Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/310 E. 2022/161 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/310
KARAR NO : 2022/161

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP VE DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:Müvekkili şirket ile davalı arasında düzenlenen —- sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden düzenlenen faturalardan kaynaklı 329.363,23 TL açık hesap alacaklarının tahsili talebiyle —–Esas sayısıyla icra takibi yapıldığını, davalı şirketin 28/09/2018 tarihli dilekçeyle icra müdürlüğünün yetkisine ve borcun tamamına itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davalı tarafın yetki itirazının yasal düzenlemeye aykırı olduğunu, HMK 10. Maddesiyle sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin düzenlendiğini, ——- sözleşmesinin ifa yerinin —-sınırlarında olduğunu, TBK 89. Madde gereğince aksine bir anlaşma yoksa para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğini, davalının yetki itirazının reddi gerektiğini, borca itirazlarına ilişkin beyanlarında taraflar arasında ki sözleşme ile belirlenen koşullara uygun olarak hizmet bedelleri ödeme şekli ve zamanının belirlendiğini, davalı müşterilerinin sözleşme gereğince müvekkiline —— —–hizmetlerinden yararlanmış olmaları sebebiyle müvekkili tarafından düzenlenen fatura bedellerinin bir kısmının davalı şirketçe ödenmiş olmasına rağmen 329.363,23-TL açık hesap borcunun tüm ihtarlara rağmen ödenmediğini, bunun üzerine icra takibi yapıldığını, davalı şirketin takipten bir gün sonra 26/09/2018 tarihinde —–bedelli iade faturası düzenlendiğini, iade faturasının müvekkili şirekt atarfından haklı görünerek kayıtlara işlendiğini ve alacak miktarının —- olarak revize edildiğini, sonrasında müvekkili şirket tarafından davalıya gönderilen —-davalı şirket tarafından ———fark oluşmak kaydıyla imzalanarak müvekkiline gönderildiğini, başkaca bir itirazın ileri sürülmediğini, 326.378,56 TL alacak miktarı üzerinden uyuşmazlık olmadığının anlamına geldiğini bildirerek, davalı itirazlarının haksız ve müveklinin alacağını geciktirmeye yönelik olduğunu bildirerek davalı itirazının 328.693,23-TL’lik kısmını da faiz oranına ilişkin iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde;Müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, bu defa yetkisiz mahkeme de açıldığını müvekkili şirketin adresinin —- davacının dayandığı——— sözleşmesinde yetki kılavuzu bulunduğunu,—- Mahkemelerinin yetkili olacağını düzenlendiğini, HMK 17. Maddeye göre icra takibi ve davanın —-Mahkemelerinde açılması gerektiğini,——-mahkemelerinin yetkili olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle yetki itirazının kabulüyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak müvekkili şirketin dava dilekçesinde bahsi geçen faturalara ilişkin hizmete almadığını, davacının fatura içeriğindeki hizmeti verdiğini ispatla yükümlü olduğunu, davacı sözleşme gereğince —— katkı payı ödemesi gerekirken bu ödemeleri de yapmadığını bildirerek davanın reddine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememiz tarafından, deliller toplanılmış, ilgili belgeler ve icra dosyası celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce celp edilen —– icra dosyasının incelenmesinde;
Alacaklısının —–olup, davacı —— günlü takip talebi ile, —— asıl alacak üzerinden, asıl alacağın 20.01.2018 tarih—- sözleşmesi ve faturalarından kaynaklanan açık hesap alacağı olduğu belirtilerek sözleşme — dayalı ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalının icra dairesinin yetkisine, borca ve takip sonrası uygulanacak faiz ve alacaklara itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
Mahkememize işbu davanın —–yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine intikal etmiştir.
Mahkememizin —Esasına kaydının yapıldığı, işbu dosyanın ——- Karar, 23/09/2020 tarihli kararı ile “1-Davalının süresinde —- yetkisine itiraz ettiği, icra dosyasında takibin ——- yapılmış olup, —- bulunduğu yerin yetki kapsamının , sözleşmede belirtilen yetkili mahkemeler arasında yer almadığı gibi , tarafların —-bulunduğu yer olmadığı, davalının davacı tarafından usulüne uygun olarak kullanılmayan yetkili icra dairesi seçimindeki hakkının usulüne uygun olarak yetkili icra dairelerinden birinde kullanmadığı ve seçimlik hakkın davalı yana geçmiş olup, davalı yanın — İcra Daireleri’nde takip yapılması gerektiğinin icra dosyasındaki itirazında belirtmekle, —-hakkını ——olarak kullandığı anlaşılmakla, davacının usulüne uygun yetkili icra dairesinde yapılan bir icra takibi bulunmadığı tespit edilmekle, davacı tarafından açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,” dair karar verildiği dosya kapsamı ile sabittir.
