Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/178 E. 2022/366 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/178
KARAR NO : 2022/366

DAVA : TAZMİNAT (HİZMET SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ——- davacı işverene iş sözleşmesi ile bağlı ürün uzmanı olarak çalışmış, işten kendi talebiyle istifa ederek ayrıldığını, davalı, davacı işveren şirketten ayrılır ayrılmaz aynı sektörde, aynı işi yapan, müşteri çevresi ve satılan ürünler aynı olan bir firmada çalışmaya başlayıp, davacının edindiği iş çevresini ve müşterileri kullanmaya devam etmekte olduğunu, bu durum da taraflar arasında müzakere edilerek oluşturulan iş sözleşmesindeki rekabet yasağına aykırı çalışmayı ifade ettiğini, nitekim taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 9.maddesinde; “—yürürlükte kaldığı süre içinde ve iş sözleşmesi sona erdikten sonra 1 yıl süreyle—- kapsamında görev aldığı il ve bölgelerde, işveren ile rekabet edecek bir iş yapamaz, şirket kuramaz, şirkete oıtak olamaz veyahut başka bir sıfatla görev alamaz, aynı sektörde faaliyet gösteren bir iş yerinde hangi ünvan ve görevle olursa olsun çalışamaz. —– müşterisi ve/veya rakibi olan kişi ve kuruluşlar veya bunların temsilcileri, — nezdinde iş kabul edemez, bu kişi ve kuruluşlara hangi şifada olursa olsun doğrudan ya da dolaylı hizmet veremez, bunlara ortak olamaz, işveren’in rakipleri ile birlikte hareket edemez.—- rekabet yasağına aykırı davrandığı takdirde, —-hakkına sahip olup, ——– ücretini cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Çalışan, bu cezai şartın fahiş olduğuna dair herhangi bir iddia veya talepte bulunmadan, anılan miktarı —- talep tarihinde derhal peşinen ödeyeceğini —– rücu olarak kabul ve taahhüt eder. ” şeklindeki rekabet yasağı maddesi ile bu husus açıkça belirtildiği, taraflar arasındaki sözleşmede de açıkça düzenlendiği üzere çalışan iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 1 yıl süreyle işveren ile aynı sektörde—-gerekmekte olduğunu, işveren davacı çalışanlar ile akdettiği sözleşmeye bu maddeyi özellikle koymakta ve işin hassasiyeti gereği çalışanlarla bu hususu özellikle müzakere etmekte olduğu, — kararında; bu hususu “Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır. (—— tarif ettiği, davacı——- kurduğu şirketi olduğu, şirketin iştigal alanı —–,—- olduğu gibi ——– fazla —– olduğu bir alan olduğu, bu nedenle tüm dünyada ve —— konusunda hassas davranmak durumunda kalmakta olduğu, davacı şirket de tüm çalışanları ile birlikte sözleşmenin özellikle rekabet ile ilgili maddesi üzerinde çok fazla ve sürekli olarak durmakta, çalışırken ve iş akdi sonunda da rekabet yasağı konusuna dikkat edilmesini istemekte olduğu, davalı bu hususa hiç dikkat etmeyerek davacı şirketteki işinden ayrılır ayrılmaz müvekkilin iş alanı çevresi ve davalının da görev ——–müvekkille birebir——- isimli, davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren, aynı ürünleri satan —— bu nedenle davalı çalışan hakkında sözleşmenin 9.maddesinde belirlenen —-şarta hükmedilmesi gerekmekte olduğu, Talebin —– incelendiğinde; BK Md 444 “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi —– sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” şeklindeki yasal düzenlemesi ile —– sözleşme ile yasaklanabileceğini açıkça ifade etmektedir. Çalışan, yasada ve sözleşmede belirtilen şekilde rekabet yasağına aykırı çalışması sonucu BK Md 446 “Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.” şeklindeki yasal düzenlemesi ile cezai şart ve doğacak zararlara katlanmak zorunda olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin ‘rekabet yasağını’ düzenleyen 9.maddesinde; rekabet