Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/175 E. 2022/640 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/175 Esas
KARAR NO : 2022/640

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalı borçlu—– ile ticari ilişkilerinden dolayı cari hesap işlemlerinden doğan ödemelerinin yapılmadığını, davacı tarafın müvekkil şirket kayıtlarına ve faturaya dayanan söz konusu alacağın tahsili amacıyla görüşmeler yapıldığını, davalı tarafın ödemeden imtina etmesi sonucu icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli olarak alacağı geciktirmeye yönelik, haksız ve kötü niyetli itirazda bulunduğunu, takibin durduğunu, ———numaralı dosyasındaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, davalı tarafın %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı tarafın süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığı görüldü. Davalı vekilinin duruşmalardaki beyanında davanın reddini talep ettiği görüldü.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Mahkememizce taraf şirketlerin defterlerinin incelenmesi için mahkemede defter inceleme günü verildiği, buna ilişkin ara kararın taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı tarafın defter inceleme gününe katılmadığı, defterlerini ibraz etmediği ve yerinde inceleme talebinde bulunmadığı görüldü.
SMMM bilirkişisinin bilirkişi kök raporunda sonuç kısmında özetle:
“1.Davacı tarafın münhasır davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına dayandığından, uyışmazlığın davalının ticari defter ve kayıtlarına göre çözümlenmesi gerektiğini kabul ettiğini,
2.Davalının meşruhata rağmen ticari defterlerini ibraz etmediğinden dolayı, ibrazı talep eden davacının iddiasını ispat edilmiş sayılacağı,
3.Davacı şirket ile davalı şirket arasında takibe konu olan faturaların —- yer almış olması, iki taraf arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu,
4.Takibe konu olan irsaliyeli faturalar muhteviyatı hizmetin davalıya teslim edildiği ve fatura muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığından dolayı,6102 sayılı T.T.K. 21/2 maddesine göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen fatura muhteviyatının kabul edilmiş oldu u,
5.Davacı şirketin ——– takip tarihi itibariyle davalı şirketten faturaların toplam tutarı olan —— tutarında alacaklı olduğu,
6. Davalı şirketin takip konusu faturalar muhteviyatı hizmeti alamadıkları veya bahsi geçen faturaların kendilerine tebliğ edilmediği şeklinde bir itirazın bulunmadığı,bu sebeple bahse geçen fatura bede lerinin davacı tarafa ne şekilde ödendiğinin ispat ——davalı tarafa ait olduğu,
7.Davacının tacir oluşu nedeniyle davalı şirketten—-.tutarlı alacağı için ticari işlerde işlemiş faiz için öngörülen avans faiz oranı ile ve 29.09.2015 takip tarihinden itibaren de %10,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi(3095m2/2) talebinde bulunabileceği,
8. Davacı tarafın icra inkar tazminat talepleri konusundaki takdirinin münhasıran Sayın Mahkeme’ye ait olduğu,” hususlarının rapor edildiği görüldü.
Davalı tarafın tekrardan bilirkişi incelemesi talebinde bulunduğu bunun üzerine dosyanın bilirkişiye ek rapor düzenletilmek üzere tevdi edildiği görüldü.
Bilirkişi ek raporu sonuç kısmında; “
“1-Ticari defterlerinin getirilmesi yönünde yapılan tebligat’ın usulüne uygun olarak yapılmadığı ve dolayısıyla defterlerinin incelemeden rapor düzenlendiğine ve vekiledenimin defterlerin incelenmesine dair itirazın incelenmesinde;
-Kök raporda da belirtildiği üzere,Davalı —– defterleri sunmadığı gibi yerinde inceleme talebinde bulunmadığından dolayı,ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılamadığını,
BUNA RAĞMEN, Kök raporun hazırlanması süresince de davalı taraf defterlerin incelenmesi için davalı ŞİRKET YETKİLİSİ ile yapmış olduğum müteaddit defalarca yapılan——— istenilen belgelere ulaşılamamıştır.
Bu nedenle, Davalı taraf defterleri ibraz edemediğinden dolayı — yıllarına ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılamamıştı.
BU DEFA, Davalı vekilin talebi doğrultusunda——- Davalı yerinde yapılan —-yıllarına ait ticari defterlerin, inceleme talebine istinaden davalı tarafça ibraz edilen defter ve belgeler tarafımdan incelenmiş ve yapılan tetkikat sonuçları aşağıdaki şekilde rapora bağlanmıştır.
DEFTER NEVİ DÖNEMİ TASDİK MAKAMI TASDİK TARİHİ VE NO.SU
Yevmiye defteri —– —–
Yevmiye defteri —–
Defteri kebir —
Envanter Defteri —-
Yevmiye defteri ——
Yevmiye defteri —-
Defteri kebir —-
Envanter Defteri —-
Davalı tarafından TTK gereği tutulması ve tasdiki zorunlu 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış,defterlerin ve yardımcı kayıtların birbirini teyit eder usulüne uygun şekilde tutulmuş olduğu görülmekte,takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere davalının 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine kesin delil vasfının bulunduğu kanaatine varılmaktadır.