Davacı vekili — Mahkememize sunduğu —— tarihli dilekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurmuş olup, mahkememizin ——- kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmakla, dosya incelenmek üzere —–Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
—– tarih ,——-Karar sayılı kararı ile”1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2——- —–tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE” şeklinde karar verilmiş olup, Mahkememizin, “davacı alacaklı tarafından, yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibi bulunmadığı” gerekçesiyle dava şartı bulunmadığından davanın reddine ilişkin kararı, Mahkememiz tarafından davacının davayı itirazın iptali davası iken ıslah ederek alacak davasına çevirmiş olduğu belirlenerek Mahkememiz kararı kaldırılarak dosyanın Mahkememizin —– Esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememiz dosyasının———-günlü kararının HMK 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırıldığı ve davacı yanın mahkememizde devam etmekte olan itirazın iptali davasını 18/02/2020 günü ıslah harcı yatırılmak suretiyle alacak davası olarak ıslah ettiği ancak 6100 sayılı HMK’nın 178 maddesi gereğince mahkememizce itirazın iptali davasında davalı yanın yaptığı yargılama giderleri ve doğabilecek zararları konusunda Mahkememizce teminat taktir edilmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizin ——– celse tarihli duruşmasında,
Davacı vekili beyanında ;” Biz davamızı ıslah ettik, alacak davası olarak yargılamaya devam edilsin, tarafımıza süre verildiğinde 6100 sayılı HMK’nın 178 maddesi gereğince mahkemece taktir edilecek teminatı yatıralım, daha önce ön inceleme duruşması yapıldığından bilirkişi incelemesi ara kararı oluşturulsun, ancak teminat miktarı belirlenirken biz ıslah dilekçemizi ön inceleme duruşması öncesinde sunduğumuz için bu hususun dikkate alınmasını talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili beyanında; ” HMK 178 maddesi gereğince mahkemece uygun bir teminat taktir edilmesini ve sair hususların sonrasın değerlendirilmesini talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Aynı celse tarihli duruşmada mahkememizce;
“1-Dosya kapsamı ve dava değeri göz önünde bulundurularak yapılan yargılama giderleri ve davalı yanın itirazın iptali davası nedeniyle ileri sürebileceği zararlar göz önünde bulundurularak taktiren ——kayıtsız şartsız ve süresiz işbu dosyada itirazın iptali davası sırasında yapılan masraflar ve davalı yanın doğmuş olabilecek zararların tazmini için —- dosyaya sunması bakımından HMK 84 ve 178 maddesi gereğince 1 hafta kesin süre verilmesine,
Aksi halde ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verileceğine davacı vekiline ihtarına(ihtarat yapıldı)” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizde açılmış bulunan işbu dava, davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın, İİK 67. Maddesi gereğince iptali ve %20 oranında icra inkar tazminatı talebine ilişkin iken, davacı vekili tarafından —– teminatı mahkememize veznesine yatırılarak itirazın iptali davasının ıslah ile alacak davasına dönüştüğü dosya kapsamı ile sabittir.
Mahkememiz tarafından taraf delilleri toplandıktan sonra dosya,—–alanında uzman —– tevdi edilerek rapor alınmak üzere dosya kendisine tevdi edilen bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen;
21/02//2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı—- davalı —-. arasında —— Sözleşmesi kapsamında hukuki ilişki tesis edildiği, —— dönemini kapsaması nedeniyle bu dönemde verilen hizmet karşılığı düzenlenen fatura tutarların açık cari hesapta izlendiği, davacı cari hesabının —- itibariyle bakiyesinin—— olduğu, davalı taraf kanuni defterlerinin incelenememiş olmasına rağmen dosyaya celp edilen beyanlar —- ilgili fatura bedellerinin davalı taraf kayıtlarında da bulunduğuna kanaat getirtildiği, alacak davası olarak ıslah edilen uyuşmazlığın ıslah tarihi ——tutarına ulaştığı rapor edilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda;
Mahkememizde açılmış bulunan davanın asıl dayanağı taraflar arasında yapılmış bulunan davalı ———- olarak davalı şirket müşterilerinin sözleşme ile belirlenen koşullara uygun olarak davacı şirkete —- hizmetlerinden faydalanması konusunda —- yaptığı, işbu sözleşmede hizmet bedelleri koşulları, ödeme zamanı ve şekli ile hizmetten nasıl faydalanacağına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı dosya içerisinde bulunan sözleşmenin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Davacı ———– davalı şirket müşterileri için, —- sözleşmeden kaynaklanan davalının müşterilerinin faydalanmasına ayrılan alana yönelik — —faydalanma ücretinin tahsili için işbu davayı açmıştır.
