Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/295 E. 2023/586 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/295 Esas
KARAR NO: 2023/586
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ: 11/05/2021
KARAR TARİHİ: 20/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili … 7.09.2016 tarihinde vefat eden dava dışı —— 1/2 oranında miras payına sahip mirasçısı olduğunu, —— vefat tarihine kadar davalı taraf ——- %90 oranında paya sahip hissedarı olduğunu, ——- 07.09.2016 tarihinde vefhti ile söz konusu %90 esas sermaye payının ——- olarak mirasçılarına geçtiğini, davalı şirketin toplamda 410 sermaye payına sahip iki hissedarı tarafından alınan 01/02/2016 tarihli Müdürler Kurulu Kararı ve 01.12.2016 tarihli Genel Kurul Kararı ile müvekkilinin davalı şirkete ortak olarak kabul edilmemesine ve %45 oranındaki payının ve ilgili paya ait hak ve alacaklarının mevcut ortaklardan ——- ve ——– hesabına eşit oranlarla devralınmasına. pay için tespit edilen 500.000,00 TL gerçek değerin müvekkilinin (mirasçının) hesabına ödenmesine karar verildiğini, TTK 596. maddesinin 4. fıkrası gereği şirket 3 (üç) ay içerisinde geçerli bir karar ile açıkça ve yazılı olarak sermaye payının geçişini reddetmemişse onay vermiş sayılacağını, davalı şirket tarafından geçerli ve usulüne uygun bir genci kurul kararı alınmamış olduğundan müvekkilinin ——- hissedarı olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkiline ait sermaye pay bedelinin tespiti için dava açıldığını, anılan davanın TTK 596. madde uyarınca alınan üsülüne uygun bir ret kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan reddinin talep edildiğini, müvekkilinin şirket pay sahipliğinin tespiti ve Ticaret Siciline tescili için karşı dava açıldığını, ——— Esas sayılı dosyası kapsamında tefrik kararı verildiğini, davanın ——– sayılı dosyası kapsamında oy çokluğüyla karar alındığını, anılan karara karşı istinaf yoluna başvurulduğunu,——– sayılı ilamında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ve davacının davalı şirkete mirasçı sıfatıyla %45 pay oranıyla ortak olduğunun tespiti ile Sicile tesciline karar verildiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tesciline dair karar verilmesi talepli dava ——— sayılı dosyasında görüldüğünü, İstinaf incelemesi neticesinde alınan İstinaf Kararı ile müvekkilinin şirket nezdinde ki hissedarlığının tespil edilerek pay sahipliğinin şirket pay defterine işlenmesi ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tesciline dair karar verildiğini, davalı şirketin genel kurullarının hiçbir çağrı usulüne uymaksızın müvekkilinin dışlanmak suretiyle yapılmaya devam ettiğini, bunun son örneğinin 15.04.2020 tarihli Genel Kurul Kararı olduğunu, bu kararın yok hükmünde olduğunu, davalı şirket taralından yapılan genel kurulün çağrı üsülüne uyulmaksızın gerçekleştirildiğini, alınan bütün kararların butlanla batıl olup yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin hissedarı olduğu davalı şirketin 15.04.2020 tarihli Genel Kurul Kararının usulüne uygun alınmaması sebebiyle müdürler kurulunun seçimine ilişkin kararın yok hükmünde olduğunun tespiti ve TTK 530. maddesi uyarınca davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına, davalı şirketin ticari defter kayıtlarının fiklif olarak tespit edilip edilmediğinin tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarala yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Davalı Vekili dava dilekçesinde özetle; ——- Şirket Genel Kurul kararının butlanı ve iptalini isteyen TTK m. 6022’de anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanacağının hükme bağlandığını. TTK m. 445’te genel kurul kararı aleyhine açılacak dava için 3 (üç) aylık hak düşürücü süre belirlendiğini, iş bu davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davacının dava hakkının zaman aşımına uğradığını, davacının 15.04.2020 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ile TIK m. 530 uyarınca organ eksikliğinin giderilmesine karar verilmesini talep ettiğini, davacının 15.04.2020 tarihli Genel Kurul Kararının iptalini, genel kurul kararı İle