Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/442 E. 2022/283 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/442 Esas
KARAR NO : 2022/283

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 13/07/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın müvekkili olan davacı banka ile davalı arasında akdedilmiş sözleşme gereği ——-numaralı ———ek hesaba ilişkin olduğunu, davalıya davacı bankadan —— kullandırıldığını ancak davalının sözleşmeye aykırı surette, geri ödemelerini yapmadığından ——– tarihli ihtarnamesi ile de kredi kartı hesabı kat edilerek ihtarname gönderildiğini, davalının ihtara uygun süre içerisinde borcunu ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, —- yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep konusu —–alacağın tespiti ve davalıdan tahsiline, yargılama harç ve masrafları ile ücret-i vekâletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davanın usul ve esas açısından reddi gerektiğini, tarafına ihtarname çekilmediğini, hesapların kat edilmediğini, muacceliyet durumunun oluşmadığını savunarak zamanaşımı hak düşürücü sebeplerden ötürü huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Kredi kartı ve —- alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin — tarihli öninceleme duruşmasında; dosyanın bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, tanzim edilen bilirkişi raporu Mahkememize sunulmuştur. Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; ”…Davacı —- davalı—– aralarında akdedilen —– dayalı olarak kredi kartı verildiği, ayrıca ——- hesabı açıldığı, Davalının kullanımına verilen kredi kartı ve kredili—- nitelikte olması nedeniyle tüketici işlemi niteliğini haiz olduğu ve bu nedenle dava konusu alacaklarla ilgili tespit, değerlendirme ve hesaplamaların, konuya ilişkin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile bu kanunlar kapsamında çıkartılan Yönetmeliklerin —- düzenlemeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesinin gerektiği, Davalının, kullanımındaki kredi kartı borcunun, 11.06.2019 tarihinde mesafeli akdedildiği anlaşılan Tüketici Kredisi Sözleşmesi ve—- ödeme Planına göre 35 ay vadeli bir——— dönüştürüldüğü, Davacı banka tarafından tüketici kredisi ile ilgili olarak gönderilen —– tarihli muacceliyet ihtarnamesinin 24.10.2020 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, bu nedenle de tüketici kredisi alacağının tamamının 24.11.2020 tarihinde muaccel hale geldiği, kredili mevduat hesabı ile ilgili ihtarnamenin tebliğ edilememesi nedeniyle bu krediden kaynaklanan alacak için temerrüdün, alacak için icra takibinin başlatıldığı, 17.02.2020 tarihinde oluştuğu, yapılan hesaplamalar sonucunda davacı bankanın davalı —- kullanımına sunduğu kredi kartından borç yapılandırması yapılmak suretiyle tüketici kredisine dönüşen ve kredili mevduat hesabından kaynaklanan alacak tutarlarının dava tarihi olan — itibariyle; Tüketici Kredisinden, —- gider —- ihtarname masrafı olmak üzere toplam —- Hesabından, —- vergisi olmak üzere toplam —-asıl alacak, —-olarak tespit edildiği, Davacı bankanın hesaplanan alacağın yanı sıra dava tarihinden itibaren; Tüketici Kredisinden kaynaklanan 41.042,01 TL asıl alacak üzerinden %17,16, kredili mevduat Hesabından kaynaklanan 5.311,22 TL asıl alacak üzerinden %18, Temerrüt faizi ve bu faizler üzerinden %5 —-alep edebileceği, Davacının tespitlerimizin üzerinde —tutarındaki talebinin tespitlerimizin üzerindeki kısmının yerinde olmadığı…” belirtilmiştir.
——–. Sayılı yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararında; “Dava, kredi kartı borcu nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir…Görev hususundaki ihtilafın çözümü için, mülga 4077 sayılı Kanunla 5464, 6102 ve 6502 sayılı Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Banka kredi kartları, 4077 sayılı mülga Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a 14/03/2003 tarihinde 4822 sayılı Kanunla eklenen 10/A maddesi ile tüketici ilişkisi kapsamına alınmıştır. Kanunda,—-yapılmadığından, bu tarihten sonra kredi kartlarından kaynaklanan davalarda, 4077 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca tüketici mahkemeleri görevli hale gelmiştir. — tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren —sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinde ise, 4077 sayılı yasadaki düzenlemeden farklı olarak davayı açanın sıfatına göre değişen bir görev düzenlemesine gidilmiştir. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinin birinci fıkrası, “—-davalarda 4077 sayılı Kanun’un 22 ve 23. maddelerinin uygulanacağı ve dolayısı ile tüketici mahkemelerinin görevli olacağı açıklanmışken; ikinci fıkrada, “—- aleyhine açılacak davalar yönünden 1086 sayılı HUMK’un (6100 sayılı HMK’nın 447/2. maddesinde, başka kanunların HUMK’a yaptığı atıfların HMK’ya yapılmış sayılacağı belirtildiğinden 01/10/2011 tarihinden itibaren bu atıf HMK olarak anlaşılmalıdır) görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Diğer taraftan, gerek 44/1. maddenin metninden ve gerekse de aynı Kanun’un 43. maddesinden, “tacir” olan kart hamilleri ile kart çıkaran kuruluşlar arasındaki ihtilafların Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olduğu ve asliye ticaret mahkemelerinin görevli bulunduğu anlaşılmaktadır. