Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/462 E. 2023/232 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/462 Esas
KARAR NO: 2023/232
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 27/07/2021
KARAR TARİHİ: 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ve dava dışı icra dosyası diğer borçlusu —– aleyhine davalı —— tarafından alacaklı sıfatıyla;
——Tarihli —— Sözleşmesi,
—–Tarihli —— Sözleşmesi,
—-Tarihli —– Sözleşmesi,
—Tarihli —–Sözleşmesi,
nedeniyle ——yevmiye nolu ihtarnamesi, —— sayılı ihtiyati haciz dosyasına istinaden,—— takip çıkışlı ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, ancak müvekkilinin icra takibine konu kredilerden sadece ——– Sözleşmesinde kefalet imzasının bulunduğunu, bu sözleşmelerden —— yılına ait sözleşmenin kefalet limitinin açıkça belirtilmemiş olmasının, yürürlük tarihine göre——– koşulları uyarınca hükümsüz maddelerin bulunması, müvekkiline yöneltilen borcun hangi dönem kredilerine ilişkin olduğunun belli olmaması, borcun kaynağının nakdi yahut gayri nakdi kredi borçlarından kaynaklı olup olmadığının belli olmamasının müvekkilinin kefil olduğu sözleşmeden sonra da kredi sözleşmesi akdedildiğinden, kendinden sonraki ve imzası olmayan kredi borçlarından sorumlu olmadığı halde kendisine takip yöneltilmiş olması karşısında iş bu menfi tespit davasının açıldığını, somut olayda ——– kefalet miktarının açıkça ve anlaşılır şekilde yazılmadığını, kredi limiti olarak belirtilen miktar ile müvekkilinin sorumlu olduğunun kabul edilemeyeceğini, sözleşmede müteselsil kefalet olarak belirtilen kısım olmaması nedeniyle de sözleşmenin geçersiz olduğunu, matbu sözleşmede kefilin taahhütlerine yönelik; —– emredici kanun hükümleri gereğince geçersiz olduğunu,——– kapanmış olması nedeniyle de müvekkilinin borcu bulunmadığını, gerek ihtarnamede gerekse icra takibinde talep edilen alacağın hangi kredi sözleşmesinden ve ne miktarda kaynaklandığı konusunda hiçbir açıklama ve bilgilendirme yapılmadığını, —— genel işlem koşulları kapsamında sözleşmenin müvekkili aleyhine olan hükümlerinin geçersiz olduğunu, kefil borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki imzası bulunan kredi sözleşmesinden kaynaklı borçlarından sorumlu olduğunu, buna göre müvekkilinin işbu sözleşmeden sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından yani 16.01.2014 tarihinden önce kredilere dayalı borçla sorumlu kılınmasının hukuka aykırı olacağını, kefalet limiti sorumluluklarının tüm kredilere göre değil, kefil olunan kredilere göre belirlenmesi gerektiğini, —— kefil olarak kendi imzasının bulunduğunu, — tarihli —— kapsamında borcun sona erdiğini, sonradan akdedilen ——- ise; kefaletinin olmaması nedeniyle, borcu bulunmadığını, davalı bankanın takibe konu alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilmeden tüm kredi sözleşmelerine dayalı alacak talebinin hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın kefilin imzası bulunan sözleşmeye dayanarak bankaca yeni kredi kullandırması halinde kefilin yeni sözleşmeden dolayı sorumlu tutulmaması gerektiğini, takipte uygulanan temerrüt faiz oranının fahiş olduğunu, bu nedenlerle davalı banka tarafından —– sayılı dosyasında başlatılan icra takibine konu borçtan sorumlu olmaması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL olarak, müvekkil ——İcra ve İflas Kanunu md.72 gereğince, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile dava dışı —— arasında muhtelif tarihlerde——imzalandığını ve sözleşme kapsamında krediler kullandırıldığını, davacının da söz konusu sözleşmeleri müteselsil kefil olarak imzaladığını, ödenmeyen kredi alacaklarının tahsil ve tasfiyesini teminen müteselsil kefil —- hakkında —– sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz kararı alınmasını müteakip ——- alacağın ödenmesi talebiyle genel haciz yolu ile icra takibine girişildiğini, davacının takibe itiraz etmeyerek takibin kesinleştiğini, müvekkili ile dava dışı şirket arasında imzalanan—– ve—— istinaden ——– ticari kredi kullandırıldığını, davacının da sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, davacının kredi sözleşmelerinden dolayı doğmuş ve doğacak borçlardan sorumluluğunun devam ettiğini, Kefil —–kefaletinin geçerli olduğunu, —– birbirinden bağımsız olmadığını, davacının ——- olarak belirlenen kefalet limiti ile kefil olduğunu, imzalanan sözleşmelerin çerçeve niteliğinde olduğunu, kullandırılan kredinin sıfırlanmış olmasının sözleşme ilişkisini sona erdirmeyeceğini, sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun da devam ettiğini, —— maddesi gereğince genel kredi sözleşmesinin daha önceki sözleşmelerin eki ve ayrılmaz parçaları olduğunu, bankanın da bu sözleşmeye dayanarak müşterinin talebi doğrultusunda dilediği krediyi kullandırmaya yetkili olduğunu, —– birbirinden bağımsız olmayıp, birbirinin ayrılmaz parçaları olduğunu, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; İİK 72. Maddesi gereğince, kredi sözleşmelerine kefaletten dolayı hakkında başlatılan icra takibine konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
Davalı banka tarafından —– esas sayılı dosyası üzerinden —– tarihinde davalı aleyhine —– gönderilen, Örnek No: 1 ve Örnek 7 No’lu ödeme emri ile; asıl alacağa takip tarihinden itibaren %14,95 oranında işleyecek temerrüt faizi, icra ve harç giderleri ve avukatlık ücreti ile, icra harç ve masraflarıyla birlikte vekalet ücretinin tahsili talebiyle, tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebinde bulunmuştur.
