Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/496 E. 2022/792 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/496 Esas
KARAR NO : 2022/792

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 30.11.2022
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kurucusu, yöneticisi ve pay sahibi olduğu,—— ortaklarına usulsüz olarak idare tarafından, damga vergisi, işsizlik sigortası primi ve diğer prim borçları olduğu iddiasıyla 15 adet ödeme emri gönderildiğini, bu usulsüz ödeme emirlerinin iptali için ilgili şirket adına ——Esas Sayılı dosyasından ——- Başkanlığı’na karşı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 88. maddesi uyarınca dava açıldığını, bu dava sonucunda davanın reddine karar verildiğini ve taraflarınca istinaf edildiğini,——-Sayılı dosyasından istinaf incelemesi neticesinde verilen kararda; ‘——–davacı ——dava tarihinden önce 2015 yılı Şubat ayında ticaret sicilinden terkin edildiği belirgin olduğundan, davacı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle yasal prosedür işletilmek suretiyle ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonrasında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve infazı mümkün olmayacak şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçesiyle istinaf taleplerinin kabul edildiğini, ——Mahkemesi tarafından verilen kararı kaldırarak yeniden yargılama yapmasını istediğini, —— Mahkemesi —– esas sayılı dosyasının 22/06/2021 tarihli duruşma tutanağının —– nolu ara kararı gereği taraflarına taraf teşkilinin sağlanması amacıyla ihya davası açmak için süre verildiğini, şirketin ihyasının sağlanarak ——- esas sayılı davasının ve müteakip işlemlerinin sonuçlandırılıncaya kadar TTK 547/1 hükümleri kapsamında ticaret siciline yeniden tescilini, verilen kararın tescil ve ilanı için gerekçeli kararın——- gönderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—— Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki taleplerinin, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verdiğini, aksi halde, gerekçe göstererek tescil talebini reddettiğini, müvekkili müdürlüğe —– ile kayıtlı bulunan——-dosyasında yapılan incelemede, şirketin “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş—— İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve ——- Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi —— Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “vergi kaydının terkin edildiği” ve “aralıksız olarak son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş —– ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicili Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, müvekkili müdürlükçe söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle müvekkilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, davacı vekilince müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücreti talebinde de bulunulmadığını, resen terkin işleminin hukuka ve kanuni prosedüre uygun olduğunu, davacı vekilince resen terkin işleminin eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddia ileri sürülmediğini, bu nedenlerle davanın reddine, mahkeme aksi kanaatteyse müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.Dava; şirket ihyası ve tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir.
Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından dosyaya sunulan 17.08.2021 tarihli yazı cevabında; müdürlüklerinde bulunan Dava dışı —– ait tüm bilgilerin gönderilmiştir.Davacı tarafından —– tarafından gönderilen usulsüz ödeme emirlerinin iptali için ilgili şirket adına —–Mahkemesi’nin ——Esas Sayılı dosyasında —— karşı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 88. maddesi uyarınca ödeme emirlerinin iptali için dava açıldığı, fakat davacı şirketin İş Mahkemesi’ndeki dava açılmadan önce tasfiye edilerek ticaret sicilinden terkin edildiği, bu nedenle—— esas sayılı dosyasında mahkemece bu davanın davacısına ihya davası açmak üzere süre verildiği, iş mahkemesi tarafından mahkememizde açılan işbu ihya davasının sonucunun beklendiği görülmektedir.
Bu kapsamda şirketin ihyasında davacının hukuki menfaatinin bulunduğu tespit edilmiş olup, 6102 sayılı TTK 547.maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilir, şeklinde düzenleme bulunduğu, bu nedenle davanın kabulüyle——ticaret sicil numarasına kayıtlı dava dışı ——- esas sayılı dosyasındaki işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için, TTK’nın 547/2. maddesine göre, davacı —— tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş, davalı —— yasal hasım olması ve davalı ticaret sicil müdürlüğünün işbu davanın açılmasında üzerine atfedilecek bir kusur ve ihmalinin bulunamaması karşısında, davalının yargılama giderleriyle sorumlu tutulamayacağı mahkememizce benimsenmiş ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
—— ticaret sicil numarasına kayıtlı dava dışı —— esas sayılı dosyasındaki işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasına,
2-Şirketin ticaret siciline tescil ve kararının özetinin Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına,
3-TTK’nun 547/2. maddesine davacı——-tasfiye memuru olarak atanmasına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile kalan 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Artan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.