Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/42 E. 2021/641 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/42
KARAR NO: 2021/641
DAVA: ALACAK (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/01/2021
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesinde; Müvekkilleri—– çıkarılan kurucu—– toplam —— müvekkilleri işbu kurucu ——- senetlerine istinaden —— belirlenen oranlar nispetinde beher hisse senedine başına kar payına hak kazandığını, bununla birlikte,— işbu birleşme —- taraf olduğu birleşme sözleşmesi ve birleşme raporunda — uhdesinde toplam— —– senedi bulunduğu,—-uyarınca satın alınacağı, satın alma bedelinin uzman kuruluş raporu uyarınca beher hisse başına ——olacağı ve işbu senetlerin itfa edilmesi suretiyle iptal edileceği öngörüldüğünü, kanunda açıkça belirtilmesine rağmen devralan şirketin eşdeğer hak tanımaktan hukuka aykırı şekilde kaçınması hakkında “ortaklık payları ve hakları” başlıklı TTK hükümlerinin birleşen şirketler tarafından hukuka aykırı olarak değerlendirilmesi ——- —– fıkrasında devralan şirketin —— senedi sahiplerinin haklarına zarar verilmemesi amacıyla; —— senetleri sahiplerine devralan şirkette eş değerli haklar tanımak veya —– senetlerini, birleşme sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle satın almak olmak üzere iki ayrı sorumluluk yüklediğini, aynı başlıkta yer alan ikinci madde —— şirketin ortaklara karşı sorumlulukları belirtilmiş ve kanun koyucu açık şekilde seçim yapma hakkının ortaklarda olduğunu belirttiğini, kanunun —– yapma sistematiğine bakıldığında söz konusu iki maddenin tamamen devralan şirketin devralınan şirketteki ortaklara ve pay sahiplerine karşı yükümlülüklerini tanımladığı görüldüğünü, içerik olarak birebir aynı yönde ilerleyen bu iki maddeden şu sonuç çıkmaktadır ki; kurucu —– senetleri sahipleri, dilediği takdirde devralınan şirket nezdinde eşdeğer haklara sahip olmayı veyahut —– senetlerinin gerçek değerinden satın alınmasını talep etme hakkını haiz olduğunu, diğer bir deyişle seçimlik hak bu noktada —– senetlerinin sahipleri üzerinde doğduğunu, fakat somut olayda, —- aykırı bir şekilde bu hak birleşen şirketler tarafından, —– senedi sahiplerinin görüşüne dahi sunmadan ve herhangi bir bildirimde bulunmaksızın kullanılmış ve devralan şirket bünyesinde eşdeğer haklar tanınması mümkün olmasına rağmen direkt olarak satın alınma iradesi ortaya konduğunu, —- — hakların sıralamasını gelişigüzel yapmadığını, devralan şirket, —– senedi sahiplerinin haklarını korumak için öncelikli olarak eşdeğer hak yaratmanın yollarını aramalı, ancak ve ancak senetlerin gerçek değerinden satın alınması —– senedi sahibini daha fazla koruyacaksa o ihtimalde senetleri satın alma yolunu seçmelidir. aksi bir eylem hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracağını, zira, davalı devralan şirket bu yolların hiçbiri değerlendirmeksizin doğrudan kurucu —– senetlerini satın alma yoluna gittiğini, bahse konu birleşme işlemi akabinde davalı şirket sermayesini —- artırmak suretiyle yeni pay ihraç etmiş ancak —- kurucu —– senedini ihraç etmekten kötüniyetli olarak kaçındığını, beher kurucu —– senedi için belirlenen değerin gerçek senedin gerçek değerinden çok daha düşük olması fakat hatalı olarak belirlenmiş değerin dahi müvekkile ödenmemesi hakkında davalı şirket belirlediği satın alma bedelinin ödenmesi hususunda temerrüde düştüğünü, —– değer ödemek suretiyle satın alınacağını ve iptal edileceği ifade edildiğini, ayrıca ödemelerin ise—- tescilini takiben beş işgünü içerisinde — bildirmiş oldukları banka hesaplarına yapılacağı hüküm altına alındığını, bu kapsamda, Birleşme İşlemi —- tescil edildiğini, davalı şirket nezdinde müvekkillere ait banka hesabı bulunmakta olup—- yılına ilişkin kar payı ödemesi davalı şirket olan şişecam tarafından müvekkile ait banka hesabına ödendiğini, davalı şirket tarafından belirlenen satın alma bedeli gerçek değeri yansıtmadığını, müvekkilleri —-yılına ilişkin olarak beher hisse başına —- payı iktisap ettiklerini, ayrıca, her ne kadar doğru bir karşılaştırma olmadığı iddia edilebilecek ise de, yatırım amacıyla bir gayrimenkul iktisap eden bir kimsenin işbu yatırımını yaklaşık —– tahsil edeceği kira geliriyle yatırımını karşılamasının mümkün olabileceği uygulamada ve bilirkişi raporlarında kabul edildiğini, bu bağlamda , basit bir gayrimenkul alım satımında dahi işbu gayrimenkulün bedelinin