Davalı banka ile dava dışı borçlu—– arasında muhtelif tarihlerde —- düzenlendiği, Davacı — aşağıda belirtilen sözleşmelerden ——- üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet imzasının bulunduğu, kefalet türünün müteselsil, kefalet tarihinin — olarak düzenlendiği, kefalet tutarının rakam ve yazı ile belirlendiği, davacıya atfen atılı imzaya haiz olduğu , fakat —— tarihli sözleşmede kefalet sınırının gösterilmediği görülmüştür.
Davalı bankanın, davalı ve diğerlerine—– yevmiye no’lu ihtarnamesini keşide ederek,—— arasında akdedilen kredi sözleşmeleri kapsamında krediler kullandırıldığı, kredilerin —– tarihi itibariyle kat edildiği, asıl alacak miktarının —işlemiş akdi faizin —- olmak üzere toplam alacak miktarının—– olduğu, taksitli TL krediden kaynaklı alacağın %14,95 temerrüt faiz oranı üzerinden 1 gün içinde ödenmesi aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı ihtarında bulunduğu, ihtarnamenin dava dışı asıl borçlu şirket ile birlikte davacıya 07.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 1 günlük mehil süresinin hitamı olan 09.07.2020 tarihinde temerrütün oluştuğu görülmüştür.
Mahkemece bankacı bilirkişiden rapor alınmış, dosyaya sunulan 14.12.2022 tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Dosya kapsamına göre, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında ——- tarihlerinde —– tarımsal amaçlı kredi sözleşmeleri imzalandığı, bu sözleşmelerden en son —- tarihli sözleşmeler ile —- tarihli sözleşmelerin birbirinin devamı niteliğinde olduğu, diğer sözleşmelerin birbirinden bağımsız olduğu, davacınında bu sözleşmelerden —— sözleşmede imzasının bulunduğu, diğer sözleşmelerde ise imzasının bulunmadığı, davalı bankaca hesap kat ihtarnamesi ve icra takibinde——– krediden kaynaklı kredi için alacak talebinde bulunduğu, davalı banka, davacının buna ilişkin sözleşmede ve kredinin ödeme planında imzası olduğundan bahsetmediği gibi buna ilişkin de herhangi bir delilde sunmadığı görülmüştür..
Nitekim, davacı Banka vekili, “Bankaları ile dava dışı şirket arasında imzalanan —– tarihli —– istinaden ————kredi kullandırıldığı, davacının da sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, davacının kredi sözleşmelerinden dolayı doğmuş ve doğacak borçlardan sorumluluğunun devam ettiğini, kefil —- kefaletinin geçerli olduğu, —–birbirinden bağımsız olmadığını ifade ettikten sonra, davacının ———–olarak belirlenen kefalet limiti ile kefil olduğunu, imzalanan sözleşmelerin çerçeve niteliğinde olduğunu, kullandırılan kredinin sıfırlanmış olmasının sözleşme ilişkisini sona erdirmeyeceğini savunmuştur.
Davacının imzası bulunmayan —–kapsamında dava dışı borçluya kullandırılan krediden; emsal oluşturan ——-gözetilerek borçlu olduğunun kabulü mümkün değildir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, dosya kapsamına göre, davalı banka ile dava dışı borçlu —– muhtelif tarihlerde —– tarımsal amaçlı kredi sözleşmeleri düzenlendiği, davacı —– da yukarıda belirtilen sözleşmelerden sadece —– tarihli sözleşmede —– üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet imzasının bulunduğu, 10.10.2011 tarihli sözleşmenin önceki sözleşmenin devamı niteliğinde olduğu ve davacının önceki sözleşmede imzasının bulunmadığı, ——– tarihli sözleşmede belirtilmesi gerektiği halde kefilin kefalet sorumluluğunun gösterilmediği, kaldıki bu sözleşmelerden kaynaklı kredi borcunun tasfiye edildiği, en son —- tarihinde ——– tarihli sözleşmelerin birbirinin devamı niteliğinde olduğu, her ne kadar davacı banka tarafından genel kredi sözleşmelerinin birbiri ile bağlantılı olduğu ve kullandırılan kredinin sıfırlanmış olmasının sözleşme ilişkisini sona erdirmeyeceği savunulmuşsa da, davacının imzası bulunan ——– sözleşmesinin diğer sözleşmelerden bağımsız olduğu, davalı banka hesap kat ihtarnamesi ve icra takibinin dayanağının, ——-tarihli ——– krediden kaynaklı kredi sözleşmesi olduğu, davacının bu kredi kullandırımına ilişkin ——- tarihli sözleşmelerde ve kredinin ödeme planında imzası olduğunun ileri sürülmediği gibi, buna ilişkin de herhangi bir delil sunmadığı, davacının imzası bulunmayan genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı borçluya kullandırılan krediden, emsal oluşturan ——–da göz önünde bulundurularak borçlu olmadığı, buna bağlı olarak davacının kefil olarak imzasının bulunmadığı kredi sözleşmesinden kaynaklı borç nedeniyle başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığı kanaatine ulaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜYLE,
Davacının ——-sayılı dosyasındaki takibe konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine,
İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davalı harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 100.742,81 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 16.296,61 TL tamamlama harcı ve 2.598,50 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 19.013,71‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara ödenmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15.03.2023