Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/302 E. 2021/443 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/302 Esas
KARAR NO: 2021/443
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 28/01/2020
KARAR TARİHİ: 31/05/2021
Mahkememizin işbu esas sayılı dosyasında verilen —– Karar sayılı ilâmına karşı İstinaf Kanun Yoluna başvurulduğu,———– ile Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verildiği ve dosyanın iade edildiği anlaşılmış olup dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- sayılı dosyasında alacaklı bulunan dava dışı ——tarafından TBK. 183 ve devamı maddeleri gereği alacağın temliki prosedürü işletilerek müvekkili olan —- dosya alacağının temlik edildiğini, dava dışı —— arasında ticari ilişki olduğunu, borçlu ile borçlu şirketlerin dava dışı şirkete alışverişten kaynaklı faturalardan —- borcu olduğunu, borçlu şirketin borcunu ödemekten imtina ettiğini, borçlular aleyhinre —— dosyasında icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu dermeyan etmiş itirazın iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile borçlu tarafın %20′ den aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; ikame edilen iddia ve davanın mahiyet ve niteliği ile ortaya konuluş biçimi itibariyle haksız, maddi ve hukuki olgu ve dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasındaki akdi bağ ve münasebete aykırı davanın reddine karar verilmesini, yetki itirazlarının bulunduğunu, ——- Mahkemelerinin münhasır yetkili olduğunu, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini ileri sürmüş, davacının haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafından başlatılan icra takibine, davalılarca yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Mahkememizce verilen hüküm,——– ilâmı ile kaldırılmış olup kararın gerekçesinde “… uyuşmazlığın makinaların operatörleriyle birlikte davalı tarafça kullanılmasına ilişkin hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, buna göre Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olmadığı, sözleşmenin taraflarının tacir olup aralarındaki ilişkinin ticari iş niteliğinde olduğu ancak takibe konu edilen borcun davacıya devredildiği, devralan davacının ise şahıs olduğu, dosya kapsamından tacir olup olmadığının anlaşılamadığı, buna göre davacının tacir olup olmamasına ve sonucuna etkisine göre öncelikle (Asliye Hukuk Mahkemesi mi yoksa Ticaret Mahkemesi mi görevli) görevli mahkemenin belirlenmesi, yetki hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesi gerekir …” ifadelerine yer verilmiştir.
—– icra dosyasının bir örneği —– ortamından celp edilip dosya arasına alınmıştır.
Davacının tacir olup olmadığının araştırılması için — müzekkere yazılmış ve cevabî yazıda —- tarh dosyası ve bilgisayar kayıtlarının tetkikinde, — tarihleri arasında— faaliyeti dolayısıyla serbest meslek kazancı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti tesis ettirildiğinin görüldüğü, mükellefin —– yıllarına ait gelir vergisi beyannamelerinin sunulduğunun bildirildiği görülmüş, gelen cevabî yazı ile gönderilen ilgili belgeler dosya arasına alınmıştır.
Davacının — sorgulaması yapılmış,—bulunmadığını gösterir — örneği dosya arasına alınmıştır.
—- sayfasında, davacının avukat olarak kaydının bulunduğu anlaşılmış ve sorgu sayfalarından birer örnek dosya arasına alınmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu md. 1: “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
—— Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.”
Yer verilen Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere avukatlık bir kamu hizmeti olup serbest meslektir. Avukat, tacir değildir. Avukat, serbest meslek mensubudur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Eldeki uyuşmazlığın makinelerin davalı tarafça kullanılmasına ilişkin hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, davalıların ticaret şirketi olup tacir sıfatını haiz bulundukları, davacının tacir kaydının bulunmadığı, davacının avukat olduğuna ilişkin vergi dairesi, —— kayıtlarının bulunduğu, bu haliyle davacının tacir sıfatını haiz olmadığı, tacir olmayan davacının Türk Ticaret Kanunu kapsamında bir ticari işletme işletmediği, hâl böyleyken davalı tacir olmadığından ve bir ticari işletme işletmediğinden -davalılar tacir olsa da- eldeki uyuşmazlıkta nispi ticari bir davadan bahsedilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Makinelerin davalı tarafça kullanılmasına ilişkin hizmet sözleşmesinin Türk Ticaret Kanunu md. 4 kapsamında mutlak ticari davaya vücut vermeyeceği anlaşıldığından; somut uyuşmazlık mutlak ticari dava olarak da değerlendirilemez. Asliye Ticaret Mahkemeleri bir ihtisas Mahkemesi olup mutlak veya nispi ticari davaların yargılaması Mahkememizde yapılacaktır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık mutlak veya nispi ticari dava niteliğinde olmadığından, davanın HMK. md. 2 gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir.
Netice itibariyle; işbu uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya ——–ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ———–Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNE,
4-)Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
5-)Dosya üzerinden görevsizlik kararı veriliğinden, kararın HMK madde 27/1-2 uyarınca taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) hafta içerisinde ————–Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi 31/05/2021