Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/104 E. 2023/42 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/84 Esas
KARAR NO: 2023/104
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/01/2020
KARAR TARİHİ: 07/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklının,——— sayılı dosyaları ile müvekkili olan davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla toplamda 6 adet icra takibine başladığını, davacı aleyhine baştatılan icra takiplerine konu muharrer senetlerin davalı ile davacı arasında karşılıklı güven çervevesinde sözlü olarak sipariş verilen ürünlere(muhtelif boya) karşılık olup ve yıllık ürün bağlantısı yapmak için verilen avans niteliğindeki senetler olduğunu, davacının icra takiplerine konu senetler ile birlikte davalıya toplam 11 adet senet verdiğini, verilen bu senetlerin davalının satmış olduğu muhtelif boyaların temini için avans niteliğinde ön ödeme olarak verilen senetler olduğunu ancak davalının bu zamana kadar boyaları müvekkili olan davacıya temin ve teslim etmediğini, İlk iki senedin vadesi geldiğinde davacı tarafından ———-ödemesi yapıldığını ve ödenen senetlerin bankadan davacı tarafından alındığını, davacının davalıya sipariş verdiği ürünleri teslim etmesi için bir kaç defa uyarmış olup eğer temin edilmeyecekse vermiş olduğu senetlerin iadesini ve ödediği bedellerin de geri verilmesini talep ettiğini, davalı firmanın bu zamana kadar davacıyı oyalayarak senetleri vermediğini ve sipariş edilen ürünleri teslim etmediğini, davacıya verilen herhangi bir fatura olmadığını, verilen senetlerin davalı alacaklıdan kaynaklı olarak bedelsiz kaldığını, davacının bir zaman ticari faaliyetine ara vermiş olup —— ticari faaliyetlerine başlayacağını belirterek davalıdan senetlere karşılık mal tedarik etmesini istediğini, bu durumun eskiye dayanan karşılıklı güvene dayalı bir ticari faaliyet olduğunu, davalı ile davacının ticari ilişkisinin eskiye dayandığını, daha önceki ticari ilişkilerinde de avans olarak senetler/çek verilerek ürün siparişi edildiğini ve davalı tarafından belirli aralıklarlar ürünlerin teslim edildiğini, ancak davalı şirketin son zamanlarda piyasaya olan borcunu ödeyemediğinden satacağı ürünleri tedarik edemediğini ve oluşan güven itişkisini kötüye kullanarak davacıdan almış olduğu senetlerin karşılığı ürünleri tedarik etmediğini, senetleri geri vermediğini, Müvekkili olan davacı ve davalı şirketin ticari defter kayıtları geçmişe dönük incelendiğinde, karşılıklı güven ilişkisi gereği avans niteliğinde ön ödeme olarak senet, çek vs. Verildiğinin görüleceğini, verilen bu ön ödemelerin ve ürün bağlantısı yapılmasının gayesinin ortasında gelebilecek zamlardan, fiyat artışlarından etkilenmemek için yapılan anlaşma gereği olduğunu, her iki tarafın ticari faaliyetlerini böyle yürüttüğünü, Senet bedellerinin davalı alacaklı tarafından cebri icra yolu ile tahsil edilmesiyle borçlar hukuku anlamında bir sebepsiz zenginleşme durumu ortaya çıkacağını, zira senet borçlusu bakımından mevcut olmayan bir borç için ödeme yapma zorunluluğu söz konusu olacak ve malvarlığının aktif kısmında bu otanda bir azalma meydana geleceğini, karşı taraf bakımından da yüklenilen edimi yerine getirmeksizin senet bedelini tahsil etmiş olduğu için bir zenginleşme durumu hasıl olacağını, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak üzere davalı aleyhine açılan Menfi Tespit davacının kabulüne; Belirlenen yükümlülüklerinin davalı şirket tarafından kasten ve hiçbir surette yerine getirilmemiş olması sebebiyle, davacının davalı şirket lehine keşide ettiği senetler karşılığında davalı Şirkete herhangi bir Borcunun Olmadığının Tespitine, Öncelikle dava konusu bonolardan kaynaklı icra takiplerinin haksız olarak başlatılması nedeni ile davacının telafisi imkansız zararlara uğrayacağından teminatsız veya Mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında iş bu dosya kapsamında yapılacak davaya konu icra takiplerin durması için ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, müvekkili olan davacı aleyhine———– olmak üzere toplam 6 adet icra takibinin tüm alacak ve ferileriyle birlikte iptaline ve senetlerin taraflarına verilmesine, bedelsiz kalan senetleri icra takibine konu eden davalının kötü niyetli hareket etmesi sebebiyle %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı tarafından davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı tarafa yapılan usulüne uygun tebliğe karşın davaya cevap verilmediğinden , HMK m.128/1 uyarınca davalının dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları inkar ettiği varsayılmıştır.
—— sayılı takip dosyaları celp edilmiştir.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi yönünden; Mahkememizin ——— tarihli ara kararı ile takibin durdurulmasına yönelik talebin reddine, davaya konu icra dosyaları yönünden teminat mukabilinde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir uygulanmasına karar verilmiş, belirlenen teminat tutarı Mahkememiz dosyasına yatırılmadığından verilen tedbir kararı uygulanmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir —- yıllarına ait —- celp edilmiş, ——- cevabi yazıları dosya içerisindedir.