fiili yasaya ve—–belirlemelerine uygun olarak 1 yıl süre ile —— kapsamında çalışanın görev aldığı——- sınırlandırıldığı, kaldı ki yasa ve —– bu sürenin 2 yıl olabileceği açıkça belirtildiği, Buna rağmen bu sınır davalıda mağduriyet yaratmaması adına 1 yıl ile sınırlandırıldığını, davalı —–işine; davacı şirketten ayrılır ayrılmaz başladığını, yer kavramı ise müvekkil şirketin merkezinin bulunduğu —- ve davalının iş sözleşmesine göre çalıştığı bölgeler olarak sınırlandırılmış olup, sözleşmenin görev ve işin yapılacağı yer başlıklı 3.maddesinde; “çalışan, —- bağlı olarak—– görev yapacaktır.” şeklinde belirlenmiş ve davalı davacıya bağlı olarak—— görev yaptığı, davalının da işe başladığı—–olup davalı şuan şirketin —-rekabet yasağı ihlal edildiği, davalı, davacıdaki iş akdini; emeklilik prim günü dolduğunu bildirmek suretiyle, yani “emekli olacağını” beyan ederek tüm tazminatlarını almak suretiyle sonlandırmış ve derhal —işe başladığı, bu durum davalının — çalışmak amacıyla iş akdini sonlandırdığını açıkça göstermekte olduğu, davalı davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra davacı şirket ile aynı pazarda —– başladığı, davacı şirketin en gözde ve en çok satan—- ürünleri ile aynı nitelikte ve— rakibi olmaya aday— satmakta ve bu durum davalı tarafından, davacı şirkette çalıştığı dönemden bilinmekte olduğu, davacı şirket ile bahsi geçen firmanın özellikle —- edilemeyen varsa diğer —–ürünleri üzerinden ne denli büyük rekabet içerisinde oldukları çalışanlarca bilinmekte olduğu, çalışma —- şirkette defalarca konuşulmuş ve özellikle çalışanlar da uyarıldığı, davalı da bu hususlara bizzat —–durumda olduğu, davalı davacı şirketten ayrılır ayrılmaz rakip olduğu özellikle bilinen—–işe başladığı, davalı, ürün uzmanı olup, işi gereği müşteriler ve aracı bağlantılarla temas halinde olup ayrıca davacı şirketin tüm ürün ve —— vakıf olduğu, davalı, davacıda edindiği bilgi, tecrübe ve bilgileri —– firmada kullanmış ve kullanmaya devam etmekte olduğu, davalının, davacı işyerinde edindiği bilgileri kullanıp kullanmamasına bakılmaksızın sadece —— firmada işe başlamış olması dahi davacı açısından zararın oluştuğunun ispatı olduğu, Nitekim —- “Dava, 6098 sayılı TBK’nın 444’üncü maddesi uyarınca (818 sayılı B.K’nın 348) işçi ile işveren arasında düzenlenen işçinin rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı işçinin edindiği bilgileri kullanarak, davacı işverene somut olarak önemli ölçüde zarar verdiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Buna göre, sözleşmedeki rekabet yasağı koşulunun gerçekleşmesi için, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmez, böyle bir tehlikenin varlığı yeterlidir. İşçinin başka bir ——– işletmede çalışmaya başlaması ve davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir. Somut olayda, davalı, davacı ——–yöneticisi olup, davacı—— olduğunun kabulü gerekir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı işçinin, sözleşmedeki rekabet yasağı kaydına rağmen iş sözleşmesinin feshinden sonra davacı ile aynı işi yapan, aynı ilde faaliyet gösteren rakip bir işletmede çalışmaya başlamasıyla birlikte, davacı işletmede edindiği bilgileri rakip işletmede kullanma tehlikesi meydana gelmiş sayılır. ” şeklindeki açık kararı ile huzurdaki davamızda da davalının rekabet yasağına aykırı şekilde işe başladığını ispatlamaktadır. Cezai Şart Ve Talebimiz Bakımından taraflar arasındaki sözleşmenin ‘rekabet yasağını’ düzenleyen 9. Maddesinde; “Çalışan, iş burada belirtilen rekabet yasağına aykırı davrandığı takdirde, İşveren Sözleşme’yi feshetme hakkına sahip olup, Çalışan en son brüt ücreti üzerinden —–ücretini cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Çalışan, bu cezai şartın fahiş olduğuna dair herhangi bir iddia veya talepte bulunmadan, anılan miktarı —- talep tarihinde derhal peşinen ödeyeceğini ———- olarak kabul ve taahhüt eder. ” şeklindeki düzenlemesi ile cezai şart meblağı belirlendiği, söz konusu belirlenen cezai şart oranı makul ve yerinde olduğu, davalının — incelendiğinde; —- şart talep edildiği, ayrıca BK Md 446 “Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.” şeklindeki düzenlemesi ile cezai şartı aşan zararın da davalı tarafından karşılanması gerektiği açıkça belirtildiği, bu noktada davacı şirket açısından zararı henüz rakamsal olarak belirleyemediğimiz için bu husustaki fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutmakta olduğu, bahsi geçen rekabet fiilinin tespitinin ardından ——dava ön şartı ————- başvurusu yapılmış olup, dosya —–numarası ile görüldüğü, yapılan toplantıda taraflarca anlaşmaya varılamamış ve —– Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı ” tanzim edilerek taraflarca—— imzalandığı, davalı davacı şirketteki işinden ayrılıp, davacı ile aynı sektörde çalışan, aynı —- satan, aynı müşteri ve aracılar ile bağlantı kuran, ———- işe girip sözleşmedeki rekabet yasağına aykırı davrandığı, bu nedenle sözleşmede belirtilen cezai şart ve müvekkilin doğmuş doğacak zararlarının giderilmesi için huzurdaki davayı açmak zaruretimiz hasıl olduğu, davamızın kabulü ile, sözleşmede belirlenen 54.000,00 TL lik cezai şartın, davacının doğmuş doğacak zararlarına ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemede görülmekte olan davada, davacı şirket tarafından sözleşmeye dayanılarak haksız rekabet şartlarının ihlal edildiğinden bahisle davalı işçinin tazminat ödemesi talebi ile dava açılmış olmakla huzurda açılan işbu dava kötü niyetli ve haksız olup davanın reddi gerektiği, işçinin açık rıza beyanı ile verdiği bir istifasının söz konusu olmadığını, davalı işçi, işverenin isteği doğrultusunda iş sözleşmesinin haklarını almak şartı ile sözleşmesini feshettiğini, iş hukukunun temel ilkeleri doğrultusunda iş sözleşmesinde istifa kurumunun işletilebilmesi için öncelikle şartsız bir istifanın olması gerektiği açık olduğu, davacı taraf delil listesi içerisinde yer alan istifa incelendiğinde işçinin bizzat tam ve eksiksiz beyanı ile iş sözleşmesin sonlandırma iradesi olmadığını, davacı işyeri ile işçi arasında iki kez iş sözleşmesi yapılmış ve ilk sözleşmesinin sonlandırılmasının akabinde işçi bir süre işsiz kaldığını, bu süreçte işvereni olan davacı firma, işçinin çalışmasından memnun olması ve yerine onun kalitesinde bir eleman bulamamış olması nedeni ile bu sefer tekrar davalı işçi ile iş sözleşmesi imzalandığını, ikinci çalışma sürecindeki çalışması bir yılı tamamlamadan bu sefer iş veren tarafından iş sözleşmesi hakları verilmek şartı ile sonlandırılmak istenmiş, davalı işçi haklarını alabilmek için ekte sunulan istifa dilekçesi imzalatılarak iş sözleşmesine son verildiğini, istifa dilekçesine bakıldığında davalı tarafından “tüm haklarım saklı kalmak kaydı ile” ibaresi konularak iş sözleşmesine son verildiği görüleceği, bu durum neticesinde işçinin tam ve açık rızası ile alınmış bir istifadan söz edilemeyeceği ve bu sebeple iş vereni tarafından çıkarılan işçi aleyhine haksız rekabet hükümlerinin uygulanamayacağı mahkeme takdirinde olduğu, davacı tarafça düzenlenen iş sözleşmesinin haksız rekabete ilişkin olan hükümleri yasal düzenleme ve yargı kararlarına aykırı olup Yargıtayın içtihat oluşturmuş kararları doğrultusunda incelendiğinde ilgili düzenlemenin haksız rekabet sınırını aştığı işçinin çalışma hürriyetinin kısıtlar niteliğe büründüğü bu sebeple