atanan yönelimin yokluğundan bahis ile kayyım atanması Vs. dalep edilebilmesinin ilk şartının TTR 6302 hükmü gereği davacının şirketin kayıtlı ortağı olması gerekliğini, oy sa davacının şİrket orlağı olmadığını, bu sebeple 15.04.2020 tarihli genel kurula katılmamış ve oy kullanmamış mühalelet şerhi derç etmediğini. Ortaklık sıfatına haiz olmayan davacının davasının aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile reddinin gerektiğini, davacının müvekkili şirketin ortağı olmadığını, —— sayılı ilamının henüz kesinleşmediğini, şirketin kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan mutat işleyişini sürdürmek için tamamen kanuna uygun bir biçimde yaptığı 15.04.2020 tarihli genel kurul ve genel kurulda yapılan yönetici seçimini dava etmekte hukuki menfaatinin olmadığını, davacının 01.12.2016 tarihli Genel Kurul kararının iptali için dava açlığı, müvekkilinin tüm faaliyetlerini durdurup bu davada verilecek kararın kesinleşmesini bekleyemeyeceğini, esas sözleşmenin ve kanuna uygun olarak şirket faaliyetinin zorunlu olduğunu, davacının ortağı olmadığı bir şirketin olağan faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, müvekkili şirketin davacının iddia ettiğinin aksine 01.12.2016 tarihinden bu yana herhangi bir organdan yoksun olmayıp 5 yıldır mutat faaliyetlerini devam cttirdiğini, 15.04.2020 tarihti Genel Kurul kararı ile yeni yönelicilerini seçtiğini, şirkelin organsız kalması ve tenisil edilmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, limited şirketlerde cari olan TTK m. 656’da davacının organ eksikliğinin giderilmesine karar verilmesi talebini karşılayacak herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığını, mahkemenin denetim kayyımı atanmasına ilişkin 21.05.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazın kabulüne, 21.05.2021 tarihli kararın kaldırılmasını, ihtiyati tedbir talebinin tümden reddini ve davaya cevaplarının kabulü ile yargılama sonunda davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücrelinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;Dava, genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, organ eksikliği tespiti ve ticari kayıtlarda fiktif işlemler olduğunun tespiti davasıdır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 15.04.2020 tarih genel kurul kararının davacının genel kurula usulüne uygun olarak çağrılmaması sebebiyle özellikle müdürler kurulunun seçilmesine ilişkin kararın hukuken geçerli olup olmadığının tespiti, TTK 530. Maddesi gereğince yönetim organı eksikliği bulunup bulunmadığının tespiti, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının hukuken usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığının belirlenmesi davacının TTK 596. Maddesi gereğince davalı şirket tarafından usulüne uygun olarak ortaklığa kabul edilmemesi nedeniyle, dava açma hakkının yani aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti, davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi hususlarına ilişkindir.
Mahkememiz 21/05/2021 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar verildiği, denetim kayyımı olarak … atandığı, denetim kayyumunun düzenli olarak raporlarını dosyaya sunduğu, davalı tarafın istinaf başvurusunda bulunarak ihtiyati tedbir kararına itirazda bulunduğu, dosyanın İstinaf aşamasından döndüğü, ——- sayılı kararı ile davalı vekilinin talebinin esastan reddine karar verildiği, taraflara tebliğ edildiği görülmüştür.Taraflarca bildirilen tüm eksiklikler celp edilmiş, mahkememiz 26/01/2022 tarihli ara kararı ile dosyanın Nitelikli hesaplama uzmanı ile mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyetince sunulan 08/12/2022 tarihli raporda, 27.06.2022 tarihli davalı şirket merkezinde yapılan incelemede (yerinde) davacı ve davalı vekilleri hazır bulunduğu, ( davalı şirketin 2018-2021 yılı ticari defterlerinin mevzuata uygun tutulduğu, açılış ve kapanış hesaplarının birebir örtüştüğü, şirket kayıtlarına dayanak teşkil eden belgeler içerisinde ——– belge olup olmadığının bilirkişi kurulu çalışma kapsamını aşacak mahiyette ve ayrı bir inceleme konusu