Davacı tarafından dosyaya sunulan hesap mutabakatına göre 19.10.2018 tarihi itibariyle davacı davalıya gönderdiği mutabakatta 328.693,23-TL alacaklı olduğunu davalıya bildirmiş ve davalı şirket 25.10.2018 günü tarihine yazarak —- fark oluştuğunu beyan etmekte olup, alacağın kalan kısmına yönelik bir itirazda bulunmadığı, ekinde sunulan e-mail yazışmalarında işbu mutabakattan bahsedilerek —gönderilerek ödeme istenmesine rağmen ödemenin yapılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz tarafından toplanan deliller ve alınan bilirkişi — —- ile taraflar arasındaki —- davacı tarafından davalı yana verilen hizmet karşılığı düzenlenen faturaların açık hesapta izlendiği ve davacı cari hesabında davalıdan — alacaklı olduğu, işbu miktara esas itibariyle davalı yanın 19.10.2018 günlü hesap mutabakatında 2.314,67-TL’lik kendi hesapları ile davacı hesabı arasında fark olduğu belirtilerek davacı yanın talep ettiği alacak miktarına itiraz etmediği, incelenen davacı defter ve kayıtları ve cari hesap ile, Mahkememizce celp edilen davacı yanın satış faturalarına ilişkin ba formunda bildirilen alış—– mahkememizce celp edilen davalı şirketin —– kapsamında davalı şirketin davacıdan toplam 85 adet fatura karşılığı 645.792-TL hizmet satın aldığı tespit edilmiş ve yine 2018 yılında, yine davalı tarafından yapılan ödemeler sonrasında (davalı yanın toplam —dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının davalı yandan 26.08.2018 tarihi itibariyle ve dava tarihi itibariyle 328.693,23-TL alacaklı olup, yukarıda belirlenen ödeme dışında davalı tarafından ödeme yapıldığı iddia ve belgelendirilememiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde sunulan hizmetin ayıplı olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi bir hizmet sunumu ve karşılığında oluşan borç bulunmadığını ve hizmetin alınmadığını iddia etmiş ise de yine cevap dilekçesinde davacı yanın sözleşmeye uygun olarak vaad edilen hizmetin sunulmadığını ve —- sebep olunduğu belirtilmiş ise de bir ayıp ihbarının yapıldığı iddia ve ispat edilemediği ve taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında, sözleşme kapsamına uygun olarak taahhuk ettirilen ücretlerden davalı yanın sorumlu olması sebebiyle, davalı ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine de sunmadığından davacı ticari defter ve kayıtlarına göre belirlenen alacağın varlığı konusunda mahkememize kanaat oluşmuş bulunmaktadır.
Davacı ticari defter ve kayıtlarının TTK 66-72/son ve 82. Maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesi gereğince davacı lehine kesin delil vasfını taşıdığı, davacı ticari defter ve—– tarihi itibariyle ve ıslah tarihi ——- tarihi itibariyle — alacaklı olduğu Mahkememizce benimsenmiştir.
Ayrıca dava öncesinde davacının davalı aleyhine yaptığı —– Dairesindeki icra takibinde ödeme emrinin davalı yana —- tarihinde tebliğ edildiği ve 7 günlük ödeme süresinin dolması ile 03.10.2018 tarihi itibariyle temerrüt oluştuğu, onun öncesinde oluşan bir temerrüdün varlığı iddia ve ispat edilemediği gibi davacının da talebinin bu yönde olduğu Mahkememizce benimsenmiştir.
Bu nedenle davacı yanın açtığı davanın kabulü ile 328.693,23-TL alacağın 03.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi gerektiği sonuç kanaatine varılarak aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ ile —– tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE ,
2-Karar ve ilâm harcı olan —– peşin harç ve 1.643,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 5.613,44-TL harcın mahsubu ile bakiye — harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan—- peşin nisbi harç, — başvuru harcı, 1.643,00-TL ıslah harcı, 5,20-TL vekalet harcı, olmak üzere toplam 5.654,56-TL harcın DAVALIDAN TAHSİLİ İLE DAVACIYA VERİLMESİNE,
3-Islah tarihinden önce yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Islah tarihinden sonra yapılan —-bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.766,50-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —– ve kabul oranına göre belirlenen — vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden itibaren, 6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesi gereğince resen tarafların bildireceği hesaba İADESİNE,
7-Karar kesinleşmesinden itibaren 1 aylık süre içinde teminatın HMK 390 vd uyarınca İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde İSTANBUL BAM ilgili dairesinden istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.