Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/371 E. 2022/573 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/371 Esas
KARAR NO : 2022/573

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 14/06/2021
KARAR TARİHİ : 21/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı —- —-yapılmadan, şirket genel ——-kurulunun seçilmesine dair bir oylama yapılmadan tayin edilmiş olup, bu hususin TTK’nın emredici hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, şirket yönetim kurullarının, aynı şirketin önceden belirlenen gündemi ile ilanı yapılan gün ve yerde yapılan ——oylanarak seçildiğini, 6102 sayılı TTK m.359’a göre —– esas sözleşmeyle atanmış veya —– tarafından seçildiğini, bir veya daha fazla kişiden oluşan —- bulunur.” dendiğini, oysa davalı —– oluşturulmuş olup, —- ilan da edilmediği halde kararlar aldığını ve uyguladığını, kanuni şartlara haiz olmayan davalı şirket yönetim kurulunun yetkisiz olarak kararlar almakta ve şirketi yönetmeye çalıştığını, bu durumun telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vereceğinden; ———-kararı verilerek yasal olmayan şekilde şirketi ————- görevine; ileride telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmemesi için son verilerek, el çektirilmesi zarureti hâsıl olduğunu, yasal şartları taşımadığı halde fiilen yönetim kurulu oluşturulmuş olduğundan, öncelikle yönetim kurulunun hukuken “yok” olduğunun tespiti ile iptaline ve hukuken yok olan yönetim kurulunun şimdiye kadar aldığı tüm kararların da geriye dönük olarak iptal edilmesine ve hukuki sonuçlarının da ortadan kaldırılmasını gerektiğini ileri sürerek ihtiyati tedbir kararı verilmek sureti ile yasal olmayan şirket yönetim kurulunun görevden el çektirilmesine,———– toplanmadan oluşturulmuş yönetim kurulunun iptali ile yetkisiz yönetim kurulunca alınmış kararların geriye dönük iptaline, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ——————- uzun yıllardan beri faaliyet gösterdiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin halihazırda iki adet hissedarının bulunduğunu, nitekim davalı şirketin kurucu ortağı —————– şirket sermayesinin ———- denk gelen tutarındaki hisseler ——— vefatı akabinde —- mirasçıları arasında akdedilen 28/12/2020 tarihli hisse devir sözleşmesiyle birlikte — devredildiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin halihazırdaki ortaklık yapısı —— ve ortaklık oranının %99, —- tutarının 3.000.000,00-TL ve ortaklık oranlarının %1 olduğunu, bu husus bu kapsamda davacıların iddia ettiği şekliyle müvekkili şirkette herhangi bir hissedarlıklarının bulunmadığını, davacıların iddialarının aksine halihazırdaki yönetim kurulu üyelerinin TTK m. 416 uyarınca çağrısız bir biçimde toplanarak gerçekleştirilen ——– seçildiğini, ——toplantısının usul ve yasaya uygun bir biçimde hissedarların toplanması sonucunda gerçekleştirildiğini, bu kapsamda her ne kadar kural olarak genel kurul toplantısı yapılmasına yönetim kurulu tarafından karar verilerek genel kurul toplantı çağrısının yapılması gerekmekte ise de, bu kuralın da istisnası bulunduğunu, davacıların iddialarının aksine genel kurulun tek toplanma usulü çağrı usulü olmadığını, TTK m. 416, çağrısız toplantı usulünü düzenlendiğini, hükme göre bütün payların sahiplerinin aralarından herhangi biri itirazda bulunmadığı takdirde,——— katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabileceği ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabileceklerini, dava dilekçesinde bahsi geçen————– kurulun da TTK m. 416’da düzenleme konusu edilen çağrısız bir biçimde genel kurulun gerçekleştirilmesi usulüyle cereyan ettiğini, müvekkili ————— adet hissedarı bulunduğunu, bu hissedarların ——– neticesinde söz konusu genel kurul toplantısı gerçekleştirildiğini, ——-hissedarın imzalarının bulunduğunu, davacıların iddia ettiği şekliyle ——toplantısı yapılmasının tek usulü çağrılı ——olmayıp, davaya konu genel kurul TTK m. 416’da düzenlendiği biçimiyle çağrısız bir biçimde toplanarak gerçekleştirildiğini ve toplantı süresince hissedarlar tarafından herhangi bir biçimde bir itiraz ileri sürülmeyerek ilgili kararların alındığını, HMK m. 26 kapsamında hakim, tarafların herhangi bir yargılamada tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğunu bu kapsamda talep sonucunda yer verilmeyen bir isteme ilişkin hüküm kurulamayacağı gibi talep sonucunu aşar bir biçimde de hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, talep sonucunun, tarafların dilekçeler ————- aşamasında mahkemeye sundukları dilekçelerinin son kısmında yer verdikleri——- başlıklandırarak mahkemeye nihai istemlerini aktardıkları kısım olduğunu, HMK m. 26/1 açıkça ——bağlı olduğunu ifade ettiğini ve hatta hakimin Türk Hukuku’nu re’sen uygulama prensibi gereğince tarafların hukuki nitelendirme ve ———– bağımsız olarak yalnızca talep sonucuna dair hüküm kurma yetkisi verdiğini, hukukta yönetim kurulunun iptali şekliyle ifade olunan herhangi bir hukuki müessese bulunmadığı gibi, bu yönde Türk Ticaret Kanunu’nda da herhangi bir düzenlemenin yer almadığını, zira yönetim kurulu herhangi ————-şirketin idare ve temsil organı olup, ——–, günlük ve esas faaliyetlerini sürdürmesini sağladığını, esasında bu husus herhangi bir tüzel kişiliğin idare ve temsilini üstlenen her türlü organ için geçerli olduğunu, tüzel kişiler kendilerini oluşturan ve kuran kişi ve iradeden bağımsız bir biçimde hareket eden, hukuken tanınmış ayrı bir kişiliği bulunan birer —————olduğunu, bu bağlamda bu ayrı kişilik kendi kararlarını ————-vasıtasıyla almakta ve ———- vasıtasıyla yönelttiği irade açıklamalarıyla aldığı kararları uygulandığını, bu nedenden ötürü herhangi bir tüzel kişinin organlarından yoksun bırakılmasının mümkün olmadığını, aksi takdirde ———- kişinin gündelik faaliyetlerini dahi icra etmesinin mümkün olmayacağını, bu kapsamda herhangi —– teşekkül edememesi veya —– kalması hallerine yönelik olarak söz konusu durumun giderilmesi adına TTK’da da önlemler ve usullerin mevcut olduğunu, davacıların, müvekkili şirketin halihazırdaki ——- iptaline yönelik taleplerinin—— müvekkili—— yoksun bırakılmasına neden olacağından ve Ticaret Kanunumuz ———– bu yönde bir düzenleme bulunmadığından ötürü mümkün olmadığını, o halde davacıların ——- iptaline dair talebinin reddi gerektiğini,———-düzenleyen TTK m. 391 hükmünün gerekçesinde ———— iptalinin mümkün olmadığının ilk cümlede ifade edildiğini, kanun koyucunun ————-kararlarının iptale tabi olmadığını ilke olarak kabul ettiği görüleceğini, bu kuralın iki istisnası ise TTK m.192/2 hükmü ile TTK m. 460/5 hükmü olduğunu, ancak bahsi geçen bu iki hükümden ——aleyhine iptal davası açılmasını diğeri ise kayıtlı sermaye ———-sermaye artırımı kararı aleyhine iptal davası açılmasını düzenlendiğini, huzurdaki somut vakıada bu yönde bir karar mevcut olmadığını, davacıların müvekkili şirkette pay sahibi olmadığını, dava dilekçesinde söz edilen — TTK m. 416 hükmü uyarınca çağrısız bir biçimde gerçekleştirildiğini ve bütün hissedarların bu toplantıya —- göstererek toplantı esnasında herhangi bir itirazda bulunmadığını, her ne kadar davacılar —–yokluğunun tespitine dair bir talepte bulunmamışlarsa da, bu yönde bir inceleme yapılarak müspet bir karar verilmesinin mümkün olmadığını,—-menfaatini ispat eden her şahıs tarafından—— yokluğunun tespiti istemli davaların —- yöneltilebileceğini kabul ettiğini, bu kabuldeki —— ispatı olduğunu, menfaati —- ise davacılar üzerinde olduğunu, müvekkili şirkette pay sahibi olmadığını, davacılık sıfatı yönünden —– davanın açılmasında menfaatinin bulunması olduğunu, davacıların dava ikame etmekte herhangi bir menfaatlerinin de bulunmadığını, davacı sıfatı yokluğunun tespiti gerektiğini, davacıların ihtiyati tedbir talepleri yönünden ihtiyati tedbir