Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/122 E. 2022/330 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/122 Esas
KARAR NO: 2022/330
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/02/2021
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı asil dava dilekçesinde özetle; — sitesinden tedarikçi——– marka yazıcı ürünün tarafına ulaştıktan kısa bir süre sonra arızalandığını, buna isitnaden ürünün onarımı veya değişimi için servis adresine ürünü göndermek istediğini, firma sahibinin üründe yazılım hatası olduğunu ve yeniden yazılım yüklenmesi gerektiğini belirttiğini, ürün garantili olduğu için verilecek olan servis adresine ürünü göndereceğini ve arızanın onarılmasını talep ettiğinde ise—– masraf olacağını ve ödeme yapıldığı takdirde ürünün onarılacağının belirtildiğini, ürünün —-kapsamında olması nedeniyle —- satın aldığı yazıcı için —–parasını nasıl vereceğini satıcıya ilettiğini ancak satıcının ilgilenmediğini ileri sürerek ürünün birebir sıfırı ile değişimini veya maddi tüm zararının ilgili firmadan karşılanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, zamanaşımı itirazlarını saklı tuttuklarını, yetki itirazında bulunduklarını, davacının dava konusu ürüne yönelik ayıp iddiası bulunduğunu, dava konusu ürünün davalı tarafından kusursuz bir şekilde teslim edildiğini, müvekkili olan davalının bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Ayıp iddiasına dayalı satıma konu ürünün yenisi ile değişimi; aksi halde maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
——cevabi yazısı dosya içerisinde mübrezdir.
Mahkememiz dosyasının —- tarihli celsesine davacı asil mazeretsiz katılmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, davacı tarafından —– tarihinde yenileme talebinde bulunulduğundan yargılamaya devam olunmuştur.
6100 sayılı HMK 114/1-c maddesinde görev dava şartı olarak gösterilmiş olup, anılan Kanun 115. maddesinde dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi Mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Kanun’un 3/1 maddesine göre;
k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade etmektedir.
Aynı Yasanın 73. Maddesi ile bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
İddia, savunma, celp edilen belgeler birlikte tartışılıp değerlendirildiğinde; —–cevap yazısında davacının mal alış/satışının —– kararında belirtilen tutarların altında kaldığı—–yıllarında işletme hesabına göre defter tuttuğu, ilgili yıllara ilişkin müzekkere ekinde bulunan beyannamelerin vergi dairesi cevabını doğruladığından davacının tacir olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında —–tarihli mesafeli satış sözleşmesi bulunduğu, mesafeli satış sözleşmesine konu ürün bakımından ayıp iddiasına dayalı ürün satışı ve bedeline ilişkin uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı, davacının tüketici davalının ise sağlayıcı konumunda olduğu, Mahkememizin uyuşmazlıkta görevli olmayıp, 6502 sayılı Kanun 73. madde uyarınca huzurdaki davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)6100 Sayılı HMK m.114/c ve m.115/2 gereği göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görevli Mahkemenin——- Tüketici Mahkemeleri olduğunun TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK m.21 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-)6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin e- duruşma yolu ile yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde—– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.