gayrimenkulden elde edilecek olan —— aylık kira bedeli karşılığı olduğu görüldüğünü, buna karşın, yukarıda ifade edilen müvekkillinin —– senetleri üzerindeki mülkiyet hakkı yaklaşık —aylık gelirine tekabül eden miktar ile sona erdirilmeye çalışılmaktadır. —– arasında gerçeklikten uzak, hakkaniyete aykırı ve ticari hayatın olağan akışına uygun olmayan derecede büyük bir fark bulunduğunu, kaldı ki, yine birleşme işlemi kapsamında temin edilen — kurucu —- senetleri sahipleri, son ——toplam —– sahiplerine toplam —– işbu meblağın birleşme sonrası çok daha artacağı ise açıkça ortada olduğunu, zira, davalı devralan şirket ——- ve işbu şirketin çok daha fazla kar edeceği izahtan varestedir, —–ı esas alınarak tüm aktif ve pasifleriyle birlikte bütün halinde devralınması suretiyle —- alacak/tazminat davası ikamesi nedeniyle fazlaya ilişkin dava talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla); davanın kabulü ile; öncelikle; itfa ile hakları sonlandırılmaya çalışılan müvekkillere ait toplam —- ——– alınmak suretiyle birleşmeden önce——- bulunduğu haklara eşdeğerdeki hakların devamlılığının sağlanmasına, bu çerçevede devrolan kar dağıtım oranının/ miktarının birleşme esasları dkkate alınmak suretiyle öncelikle sayın mahkeme tarafından tespiti ile birlikte davalı şirket esas sözleşmesine, TTK 140/5 uyarınca müvekkillere eşdeğer haklar sağlayacak ve kurucu —– senetlerine bu kapsamda belirlenecek oranlarda kar payı ödenmesi yönünde hüküm eklenmesine, bu talebimiz kabul görmez ise davanın kabulü ile; dava konusu kurucu —– senetlerinin mahkeme dosyasına veya mahkemece belirlenecek bir tevdi mahalline teslim edilmesine ve teslim edilecek beher —– senedi bedelinin gerçek ve adil bir şekilde mahkemece tespiti”ne; (HMK 107 gereği fazlaya ilişkin dava ve talep hakkımız için eksik harcı tamamlama hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik —– belirlenecek gerçek ve adil bedelin dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı uhdesine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın yazılı yargılama usulüne tabi olacağını, davacıların huzurdaki davayı ikame edebilmesi için öncelikle aktif husumet ehliyeti haiz olmaları gerektiğini, huzurdaki dava ancak meşru —– senetleri sahiplerince ikame edilebileceğinden aktif husumet ehliyeti yönünden açılan davaya usulü yönden itiraz ettiklerini, davacıların söz konusu senetler üzerinde meşru hak sahibi olduğu ispat olunamadığı taktirde huzurdaki davanın aktif husumet ehliyeti noksanlığı sebebiyle reddi gerekeceğini, birleşmelerde —— sahiplerinin ve ilgililerin durumunun aynen korunması olmakla beraber kanun koyucu —– senetleri için bilinçli ve özel bir istisna getirerek devralan şirketin söz konusu —– senetlerinin devamlılığını sağlamakla yükümlü olmadığını düzenlemiş, devralan şirkete bir taktir hakkı tanıdığını, dava konusu olayda hiçbir surette afaki, dayanaksız bir oldu bitti eylemle senetlerin ortadan kaldırılması mevcut olmayıp, açık kanuni dayanağa istinaden satın alma hakkı kullanılmış,—- onay alınmış ve tüm gerekli raporlamalar dahilinde kanuni bir hak kullanıldığını,—-Tarafından — diğer ilgili mevzuatlara uygun olarak yapılan değerleme sonucu her bir —– senedi için tespit edilen—— gerçek değeri yansıttığını, ödemeler —– senetlerini ibraz eden ve hak sahipliği tespit edilebilen —- senedi sahiplerine yapılacağını, ödeme için söz konusu —- senetinin aslının —-teslimi gerektiğini ileri sürerek davada uygulanacak yargılama usulünün HMK 118. Md. Vd. hükümlerinde düzenlenen yazılı yargılama usulü olacağının tespitine, —- senedi asıllarının ibrazı ve kasaya alınmalarına ilişkin ara karar tesisine, davacıların kurucu —- senetlerinin meşru sahibi olduklarını ispatlayamaması halinde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, müvekkili şirketin kanunen tanınmış taktir hakkını yine kanun ve usule uygun şekilde kullanmış olması sebebiyle dava konusu eşdeğer hak tanınması talebinin reddine, müvekkili şirketçe usul ve ilkelere uygun şekilde yapılan değerleme sonucu saptanan bedel üzerinden —- senetlerinin satın alınması gerçekleştirildiğinden beher — senedinin gerçek bedelinin tespiti ve tahsiline ilişkin taleplerinin tümünden reddine, yargılama giderleri ile ücretin vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz tarafından tarafların delil listelerindeki tüm delilleri, bilgi ve belgeler dosya kapsamına alınmıştır.
