Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/460 E. 2023/370 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/460 Esas
KARAR NO : 2023/370

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 26/07/2021
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava Dışı borçlu —– müvekkili banka ——Şubesi tarafından 25.09.2020 tarihli, 3.000.000,00 TL’lik—– kapsamında kredi kullandırıldığı, davalının da sözleşmede müteselsil kefil olarak kefalet imzasının bulunduğunu, borçluların yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine; —–Noterliğinin 29.03.2021 tarih ve ——- yevmiye no’lu ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarnamenin bila tebliğ iade edildiğini, borcunu ödemeyen borçlular hakkında icra takibi başlatıldığını, borçlu şirket ve kefilinin, takibe karşı, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, ancak dava dışı borçlu süresi geçtikten sonra itiraz ettiği için İcra Müdürlüğünce itirazın reddedildiğini, Borçlu … yönünden itirazın kabul edilerek icra takibinin durdurulduğunu, borçluların kredi kullandıktan sonra kredinin ilk taksitini dahi ödememiş olmalarının, kredi kullandıktan kısa bir süre sonra adres bildirmeksizin işyerini kapatmış/adres değiştirmiş olmalarının, genel kredi sözleşmesini imzaladıktan kısa sürede pay devri yaparak şirketi başka bir kişiye devretmiş olmalarının aslında kredi borcunun ödeme niyetlerinin olmadığını, kamu kaynaklarından kötü niyetli olarak faydalanmayı amaçladıklarını ortaya koyduğunu, bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilene —-Banka Alacakları İcra Dairesi’nin —— esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının muhatabının dava dışı —–Şirketi olup müteselsil kefil sıfatı iddiasıyla müvekkili hakkında huzurdaki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davalıya ihtarnamenin tebliğ edilmediğini, bu nedenle hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, Yargıtay ——HD’nin —–Esas,—— Sayılı 03.06.2021 tarihli kararında İlk derece Mahkemesince, davalı kefilin 2 ayrı adresine kat ihtarı tebliğ edilmiş ise de, bila tebliğ iade edildiği görülmekle davalı kefilin takip tarihinden önce temerrüde düşmüş sayılamayacağına karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı kefile hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilemediğinden temerrüdün takip tarihi itibariyle başladığını, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığına karar verildiğini, Yargıtay kararında da açıklandığı üzere kredi sözleşmesinde kefilin temerrüde düşürülebilmesi için kat ihtarnamesinin kefile tebliğ edilmesinin şart olduğunu, açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; Davacı tarafından —– Banka Alacakları İcra Dairesi’nin—— esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline yöneliktir.Davacı Bankanın, borçlulara ——. Noterliği kanalıyla 29.03.2021 tarih ve —— yevmiye no’lu ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarmamede özetle; Bankaları —–Şubesi nezdinde ——ile .—— 674.267,38 TL asıl alacak , 991,44 TL Kar mahrumiyeti gecikme tazminatı ile 64.080,00 TL çek deposu gereken tutarın toplam 739.338,83 TL borcun ödenmesi ihtarında bulunduğu görülmüştür. Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi incelendiğinde, davacı Banka ile dava dışı borçlu —— arasında 25.09.2020 tarihinde 3.000.000,00 TL limitli çerçeve niteliğinde 10 yıl süreli Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, davalı —— sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak 3.000.000,00 TL tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, kefil olunan tutarın 3.000.000,00 TL, kefalet türünün “müteselsil kefalet” olarak yazıldığı ve kefalet sözleşmesi tarihinin 25.09.2020 tarihi olarak elle yazılı olduğu, borçlu şirket ile birlikte davalıya atfen atılı imzaları haiz olduğu, söz konusu sözleşmeye/sözleşmelere istinaden davalı asıl borçlu şirkete muhtelif tarihlerde kısa vadeli nakdi proje kredileri verildiği görülmüştür. Davacı Banka ile dava dışı borçlu ——arasında 25.09.2020 tarihinde düzenlenen 3.000.000,00 TL limitli Çerçeve niteliğindeki Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında, muhtelif tarihlerde davalı Şirketin yazılı talebi üzerine 28.10.2020 tarihinde 530.000,00 TL, 16.12.2020 tarihinde 210.000,00 TL, 30.12.2020 tarihinde 200.000,00 TL, 21.01.2021 tarihinde 180.000,00 TL, 16.02.2021 tarihinde 90.000,00 TL ve 22.02.2021 tarihinde 100.000,00 TL olmak üzere kısa vadeli nakdi krediler kullandırıldığı görülmüş olup kredi taksitleri ödenmemiştir.
