Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/176 E. 2022/612 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/176 Esas
KARAR NO: 2022/612
DAVA: Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —- —- hali hazırda —– oranıyla en büyük hissedarı durumunda olduğunu, müvekkilinin sağlık sorunları sebebiyle tedavi için uzun süredir yurt dışında olduğundan —– ibaret neredeyse hiçbir ——- iştirak edemediğini, kararlara da imza koymadığını, müvekkilinin yokluğuna kendisinin ve en büyük hissedar olarak ortağı olduğu şirketin aleyhine olacak şekilde diğer hissedarlar tarafından usulsüz kararlar alındığı-yasal olmayan faaliyetlere girişildiğinin tespit edilmesi üzerine firmanın diğer hissedarları aleyhine hukuki mücadeleye girişildiğini, bu süreçte, —- diğer ortaklarının usulsüz biçimde toplantı tutanakları düzenlediğini, sahte imzalarla genel kurul kararı aldıkları ve sanki müvekkili varmış gibi onu da hukuki sorumluluk altına sokacak iş ve işlemlere imza koydukları tespit edilmiş olup bütün bu hususlar yargısal sürece konu edildiğini, mahkemelerce müvekkili lehine kararlar verildiğini, —-yaptığı ve sanki toplantılarda müvekkilinin varmış gibi karar aldığının müvekkillerince bilindiğini, bahse konu —– bir kısmının yok hükmünde olduğunun tespiti ile ilgili olarak da yargılama sürecinin yürütüldüğünü, müvekkili lehine kararların da temin edildiğini, işbu davanın davalısına —– ihtarnamesi ile müvekkilinin pay sahipliğinden doğan hakların kullanımı için gerekli davaların ikame edileceği, öncesinde bilgi alma ve inceleme hakkının tesisi için gerekli hazırların yapılması ve belgelerin hazır edilmesinin ihtar edilmiş ise de bu hususta davalı tarafça herhangi bir aksiyon alınmadığını, müvekkilinin yasal haklarının temininin mümkün olmadığını, bu sebeple, işbu bilgi alma ve inceleme hakkı davasının açılması zarureti hasıl olduğunu, müvekkilinin dava ikamesi dışında bilgi alma, soru yöneltme ve inceleme hakkını kullanabileceği olağan ve olağanüstü genel kurullardan da haberi bulunmadığını, genel kurullar aracılığı ile bilgi alma hakkının da mümkün olmadığını, nitekim, bu hakkın bizzat tesis edilememesi nedeniyle —– sayılı dosyası ile bilgi alma ve inceleme davası ikame edildiğini ve fakat davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, müvekkilinin —- oranında en büyük hissedarı olduğu —- işletme devri olacak şekilde bütün hisselerinin satışı için — tarihinde ihale yapılacağı ilan edilmiş olup bu satışın durdurulması/iptali istemiyle —- esas sayılı dosyası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, usulsüz biçimde satış aşamasına getirildiği anlaşılan muhatap şirketin en büyük hissedarının yok sayılmasının mümkün olmadığını, yine usulsüz/kanunsuz/keyfi tavırla satış aşamasına getirildiği ifade edilen muhatap şirketin—– numaralı ihtarnamesi ile talep ettikleri bilgilere sahip olduğunu ve fakat bu bilgi ve belgeleri özellikle kendileri tarafından sakladığı sonucuna ulaşmanın da yanlış olmayacağını, pay sahiplerinin özel denetçi tayini taleplerini ileri sürerken zarara uğradıklarının kesin kanıtlarla ispatlamasına gerek olmadığını, yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmesi yeterli kabul edildiğini, ikna edici bir şekilde ortaya koymalarının yeterli olduğunu, davalı şirketin —-işletme devri niteliği sağlayacak şekilde satışını gerektiren işlemlerin incelenmesi konusunda şirkete özel denetçi tayini talep edilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunu, davalı şirketin —- tarihinde satışının gerçekleşeceği —- tarafından ilan edildiğinden, öncelikle işbu davada özel denetçi tarafından bir ön rapor temin edilinceye kadar satış işleminin ihtiyati tedbiren durdurulmasına, —- davalı şirketin—–şletme devri niteliği sağlayacak şekilde satışını gerektiren işlemlerin incelenmesi için özel denetçi tayin edilmesine, öncelikle ön rapor temin edilmesine ve raporun incelenmesi ve aydınlatılması istenen hususların özel denetçiye beyan edilmesi sonrasında nihai raporun temin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”Vekaletnamenin ibrazı” başlıklı 76. maddesinin 1. fıkrasında; “Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır.” hükmüne, aynı Kanun’un ”Vekaletnamesiz dava açılması ve işlem yapılması” başlıklı 77. maddesinin 1. fıkrasında ise; “Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapılamayacağını, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebileceğini, bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır.” hükmüne yer verildiğini,—— uygun olarak dışarıda yazılıp getirilen kâğıtların üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti veya tarihi onaylamanın noterlerin görevi olduğunu, —– memleketlerde noterlik işlerinin, —-tarafından görüleceği, ——— usûlü uyarınca yapılan noterlik işlemlerinin altındaki o memleketin yetkili mercinin imza ve mührünün —— tarafından onanacağı ve özel kanun hükümlerinin saklı olduğu kurala bağlandığını——dahilinde,——; bu hükümlerin, —–hareket edebilme, yabancı memleketlerde usûlü uyarınca yapılan noterlik işlemlerinin altındaki o memleketin yetkili mercinin imza ve mührünü onaylayabilme görevleri verdiği anlaşıldığını, davanın, davacı —–dilekçe ile açıldığını, —- vekil tayin edildiğine dair vekaletnameye bakıldığında; söz konusu vekaletnamenin —- düzenlendiğini, —– dava dosyasına sunulduğu, vekaletnamede yabancı ülke noter mührünün olduğunu, ancak ——tarafından herhangi bir onay işleminin bulunmadığının anlaşıldığını, davacı tarafın usulüne uygun şekilde —— tarafından onaylanmış veya düzenlenmiş vekaletname olmadan ikame etmiş olduğu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, müvekkili şirkete —- kayyım atandığını ve devamla kayyımlar yetkilerini —– devrettiğini, müvekkili şirket, —–yönetilmekte olup tüm ortaklık paylarının idare yetkisine sahip olduğunu, davacı tarafın iş bu hususa muttali olduğunu, buna rağmen davacı tarafın, müvekkili şirketin—– olmasını bilmesine rağmen, dava dilekçesinde bu hususların izahından kaçındığını, bu durumun mahkemenin müvekkili şirketin ortaklık payı ve yönetim organı yetkilerinin tümüyle —– yazıya istinaden, —-davacı taraf——– yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tamamı —–verildiğini, bu kapsamda davacı tarafın müvekkili şirket ortaklık payına ilişkin hiçbir yetkisinin bulunmamakta olup davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini,——-soruşturması kapsamında kayyım atanmış olup devamla kayyımların yetkisi —devredildiğini, müvekkili şirket yönetimine,—– sonlandırılarak, tüm yetkilerin—– devredildiğini ve işbu husus —- yayımlandığını, bu durumda —–öngörülen şirket genel kurul ve denetçilerine tabi olmadan —–terör örgütü soruşturması kapsamında, kayyım atandığını ve devamla kayyımların yetkisi sonlandırılarak, tüm yetkilerin —- teşebbüsünden sonra kayyım atandığını, devamla kayyımların yetkisi —– makamının muhtelif kararlarıyla—– atamalar yapıldığını, müvekkili şirketin, tüzel kişiliğini devam ettirmek sureti ile —–tarafından——- uygun olarak ve basiretli tüccar gibi” yönetildiğini, —– darbe girişiminden sonra —- soruşturması kapsamında müvekkili şirkete kayyım atandığını ve devamla şirketlerin tüzel kişiliğinin korunarak—– olarak atandığı müvekkili şirket, — aleyhe olan yahut kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaksızın ve şirket—– tabi olmaksızın —- yönetildiğini, davacı tarafın iddiaları tamamen mesnetsiz olup davanın reddini gerektirdiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkilinin genel kurul aracılığı ile bilgi alma hakkı olduğunu ve müsadereye yönelik yargı kararı olmadığını iddia ettiğini, oysaki müvekkili şirket yönetimine,—–soruşturması kapsamında, kayyım atanmasına karar verildiğini, devamla kayyumların yetkisi sonlandırılarak, tüm yetkilerin—- devrine karar verildiğini, bu nedenle müvekkili şirket yönetimi tamamen ——Şirket, hak ve menfaatleri gözetilerek ticari teamüllere uygun bir şekilde basiretli bir tacir gibi yönetilir. Şirketin iktisadi faaliyetlerini sürdürmesi, üretim ve istihdama katkı sağlaması esastır.” hükmü kapsamında müvekkil şirket yönetiminin tümüyle——kısıtlayıcı hükümlerine tabi olmadan yönetilen müvekkil şirket yönetimine denetçi atanması talebi kanuna aykırı olduğunu, bu nedenle davacı tarafın taleplerinin yasal dayanağı olmamakla birlikte özel kanun hükümleri gereği müvekkil şirketin ——dahi bulunmadığını, davacı tarafın taleplerinin, müvekkili şirketin tabi olduğu özel kanun hükümleri kapsamında reddi gerektiğini, müvekkili şirket yönetim kurulunun oluşum amacı, kayyım yetkisi ile kamu tarafından el konulan şirketin, —oluşturulan yönetim kurulunca yönetilmesi olduğunu, bu bağlamda müvekkili şirketin; olağan uygulamalar —- aleyhe hükümleri kapsamında değerlendirilemeyeceği açık olup, —– organı bulunmayan müvekkil şirket ——- tam yetkili şekilde hareket serbestisine sahip olduğu tartışmasız olduğunu, bu kapsamda davacı tarafın tüm talepleri haksız ve hukuki mesnetten yoksun olup davanın reddine, davacının haksız ve mesnetsiz davasının ve ihtiyati tedbir talebinin reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının ortağı bulunduğu —— özel denetçi atanmasına ilişkindir.
