Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/456 E. 2022/331 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/456 Esas
KARAR NO: 2022/331
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 19/07/2021
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı şirkete —– plakalı aracın ,—- çıkarak sigortalı aracın altına girmesi sonucu hasara uğradığını, meydana gelen zarar sonucu —-meydana gelen hasar nedeniyle sigortalısına toplam —-tazminat ödemesinde bulunduğunu, kaza tespit tutanağında kazanın —— çıkarak zarar vermesi nedeniyle hasara uğradığı, kaza tespit tutanağında yer alan değerlendirme ışığında olayda davalıların sorumluluğu bulunduğunu, meydana gelen kazada davalılardan —- tarafından —- yol çalışması bulunduğu gerekçesi ile sorumluluğun —— olduğu beyan olunmuşsa da her halükarda zarara sebep olan —– Kişilere zarar vermemesini sağlamaya yönelik sorumluluk ortadan kalkmadığını, davacı şirket tarafından kasko sigortası kapsamında ödenen tazminatın TTK 1472 hükmü gereği davalılardan tahsili amacıyla —– başvuruda bulunulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı olmak kaydıyla —— sigorta tazminatının, sigortalıya ödeme tarihlerinden tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, arabuluculuk ücreti dahil olmak üzere yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevsizlik itirazları olduğunu, kazanın meydana geldiği yoldaki rögar kapağının çıkmasında sorumluluğun müvekkili olan davalıya ait olmadığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının davalının kusurlu olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacının kendi sigortalısına yapmış olduğu ödemenin davalıyı bağlamadığını savunarak öncelikle yargı yolu nedeni ile görevsizlik kararı verilmesi, esasa girilmesi halinde davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —-vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevsizlik itirazları olduğunu,—-genelindeki tüm ana arter caddelerin, alt ve üst yapılarının bakım, onarım ve yapım işlerinin——- olduğunu, kazaya sebebiyet veren yol bakımındaki eksikliğin diğer davalı kamu kurumun hizmet kusurunu oluşturduğunu, davalı yönünden husumet itirazlarının bulunduğunu, zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, meydana gelen kazanın oluşumunda davalının kusurunun bulunmadığını,——— görev ve sorumlulukları olarak belirtilmiş olup, hizmet kusurundan kaynaklı zararlardan diğer davalının sorumlu olduğun savunarak davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; —- tarihinde davacı sigortalısına ———- meydana geldiği iddia edilen hasar bedelinin davalılardan rücuen tahsili şartlarının bulunup bulunmadığı, kusur ve miktarına ilişkindir.
Mahkememizce,—- tarihli ön inceleme duruşması —numaralı ara kararı gereği dosyanın kusur yönünden inceleme yapmak üzere – makine mühendisi, — nitelikli hesaplamalar alanında uzman ve – trafik bilirkişisinden oluşan heyete tevdiine karar verilmiş, tanzim edilen rapor Mahkememize sunulmuştur. —— kaynaklı nitelikli hesaplamalar alanında uzman bilirkişi — tarafından Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; —- Kapsamında maddi hasarlı, TRAFİK KAZASI olduğu, Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde OLDUĞU,Söz konusu kaza ile dosya muhteviyatına ibraz edilmiş olan fotoğrafların uyumlu olduğu, Dava konusu araçta —– hasar meydana gelmiş olduğunu, bu kapsamda talebe bağlılık ilkesi gereği davacı vekili talep edilen —– piyasa rayiçlerine uygun ve kadri marufunda bulunduğu, Söz konusu kazalı aracın onarımının yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte basit işçilikler ile giderilebilecek hasar oluşmuş olduğu ve onarımının yaklaşık —- Asli ve Tam KUSURLU OLARAK % 100 (YÜZDE YÜZ) ORANINDA KUSURLU OLDUĞU,Davalı; ——Atfı Kabil Bir KUSURU BULUNMADIĞI; Davacı Sigortacının —- Sürücü; —–Atfı kabil Bir KUSURUNUN BULUNMADIĞI, Huzurdaki davada, dosyaya sunulu———incelendiğinde, geçerli bir sigorta sözleşmesinin mevcut olduğu ve davacının sigortalısına teminat kapsamında bir hasar ödemesi yaptığı dolayısıyla sigortacının kanuni halefiyet hakkının gerçekleşme şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmiş olduğu, belirlenen kusur tespitine göre —– hasar bedelinin davalı ———– rücu edilebileceği…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili ile davalı ——- vekillerince bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 114/1-b’; “Yargı yolunun caiz olması” dava şartları arasında sayılmıştır.
115 maddesinde; “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenlenmiştir.
—— tarihli öninceleme duruşmasında; “Uyuşmazlık Mahkemesinin —- Karar sayılı kararında benzer uyuşmazlıkta adli yargı görevli olduğu yönündeki kararı da dikkate alınarak davalının göreve yönelik itirazının reddine,” dair karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davalı —— sayılı kararlarını doyaya ibraz ederek Mahkememizin görevine yönelik itirazını tekrar etmiştir.
Huzurdaki uyuşmazlık — tarihinde davacı sigortalısına ait — plaka sayılı araçta—– kapağından —- meydana geldiği iddia edilen hasar bedelinin davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkin olarak açılmıştır.
İddia, savunma, mahkememizce re’sen alınan bilirkişi raporu ve sunulu delillerden; Kaza tarihinde mahalde yol çalışması bulunduğu, olayın aracın rögar kapağının üzerinden geçmekte——-kapağının araç ağırlığının oluşturduğu sıkışma ile yerinden fırlayarak aracın alt kısmına çarpmak suretiyle hasar vermesi şeklinde gerçekleştiği, meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisi olmayıp, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğu, davalı —– şirketi vekili tarafından yolun bakım ve onarımından —- sorumlu olduğu yönünde savunmada bulunulduğu, buna karşın——–vekilince de yoldaki —— çıkmasında sorumluluğun müvekkili olan davalıya ait olmadığı ileri sürülerek pasif husumet yokluğu yönünde itirazda bulunulduğu, somut uyuşmazlıkta —-etkili olduğu iddia edilen kazada hizmet kusuru teşkil eden eylem nedeniyle davalıların sorumluğuna dayanıldığı, her ne kadar benzer bir olayda ——tarihli kararında adli yargının görevli olduğu yönünde karar verilmişse de somut olay özellikleri ve — sonraki tarihli olduğu anlaşılan —— kararları dikkate alınarak davanın tam yargı davası niteliğinde olduğu ve idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, kusur ve sorumluluk değerlendirmesinin her iki davalı yönünden birlikte yürütülecek yargılamada yapılmasının uyuşmazlığın çözümündeki etki ve önemi ile tarafların yararı ve usul ekonomisi dikkate alınarak faydalı olacağı sonuç ve kanaatine varılarak 6100 Sayılı HMK 114/1-b ve 115/2 maddesi gereği yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın her iki davalı yönünden de usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya konu uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla; Davanın 6100 Sayılı HMK 114/1-b ve 115/2 maddesi gereği yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-)Karar ve ilam harcı olan 80,70-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 572,44-TL harçtan mahsubuyla bakiye 491,74‬ -TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalılar vekille temsil olunmakla ve red sebebi aynı olduğundan; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 3/2, 13/1 uyarınca 5.100-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-)Davalı ——-vekili tarafından yatırılan 8,50-TL vekâlet harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
6-)HMK madde 333/1. uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı ——- vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/05/2022