şartlarını yaklaşık olarak dahi ispat edemediği gibi yönetim —– çektirilmesi şeklinde bir tedbire karar verilmesinin de mümkün olmadığını,——- —– dair bir inceleme yapılmasına kanaat getirdiği takdirde TTK m.448 hükmünün somut olaya kıyasen uygulanması gerektiğini, davacıların, müvekkil şirkette pay sahibi dahi olmadığını, davacıların talebindeki eksiklikler açısından ihtiyati tedbir şartlarının yokluğundan ötürü bu talebin reddi gerektiğini, ihtiyati tedbir taleplerinin neler olduğu veya neler olabilecekleri kanunda düzenlenmediğini, kural olarak ihtiyati tedbir olarak her türlü hukuki —- talebinin ileri sürülebileceğini, davacıların, müvekkili —— görevden el çektirilmesi olarak ileri sürdükleri talebin kabulünün mümkün olmadığını, bu yönde bir talebin kabulü müvekkili şirketi idare ve —– ———— bırakacağını, bu durumda müvekkili şirketin olağan ————icra etmesinin dahi imkansız hale geleceğini, ——- dair ileri sürülebilecek talep, ancak TMK m.427/4 hükmünde yer —– atanması olduğunu, ancak bu talebin ileri sürülebilmesi için de —– kalması gerektiğini, huzurdaki davada bu yönde bir vakıa gerçekleşmediğinden ötürü yönetim kayyumu atanmasına dair bir talepte bulunulmasının da mümkün olmadığını, müvekkili şirkette pay sahibi dahi olmayan kişilerce açılan huzurdaki dava —- bulunması gereken ve — oluşturan istikrar unsuruna zarar vererek müvekkili şirketin itibarını yıprattığını, bu durumun ise müvekkili —- menfi bir biçimde etkileyebildiğini, mesnetsiz bir biçimde menfaati dahi bulunmayan şahıslarca ikame edilen davanın müvekkili şirket nezdindeki menfi etkilerinin giderilebilmesi adına TTK m. 448/3 hükmünün kıyasen uygulanarak davacılar tarafından 100.000 TL tutarında nakit veya teminat mektubu olarak teminat verilmesini ileri sürerek davacıların müvekkil—- tamamının görevden el çektirilmesine dair ihtiyati tedbir talebinin reddine, TTK m. 448/3 hükmünün kıyasen uygulanarak huzurdaki mesnetsiz davanın müvekkili şirket nezdinde oluşturduğu ve oluşturacağı zararlara karşı———— veya teminat mektubunun davacılar tarafından tedbiren ibrazına, davacıların huzurdaki davanın ikamesinde hukuki menfaatleri bulunmadığından ve bu hususu ispat külfetini yerine getiremediklerinden ötürü davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine, huzurdaki davada yöneltilen taleplerin ticaret hukukunda ileri sürülmesinin kabulü mümkün olmadığından ve —————uygun bir biçimde gerçekleştirildiğinden esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Mahkememiz tarafından davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesi ve tüm deliller incelenmiştir.
Mahkememizde açılan işbu dava ;Davacıların iptalini talep ettikleri yönetim kurulunun davacıların müşterek murisi —- ölümünden sonra usulüne uygun olarak oluşturulup oluşturulmadığının ve hukuken TTK ve ana sözleşmeye uygun olarak oluşturulan bir yönetim kurulu kararının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, davacıların davalı şirkette pay sahibi olup olmadıkları ve iptalini talep ettikleri yönetim kurulu ve yönetim kurulunca alınan kararların iptalini talep etme hak ve yetkilerinin bulunup bulunmadığının tespiti, yönetim kurulu tarafından —ölümünden sonra alınan yönetim kurulu kararlarının belirlenerek bu kararların iptali veya hükümsüzlüğünün tespiti koşullarının— genel kurulun alınan yönetim kuruluna etkisi de göz önünde bulundurularak —- kararlarının iptali veya hükümsüzlüğünün tespitini talep etme haklarının ana sözleşme ve yasaya uygun olarak mevcut olup olmadığının belirlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili — davalı şirketin ———– vefatından sonra yani —– paylarının— devredilmesi tarihine kadar usulüne uygun oluşturulan yönetim kurulu bulunmadığından alınan kararların yoklukla hükümsüz olduğunun tespitini ve bu arada ———- alınan kararların hükümsüzlüğünü talep ettiklerini belirtmiştir.