Mahkememizce şirketin —— kayıtları ile genel kurul tutanakları ve şirketin diğer kayıtları getirtilmiş, bu kayıtlara göre şirkete özel denetçi atanmasına ilişkin şartların mevcudiyeti hususunda bilirkişi raporu alınmıştır.
Dosyadaki belgelere göre davacının, davalı şirkette pay sahibi olduğu anlaşılmakta olup, dava konusu olan anonim şirketlerde pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında düzenlenen özel denetçi atanması talebinin TTK m. 438’de düzenlendiği görülmektedir. Buna göre;
“MADDE 438- (1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.”
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, özel denetçi atanması talebi anonim şirketlerde genel kurulda kullanılabilecek pay sahipliği haklarından olup, pay sahibinin bu hakkını kullanabilmesi için öncelikle bilgi alma veya inceleme hakkını kullanmış olması şarttır.
Bilgi alma ve inceleme hakkı pay sahipliği hakları, TTK m. 437’de değişik yönleri ile düzenlenmiştir;
“MADDE 437 (1): Finansal tablolar, —— yönetim kurulunun kar dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az —– önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurur. Bunlardan finansal tablolar ve——— yıl süreyle merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosu ile bilançonun bir suretini isteyebilir.
(2) Pay sahibi—–, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi—– bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.
(3) Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.
(4) Şirketin ticari defterleri ile yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu husustaki kararı gerekir. İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.
(5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.”
Bu düzenlemeye göre pay sahibi bilgi alma ve inceleme hakkını genel kurul toplantısında şirket yöneticilerinden ve denetçilerden bilgi talep ederek, genel kurul izni veya yönetim kurulu kararı ile şirketin ticari defterleri ve yazışmalarını inceleyerek kullanacak, bilgi alma ve inceleme talebinin cevapsız bırakılması, haksız olarak reddedilmesi, ertelenmesi durumunda bilgi alamayan pay sahibi mahkemeye müracaat edebilecektir. Bilgi alma ve inceleme hakkının bu çerçevede kullanılmasından sonradır ki, pay sahibi TTK m. 438 vd hükümleri çerçevesinde özel denetçi atanması talebinde bulunabilecektir.
Özel denetim isteme hakkını düzenleyen TTK m. 438 hükmüne göre pay sahibinin bu talebini öncelikle genel kurulda talep etmesi gerekmektedir. Genel kurulun bu talebi onaylayıp onaylamamasına göre ise TTK m. 438/2 veya TTK m. 439 hükümleri çerçevesinde mahkemeye müracaat ile özel de-netçi atanmasını talep etme hakkı doğacaktır. Genel kurulun özel denetçi atanması talebi ile ilgili vereceği karara göre, pay sahibinin mahkemeye müracaat süresi de her iki hükümde farklı düzenlenmiştir. Genel kurul talebi onaylarsa otuz gün içinde mahkemeye müracaat edilmesi gerekir. Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi durumunda ise azınlık sıfatına sahip pay sahipleri veya paylarının itibari değeri toplamı ——- olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilirler. Şu halde TTK m. 438 uyarınca pay sahibinin mahkeme aracılığı ile özel denetçi atanması talebinde bulunabilmesi için, öncelikle genel kurulda özel denetçi atanmasını istemesi gerekmekte, genel kurulda bu yönde bir talepte bulunmadan mahkemeye müracaatla özel denetçi atanmasını isteme imkanı bulunmamaktadır.
Mahkememize sunulan——- bilirkişi raporunda özetle;Davacının davalı şirkette pay sahibi sıfatına sahip olduğu, mahkeme aracılığı ile özel denetçi atanmasının talep edilebilmesi için bu talebin öncelikle genel kurulda ileri sürülmesinin gerektiği, genel kurulun vereceği kabul veya red kararına göre mahkemeye müracaat edebilecek kişilerin ve müracaat sürelerinin değişeceği, somut uyuşmazlıkta davacı tarafça özel denetçi atanması talebinin genel kurulda ileri sürülmediği,bu sebeple mahkeme aracılığı ile özel denetçi atanması talebinde bulunma imkanının da bulunmadığı yönünde rapor ibraz etmiş, bilirkişi raporu denetime ve dosya kapsamına uygun, hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Sonuç olarak bilirkişi raporu, ticari şirket defter ve kayıtları, —– ve—— kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, davacının özel denetçi atanması talebinin yukarıda açıklandığı üzere öncelikle —– ileri sürülmesi gerekirken bu talebin genel kurulda yapılmadığı, bu nedenle mahkeme aracılığıyla özel denetçi atanması talep şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
2)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4)Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalı vekili için tayin olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022