Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/109 E. 2022/191 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/109 Esas
KARAR NO : 2022/191

KARAR TARİHİ : 25/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında—–sözleşmesi gereğince davacı şirket tarafından——- hizmetlerinin davalı şirket tarafından verileceği ve sözleşme bedelinin yıllık peşin olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını,——sözleşme bedelinin davacı şirket tarafından peşin ödendiğini, davalı şirketin 08/10/2020 tarihinden itibaren — hizmeti vermediğini, hizmet vermeyen davalı şirkete peşin olarak ödenen bedelin iadesi için — tutarlı iade faturasının düzenlendiğini,—yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirkete ihtaren bildirildiğini, davalı şirketin ihtarnamenin tebliğinden itibaren süresi içerinde ödeme yapmadığını, icra takibini uzatmak maksadı ile borca itiraz ettiğini, bu nedenle borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın 20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davalı şirket arasında uzun yıllardır süre gelen hizmet ilişkisi bulunduğunu,———- hizmetinin davacı şirket ile yapılan—– yenileneceği konusunda —- sonra davalı şirket tarafından davacı — onayı ile ———-fatura kesildiğini, ancak davacı şirket tarafından nedeni anlaşılmayan bir şekilde bu faturaya karşılık dava konusu— bedelli ve —- —–iade açıklama haksız bir iade faturası düzenlendiğini ve akabinde—keşide edildiğini, ihtarnamede – şirketinizle imzalanan ——– dönemine ilişkin sözleşme bedelinin peşin olarak ödenmesine rağmen — tarihinden bu yana —vermediği ve 08/10/2020 tarihinden bu yana şirketin firmaya olan tutumundan — hizmeti veremeyeceğinin anlaşıldığını, —-sözleşme sonu olan —- kadar olan döneme ilişkin şirketinize ödemiş olduğu ödemelerin iadesini talep ettiğini – bildirerek, davalı şirketçe davacıya kesilen —- olarak — temel faturaya da haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz edildiğini, taraflar arasında — sözleşmenin — başlıklı 8. Maddesi ile sözleşmenin süresi ve fesih usulü düzenlendiğini buna göre – 8.2 taraflar, herhangi bir tarafın iş bu sözleşmede yer verilen koşul ve şartlara aykırı hareket etmesi halinde diğer tarafın bu durumun giderilmesine dair yazılı bildirimde bulunarak en az 10 (on)iş günü süre vereceğini ve bu süre içerisinde ihlalin/aykırılığın giderilmemesi durumunda bildirimde bulunan tarafın iş-bu sözleşmeyi tek taraflı olarak derhal feshedebileceği kabul, beyan ve taahhüt ederler.- şeklinde olduğunu, sözleşme nadde 8.2 gereğince davacı şirketin, davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını tespit ettiğini iddia ettiği, 8/10/2020 tarihinden başlamak üzere bu ihlalin veya aykırılığın ne olduğuna ilişkin ve bu durumun giderilmesine lişkin yazılı bir bildirimde bulunarak —– sayılı ihtarnamesi ile de taraflar arasındaki sözleşmeyi fesih etmediğini, davalı şirketin sözleşme gereğince hizmet vermeye devam ederken ve davacı şirketin talebi doğrultusunda hizmet vermeye devam etmekteyken taraflar arasında akdedilen —Sözleşmesi fesih usulüne aykırı olarak, davalı şirkete aykırılığın bildirilmediğini ve süre verilmediğini, davacı şirket tarafından gönderilen ihtarda sözleşmenin fesih iradesinin açıkça ortaya konulmadanı davalı şirkete haksız olarak iş bu davanın mesnedi yıllık seviye sözleşmesi — bedelinin fatura bedelinin haksız talep edildiğini, sözleşmenin hali hazırda yürürlükte olduğunu bu nedenle açılan davanın haksız olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, taraflar arasındaki ticari nitelikli hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
— sayılı dosyası celp edilmiştir.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU/TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1):”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2):”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3):”İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4):”Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5):”Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve —— hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2):”Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, —- kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, — ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, —veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın—- ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir —–olup tacirdir. Davalı taraf bir —- olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer —– olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın —-işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada,—Mali Müşavir bilirkişisi marifeti ile inceleme yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. —- bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; —yasal süresinde onaylandığı ve davacı-davalı şirketin ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olmasından dolayı davacı-davalı şirketin — yılları ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Hizmet sözleşmesi 8.maddeye uygun fesih işleminin olup olmadığı hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğu, Takip ve davaya konu cari hesap alacağını oluşturan davacı —-faturasının davacı ve davalı ticari defterlerine kaydedildiği, davalı şirketin düzenlediği — iadeye iade faturasına 8 günlük yasal süre içerisinde davacı şirket tarafından noter kanalı ile itiraz ihtarı ve iptali yapıldığı, defter kayıtlarına işlenmediği ———- beyan edilmediği, dosya içeriğinde davalı şirket tarafından bu itiraz ihtarına karşı — haricinde karşı bir delile rastlanmadığı, davacının davalıdan —– bakiyesinin — olduğu görüşünü belirtilmiştir.