— sayılı ve —-tarihli kararında; aralarında ———— bulunduğu bir kısım şirketlerin yönetim kurulunun—- oluştuğu, —— vefatı üzerine mirasçı olarak—————– kaldığı tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede mirasın paylaşım usulüne ve mirasçıların ———– defterine pay sahibi olarak kaydedildiklerine ilişkin bir bilgi ve belge tespit edilememiştir.
—— —-‘ sıfatıyla—- — tarafından imzalanmıştır. — alan———— oranındaki pay ile, …,—- karşılığı %6,75 oranındaki paylardır.
Dosya kapsamına sunulan —-göre, söz konusu pay devirlerinin ——- tarihinde pay defterine işlendiği, pay defteri fotokopilerine göre pay devrinin işlenmesi neticesinde ———–görülmüştür.
TTK m. 499 hükmüne göre;
“(1) Şirket, senede bağlanmamış —– senedi sahipleriyle, ——– —-, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydeder.
(2) Payın usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz.
(4) Şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir.”
Bu durumda TTK m. 499 hükmü ve yukarıda yer verilen dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte incelendiğinde, davacılar—– tarihi itibariyle —–iktisap ettikleri —– tarihinde ise pay sahipliği sıfatlarının sona erdiği görülmektedir.
Mahkememiz tarafından taraf delilleri toplandıktan sonra,——— üzere dosya kendisine tevdi edilen——– tarafından tanzim edilen —— tarihli bilirkişi raporunda özetle;
—– kararlarının, TTK m. 416’ya uygun olarak yapılmamış olması sebebiyle yok hükmünde olduğu,
———toplantısı çağrısının TTK m. 410/2’ye uygun olarak mahkeme kararına dayandığı, bu toplantıda usulüne uygun olarak—- oluşturulduğu, seçilen ———–TTK m 363/1 hükmüne uygun olarak seçildiği,
—- toplantısının TTK m. 416’ya uygun olarak yapıldığı, TTK m. 364/1’e uygun olarak —- üyelerinin seçildiği ve üyelerin dava tarihinden sonra —– gerçekleştirilen ——- toplantısına kadar görev yaptıkları, —— — seçilen——— TTK m. 359/2’ye uygun olarak kendisini temsil edecek gerçek kişiyi seçtiğine ve tescil ile ilan edildiğine ilişkin bir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı,
Davacıların —-tarihi itibariyle miras yoluyla pay iktisap ettikleri ve 28.12.2020 tarihinde pay sahipliği sıfatlarının sona erdiği,
——- kararlarının iptalini düzenleyen TTK m. 460/5 ve 192 hükümleri kapsamına giren ——- kararının dosyada bulunmadığı,
————————————— kararlarının yok hükmünde olduğu,
——————————- numaralı — kararlarının toplantı ve karar usulüne uygun olarak alındığı, butlan sebeplerinin, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılığın varlığına ilişkin bir bilgi ve belgenin dosya kapsamında bulunmadığı,
— numaralı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu,—– kararı alınmış olmasına karşın ——-TTK m. 416 uyarıca çağrısız yapılmış olması sebebiyle, yönetim kurulu kararının yok hükmünde olmasının ——————————————-toplantısına bir etkisi olmadığı,
— tarihleri arasında yönetim kurulu toplantılarında —gerçek kişinin usulüne uygun olarak seçilmemiş olması sebebiyle —— tarafından temsil edileceğine ilişkin kararın geçersiz olduğu, bu husus dışında alınan kararların Kanuna veya esas sözleşmeye aykırı olduğuna ilişkin bir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı tespit edildiğini, değerlendirilen —-numaraları birbirini sıralı olarak takip etmemekte birlikte, sadece dosya kapsamına sunulan ve bilirkişi heyetinin görev tanımında belirtilen tarih aralığındaki yönetim kurulu kararlarının değerlendirildiği tespiti yapılmıştır.
Yönetim kurulu toplantı ve karar alma usulü ile — kararları TTK m. 390, 391’de düzenlenmiştir. Buna göre;
“MADDE 390-(1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar.
(5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.”
“MADDE 391- (1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir.
Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) ——–yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır.”
