başlıklı 5.3 maddesinde hizmete ilişkin ücretler,—— detaylar şeklinde ifade edildiğini, ücret ve faturalama—— başlıklı 1.2 ve devamı maddelerinde ise son ödeme tarihine kadar ödemenin yapılmaması durumunda ——- kısa vadeli avanslara uyguladığı değişen oranlarda avans faizin ayrıca bu faizin yanı sıra yıllık %5 oranında gecikme cezası uygulanacağı ifade edildiğini, davalı borçlunun vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına, % 20 den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesi, yargılama giderleri ile vekalet ücretini davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkil şirket, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve ilgili —–kapsamında, ————— konusunda yetkilendirilmiştir.¹ Anılan yetkilendirmeler uyarınca müvekkil şirket, ——- düzenleyici ve denetleyici ——— belirlediği kriterlerde —– geliştirmekle, —– ve yine———– belirlediği kriterlere uygun bir biçimde —– hizmet sunmakla yükümlü olduğunu, işletmecilerin ———– belirlediği yükümlülüklere ve kriterlere uymaması halinde, yetkilendirmelerinin iptali de dahil olmak üzere çeşitli idari yaptırımlara maruz kalacağı ilgili mevzuatta düzenlendiğini, bu kapsamda,———–mevzuata uygun bir biçimde hizmet verebilmelerini —— gerektiğini, bu sayede farklı———arasında bağlantı kurulduğunu, 5809 sayılı Kanun ve ilgili ikincil mevzuat kapsamında, —————– olarak belirlediği şirketlere; sunacağı hizmetlere dair hüküm ve koşulları içerir taslak sözleşmeleri—–önceden hazırlama yükümlülüğü getirmesi mümkündür. Anılan ——karşı taraf belli olmadan hazırlanmakta ve —- sunulmakta, ardından onaylanan versiyonlar üzerinden hukuki ilişki kurulduğunu, dava konusu hizmetlere ilişkin ——Sözleşmesi de bu kapsamda davacı —- tarafından tek taraflı olarak hazırlanmış,—– onayının ardından müvekkil şirket dahil ———- imzalamış, bu doğrultuda, dava konusu hizmetlere dair sözleşme davacı şirket tarafından tek taraflı olarak ve sözleşmede yer alan hizmetin tek taraflı verileceği varsayımıyla hazırlandığını, davacı şirketin, müvekkil şirketin kendisine hizmet sunacağına dair bir öngörüsü olmaması/olduysa dahi buna sözleşmede yer vermemesi ve anılan sözleşmenin —– tarafından ——- kullanılması gerekliliği karşısında —— yalnızca davacı şirketin vereceği hizmet ve karşılığında davacı şirkete ödenecek rakamlar yer aldığını, karşılıklı veri/trafik değişitirilmesi anlamına gelen ——– taraflı olarak sunulması mümkün olmadığını, ilgili dönemlerde müvekkil şirket ile ——- arasındaki———-üzerinden sağlandığını, ancak her ne kadar başlangıçta taraflar arasında ——oranlarda olmasa da ihtilaflı dönemde, müvekkil şirketin ———– hizmetin ————-ettiği ——- iki şirket ——– karşılıklı eşit oranlara geldiğini, hizmetin başlangıcındaki koşullar ihtilaflı dönemde değiştiğini, 5809 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde—— ücretlendirilmesinin esas olduğu hüküm altına alınmış, öte yandan müvekkil şirketin davacı şirkete ücretsiz hizmet vermesinin, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olarak —– sektöründe rekabeti engelleyici, bozucu, kısıtlayıcı nitelik taşıyacağı da açık olduğunu, öte yandan, ——– tarafların eşit oranda karşılıklı hizmet vermeleri neticesinde, her iki taraf için de borç/alacak ilişkisinin doğduğunu, —– aldığı bu hizmetin karşılığında bir ücret ödemeye yanaşmadığını, müvekkil —- olarak ilettiği taleplerinden bir sonuç alamaması üzerine, ——tarihli yazı ile söz konusu taleplerini teknik gerekçeleriyle beraber —–yazılı olarak iletmiş, öte yandan konunun —-onayından da geçen düzenlemelerle de ilgili olması nedeniyle konuya ilişkin —– yetkililerinin de katıldığı görüşmeler gerçekleştirilmiş; ancak ihtilaflı dönem içinde uzlaşma sağlanamadığını, bu kapsamda, bahsi geçen haberleşme