Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/187 E. 2022/269 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/187
KARAR NO: 2022/269
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (TAŞINIR KİRA SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ : 22/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı firma tarafından davalı-borçlu —- dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıya — tarihli ödeme emri gönderildiğini, davalıya ödeme emri — tarihinde tebliğ edildiğini ve davalının borca ve tüm ferilerine — tarihinde itiraz ederek takibin durduğunu, davalı tarafça yapılan itirazın mesnetsiz olup, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı ile davalı arasında ticari ilişki mevcut olup, davalının davacıya ait iş makinesi olan vinci —kiraladığını, davacı tarafından bu kiralama işi karşılığında davalı şirkete iki adet —— adet fatura tanzim edildiğini, davacı tarafından düzenlenen bu faturaların davalıya teslim edildiğini, davalı borçlu tarafından alınan faturaların herhangi bir itiraza uğramadığını ve faturanın içeriğini kabul ederek kesinleştiğini belirterek davacının ileride telafisi imkânsız zararlarla karşılaşmasının önlenmesi için —– üzerinden yapılacak sorgulama ile davalı şirket adına kayıtlı araç ve tapu tespit edilmesi halinde kayıtlarına dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasını, icra takibine yapılan haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlu aleyhine %20’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın görevsiz mahkemede ikame edilmiş olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesine, usulsüz tebligat sebebiyle davanın usulden reddine, davanın usulden reddi talebi kabul edilmemesi halinde, her halde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame edilen davanın esastan reddine, karşı tarafın % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce davaya dayanak gösterilen ve dosyamız arasına celp edilen —- dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin davalı aleyhine asıl alacak ve işlemiş faiz toplam — olmak üzere alacağın tahsili için — tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalının —- tarihinde itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
—– celp edilmiştir.
Davalı tarafa ait ticari defterler üzerinde SMMM bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU /TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): —–Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ticari defterleri üzerinde —– bilirkişisi marifeti ile incelemesine karar verilmiş ve davacı tarafın ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır.—– bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; Her iki tarafın ticari defterleri göre defterlerinin HMK 222 uyarınca lehlerine delil vasfının bulunduğu, taraflar arasında taraflar arasında bir ticari ilişkinin var olduğu, davalının ibraz edilen ticari defterlerinde , davacıyı —– hesabında takip ettiği, dava ve takip konusu olan faturaların kayıtlı olduğu, devam eden cari hesap ilişkisi içerisinde, takip T-tarihi itibariyle davalını ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap borcunun — olduğu, davacı şirketin davalıyı kendi defter kayıtlarında da — cari hesabında takip ettiği, takip tarihi itibariyle cari hesap alacağının —- alacaklı olduğu, tarafların defterleri üzerinde yapılan incelemede taraflar arasında meveut ticari bir ilişkinin varlığına rastlanıldığı, ‘Tarafların belirtilen — defterlerle yanlar arasında sözlü kurulduğu ileri sürülen akdi kanıtlandığı, dolayısıyla faturaya dayalı işbu itirazın iptali davasında her iki tarafında ticari defterleri TTK 64 ve 65. Maddelere uygun tutulduğundan davacının defterinde yer alan faturalar davalının defterlerinde de yer aldığından davacı tarafın davalıya hizmet verdiğini ve — alacağı olduğunu karşı tarafın defterleriyle ispat etmiş bulunduğu, takip konusu faturalar, davacı defter kayıtlarında mevcut olup davalı tarafça ödenmediği tespit edildiği, —— belirtildiği gibi, “…ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkün olduğu, ticari defterler kesin delillerden olduğu, yasada delil vasfi taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşıldığı, ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222.maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabileceği, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerektiği, bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi üzere karşı tarafın ticari defterleri ile zorunlu olduğu, tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabileceği” Davacı tarafından icra takibinde alacağa takip öncesi dönem için —- işlemiş avans faiz talep edildiği, icra dosyasında ödeme emrinin tebliğinden önce bir alacağa takip tarihinden önce işlemiş faiz talep edilebilmesi için , ödeneceği tarihin kesin olarak belirli olması yada borçlunun takip konusu alacağa ilişkin noter aracılığıyla bir ihtar veya ihbarla temerrüde düşürülmesi gerektiği, zira TBK.Mad.l7 gereği, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla veya borcun ifa edileceği gün sözleşmede açıkça muayyen bir vade ile belirlenmişse, bu günün geçmesiyle borçlu temerrüde düşmüş sayıldığı, dava konusu olayda taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmadığı, Dosya muhteviyatı ile borçlunun takip konusu alacağa ilişkin temerrüde düşürüldüğünü gösterir mahiyette bir belge bulunmadığı, bu nedenle ilgili alacak için takip öncesi dönem için işlemiş faiz hesaplaması yapılmadığı, mahkeme tarafından karar verilecek alacağa ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yıllık avans faiz talep edilebileceği, her iki tarafın incelenen ticari defterleri göre, taraflar arasında bir ticari ilişkinin var olduğu, davalının ibraz edilen ticari defterlerinde davacıyı cari hesabında takip ettiği, dava ve takip konusu olan faturaların kayıtlı olduğu, devam eden cari hesap ilişkisi içerisinde, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap alacağının — olduğu, davacı şirketin davalıyı kendi defter kayıtlarında da cari hesabında takip ettiği, takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu tespit edildiğinden her iki tarafında ticari defterleri usulune uygün tutulduğundan davacının defterinde yer alan kayıtlar davalının defterlerinde de yer alıp birbirini doğruladığından davacının davalıya hizmet verdiğini karşı tarafın defterleriyle ispat etmiş bulunduğu bu duruma göre davacının —- dosyasında itirazın iptalini talep edebileceği alacak miktarının —- olduğu, ödeme emrinin tebliğinden önce dosya muhteviyatı ile borçlunun takip konusu alacağa ilişkin temerrüde düşürüldüğünü gösterir mahiyette bir belge bulunmadığından, takip öncesi dönemde işlemiş faiz borcu bulunmadığı, davalı tarafından defterlerinin incelenmesi sonucunda olması durumunda karar verilecek alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faizinden sorumlu olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, davacı tarafın ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; tarafların ticari defterlerini sunmuş oldukları, ticari defterlerin usulüne uygun şekilde tutulmuş oldukları, her iki tarafın ticari defterlerinin alacak borç durumunda birbirlerini doğruladıkları, tarafların ticari defterlerin uyumlu olduğu, tarafların ticari defterleri ile davacının asıl alacak yönünden alacaklı olduğunun ispatlanmış olduğu, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan —- ana para olarak alacaklı olduğu, takip öncesi işlemiş faiz talebine ilişkin davalıyı tümerrüde düşüren bir işlemin bulunmadığı, dolayısıyla takip öncesi işlemiş faiz talep edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Tarafların ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2—– yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —- üzerinden takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacak olan 18.762,00-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde alınması gerekli 1.281,63-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 243,29-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.038,34-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.585,20 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 1476,45-TL ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 243,29 TL peşin harç giderinin toplamı 1.719,74-TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve red oranına göre belirlenen 1.382,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——-Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.22/04/2022