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi, malvarlığı haklarından kaynaklanan davalar yönünden, sulh ve asliye hukuk mahkemeleri arasında dava konusunun değerine bağlı görev ayrımı kaldırarak, bu tür davalarda, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. 13/01/2011 tarihinde kabul edilen ancak 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde ticari davaların genel tanımı yapılarak “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” davaların ticari dava olduğu belirtilirken, devam eden fıkrasında, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılacak işler arasında “bankalara, diğer kredi kuruluşlarına,—— ilişkin düzenlemelerde” öngörülen hususlardan kaynaklanan davalar da sayılmıştır. Kanunun 5. maddesi ise ticari davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğu hükmünü amirdir. Kanun yürürlüğe girmeden, 6335 sayılı Kanun ile 5. maddede değişiklik yapılmış ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, “iş bölümü” ilişkisi olmaktan çıkarılıp, “görev” ilişkisine dönüştürülmüştür. Bilindiği üzere mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Ancak, 6335 sayılı Kanunla 6102 sayılı TTK’ya eklenen Geçici-10. madde, görev düzenlemesinin derdest davaları etkilemeyeceğini hükme bağlamıştır.—– tarihinde kabul edilip, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-(k) maddesinde tüketici, “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler” olarak tarif edilmiş, 3/1-(l) maddesinde ise “bankacılık” sözleşmeleri de tüketici işlemleri” arasında sayılmıştır. Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş; 83/2. maddesinde ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi 6502 sayılı Kanun’da, ———- ortadan kaldırılarak, kredi kartından kaynaklanan uyuşmazlıklarda (kart hamilinin tacir olması hali hariç) görevli mahkemenin, dava açanın sıfatına bakılmaksızın tüketici mahkemeleri olacağı benimsenmiştir. Bu yasal düzenlemeler karşısında, yasaların yürürlük tarihiyle bağıntılı olmaksızın, kart hamilinin de tacir olduğu durumlarda, kart veren kuruluş ile tacir olan kart hamili arasındaki davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olacağı tartışmasızdır. Kart hamilinin “——durumlara gelince; 1. 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, dava açanın sıfatına (kart hamili ya da —–olup olmamasına) bakılmaksızın tüketici mahkemeleridir. 2. 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğünden—— önce açılan davalarda ise; (a) 5464 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden (01/03/2006) önce açılan davalarda görevli mahkeme, dava açanın sıfatına bakılmaksızın tüketici mahkemesidir. (b) 5464 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden (01/03/2006) sonra açılan davalarda; i. Tüketici olan kart hamilinin,—- açtığı davalarda görevli mahkeme, 5464 sayılı Kanun’un 44/1. maddesi uyarınca tüketici mahkemesidir. ii. —- tarafından, tüketici sıfatını haiz kart hamiline karşı açılan davalarda, 5464 sayılı Kanun’un 44/2. maddesi uyarınca, dava değerine göre sulh hukuk ya da asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra (01/10/2011 tarihinden sonra) açılmışsa, Kanunun 2. maddesi uyarınca görevli mahkeme, dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir. Diğer taraftan dava,—– tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmeden önce, asliye ticaret mahkemesine açılmış ve taraflarca iş bölümü itirazında bulunulmamışsa, ortada “görev uyuşmazlığı” bulunmadığından bu davaya asliye ticaret mahkemesince devam edilmesi gerekecektir.” şeklinde karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; —- Hesap alacağının bulunup bulunmadığı ile bulunmakta ise alacağın davalıdan tahsili şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi raporuyla taraflar arasındaki—- İşlemleri Sözleşmesine dayalı olarak davacıya kredi kartı verildiği ve kredili mevduat hesabı açıldığı, davalının kullanımına verilen kredi kartı ve kredili mevduat hesabının —–nitelikte olduğu, davalının kullanımındaki kredi kartı borcunun — tarihinde mesafeli akdedildiği anlaşılan Tüketici Kredisi Sözleşmesi ve eki Geri ödeme Planına göre 35 ay vadeli bir taksitli tüketici kredisine dönüştürüldüğü belirtilmiştir.
İddia, savunma, mahkememizce resen alınan bilirkişi raporu ile yasal düzenlemeler dikkate alındığında; Huzurdaki davanın —— tarihinde 6502 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra açıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi ile taraflar arasında —-bulunduğu, sözleşmeye dayalı olarak davacıya kredi kartı verildiği ve kredili mevduat hesabı açıldığı, davalının kullanımına verilen kredi kartı ve kredili mevduat hesabının bireysel nitelikte olduğu ve davalının kullanımındaki kredi kartı borcunun 11.06.2019 tarihinde mesafeli akdedildiği anlaşılan Tüketici Kredisi Sözleşmesi ve eki geri ödeme planına göre taksitli tüketici kredisine dönüştürüldüğü, uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, 6100 sayılı HMK 114/1-c maddesine göre “görev” bir dava şartı olup, aynı Kanunun 115. Madde gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması gerektiğinden göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)6100 Sayılı HMK m.114/c ve m.115/2 gereği göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görevli Mahkemenin ——— Tüketici Mahkemeleri olduğunun TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK m.21 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-) 6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.