Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/226 E. 2022/806 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/226 Esas
KARAR NO : 2022/806

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı şirket ile davalı arasında akdedilen—- uyarınca; davacı Şirket ile ——- malzeme —- olarak—- ve davalı borçlu tarafından belirlenen ve kendisine yazılı olarak bildirilecek zamanlarda sevk edilmesi hususunda anlaştıklarını, sözleşme kapsamında Müvekkili olan davacı şirketin borçluya ürünler kiraladığını ürünleri mutabık kalınan şekilde teslim ettiğini, Sözleşme’nin “—-” başlıklı 5. maddesinin l bendi kapsamında, davalı borçlunun fiziken davacı ———— gösterememesi veya bulunması için makul sebep belirtememesi durumunda —— kayıp kabul edilmekte ve kayıp —–ekipman bedeli faturası düzenlenmekte olduğunu, bu doğrultuda, her ne kadar davacı şirketin sözleşme gereği ifa yükümlülüğünü yerine getirmişse de davalının —- bedeline ilişkin Müvekkili olan davacı şirket tarafından düzenlenen ——– bedelli faturayı hiç ve/veya eksik ödemesi sebebiyle –sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibe itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
— Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir—celp edilmiştir.
Usulüne uygun yapılan tebligata rağmen, cevap dilekçesi sunmayan davalının, HMK. m. 128/1 uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr ettiği varsayılmıştır.
Davalı vekili tarafından — dilekçe ile dvalıya ait ticari defter ve kayıtlar —- içerisinde dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizin 26/04/2022 tarihli celsesinde 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara —- sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye verilmiş, —- hesaplamalar alanında uzman bilirkişinin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle: 22/7/2020 – 7251 sayılı Kanun md. 23) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64-(1)(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve —- hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan —— ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, —–, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
—— bilirkişi——- hesaplamalar alanında uzman bilirkişi—– düzenlenen bilirkişi raporu Mahkememize ibraz edilmiştir. Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; “… 1. Borçlar mevzuatı yönünden inceleme yapıldığında Taraflar arasında adi yazılı şekilde ——– sözleşmenin kurulduğu; sözleşmenin, TBK m. 299 hükmünce “taşınır kira sözleşmesi” ne ilişkin edimler ile TBK m. 2 hükmünce kararlaştırılmış ikinci dereceden noktaları içerdiği, Sözleşmenin 5-c maddesinde —— fatura tarihini——- kararlaştırıldığı, Davacının —- —- bedelinin vadesinde ödenmediğini iddia ederek bu yönde —— ihtarnameyi davalıya gönderdiğini ve tebliği takip eden 7 gün içinde fatura bedelinin ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamenin —- tarihinde tebliğ edildiği, Davacının —-tarihinde davalı aleyhine—-başlattığı icra takibinde —- alacağı (asıl alacak) —. (takip öncesi —–—— olmak üzere —– talep edildiği, takipte “borcun kaynağı” olarak —— fatura alacağının gösterildiği, Davacı tarafça gönderilen — tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve tebliği takip eden 7 gün içinde fatura bedelinin ödenmesinin talep edildiği görülmekle davalının — temerrüde düşmüş sayılabileceği, ancak icra takibinde faiz başlangıç tarihi olarak tebliğ tarihine göre faiz hesaplamasının yapıldığı, takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, Mali yönden inceleme yapıldığında Davacı şirketçe davalı şirkete teslim edilmiş olan ——– faturalaştırılmış ve fatura bedellerinin davalı şirketçe davacı şirkete ödenmiş oldukları,——-davacı şirketçe davalı şirkete — davalı şirketçe davacı şirkete iade edilmemiş olduğu, Dolayısıyla davalı şirketçe davacı şirkete iade edilmediği tespit olunan —için davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen takip/dava konusu edilen “—- fatura” bedelinin talep edilebileceği, . Yukarıda 1-e maddesinde belirtildiği üzere eğer Sayın Mahkemece davacı tarafça gönderilen noter ihtarnamesinin— tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve tebliği takip — gün içinde fatura bedelinin ödenmesinin talep edildiği görülmekle davalının —– tarihinde temerrüde düşmüş sayılabileceği ve bu tarihten itibaren faiz talep edilebileceği kabul edilir ise bu halde,— Tarihinden — Tarihine kadar — suretiyle talep edilebilecek İşlemiş Faizin; — olabileceği hesaplanmış olup, Takdirinin Mahkemeye ait olabileceği…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından rapora karşı beyan dilekçesi sunulmuştur.