hizmetinin kesintisiz bir biçimde sunulması zorunluluğu nedeniyle sözleşmenin feshinin hukuken mümkün olmaması; öte yandan müvekkil şirketin sunduğu hizmet karşılığında ücret almasının zorunluluğu; davacı şirket ile yapılan müzakerelerden anılan tarihlerde olumlu bir sonuç elde edilememesi gibi nedenlerle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 139 uncu maddesinde yer alan; “—–olarak bir miktar para veya —— birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.Alacaklardan biri ———- olsa bile takas ileri sürülebilir…” hükmü kapsamında ———alacakların——– edilmesi zorunluluğu doğduğunu, öte yandan, süreç içerisinde müvekkil şirket bahsi geçen ihtilafın çözümü için ——-Yönetmeliğinin 18. maddesinde düzenlenen —– başvurmuş, bu talebin kabul edildiğini, —-tarafından müvekkil şirkete bildirilmiş, akabinde—-nezdinde gerçekleştirilen toplantılarda ———–açıkça “——— karşılaştırılabilir seviyeye geldiğini…” kabul etseler bile uzlaşma anılan dönem içinde olumlu sonuçlanamadığını, ——dava konusu ihtilaflı devreleri iptal etmiş ve imzaladığı sipariş formaları ile müvekkil şirkettin de kendisi ile eşit oranlarda hizmet verdiğini ve müvekkil şirketin haklılığını kabul etmiş, müvekkil şirkete —-yapmaya başladığını, her ne kadar —- oranında ücret ödemeye başlasa da kendisinin kabul ettiği mevcut uygulamalar ile çelişir şekilde önceki dönemlere ilişkin olarak ilamsız icra takibi başlatmış ve müvekkil şirketin haklı itirazları üzerine ise huzurdaki itirazın iptali davasını ikame ettiğini, müvekkil şirket aleyhine açılan huzurdaki davada, —– müvekkil şirkete iletilmiş olup, 7201 sayılı Tebligat Kanununun Elektronik Ortamda Tebliği düzenleyen 7/a maddesi uyarınca müvekkil —— tarihinde tebliğ edildiğini, davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan sözleşme hükümleri uyarınca yetkili mahkeme, ——Mahkemeleri olarak belirlendiğinden yetkisizlik yönünden davanın reddine, taraflar arasında 6100 Sayılı H.M.K Madde 17 uyarınca yetki sözleşmesi bulunduğundan, davanın —– Mahkemelerinde değil; yetki şartı doğrultusunda — Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğinden davanın reddi gerektiğini, davaya konu edilen alacak talepleri zamanaşımına uğradığından zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, alacağın zaman aşımına uğradığını, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame edildiğinden davanın reddi gerektiğini, huzurdaki davanın —. sayılı icra takibine müvekkil şirket tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğunu, icra takibinin —– tarihinde yapılmış, müvekkil şirket tarafından icra takibine 25.05.2018 tarihinde itiraz edildiğini, müvekkil şirket tarafından ödeme emrine karşı şikayet başvurusunda bulunulmuş; bu başvuru—– kararı ile kabul edildiğini,—– tarihli ödeme emrinin iptali üzerine, ——— düzenlenmiş ve müvekkil şirkete 09.07.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emrine karşı 16.07.2018 tarihinde müvekkil şirketçe yine itiraz edildiğini, davacı itirazları üzerinden üç yılın üzerinde bir süre geçtikten sonra, —davayı açtığını, itiraz sonrası 21.12.2018 tarihinde icra dosyasında işlemde/talepte bulunarak icra dosyasına vakıf olmuş ve itirazı öğrendiğini, davacı, takibe ilişkin şikayet başvurularımıza istinaden — dosyası ile açılan davaya sunduğu ——– müvekkil şirketin borca itiraz ettiğine yer vererek, itirazlarını öğrenmiş olduğunu açıkça kabul ettiğini, 2 yılın üzerinde bir zaman geçtikten sonra açılan işbu davanın süresinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın müvekkil şirketin icra takibine yapmış olduğu itirazın üzerinden 3 yılı aşkın bir süre sonra itirazın iptali davası açması, müvekkil şirketin itirazına —–olduğu halde sanki hak düşürücü bir