olabileceği, ticari defter kayıtlarının Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri ve Genel Muhasebe Kurallarına uygun olduğu, davalı defter kayıt ve belgelerinin tam ve eksiksiz olup HMK m. 222/2’ye göre delil niteliğinde olduğu, davacının TTK m. 596 uyarınca ölümle birlikte paydan doğan tüm hak ve borçlara taraf olduğu ve aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, 15.04.2020 tarihli genel kurula çağrıya ilişkin ilanın 27.03.2020 tarih ——– sayılı ——– yayımlanmış olması hasebiyle toplantıda alınan özellikle müdürler kurulunun seçilmesine ilişkin kararın hukuken geçerli olduğu, davanın hak düşürücü süre olan 3 ay içinde açılmamış olduğu, TTK m. 530 gereğince davalı şirkette yönetim organı eksikliğinin bulunmadığı şeklinde rapor sunulmuştur.Taraflarca bilirkişi raporuna itirazda bulunulmuş, mahkememiz 13/03/2023 tarihli ara kararı gereği, dosyanın şirketler hukukunda uzman nitelikli hesaplama uzmanı ile 2 mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verilmiş, 25/05/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle genel kurulun çağrılı yapıldığı, fakat davacının dava tarihi itibarıyla kayden pay sahipi olmadığı ve şirket pay defterinde isminin bulunmadığı, ticari defterlerin ——— olarak tertip edilidiği tespit talebinin dava konusuyla bir ilgisinin bulunmadığı tespiti yapılmıştır.TTK m. 596/1 uyarınca esas sermaye payının miras yoluyla geçmesi halinde tüm hak ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer. Yasa buyruğu gereği bu geçiş halinde payın intikali için genel kurulun onayı aranmaz. Diğer bir anlatım ile bu halde sermaye payı başka bir işleme gerek olmaksızın tüm hak ve borçlarıyla mirasçıya intikal eder. Ancak şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır (TTK m. 596/2). Şirket bu hakkını usulüne uygun olarak alınacak bir genel kurul kararı ile kullanabilir. Ayrıca hükümde tanınan bu hak, intikalin şirketçe öğrenilmesinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde kullanılmalıdır. Nitekim bu konuya ilişkin olarak ——– sayılı kararında gerekçesiyle hükmolunduğu üzere, TTK m. 617/3 ve 416. madde hükümlerindeki çağrı usulüne uyulmaksızın yapılan genel kurulda, davacı … payının şirket ortakları olan ——- ve ——- hesabına eşit oranda devralınmasına ilişkin genel kurul kararının yoklukla malul olduğu kararı verilmiş, bu karar ——— kararı ile onanmış, TTK 596 madde şartları somut olayda ortadan kalkmış ve bundan dolayı da davacı …, muris ——— vefat ettiği tarih olan 07.09.2016’dan bu yana şirket ortağı olarak bu davayı açma hak ve ehliyetine yani aktif husumet ehliyetine sahip olduğu anlaşılmıştır.Yasal düzenlemeler uyarınca limited şirket genel kurulu toplantıya, ——– yapılacak ilanla çağrılır. Şirket esas sözleşmesinde hüküm varsa ayrıca yerel gazetelerde de ilan yapılır. TTK m. 617/2 uyarınca çağrı genel kurulun toplantı gününden en az onbeş gün önce yapılması gerekir. Pay defterinde kayıtlı ortaklara ayrıca, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin iadeli taahhütlü mektupla bildirilmesi gerekir (TTK m. 617, TTK m. 414/1). Bu durumda davalı şirketin esas sözleşmesinde, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin özel bir usul düzenlenmediğinden TTK m. 617 ve TTK m.414’ün uygulanması gerekecektir.Dosya içeriğinden ve ——— anlaşıldığı üzere davalı şirketin 15.04.2020 tarihli genel kurulu TTK m. 414’te hükmolunan çağrılı genel kurul toplantısı şeklinde yaptığı, 15.04.2020 tarihli toplantıya ilişkin çağrı ilanının 27.03.2020 tarih ve ——- sayıhı ——– yayımlanmış olduğu, fakat pay sahibi sıfatı tespit edilen davacıya TTK m. 414’te öngörülen şekilde çağrı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı şirket tarafından, davacının ortak olarak pay defterine kaydı bulunmadığı ve ortaklık sıfatına sahip olmadığı şeklinde savunmada bulunulmuşsa da, yukarıda açıklandığı üzere, davacının TTK 596.maddesi gereğince mirasçılık sıfatıyla beraber ortaklığa bağlı hakları genel kurul onayına gerek olmaksızın ve pay defterinde kayıtlı olup olmasına bakılmaksızın kazanıldığından, davalının savunmasına itibar edilmemiştir.Yine