Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/894 E. 2021/974 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/894
KARAR NO : 2021/974
DAVA: 17.09.2020 günlü Genel Kurul Kararlarının İptali ve Şirketin Dava Sürecinde Yönetimsiz Kalmaması İçin Davalı Şirkete Kayyum Atanması
DAVA TARİHİ: 01/12/2020
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı şirket —- tarihinde —– gerçekleştirdiğini, bu genel kurul öncesinde müvekkilinin bazı rahatsızlıklarını diğer ortaklarına karşı dile getirmesi üzerine özellikle genel kurul konulan kötü niyetli olarak belirlendiğini, genel kurul yapıldığını, davalı şirket —–kurulduğunu, devam ettiğini, ancak diğer iki ortak akraba olup işleyiş sürecinde bir takım usulsüzlükler yaptıklarını, bu usulsüzlükler, özellikle dosyaya sunulan belgeler ve ticari defterleri ile şirket banka hesapları, ortakların banka hesaplan ve eşleri ile çocukları adına olan banka hesap ve dökümleri incelendiğinde açıkça ortaya çıkacağını, müvekkilinin bu yöndeki rahatsızlığı dile getirince diğer ortaklar —— mali müşavirleri ile birlikte ———–belirlediğini, ikisi akraba olmaları sebebi ile bir olup ortak hareket ettiğini, ——- tarihinde yapılan genel kurulla, müvekkiline karşı karar alınması konusunda anlaşıp——–dosyası nezdinde dava açıldığını, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine ——- genel kurulu yaparak aynı kararları aldırdıklarını, bu bağlamda ——– olarak geçerli olsa bile konusu itibariyle ——– aykırı ise alınan karar butlanla sakatlandığını, kararın sonuçlarını meydana getirmesi kesin olarak elverişsiz olduğunu, sadece belli bir yönde sonuç doğurması taahhüdünü içeren oy anlaşmasıyla oluşturulmuş bir ——- ahlaka aykırılık teşkil ettiğini, butlan sonucunu doğuracağını, çünkü ortaklar kurulunda bir grup lehine önceden yönlendirilerek oluşturulmuş bir fikir beyanı, kişilik haklarına aykırılık oluşturduğunu, olayda şahısların akraba olup aralarında anlaşma olduğunu, sırf müvekkilinin aleyhine sonuç meydana getirmesi için ———— yapıp karar ihdas ettiklerini, alınan kararlarda şirketin ve ortaklığın çıkarlarının düşünülmediğini, sırf müvekkilinin aleyhine sonuç elde etmek üzerine kararlar alındığını, dolayısıyla bu şekilde belli yönde sonuç alındığını, bir karar da BK. m. 19 ve 20 denetime tabi olarak butlanla sakatlanmış olacağını, ortaklardan ———– önceden ortak hareket ettiğini, müvekkilini zarara uğratmak adına anlaştıklarını, genel kurulda yasalara aykırı olarak hisse çoğunluğunu kullanarak bu yönde karar aldıklarını, TTK. m. 381 hükmü, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali için düzenlendiğini, buna göre, kanuna, esas sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı karar verilmişse, ilgili kişiler iptalini isteyebileceklerini, Limited şirket genel kurul kararları için de TTK. m. 536/1V hükmü, anonim şirketler için uygulanan TTK. m. 381 hükmüne atıf yaparak, iptali düzenlediğini, alınan kararın kamu düzenini ilgilendirmeyen, ortakların rızaları ile değişikliğe uğratılabilecek hükümlere aykırı ise, kanuna aykırılıktan, esas sözleşmeye aykırı ise esas sözleşmeye aykırılıktan ve çoğunluğun azınlığı ezmeye ve haklarını ihlal etmeye yönelik ise afaki iyi niyet esaslarına aykırılıktan karar tarihinden itibaren üç ay içinde ortaklar veya müdürler dava