Tarafların — formları celp edilmiştir.
İcra dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından—-faiz olmak üzere toplan 30.479,98-TL alacak üzerinden takip başlatıldığı, davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğu, huzurdaki davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları tek tek düzenlenmiş olup, 114/2. Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir. İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya — davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği,
Yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise; “(1) Tacirler veya kamu—– aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. (Değişik madde: 03/07/1940 – 3890/1 md.) maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; Borcun ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde… ifa edilebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; Taraflar arasında —bulunmakta olup, sözleşmede yetki şartına ilişkin taraflarca düzenleme yapılmış olduğu ve — icra müdürlüğü ve mahkemelerinin yetkili kılındığı, tarafların tacir olduğu ve yetki şartına yönelik düzenlemenin geçerli olduğu anlaşılmakla, davaya dayanak icra takibinin yapıldığı — İcra Müdürlüğünün yetkili olduğundan icra müdürlüğünün yetkisine yönelik davalı itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamından;—-Sözleşmesi bulunduğu, davacının —- asıl alacağın vadesinde ödenmediği iddiası— numaralı ihtarname keşide ettiği, ihtarname içeriğinde davalı tarafa 7 gün ödeme süresi verildiği, ihtarnamenin — tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davacı tarfından —- davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından önce icra müdürlüğünün yetkisine ve devamında borca yönelik itirazda bulunulması ile icra takibinin durduğu, icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itiraz Mahkememizce yukarıda yer verilen gerekçe ile reddine karar verilerek tahkikat aşamasına geçildiği, Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi raporu ile taraflara ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu ve taraflar yönünden delil niteliğinin bulunduğu,—– ——davalı tarafa teslim edildiği,—– faturalaşmış ve fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmiş olduğu, takip konusu bedelin bakiye — ilişkin olduğu, alınan raporun denetime ve hüküm kurulmasına elverişli olduğu, Mahkememizin —- tarihli celsesinde uyuşmazlık konusu —–davalı tarafa teslimine ilişkin sevk irsaliyelerinin sunulması yönünde verilen ara karar gereği davacı vekili tarafından —– tarihli dilekçe ekiyle sunulan sevk irsaliyeleri davalı tarafa tebliğ edildiği, sunulu irsaliyelerin imzalı olup, davalı tarafından imzaya yönelik itirazda bulunulmadığı, yargılama ile davacının 28.030,57-TL asıl alacak ve temerrüd tarihinden takip tarihine kadar —- işlemiş faiz olmak üzere takip tarihi itibariyle toplam 30.431,80-TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış, alacağın likid ve belirlenebilir olduğu dikkate alınarak %20 tutarında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜ ile Davalının — Esas sayılı takibe yaptığı itirazın kısmen İPTALİ ile takibin —- işlemiş faiz olmak üzere toplam — üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa takipten sonra ve takip talebindeki talebi aşmamak kaydıyla ticari temerrüt faizi uygulanmasına,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-)Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20’si tutarında olan —– icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Karar ve ilâm harcı olan 2.078,79-TL harçtan peşin alınan 326,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.752,49‬-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-A)Davanın kabul edilen kısmı yönünden; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —–bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 1.317,36-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-B)Davanın reddedilen edilen kısmı yönünden; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile — bütçesinden ödenen —- ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 2,64‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Davanın kabul edilen miktarı yönünden; Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan —- madde 13/1 ve —-vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-)Davanın red edilen miktarı yönünden; Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan — madde 13/1 ve—– uyarınca 48,18-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 394,10-TL harç ve 1.131,10-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 1.525,2‬0-TL yargılama giderinden davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak; toplam 1.522,14-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.