sözleşmenin bu maddesinin uygulama alanı bulamayacağı çok açık bir şekilde belirlenmekte olduğu, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin haksız rekabete ilişkin ilgili maddesinin düzenlenmesine bakıldığında ” iş sözleşmesi sona erdikten sonra —— görev aldığı—— demek sureti ile Yargıtayın içtihat oluşturduğu kararlarındaki sınırları aşmış neredeyse ———– bir yıl süre ile iş yapmasını engelleyecek boyutta genel bir sınır koyduğu, davacı şirket tarafından yer sınırı koyulmadan bu tür haksız rekabet yasağı konulması mümkün olmadığı, TBK 444 uyarınca “Rekabet yasağı kaydı ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Hükmü ile düzenlenmiş olup bu madde hükmünün düzenlenme amacından anlaşılacağı üzere işverenin korumaya değer haklı bir menfaati varsa bu durumda haksız rekabet sözleşmesi geçerli olacağı ortadadır. Burada işverenin menfaatinin tespiti işçinin üretim sırları, işverenin işleri ve müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağı bulunup bulunmadığı ile belirlenmektedir.” Madde hükmünden anlaşılacağı üzere işverenin işleri ve üretim sırlarına dahil bir bilgisi olmadığı açık olduğu, müşteri çevresinin tamamen———- çevirmiş olması ve davalının yeni çalıştığı firmada piyasa çalışanı olmaması nedeni ile işveren tarafından bir zarara uğratılma imkanı olmadığı çok açık bir şekilde ortada olduğu, işçinin kendi arzusu ile imzaladığı bir istifası olmaması yanında davacı tarafça düzenlenen haksız rekabet şartının kanuna ve içtihatlara aykırı olması nedeni ile işvereninin hukuka aykırı talebinin reddi gerekeceği mahkeme takdirinde olduğu, davacı firma satışlarını büyük bir oranda —- yapmakta olup davalı işçinin iş sözleşmesine son verilmesinin en önemli nedeni satış ——yoğunluğuna geçmesi olduğu, davalı, davacı firmada satış elemanı iken hali hazırda piyasa dışında kalmakla satış müdürü olarak görev aldığı, davacı ——— bulunmakla davalının halen çalıştığı firma sadece ——- üzerine çalışan ——-davacı firma ile rekabet edebilme yeteneği ve alanına dahi sahip olmayan bir firma olduğu, mahkeme gerekli görürse davalının —— işe girdiği dönemin 6 ay öncesi ve sonrası kayıtları sayın mahkemenize sunulabilir bu durum neticesinde davalının yeni girdiği firmada aşırı bir ticari yoğunluk ve artış olmadığı açık bir şekilde görüleceği, davacı taraf bu şekilde tüm çalışanları üzerinden haksız kazanç elde etmek maksadı ile hareket etmekte olduğu, davalı ile bir dönem birlikte çalışan—– çalışan adına yine aynı şekilde dava açılmış olmakla bu da iş sözleşmesinin davalı tarafından rızası ile feshedilmediği açık olmakla Yargıtay uygulamaları dışında haksız şart niteliğinde düzenlenen haksız rekabet yasağına aykırı çalışma iddiası ile talep edilen huzurdaki davanın REDDİNE, harç ve masraflar ile avukatlık ücretinin haksız dava ikame eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
Davacı iş akdinin sona ermesinden sonra bu taahhüde aykırı davranıldığı iddiasına dayalı tazminat talep etmektedir.
25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a m. “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 2. Kısmının 6. Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarını iş mahkemelerinde bakılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 25/10/2017 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra açılan eldeki davada anılan yasanın 5/1-a maddesine göre görevli mahkeme İş Mahkemesidir. —-numaralı kararı)
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesine göre, görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya——- İş Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —- Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.