Kredinin belirli bir vadeye bağlandığı, bu vade tarihlerinde belirlenen tutarın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ödeme planında davalıların imzalarının bulunduğu dikkate alındığında davaya konu alacak Genel Kredi Sözleşmesine dayanılarak kullandırılan taksitli ticari krediden (proje kredisi) kaynaklanmakta olup; Borçlar Kanunun 117. Maddesi’nin “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüte düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşen iyi niyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirim şarttır” hükmünün amir olduğu, görüldüğü üzere muacceliyet ve temerrüt oluşumunun Yasada amir (emredici) hüküm olarak tanımlanmış olup, bu tanımların herhangi bir yorumu gerektirmeyecek kadar açık olduğu, davaya konu kredinin taksitli ticari kredi olduğu ve vadelerinin taraflarca belirlenmiş olduğu ödeme planına göre hangi tarihte kaç para ödeneceğinin belirlenmiş olduğu, bu ödeme planında kefillerin de imzalarının bulunduğu dikkate alındığında İhtarnamenin müteselsil kefile tebliğ edilmemiş olmasının bir önemi bulunmadığı, ödenmeyen bu tutarlara vade tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilebileceği ve hesaplama kısmında gösterildiği üzere davacı bankanın akdi faiz uyguladığı düşünüldüğünde ihtar ile temerrüdün oluşmasının bir önemi bulunmadığı görülmektedir.Bilirkişiden 09.11.2022 tarihli kök ve 04.04.2023 tarihli bilirkişi ek rapor alınmış, raporlar bir bütün olarak dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverilşi bulunmuş hesaplama yönünden ek rapor dikkate alınmıştır.Sonuç olarak davacı banka ile dava dışı borçlu —— arasında 25.09.2020 tarihinde 3.000.000,00 TL limitli çerçeve niteliğinde 10 yıl süreli Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, davalı .—— sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak 3.000.000,00 TL tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, kefil olunan tutarın 3.000.000,00 TL, kefalet türünün “müteselsil kefalet” olarak yazıldığı ve kefalet sözleşmesi tarihinin 25.09.2020 tarihi olarak elle yazılı olduğu, borçlu şirket ile birlikte davalıya atfen atılı imzaları haiz olduğu, söz konusu sözleşmeye/sözleşmelere istinaden davalı asıl borçlu şirkete muhtelif tarihlerde kısa vadeli nakdi proje kredileri verildiği, 13.04.2021 icra takip tarihi itibariyle dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan taksitli ticari proje kredilerinden dolayı, davalı borçludan olan nakdi alacağının yapılan hesaplamada 674.267,38 TL asıl alacak, 7.192,38 TL işlemiş faiz (kar payı), 309,71 TL faizin %5’ten hesaplanan gider vergisi ve 629,12 TL davacı banka yasal defterlerine intikal etmiş, 29.03.2021 tarih ve——no’lu noter makbuzu ile ödenmiş ihtar gideri olmak üzere toplam 682.398,59 TL olduğu, davacı bankanın 13.04.2021 icra takip tarihinden itibaren 674.267,38 TL asıl alacak üzerinden aylık %2,12 temerrüt faizi talep edebileceği, sunulan çek teslim belgesi, çek taahhütnamesi, davalının imzasını taşıyan çek talep yazısı, dikkate alındığında çek hamillerinin yasal süresi içerisinde çek yasası gereği çek sorumluluk bedellerini bankadan talep edebilecekleri, muhatap bankanın ödeme yükümlülüğü dikkate alındığında, çek sorumluluk riskinin devam ettiği, davacı bankaca ibraz edilen belgelere göre davalılara teslim edilen ve—-ile —— seri no’daki 24 adet çekin yasal sorumluluk bedelinin muhatap bankadan talep edilebileceği ve bankaca ödenme yükümlülüğü karşısında 2021 yılı için yürürlükte olan çek tazmin bedeli (çek sorumluluk bedeli) olan 2.670 x 24 =64.080,00 TL’nin faiz getirmeyen bir hesapta deposunun talep edilebileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hükümkurulmuştur.

HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
—–Banka Alacakları İcra Dairesi’nin——esas sayılı dosyasında icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin 674.267,38 TL asıl alacak, 7.192,38 TL işlemiş faiz, 309,71 %5 BSMV, 629,12 TL noterlik ihtarı toplamı 682.398,59 TL üzerinden devamına,
2-İcra takip tarihi itibari ile davalı şirketin elinde bulunan 24 adet çekten dolayı sorumluluk bedeli olarak 64.080,00 TL nin davalı tarafından davacı bankanın faiz getirmeyen hesabına depo edilmesine,
3-Alacak likit olduğundan asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davadan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
5-Alınması gereken 46.614,65 TL harcın peşin alınan 9.015,65 TL harçtan mahsubu ile kalan 37.599,00 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye Gelir Kaydına,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre 113,56 TL’sinin davacıdan, 1.206,74 TL’sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 93.063,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 10.252,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 9.015,65 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı ve 3.656,00 TL (kabul oranına göre 3.342,32 TL) dosya masrafının kabul red oranına göre harçlar bu orana katılmaksızın toplam 12.417,27 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.