Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/32 E. 2021/347 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/471 Esas
KARAR NO : 2021/214

DAVA : Haksız fiilden kaynaklanan tazminat olacak
DAVA TARİHİ : 04/05/2020
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil şirketin——— uğraştığını, Davalı ….———– plaka sayılı aracın 01/08/2018 tarihinde müvekkil şirkete ait ve seyir halinde bulunan ———- plakalı araca çarparak hasara uğrattığını, kaza neticesinde müvekkil araçta —– hasar meydana geldiğini, davalıların bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, kaza sonucu müvekkil firmaya ait aracın rayiç değerinde düşüş yaşandığını ve araçta 2000TL’lik değer kaybı oluştuğunu, öncelikle —- plakalı araç — devirlerinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, —- müvekkil zararının davalı —- tarihinden diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 1050-TL kira geliri kaybı zararının davalı —– kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketine dava açılmadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığından yasal mevzuat gereği dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davalı müvekkili hakkında haksız, usul ve yasaya aykırı açılmış davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz iş bu dava dosyasının 11/03/2021 tarihli duruşma ara kararı gereği davacının, dava dilekçesinin davalı .—– yönelik talepleri yönünden tefrik edilmesine ve ayrı esasa kayıt edilmesine karar verilmiş olup, tefrik dosyası mahkememize farklı bir esasına kaydı yapılarak iş bu dava dosyasındaki mevcut davalı —- bu dosya ile bağlantısı kalmadığından uyap kaydı silinmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Tazminat (Haksızfiilden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Davacı şirkete —– Plaka sayılı araç ve davalı …—— Plaka sayılı aracın—– tarihinde trafik kazasına karıştığı, trafik kazasında tarafların kusur durumu , davacının aracının hasar miktarı, kaza nedeni ile davacının aracında oluşan değer kaybı miktarı, mahrum kalınan kira bedelinin olup olmadığı ve varsa miktarı, davacının uğradığı maddi zararın miktarı, davalıların oluşan maddi zarardan sorumlu bulunup bulunmadığı, noktalarında yer alan uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevine ilişkin yapılan inceleme neticesinde; Davacının ticari şirket olduğu diğer tarafların tacir olmadığı ayrıca kazaya karışan araç —– plaka sayılı aracın hususi/otomobil olduğu göz önünde bulundurulduğunda ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
—– davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2- (1): “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.”
(2): “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere ve yapılan açıklamalara göre uyuşmazlığın TTK.’nun 4. maddesine göre mutlak ticari dava veya nispi bir ticari dava niteliğinde olmadığı, eldeki rücûen tazminat davasının genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle DAVANIN USÛLDEN REDDİ ile GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya —- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Karar kesinleştikten sonra ve istek halinde HMK 20. Maddesi gereğince iki haftalık süre içinde dosyanın görevli —- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
6-Kararın talep halinde davacı vekiline ve davalıya tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların ve davalı——vekilinin yokluğunda, HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.