6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.——–Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64-(1———Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin —– tarihli celsesi — nolu ara kararı ile 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara ———- yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye verilmiş,—— bilirkişinin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir —– tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı tarafın —– ticari faaliyetine başladığı ve defter beyan sistemine göre —– tuttuğu, Davacının —– yıllarında mal ve hizmet alışları ve gider belgelerine ait defter beyan sistemindeki kayıtlarının incelenmesi sonucunda davalı taraftan mal alışı ile ilgili bir kayda rastlanmadığı, Davalı——- içinde davacıya düzenlediği ve dönemsel olarak beyan sınırını aşan ——– adet fatura beyan ettiği ancak davacının eski mükellefiyetine ait işletme defteri kayıtları incelenemediği için bu faturaların davacının eski mükellefiyetine ait ticari defterinde(davacının işletme defterine ya da 3 deftere tabi olup olmadığı bilinmemektedir) kayıtlı olup olmadığının tespit edilemediği…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin ——- tarihli celse ara kararları gereği dosya ek rapor tanzim edilmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, tanzim edilen ek raporda özetle; ”… verilen görevlendirme çerçevesinde davalı taraf defterlerinin incelenmesi için yapılan tüm çalışmalara rağmen davalı taraf defterlerinin incelenemediği…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen ek rapor taraflara tebliğ edilmiştir.
Davalı adına —— sistemi üzerinden —— tarihinde vekaletname sunulmuştur.
Mahkememizin ——- tarihli celsesinde davacı vekili yemin deliline dayanacaklarını ve yemin metnini sunacaklarını beyan etmiş, bu hususta davacı vekiline süre verilmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları dosya arasına alınmış, yemin metni davalı şirket yetkilisi —– tebliğ edilmiş, şirket yetkilisi Mahkememizin —— tarihli celsesinde yemin edasında bulunmuş ve ——- tarihinde sıralı olarak düzenlenen senetlerin davacı tarafından sipariş edilen ürünler için olan alacağıma karşılık senede bağlanmadığına, ön ödeme/avans olarak senetleri almadığıma, davacı tarafından verilen senetlerin karşılığı olan muhtelif boyaların tamamını davacıya teslim ettiğime dair namusum, vicdanım, şerefim, ailem ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” şeklinde beyanda bulunmuş olup, şirket yetkilisinin yemininde sebat ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafından taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğu ve davalıdan mal tedariki üzere anlaşma yapıldığı, karşılıklı güven çervevesinde sözlü olarak sipariş verilen ürünlere(muhtelif boya) karşılık avans niteliğinde senetler verildiğini ve ancak davalı tarafından mal teslimi yapılmadığını, 6 adet senedin bedelsizliğini ileri sürerek menfi tespit davası açıldığı,
Celp edilen ——-müzekkere cevaplarından davacının işletme hesabına göre defter tuttuğunun anlaşıldığı, Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi raporu ile davacı tarafından incelemeye esas olmak üzere —– ticari kayıtların sunulduğu, davacı tarafın —– tarihi itibariyle ticari faaliyetine başladığı ve defter beyan sistemine göre —-kayıtlarını tuttuğu, Davacının—–yıllarında mal ve hizmet alışları ve gider belgelerine ait defter beyan sistemindeki kayıtlarının incelenmesi sonucunda davalı taraftan mal alışı ile ilgili bir kayda rastlanmadığı, davalı —— içinde davacıya düzenlediği ve dönemsel olarak beyan sınırını aşan ——— adet fatura beyan ettiği, ancak davacının eski mükellefiyetine ait işletme defteri kayıtları incelenemediği için bu faturaların davacının eski mükellefiyetine ait ticari defterinde(davacının işletme defterine ya da 3 deftere tabi olup olmadığı bilinmemektedir) kayıtlı olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği,
Mahkememizin —–tarihli celsesinde davacı vekili yemin deliline dayandıklarını beyan ettiği, ticaret sicil kayıtlarında davalı şirket yetkilisi olduğu anlaşılan—- yemin metninin tebliğ edildiği, adı geçen şirket yetkilisinin Mahkememizin ——- tarihli celsesinde yemin edasında bulunarak davaya konu sıralı olarak düzenlenen senetlerin davacı tarafından sipariş edilen ürünler için olan alacağına karşılık senede bağlanmadığına, ön ödeme/avans olarak senetleri almadığına, davacı tarafından verilen senetlerin karşılığı olan muhtelif boyaların tamamını davacıya teslim ettiğine dair beyanda bulunduğu ve şirket yetkilisinin yemininde sebat ettiği görüldüğü,.
Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihadlarında “malen” ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığının, borçlu tarafından ikrar edilmiş sayılacağı, alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü bulunmadığı, yazılı ikrarın aksinin diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu tarafından kanıtlamak yükümlülüğünde olduğunun ——– belirtildiği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede davacı tarafından dile getirilen iddianın kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Karar ve ilâm harcı olan 179,90-TL harcın, peşin alınan 392,15-TL harçtan mahsubu ile bakiye 212,25-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca——– bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-)Davalı tarafça yatırılan 8,50-TL vekalet harcının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.07/02/2023