Mahkememizce dosyada bulunan bilgi ve belgeler, dosyada alınan rapor, ticari defter kayıtları sonucunda; tarafların —süresinde onaylandığı ve davacı-davalı şirketin ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olmasından dolayı davacı-davalı şirketin ——— defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Takip ve davaya konu cari hesap alacağını oluşturan davacı şirketin düzenlediği — davacı ve davalı ticari defterlerine kaydedildiği, davalı şirketin düzenlediği — numaralı iadeye iade faturasına 8 günlük yasal süre içerisinde davacı şirket tarafından —- ile itiraz ihtarı ve iptali yapıldığı, davacı defter kayıtlarına işlenmediği — edilmediği görülmüştür.
Taraflar arasında ticari defterlerde — işlemin olmadığı görülmektedir. Davaya konu — iade faturası taraflar arasında ihtilaflı bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla — mal ve hizmetin davacı tarafından alınıp alınmadığı, davacının iade faturası düzenlemesinin yerinde olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Taraflar arasında, davacının davalıdan — —–tarihli sözleşme yapılmış olduğu, sözleşmenin bir yıl boyunca geçerli olacak şekilde düzenlendiği görülmektedir. Davaya konu ihtilafın takip eden yıllara ilişkin olduğu, sözleşmede takip eden yıllara ilişkin bir hüküm bulunmadığı, takip eden dönemler için davacının almadığı bir hizmet için bedel ödemesinin hakkaniyetli olmayacağı değerlendirilmiştir. 08.10.2020 tarihinden itibaren davalı tarafça her hangi bir hizmet verilmemiş olduğu, —- bir yıllık hizmet bedeli olduğu, bir yıllık dönemin —arası için davalının hizmet bedeline hak kazanmış olduğunun değerlendirilmesi gerektiği, bu dönem için hesaplama yapıldığında — davalının hizmet bedeli alacağının olduğu, bu bedelin mahsubuyla toplam ücreti peşin olarak ödemiş olmasından dolayı — davacının alacaklı olduğu, davalının ihtarnamenin tebliği olan —temerrüde düşmüş olduğu, bu sebeple davacının —— işlemiş faiz alacağı olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle davacının davalıdan—— işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.942,52-TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Alacak likit olmadığından ve alacak miktarı yargılama sonucunda belirlendiğinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Davacının reddolunan kısım yönünden kötü niyetli olarak takip başlattığına dair kanaat oluşturacak bilgi ve belge bulunmadığından, davalının kötü niyet tazminat talebi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2—-Esas sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —- asıl alacak, 199,56-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.942,52-TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacak likit olmadığından ve şartları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
4-Reddedilen miktar yönünden şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
5-Karar ve ilam harcı olan 952,41-TL harçtan yatırılan peşin harç 266,71-TL’nin mahsubu ile geri kalan 685,70-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 266,71-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 953,00 TL yargılama giderinin davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak 850,49-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
10-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli— göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
11-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 1.674,86-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
13-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile ——-ücretinden davanın kabul ve red oranına göre 1178,14 TL’nin davalıdan, 141,86 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin —– yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.