—– dosyasının fiziken celbi ile Mahkemece dosyanın fiziki olarak Mahkememize gönderildiği görülmekle; Mahkememiz dosyası ile —- dosyası birlikte incelendi.
Mahkememizdeki işbu asıl dava dosyasında davacılar— tarafından, davalı ——- açtıkları davada;
Davacıların dava konusu ettikleri toplam —– adet kurucu —- hakkına ilişkin senetlerin, dava dışı davalı şirkete birleşme suretiyle karışan ——- kurucu —— senetlerinin hukuken devamlılığının sağlanması ve bu çerçevede davalı şirkete ait birleşme ana sözleşmesinde davacılar adına işbu hakkın mevcudiyetinin düzenlenmesi ve korunması gerekip gerekmediğinin tespiti,
Davacıların TTK.nın 140/5 maddesi gereğince —- senedine yönelik davalı şirketle birleşme ve satın alma uzman kuruluş raporu ve TTK. 140/5 maddesi gereğince —- senetlerinin dava tarihi itibariyle adil ve gerçek rayice uygun değerlerinin belirlenmesi,
Belirlenecek değere hangi tarihten itibaren faiz uygulanması gerektiğinin ve bedel tahsiline ilişkin talepleri hukuka uygun olup olmadığının tespiti noktalarında toplandığı,
—- dosyasında;
Davacı — davalı — aleyhine açılan davada;
—— tarihli finansal tabloları esas alınarak tüm aktif ve pasifleriyle birlikte bir bütün halinde devralınması suretiyle ———birleşmesi işleminde;
İtfa ile hakları sonlandırılmaya çalışılan dava konusu—devrolan —- nezdindeki hakların— devrolunan davalı —– esas sözleşmesinde yapılacak değişiklik suretiyle —– devamına,
Bu talepleri kabul görmez ise beher —–senede bedelinin/itfa bedelinin —– belirlenen bedelin dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiz ile birlikte tahsiline ilişkin olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Mahkememizdeki işbu dava ile birleştirilmesi düşünülen—– Mahkemesinin dava dosyasında, davacılar farklı olsa da, davalıların aynı şirketler olup, davacıların her iki dava dilekçesinde belirtilen kurucu —- senetleri sahibi davacıların, davalı şirkette mevcut —- senetlerinden kaynaklanan haklarının korunmasını ve karşılığında hisse senedi verilmesi veya mümkün olmadığında —- senedi bedelinin gerçek ve adi bir şekilde tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili talep edildiği anlaşılmakla;
Mahkememizde açılmış bulunan işbu davadan, daha önce açılan—— dava dosyasında , her iki davada aynı kurucu —- senetleri dava konusu edildiği, işbu —- senetlerinin karşılığında davalı ile birleşen şirketlerin birleşmesi sonrasında oluşan yeni duruma göre, yeni şirkette haklarının korunması ve karşılığında pay senedi verilmesi veya mümkün olmadığında kurucu —– senetleri bedelinin tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olup, işbu senetlerin hukuken birlikte değerlendirilmesi, değerlerinin tespitinin adalete hizmet edeceği, daha az masrafla bütün hak sahipleri için aynı sonucu doğuracak şekilde karar verilmesinin sağlanabileceği, farklı sonuçların diğer hak sahiplerinin hukukunu etkileyebileceği Mahkememizce benimsenmiştir.
HMK.’nun 166/1 maddesinde, davaların birleştirilmesi hususu düzenlenmiştir. Aralarında bağlantı bulunması halinde davaların her aşamada talep üzerine yahut Mahkemece re’sen birleştirilmesi mümkündür.
Bu kapsamda; Mahkememizde açılan işbu dava ile —– yapılacak yargılama neticesinde tespitinin Mahkememizin işbu esas sayılı dosyasında verilecek kararı etkileyeceği, Mahkememizde açılan —– dava dosyası arasında bağlantı bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Usûl ekonomisi ilkesi de gözetilerek; Mahkememizin işbu dosyasının ——- Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Mahkememizdeki iş bu davanın konusunun, —– Sayılı dava dosyasında dava konusu edilen uyuşmazlık konusunun davalı şirketle birleşen şirketlerin kurucu ——– senetleri olup, biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyebileceği anlaşılmakla Mahkememizde açılan iş bu dava dosyasının 6100 sayılı HMK’nın 166. Maddesi gereğince —— dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
Yargılamanın birlikte yürütülmesinin usûl ekonomisi ilkesine uygun olacağı gözetilerek, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunan Mahkememizin ——- dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-)Yargılamaya birleştirilen———- dosyası üzerinden DEVAM EDİLMESİNE,
3-)Yargılama giderinin——- DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-)Mahkememiz esasının bu şekilde KAPATILMASINA,
5-)Mahkememizin işbu birleştirme kararının derhal ——— Esas sayılı dosyasına BİLDİRİLMESİNE,
Esas hakkında verilecek nihai karar ile birlikte ——— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.15/09/2021