Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/897 E. 2022/159 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/897
KARAR NO : 2022/159

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 01/12/2020
KARAR TARİHİ : 18/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalılar—–ortakları olduğu, şirketin faaliyet alanına giren işlerin yapılması ile ilgili olarak da davacı ile her iki davalı arasında —-tarihli ve 30.01.2020 tarihli iki adet sözleşme imzalandığı, bu sözleşmelere göre davacının yükümlülüğü sözleşmede taahhüt edilen sermayeyi ayni ve nakdi olarak karşılamak olup davalıların sorumluluklarından bir tanesi ise sözleşmeye konu tesisi 13.maddeye göre ——- kabulüne başlanması olduuğ, ancak davalılar günümüze kadar işletmeyi faaliyete geçirmedikleri gibi konuyla ilgili olarak daavcıya herhangi bir bilgi de vermedikleri, taraflar arasında imzalanan her iki sözleşmenin 14.maddesinde,—- durumunda her iki davalının davacıya aylık — cezai şart ödeyeceği hüküm altına alındığı, davacı —- gelmeden işe başlanmasını istemekle birlikte davalılar tarafından bugüne değin hiçbir girişimde bulunulmadığı, bu durum davacının mağduriyetine neden olduğundan, her iki davalı aleyhine —– yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek şirketin faaliyet alanına giren işletmenin 3 gün içerisinde faaliyete başlatılmasının sağlanması ve 3 aylık cezai şart bedelinin ödenmesi istendiği, iş bu ihtar davalı …—– edilmesine rağmen davalılar sözleşmeye konu tesisi faaliyete geçirmediği gibi sözleşmede kararlaştırılan ifaya ekli cezayı da ödemedikleri,—–14.maddesinde ”——tarihinde açılmaması durumunda açılışı geciken ay için ..—- cezayı —– müşterek ödemekle yükümlüdür’ hükmü bulunmakta olduğu, sözleşmede yer alan bu hüküm, 818 s. BK’nın 158/2.fıkrasında (6098 s. TBK. m. 179/2) düzenlenen ceza, ifaya eklenen cezai şart olduğu, burada ceza asıl borcun belirli zamanda veya yerde yerine getirilmemesi halinde kabul edildiğini, alacaklı kusuru ile temerrüde düşen borçlunun mevcut durumdaki ifasını kabul etmekte ve ancak ifa zamanında ve yerinde yapılmadığından sözleşmede kararlaştırılan cezayı talep etme hakkını kazanmakta olduğu, ifaya eklenen cezai şart, özellikle borcun geç ifa edilmesi halinde uygulanır ve uygulamada en çok rastlanan cezai şart türüdür.818 s. BK’nın 158/1 ve 2.fıkralarında (6098 s. TBK. m. 179/1-2) düzenlenen cezanın istenebilmesi için asıl borca dair sözleşmenin fesih olunmaması (veya sözleşmeden dönülmemesi) gerekir. Davalılar, sözleşmede kararlaştırılan edimlerini yerine getirmediğinden iş bu ifaya ekli cezadan sorumlu oldukları, sözleşme hükmünde belirtilen aylık 20.000,00 TL cezai şartın ödenmesi için davalılara karşı —- —-sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığı,(3 aylık ceza için) davalılar davacıya karşı sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemiş buna rağmen başlatılan icra takibine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde ‘ bahse konu borç kendilerine de bildirildiği gibi henüz doğmamıştır’ diyerek borca itiraz ettikleri, Türk Ticaret Kanun’un 5. Maddesinde ‘MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ belirtilen arabuluculuğa başvurma şartını ekte belirttiğimiz üzere tarafımızca yerine getirilmiş olup görüşme sonunda anlaşamama hali ile —yapılmaması ve davalıların davacının mağduriyetine ilişkin — içerisinde bulunmamaları nedeniyle Sözleşmenin 14.Maddesinde kararlaştırılan aylık 20.000,00 TL(3 aylık 60.000 TL) nin cezai şart olarak davalılardan tahsilini talep etme zorunluluğu hasıl olduğu, davalı-borçlunun davacı ile yaptığı ———— tarihli iki adet imzalanan sözleşmeye istinaden borçlu olarak davacıya borçlandığı, süresinde borcunu ödemeyen davalı borçluya ihtarnameler gönderildiğini, buna karşın borcunu ödemeyen davalı-borçluya karşı davacı alacağının tahsili için davalı şirketten alacaklarının tahsil edilmemesi neticesinde —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi ile icra takibinin durdurulduğunu, davalının icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğunu, asıl alacağa, faize, masraf ve vekalet ücretine yönetil itirazın iptaline, icra takibinin devamının davalının %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle yetki ve görev itirazında bulundukları, imza tarihi itibariyle sözleşmenin altında imzası bulunan davacı ——- davalılardan ….