Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/312 E. 2021/407 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/312
KARAR NO: 2021/407
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ve davalılar,—–olarak birlikte kurdukları—— hissedarları olup davalıların aynı zamanda şirketin temsile yetkili sorumlu müdürleri olduğunu, şirketin kurulduğu —— yılları arasında temsile yetkili müdürlük görevini müvekkili ve davalılardan —- birlikte yürüttüklerin, müvekkilinin—— görevinden ayrılması sonrası bu görev davalılar tarafından müştereken yerine getirildiğini, şirket, kurulu bulunduğu adreste ——— bayisi olarak —– işlettiğini, müvekkilinin sorumlu müdür olduğu dönem içinde şirket faal bir şekilde çalışmakta, borçlarını ödemekte ve ticari faaliyetinden gelir elde eden bir yapıda olduğunu, müvekkilinin şirket yönetiminden ayrılması sonrası, şirket zarar eden, borçlarını ödemediği için aleyhine birçok icra takibi başlatılan ve bu takipler nedeniyle tüm mal varlığına haciz konulan bir duruma düştüğünü, davalıların müştereken şirket müdürlüğünü yürüttükleri ——– yılından bu zamana kadar geçen sürede birçok bankadan kredi kullanmak suretiyle şirketi borçlandırıldığını, kullanılan kredilerin şirketin gelişimi ve faaliyeti kapsamında değerlendirileceğini ve kredi geri ödemelerinin şirket tarafından yerine getirileceğini düşünen müvekkili ise bu krediler için alacaklı bankalara şahsi kefalet verdiğini, geçen süre içerisinde şirket ana sermayesinden ve gelirlerinden kredilerin geri ödemesinin yapılmaması nedeniyle müvekkili, şahsi kefaleti nedeniyle aleyhine başlatılan bir çok icra takibine maruz kaldığını, bu takipler nedeniyle şahsi mal varlığına hacizler konulduğunu, şirket adına kullanılan kredilerin geri ödemesinin yapılmaması üzerine şirketin tüm mal varlığı haczedildiğini, ticari faaliyetini sonlandırmak zorunda kaldığını, şirketin borçlarını ödemekten aciz hale gelmesi, şirket borçlarından dolayı şahsi mal varlığına hacizler konulması ve hak ettiği kar payının kendisine ödenmemesi üzerine müvekkili, davalılardan şirket hesaplarını incelemek üzere defter ve kayıtlarının kendisine şirket adına kullanılan kredilerin şirket bünyesinde değerlendirilmediğini, kullanılan kredilerin sorumlu müdür olan davalılar tarafından usulsüz bir şekilde kendilerinin veya yakın çevrelerinin şahsi hesaplarına aktarıldığını, müvekkilin ticari defter ve kayıtları inceleme talebi davalılar tarafından reddedilince bu kez ——– yevmiye nolu ihtarname keşide edilip incelemeye esas olacak şekilde şirket defter ve kayıtları ile müvekkilinin şirket gelirlerinden hak ettiği kar payının ödenmesi davalılardan istendiğini, davalıların gönderilen ihtarnameye verdikleri ——tarihli cevapta, şirketin bu süreçte daima zarar ettiğini, buna bağlı olarak müvekkilinin kar payı ödemesinin olmadığını beyanla şirketin —–tarihlerine ait ——— gönderdiklerini, davalılarca ihtarname ekinde tarafımıza gönderilen kayıtlar tek başlarına incelemeye yeter olmadığından kayıtlar üzerinde tarafımızca herhangi bir inceleme yapılamadığını, davalılarla sulh olmak için ——– dosya no ile başvurulduğunu, arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığını, müvekkil, yukarıda da belirtildiği üzere ——— davalılar birlikte hissedar olduklarını, şirket adına kullanılan, müvekkilinin geri ödenmesi için şahsi kefalet verdiği davalıların usulsüz işlemlerle kendi zimmetlerine geçirdikleri krediler ile davalıların basiretli tacir gibi davranmayıp ağır ihmal veya kasti davranışı ile sebebiyet verdiği şirket zararın tespiti ile bu bedelin şirkete iadesini içerdiğini, şirketi tek başına temsile yetkili davalıların eylemleri nedeniyle gerek müvekkilinin hissedarı olduğu şirket ve gerekse müvekkili şahsen zarara uğradığından müvekkilinin bu davayı açmada hukuki yararı olduğunu, dava aşamasında mal varlıklarını elden çıkarmaları kuvvetli bir ihtimal olduğundan davalılara ait taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına, şirket yöneticisi olan davalıların kötü niyetli hareket etmelerinden dolayı şirket nezdinde zarar oluştuğundan şirket idaresine kayyum atanmasına, davalıların kasti veya ağır ihmali sonucu şirket hesaplarında oluşan maddi zararın tespiti ile tespit edilecek bu bedelin müvekkilinin de hissedarı olduğu —–hesabına ödenecek bedelden şimdilik —— dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, şirket adına bankalardan kullanılan kredilere müvekkilinin vermiş olduğu şahsi kefaletler nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi zarar ile kendisine ödenmemiş olan kar paylarına karşılık şimdilik —— tazminatın zararların oluştuğu tarihlerden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline, müvekkilinin şirket adına kullanılan krediler nedeniyle verdiği şahsi kefaletler nedeniyle müvekkili aleyhine başlatılan icra takipleri ve şirketin davalılarca zor durumda bırakılması nedeniyle iflas etme pozisyonuna getirildiğinden dolayı ortaya çıkan ticari itibar kaybı nedeniyle müvekkilinde meydana gelen manevi zarara karşılık ——manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilleri ile davacının kardeş olduğunu, kendileri —– yılına kadar — davacı — birlikte yürüttüklerini,—– yılında diğer ortakların haberi olmaksızın, davacı —-, şirket adına,——- kullanıldığını, bu kredinin şirket hesabından, davacının imzası ile kendi şahsi hesabına aktarıldığını, bunu öğrenen müvekkillerinin ——yaparak, davacının imza yetkisini kaldırdıklarını, bilahare davacı ile müvekkillerinin sulh olduklarını, ——- yılları arasında taraflar arasında herhangi bir problem çıkmadığını, firmanın bankalardan kullandıkları bütün kredilere, davacı ve davalıların birlikte onay vererek, krediye kefil olduklarını, müvekkillerinin ve davacının ortağı olduğu şirketin kendi mülkü üzerinde ——- işlettiklerini, —–firmaları ile yapılan — sözleşmeler karşılığında, bayrak parası adı altında yüklü miktarda ödeme alındığını,—- yılına kadar, firma bankalardan kredi kullanmakta, kullandığı bu kredilerle şirketin ayakta kaldığını, sözleşme süresi bittiğinde yeni bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşme karşılığı alınan bayrak parası ile şirketin bankalara olan borcunun kapatıldığını, ancak —- yılına gelindiğinde, ekonomik kriz sebebi ile petrol şirketleri bayrak parası uygulamasını kaldırıldığını, bu güne kadar—– yılda bir alınan bayrak parası ile mevcut borçlarını kapatan firma, bayrak parası alamaması sebebi ile, borçlarını ödeyemediğini, ekonomik kriz yaşadığını, davacının bu hususu bildiğini, müvekkillerinin davacının da bilgisi dahilinde, mevcut borçlarını yapılandırmaya çalıştıklarını, borçları ödeyebilmek için iki yıl ödemesiz—- kredi için davacının da imzaladığı protokol imzaladığını, şirket—— yılından beri aynı şekilde çalıştığını, dağıtım şirketinden aldığı yakıtı, pompalar vasıtası ile sattığını, ne kadar yakıt aldığı, ne kadar ödeme yaptığının belli olduğunu, satışların kayıt altında olduğundan şirketin hesaplarının çok açık olduğunu, davacı gibi, müvekkillerin de, kredilere kefil olduğundan, davacı gibi müvekkillerin de tüm şahsi mal varlıkları haczedildiğini, borçlarından dolayı halen istasyonun çalışmadığını, kayyum atanması halinde, kayyumun yönetebileceği, para hareketlerini kontrol edebileceği bir şirketin bulunmadığını, şirketin ve müvekkillerinin kayyum ücreti ödemelerinin mümkün olmadığını, şirket yönetiminde ve hesaplarda herhangi bir usulsüzlük olmadığından davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin, davacı tarafa   yüklenilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Genel yetkili mahkeme, bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.—- sınırlarında kaldığı, dava dışı —-sınırlarında kaldığı, dava dışı—– sınırlarında olduğundan, davacının Mahkememizde dava konusu ettiği dava dışı tarafların ortağı olduğu ——– kayyum tayin edilmesine ilişkin talebi yönünden davanın yetkisizlik kararı vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1—– sınırlarında kaldığı, dava dışı—-sınırlarında kaldığı, dava dışı ——-sınırlarında olduğundan, davacının Mahkememizde dava konusu ettiği dava dışı tarafların ortağı olduğu ——– kayyum tayin edilmesine ilişkin talebi yönünden dava dilekçesinin yetki yönünden REDDİNE,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın yetkili ——- Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, dosyanın yetkili Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNE,
3-Yargılama gideri hususunda yetkili Mahkemece değerlendirme yapılmasına,
4-Dosya üzerinden yetkisizlik kararı verildiğinden, HMK. M. 27 uyarınca kararın taraflara tebliğine,
Dair, tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.21/05/2021