süre—–yıllarca beklemesi dürüstlük kurallarıyla bağdaşmamakta ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil ettiğini, davanın reddi gerektiğini, davacının hizmet vereceği varsayımıyla hazırlanmış, oysaki karşılıklı ——- değiştirilmesi anlamına gelen —- hizmetinin tek taraflı olarak sunulmasının mümkün olmadığını, hizmete ilişkin koşullar ihtilaflı dönemde değiştiğini, hizmetin başlangıcında tarafların birbirinden aldığı hizmet eşit oranda olmasa da, ihtilaf konusu dönemde müvekkil şirketin —- hizmetin —–artarak iki şirket arasındaki hizmet eşit oranlara gelmiş, bunun neticesinde, müvekkil —– almaya hak kazandığını, bu birçok kez talepte bulunulmuşsa da ——– müvekkil şirkete hiçbir ödeme yapmadığını, ihtilaflı dönemde taraflar birbirlerinden eşit oranda hizmet almış, fiili sözleşme ilişkisi ve———- hükümleri göz önüne alındığında —– dava konusu ihtilaf kapsamında müvekkil şirket nezdinde bir alacağı bulunmadığını, müvekkil şirket borcunun bulunmaması nedeniyle dava konusu faturaları —– iade ettiğini, —-müvekkil şirkete ne kadar hizmet veriyor ise müvekkil şirket de———– kadar hizmet vermeye başladığını,———– müvekkil şirketten aldığı hizmet ile borç altına girdiğini, söz konusu yasal düzenlemeye göre işlem yapan müvekkil şirketin davacı şirkete bir borcu bulunmadığını, takas hükümlerinin uygulanması sebebiyle müvekkil şirketin davacıya borcu bulunmamasına rağmen, ——- haksız olarak her ay dava konusu faturaları düzenlemeye devam etmiş ve müvekkil şirket de haklı olarak dava konusu faturaların tamamının —– iade ettiğini, müvekkil şirketin itirazlarına rağmen, bir kısım faturalar ——–tarafından ———– uhdesinde —— hizmetlerinden kaynaklı alacaklarından kesinti yapılmak suretiyle) tahsil edilmiş, müvekkil şirket bu işlemlere de itirazlarını yazılı olarak ——- bildirdiğini, davacı şirketin müvekkil şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak cebren tahsil ettiği bu tutarlar ortaya çıkacağını, ihtilaf konusu dönemde karşılıklı ve eşit oranda hizmet alışverişi olduğu için müvekkil şirketin dava konusu faturalardan kaynaklı —— borcu olmadığı ortada olup bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ——tarafında bile haklı bulunmayan dava konusu tutarların tahsili talebiyle açılan davanın reddi gerektiğini, —— yılından itibaren müvekkil şirketin haklılığını kabul ederek müvekkil şirkete eşit tutarda ücret ödemeye başlamış; böylece hizmetin karşılıklı eşit oranda gerçekleştiğini, dava konusu faturalardan kaynaklı alacak iddiasının haksız olduğunu açıkça kabul ettiğini, dava konusunu oluşturan —-tarihli sipariş formaları ile müvekkil şirkette de ücret ödemeye başladığını, müvekkil şirkete eşit tutarda ücret ödediğini, dava konusu ihtilaflı dönemde de aynı koşullar mevcut olduğundan, —– dava konusu hizmet ve bu hizmete dayanan faturalardan kaynaklı müvekkil şirket nezdinde bir alacağı bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, dava konusu dönemde tarafların birbirlerinden eşit oranlarda hizmet almalarına rağmen —– müvekkil şirketin ücret ödemesi gerektiği yönündeki iddiası 5809 ve 4054 sayılı Kanunlara aykırı olduğu gibi Anayasa ile güvence altına alınmış olan —– yasağına da aykırılık teşkil ettiğini, —— dava konusu ihtilaflı devrelerin karşılıklı kullanılmasından kaynaklı müvekkil şirkete ücret ödememesine rağmen ücret talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, karşılıklı hizmet eşit oranlarda olup, bu nedenle müvekkil şirketin —- borcu bulunmadığını, ücretsiz hizmet verilmesinin —– altına alınan ——yasağına, 4054 sayılı Kanun ile düzenlenen rekabet mevzuatına aykırı olacağı ortada —- ve 5809 sayılı Kanun kapsamında müvekkil şirketin de ücrete hak sahibi olduğu ortadayken —– dayanaktan yoksun davasının