ikinci bilirkişi raporunda davacının dava hakkının bulunmadığı tespitine aynı nedenlerle katılınmamıştır.TTK m. 622 hükmü uyarınca, ‘TTK’nın anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır. TTK m, 445’te genel kurul kararlarının iptal sebepleri düzenlenmiştir. Hüküm uyarınca TTK m. 446’da belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilirler. Emredici nitelikte TTK 414 hükmüne göre ise, usulüne uygun bir çağrının kabul edilebilmesi için asgari iki şartın gerçekleşmesi gerekir, bunlar toplantıya davetin ———- ilan edilmesi, ayrıca bütün nama yazılı pay sahipleri ve varsa şirkete ön inceleme hamile yazılı pay senetlerinin ibraz ederek ikametgahlarını bildiren diğer ortakların taahhütlü mektupla bildirme koşullarıdır. Bu iki koşuldan hiçbiri ya da biri tam olarak yerine getirilmemiş ise ortada yasaya ve usulüne uygun bir genel kurul daveti olmadığı gibi bu şekilde toplanan bir genel kurulun varlığından da söz edilemez. Zira yönetim kurulunca toplantıya katılması arzu edilmeyen ve genel kurulun seyrini etkileyebilecek bir kısım ortaklara çağrı yapılmadan toplanan genel kurulda alınan kararların hukuken himaye görmesi doğru değildir. Meğer ki bu eksikliklere rağmen TTK 416 maddesi (çağrısız genel kurul) şartı yerine getirilmedikçe, bu şekilde yasaya aykırı olarak yapılan çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan bütün kararlar hükümsüz ve geçersiz olup, hükümsüzlük sebebi de, iptal olmayıp yokluk ya da butlan olduğu, dolayısıyla ileri sürülmesinin 3 aylık hak düşürücü süreye bağlı olmadığı her zaman ileri sürülebilecektir.Somut olayda, davacının ——— kararı ile iptali kesinleşen şirketin 01.02.2016 tarihli genel genel kurulundan itibaren, davalı şirket tarafından davacının %45 ortaklık payına rağmen şirket yapısının dışında tutulmak için özel çaba harcandığı, yukarıda açıklandığı üzere yönetim kurulunca toplantıya katılması arzu edilmeyen ve genel kurulun seyrini etkileyebilecek bir kısım ortaklara çağrı yapılmadan toplanan genel kurulda alınan kararların hukuken korunamayacağı, alınan dava konusu genel kurul kararının hükümsüzlüğünün kabulü gerektiği açıktır.Organ eksikliğinin tespiti talebine gelince, TTK 450.maddesinde, genel kurul kararlarının iptaline ya da butlanına dair verilen kararlar kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade edeceği düzenlenmiştir. Mevcut durumda dava konusu genel kurulun butlanına dair iş bu mahkeme kararı kesinleşmediğinden, alınan genel kurul kararlarının kararın kesinleşmesine kadar geçerliliğini sürdüreceği, bu durumda seçilen ortaklar kurulununda bir organ olarak varlığını yine kararın kesinleşmesine kadar devam ettirmesi söz konusu olacağından organ eksikliğinin tespiti talebinin yerinde olmadığına kanaat getirilmiştir.Son olarak şirket kayıtlarında ——- işlemlerin bulunduğunun tespiti konusunda, bilirkişi raporunda, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının hukuken usulüne uygun olarak tutulduğu tespitinin yanı sıra, bu talebin kendisine hukuki sonuç bağlanmayacak şekilde bağımsız olarak ileri sürülmesinin ve bağımsız bir dava konusu olabilmesinde tek başına hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmakla talebin reddi gerekmiştir. Zira Davacı tarafça bu taleple amaçlanan sonucun ancak bir dava şeklinde bilgi edinme hakkı yada özel denetçi tayini gibi TTK da öngörülen müesseseler aracılığıyla elde edebileceği, bu davanın konusu olan genel kurul kararlarıyla bağlantısının bulunmadığı, bu talebe yönelik bir tespitin bu davada alınacak kararla bağlantısınında bulunmadığı açık olup bu açıklamalar neticesinde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere,
1-Davanın Kısmen Kabulü ile,
2-Davalı şirketin 15/04/2020 tarihli genel kurul kararlarının TTK 447 md uyarınca BUTLANINA
3-Fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
4-Alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile kalan 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 164.085,20 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 164.203,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2023