Yönetim kurulunun toplantı ve karar alma usulüne aykırılık ihtimalinde, alınan kararlar yok hükmündedir. TTK m. 391’e aykırılık ihtimalinde ise batıldır. Yokluk ve butlan yaptırımında alınan kararların, icazet ya da başkaca bir surette sonradan geçerli hale getirilmeleri mümkün değildir. —– iddiasının ileri sürülmesi herhangi bir süreye tabi olmayıp, menfaati olan herkes yokluk ve butlanı ileri sürebilir, tespitini isteyebilir.
—- kararlarının iptali ise TTK’da iki farklı yerde düzenlenmiştir;
– TTK m. 460/5’de kayıtlı sermaye sistemini —–sermaye artırımı kararlarına ilişkin olarak;
“(5) Yönetim kurulu kararları aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede öngörülen sebeplerin varlığı hâlinde——- itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Bu davaya 448 ilâ 451 inci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.”
– TTK m. ——–bir başka —– birleşmesine ilişkin yönetim kurulu kararlarına ilişkin olarak;
“(1) 134 ilâ 190 ıncı maddelerin ihlali hâlinde,——– değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan ———- ilanından itibaren 2 ay içerisinde iptal davası açabilirler. İlanın gerekmediği hallerde süre tescil tarihinden başlar.
Kararın bir yönetim organı tarafından verilmesi halinde de bu dava açılabilir.”
Dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre; ——- toplantısına ilişkin ——dosyaya sunulmamıştır.——- TTK m. 416’da düzenlenmiş olup, m. 416/2’ye göre; “Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, —- toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.”
—- başkanı —— nedeniyle şirketin yönetim kurulu bakımından organsız kaldığı, bu sebeple tüm mirasçıların hazır bulunanlar listesindeki gibi toplandığı, TTK m. 416’ya uygun olarak toplantının yapıldığı belirtilmiştir. TTK m. 416 düzenlemesine uygun olarak çağrısız genel kurul toplantısı yapılabilmesi için, pay defterine kayıtlı tüm pay sahiplerinin toplantıda hazır bulunması ve hiç birinin toplantının çağrısız olarak yapılmasına itiraz etmemesi gerekmektedir. Ancak dava konusu uyuşmazlıkta tüm pay sahipleri değil, tüm mirasçılar toplantıda hazır bulunmuşlardır. Ölüm ile birlikte tereke mirasçılara bir bütün olarak kendiliğinden intikal etmiş, paylaşmaya kadar geçen süreçte miçasçılar arasında miras ortaklığı söz konusu (MK m. 640) olsa da, —- pay sahibi sıfatının kazanılabilmesi için pay defterine kayıt gereklidir. Nitekim TTK 499/4. maddesine göre “(4) Şirket ile ilişkilerde sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir. Bu durumda tüm mirasçıların katılımıyla gerçekleştirilen toplantının TTK’nun 416 düzenlenmesine uygun tüm pay sahiplerinin katılımıyla usulüne uygun olarak yapılmış —- olmadığı, bu toplantıda yönetim kurulunun seçimine ilişkin karar dahil tüm kararların da yok hükmünde olduğu, buna bağlı olarak seçilen —-kurulunca alınan tüm kararların ve yine bu yönetim ——- —- kararlarının yok hükmünde olduğu görülmektedir.
Bunun dışında bilirkişi raporunda da ayrıntılı olarak tespit edildiği üzere —–toplantılarının TTK 416. Maddeye uygun olarak yapıldığı ve bu toplantılarda seçilen yönetim kurulu üyelerinin TTK 364/1. Maddesine uygun olarak seçildiği, ——dava tarihinden sonra — gerçekleştirilen genel kurul toplantısına kadar görev yaptıkları, bu yönetim kurullarınca alınan kararlarda herhangi bir butlan ya da yokluk sebeplerinin bulunmadığı, anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın KISMEN KABULÜ İLE —- kurulu kararları ile —- tarihli —— kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine,
2-)Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-)Karar ve ilâm harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-) Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve—- vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-) Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan — Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve—- vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6)Davacı tarafından yatırılan TL bilirkişi ücreti, TL posta,tebligat masrafı olmak üzere toplam 9.973,60-TL yargılama giderinden kabul ve ret miktarlarına göre 6.782,05-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı … —-duruşma yolu ile davalı vekillerinin yüzüne karşı diğer davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.