reddi gerektiğini, davacı taraf, ihtilaf konusu dönemde aynı devreler üzerinden veri iletimi gerçekleştirmesine ve kendisi de hizmet almasına rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak bu hizmete ilişkin müvekkil şirkete ödeme yapmaya yanaşmadığını, hizmetin eşit oranlarda gerçekleşmesi sebebiyle ihtilaf konusu dönem sonrasında davacı şirket ile müvekkil şirket arasında karşılıklı olarak eşit tutarlarda fatura keşide edilmeye başlandığını ileri sürerek davanın öncelikle yetki, süre aşımı ve zamanaaşımı yönünden reddine, davacı aleyhine %20den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, haksız, hukuk aykırı davanın esastan reddine yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememiz tarafından davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesi ve açıklama dilekçesi ile sunduğu tüm deliller incelenmiştir.
Mahkememizde açılan işbu dava;
Takip ve dava konusu ——faturaların borçlu şirket tarafından ödememesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan—- Sayılı dosyasında davalı şirket aleyhine yapılan icra takibine borçlunun süresinde borca, faize ve tüm ferilere itiraz ettiği ve icra takibinin durmasına sebebiyet vermesi üzerine, davacı alacaklı vekili tarafından İİK 67. Maddesi gereğince açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı cevap dilekçesinde, Mahkememizin yetkisine, İİK.nın 67.maddesi gereğince hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığına ve davanın zaman aşımı süresi geçtikten sonra açılmış olduğuna yönelik usulü ilk itirazlarda bulunmuştur.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Mahkemeler öncelikle her olayda —-görevli olup olmadıklarını değerlendirdikten sonra, sırası ile yetkiye, hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazlarını sırası ile niteliği itibariyle sırası ile değerlendirmekte olup, bu değerlendirme sırası yargısal uygulama yerleşmiştir.
Bu nedenle Mahkememizce dava konusu olayda ticaret mahkemesinin görevli tespit edildikten sonra yetki itirazı incelenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.17.2 maddesinde işbu sözleşmenin uygulanmasından doğan ihtilafların çözümüne ilişkin açılacak dava ve icra takiplerinde—- Mahkemeleri ve icra müdürlükleri yetkilidir. ” şeklindeki düzenleme ile taraflar arasındaki usulüne uygun olarak 6100 sayılı HMK’nın 17. Maddesine göre usulüne uygun olarak yetki sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin geçerli olduğu anlaşılmakla, dava dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nun 114 ve 115. Maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile Yetki yönünden reddine kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.17.2 maddesinde işbu sözleşmenin uygulanmasından doğan ihtilafların çözümüne ilişkin açılacak dava ve icra takiplerinde “——- Mahkemeleri ve icra müdürlükleri yetkilidir. ” şeklindeki düzenleme ile taraflar arasındaki usulüne uygun olarak 6100 sayılı HMK’nın 17. Maddesine göre usulüne uygun olarak yetki sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin geçerli olduğu anlaşılmakla, dava dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nun 114 ve 115. Maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile YETKİ YÖNÜNDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın —- Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK m.20 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİNE,
Aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-Mahkememizce davalı yanın yetki itirazı kabul edildiğinden, İİK. 67. Maddesine dayalı hak düşürücü süre itirazı ve zaman aşımı itirazlarının yetkili mahkemece karara bağlanması gerektiğini KARARA BAĞLANMASINA,
5-6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.