—- tacir sıfatları bulunmadığı, bu nedenle 6100 sayılı Kanun’un 6. Maddesi gereği yetkili ve görevli mahkeme davalının — olan ——Hukuk Mahkemeleri olduğu, esaslı itiraz noktalarımızdan biri taraflar arasında yapılan bu sözleşmeye eser sözleşmesi muamelesi yapılmakta olduğu, bu sözleşmenin bir eser sözleşmesi olmadığı, davalılar bahse —–yapmakla —- olmadığı, —— olduğu,—– hızlanmasını ——– etmek amacıyla sözleşmeye böyle bir ceza şartı konulmuş olması gerektiği, ancak —– kesinlikle ortaklar olmadığı, ——olması gerektiği, sözleşmenin hazırlandığı dönemde —- geçirmek için acil olarak ——- duyulması nedeniyle, davacı tarafın sözleşmede — arası bu maddeyi koymasına, davalıların da kabul etmek zorunda kalmasına neden olduğu, sonuç olarak davalıların — gecikmeden sorumlu tutulmaları hukuken yanlış olduğu, sözleşmeden de görüleceği üzere davacı sermayenin önemli bir kısmını ayni olarak koyduğu, ayni olarak konulan araçların satışı kolay olmamış ve beklenen sermaye geliri elde edilemediği, araçlar—–ve —- bulunduğu, araçların satış fiyatı ve satış tarihi hakkında tespit yapılmasını, davacı taraf araçların derhal satıldığı ve bu bedelle —–bir iki ay içinde bitirilerek faaliyete geçilmesi gerektiği görüşünde olduğu, bu fiilen ve hayatın akışına ters bir durum olduğu, —– önce bitirilerek faaliyete geçmesi, gelir yaratması tüm tarafların menfaatine olduğu, araçların satışının gecikmesi, müteahhit firmanın hemen işe başlamasına rağmen —itibariyle tüm dünyayı etkisi altına alan— inşaatın ve sezonun yavaş ilerlemesine neden olduğu, inşaat olabildiği hızla devam etmekte olduğu, müteahhit firmaya gereken ödemeler yapıldığı, gecikmenin tek nedeni pandemi olduğu, bu durum müteahhit firmanın görüşü ve yerinde tespitle görülebileceği, davalıların sorumluluğu olduğu iddiasını yaratan sözleşmenin 13 nolu maddesinde iyi ki istisna da düzenlendiği, maddede yer alan “öngörülemeyen doğal hususlar dışında —-sebep istisnası getirildiği, ——–Kararında mücbir sebebi en iyi şekilde tanımlanmaktadır. “Doktrin ve uygulamaya göre mücbir sebep; sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline mutlak olarak kaçınılmaz bir şekilde yol açan öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır—- ise mücbir sebebi; “müessese sahibinin — vaki olmalarından dolayı hesaba katması lazım gelen olaylardan olmayan ve dıştan gelen ve işletmeye etki yapan ve bütün işletmeyi ve teşebbüsün ekonomik sonuçları tehlikeye koymadan en —– ve ihtimam ile daha—- edilemeyen ve önceden öngörülemeyen ve kestirilemeyen olağanüstü bir olay olarak tanımlamıştır.—–)Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi mücbir sebepte unsurlardan en önemlisi olayın sorumlu kişinin işletme ve uğraşının yabancı bir dış olay olmasıdır —- Gecikme vardır, kabul edildiği, bu durum sözleşmede de belirtildiği gibi mücbir sebepten kaynaklandığı, pandemi yüksek mahkemenin de tarif ettiği gibi öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan bir olay olduğu, davalıların elinde olmayan bir gecikmeye neden olduğu, inşaat devam ettiği, pandeminin çalışmaları aksattığı süre kadar bir gecikme olduğu, işletme bu sürenin sonunda tamamlanarak açılacağı, yetki ve görev itirazında bulunduğu, tarafların ——- olduğunu, gecikmenin tek nedeninin pandemi olduğu, mücbir sebepten geçikme oluştuğu, öncelikle davanın yetki itirazının kabulü, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalı taraf yetki ilk itirazında bulunmuştur.
Dava, —– tarihli iki adet imzalanan —- ilişkin sözleşmeden kaynaklı alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davalı taraf cevap dilekçesi ile yetki ilk itirazında bulunmuş ve——— Mahkemelerinin yetkili olduğunu —– etmiştir.
Dava, ticari şirket ortaklarının birbirlerine karşı ortaklık sıfatıyla açtıkları bir dava olduğu görülmektedir. Taraflar ——— ortaklarıdırlar. 6100 sayılı HMK’nın 14/2. Maddesinde özel hukuk tüzel kişilerinin bir ortağın bu sıfatla diğer bir ortağa karşı açacağı davada, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Kesin yetki durumunda başka bir Mahkemede dava açılamayacaktır.
—– merkezinin ——–olduğu görülmektedir.
Açıklanan gerekçelerle, dava yetkisiz Mahkemede açıldığından Mahkememizin yetkisizliğine,—- Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) yetkili olduğuna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya —-Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin YETKİLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın yetkili —Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın yetkili Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama gideri hususunda yetkili Mahkemece değerlendirme yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.