Kök raporda da belirtildiği üzere,Dava dosyasındaki belgelere göre Davacının davalıya düzenlemiş olduğu —— kaynaklanan toplamda —,Davalının ticari defter kayıtlarında —- tarihinden—- tarihleri arasında yer aldığı ve bu faturalara ait herhangi bir ödemelerin davacıya yapılmadığı,(Ek:2- 2 sayfa)
2-Yargıtay kararına göre’’Faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlamadığını,Malın teslim edilmesinin ispatlanması gerektiğini,sadece ——dikkate alınarak davacının edimlerinin yerine getirdiğinin kabulü ile alacaklı olduğuna kanaat getirilip bu yönde rapor hazırlanmasının hukuken mümkün olmadığını ve dolayısıyla davacının edimlerini yerine getirdiğini somut olarak ispatlaması gerekir’’ kararına göre hazırlanmış olan bilirkişi raporunu kabul etmediklerine dair itirazın değerlendirilmesinde;
-Kök raporda da belirtildiği üzere,Takibe konu olan faturaların, İrsaliyeli Fatura olarak düzenlendiği ve düzenlenen faturalara ait hizmetlerin teslim şeklinin İrsaliyeli Fatura olarak teslim edildiğinin, gerek Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddeleri ve Tebliğleri ile gerekse de —–yapılan açıklamalara dayanılarak hizmetin teslim şeklini açık bir şekilde ifade edilmiş olup takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğu,
-Davalı taraf defterlerinde yapılan incelemelerde,takibe konu edilen faturaların ticari defter kayıtlarında yer aldığının görüldüğü, Faturalara karşı itirazının yapılmadığı, Faturanın karşı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin ticari defter kayıtları ile belgelendirdiği ve bu nedenle 6102 sayılı Yeni TTK’nın 21/2 maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturalara itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğünün davalı firmaya ait olduğu,
Nitekim,—- kararında;
‘’Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek kullanan kimse,bu faturanın ticari defterlerine kaydı gereken bir belge olduğunu,mal ve hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır.Ticari defterlerine kayıt etmemiş olsa bile kesin delil sayılan ticari defterlerinde kayıtlı olması gereken bir belge olduğu için ticari defterleri de aleyhine kesin delil olacağından,fatura sebebiyle mal ve hizmet almadığını,bu faturalardan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlanması gerekir.’’ şeklinde belirtiği,
—-. içtihadında” faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlayamaması durumunda ticari defterlerle desteklenmesi gerektiğini ve faturanın ticari defterlere kaydedilmiş olmasının malın teslim edildiği ve içeriğinin kabul edildiğine dair karine teskil ettiğini”belirtilerek konuyu özetleyen bir karar oluşturulmuştur.
3-Celse arasında mahkemeye sunulan, davacı şirketin —— şirketi olan ———— hesap hareketleri —- bilirkişi tarafından hesaba alınmadığına dair itirazin değerlendirilmesi;
-Öncelikle belirtmeliyim ki,celse arasında sunulan banka hesap ekstresinin dikkate alınmadığına dair itirazlarında, Bilirkişi olarak dava dosyasında da görüleceği üzere dava dosyasının—- alındığının açıkça görüldüğü,banka —- ise davalı vekili tarafından 24.11.2021 tarihinde uyap üzerinden sayın mahkemeye gönderildiği,
Davacı —-yapılan ödemelere gelince;——. Bir kişiye olan borç için o kişiden başka birisine ödeme yapılması durumunda’’temsil’’ müessesesi devreye girer.Ödeme yapılan sahış,alacaklının ödeme almaya yetkili temsilcisi ise borç kapanır.ancak değilse bu durum alacaklının yetkisiz temsilcinin işlemine icazet vermesi kabul etmesi gerekir. O halde somut olayda ödeme yapılan kişilerin yetkili olmasıdır.
Davacı—–davacı şirketin —- karar tarihinde alınan—-,ortaklardan ——– 10 yıl süre ile şirketi tam temsil ve ilzama yetkili kılınmasına ve şirketin tek ortağı olarak tescil edildiğinin belirlendiği,(Ek:3-1sayfa)
Dolayısıyla,Davalı şirketin temsilcisi tarafından kendi şahsi hesabından davacı şirketin temsilcisi olarak sadece———- olduğu,diğer kişilerin şirketin temsilcisi olmadıkları,—- ve 2014 yıllarında gönderilen toplam tutarın 6.780,00 TL. olduğu,Ancak, ticari defter kayıtlarında yapılan incelemelerde bu tutarların da kayda alınmadığı gibi ——— olarak yapılan ödemelerin de davacı şirkete yapılmış sayılmayacağı,
SONUÇ:
Bilirkişi görev tanımı doğrultusunda ,dava dosyası ile davalı tarafından ibraz edilen ticari —- kayıtları ve uzmanlık alanımızla sınırlı olarak yapılan incelemeler sonucunda;
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davalı vekilinin itirazları üzerine yapmış olduğum EK inceleme ve değerlendirmelerimle birlikte Kök rapora ek olarak iş bu raporumu Yüce Mahkemenin takdirlerine saygıyla arz ederim ” hususlarında rapor takdim edildiği görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Davaya konu uyuşmazlığın tespiti; Taraflar arasında mevcut olduğu ileri sürülen ticari ilişki sebebiyle davacı tarafça davalı ile yapılan alım satım işlemi karşılığı alacaklarının tahsili yönünde yapılan takipte davacının davalıdan takibe konu fatura alacaklarının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için;
a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- dosyasının incelenmesinde; tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçlulya tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından süresinde borca itiraz edildiği, huzurdaki davanın 18/03/2021 tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalıların yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara ve faizine ilişkin açıklama ve değerlendirmelere mahkememizce de itibar edildiği ve takip tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten kaydi 34.397,00-TL alacaklı olduğu, davanın taraflarının—– ilgili vergi dairesine bildirdiği, Tarafların vergi dairesi Beyanlarının birbirleriyle uyumlu olduğu, davalının verilen süre ve ihtara rağmen ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, takibin belirtilen miktar üzerinden devamına karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
-Davalının —– yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin toplam 34.397,00-TL asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağı takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 2.349,65-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan —– harçtan mahsubu ile bakiye — davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—–arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1095,50-TL yargılama gideri ile davacı tarafından dava açılışta yatırılan 449,09-TL harç toplamının davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—— davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.