açabileceğini, şirket içi işleyiş olarak müvekkilinin montajdan, montaj ekibinden, araçlardan ve montajcıların kılık kıyafetinden sorumlu olduğunu, ——— alınan siparişleri ve keşif özetlerini şirkette bilgisayar kayıtlarına işler, gelir ve giderleri kayıtlara işler, fatura keser ve ödemeleri yapacağını, diğer ortak —— pazarlama departmanını yönetip müşterilerden işleri aldığını, —— bilgileri verdiğini, fatura bilgilerini ve keşif özetlerini——– verip birlikte aynı zamanda muhasebe işlerini takip ettiklerini, tüm iş alımları fiyatlar keşif özetleri ve işlerin kaç paraya yapıldığı iş bedelleri ve tüm muhasebe kayıtları, ——— tarafından takip edildiğini, gelinen süreçte müvekkilinin bir takım şeylerden şüphelenip şüphelerini dile getirdiğinde müvekkiline karşı cephe aldıklarını, iki ortak bir olup kötü niyetli olarak müvekkilini zarara uğratacak şekilde afaki iyiniyet esaslarına aykırı olarak sadece müvekkili aleyhine müvekkilini zararına sebebiyet verecek şekilde karar aldıklarını,———— oy çokluğu ile alınmış olan kararların tamamının kötü niyetli olarak sırf müvekkilini zarara uğratmak adına —–tarihinden bu yana ise müvekkili şirketten uzaklaştırıldığını, şirkete girmesine izin verilmediğini, müvekkiline bu süre zarfında ortaklık payı adı altında veyahut başka bir isim altında hiçbir ödeme yapılmadığını, şirket işleyişi ile alakalı olarak kendisine hiçbir bilgi verilmediğini, yine bu sebeple sırf müvekkilinin bir yıl daha şirketten uzak tutmak adına ——edildiğini, yine iki ortak gizli oy anlaşması yaparak —– müvekkili aleyhine kararlar alındığını, bu sebeple de —- kararların tamamının iptali gerektiğini, ayrıca bu süreçte davalı şirketin zarara uğramaması içinde tedbiren ve ivedi olarak şirkete kavvum atanması gerektiğini, yıllarca alınan işlerin gerçek alım bedelleri müvekkilinden saklandığını,——— arasındaki tüm işlerde müvekkilinin zarara uğratılacak şekilde hareket edildiğini, hatta iki akraba ortak aynı zamanda bu amaçla resmi kayıtlarına da alınan işleri ve iş bedellerini eksik aksettirerek aynı zamanda vergi de kaçırdığını, tüm bu işlemler müvekkilinden saklandığını, şahısların ve eşlerinin sürekli mal varlıkları artığı ve sefa içinde yaşadıkları halde müvekkilinin kıt kanaat kendisi için belirlenen maaşla geçinmek zorunda kaldığını, müvekkilinin bu durumu dile getirip hesapları incelemek istediğinde ise önce bir kısmı mahkemece iptal edilen ——- edilip müvekkilinin yöneticilik hakkı ve bu yöneticilik sebebi ile kendisine ödenen maaş ve her ay ortak hesaptan kendisine yapılan ödemelerin kesildiğini, daha sonra bu durumu devam ettirmek adına ise bu sefer ———- tarihli bu genel kurul tertip edildiğini, ortak ve yöneticiler ——- usulsüzlükleri ve suç teşkil eden davranışları sebebi ile——— numaralı dosyası nezdinde haklarında şikayette ve suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, tüm resmi hesaplar diğer ortaklar ——— tarafından tutulduğu ve tüm şirket hesaplarında şaibeli ve gerçeğe aykırı işlemler olduğu halde şahıslar aralarında anlaşarak müvekkilinin olumsuz ——– maddesi ile bir birlerini ibra ettiklerini, yine bu güne kadar tüm ortaklar yönetici olarak seçilip ve kendilerine aylık ———- ortak hesaptan ödeme yapıldığını, bu ödemeler her üç ortağa eşit şekilde yapılıp kararların alındığını, ancak akraba olan ———– kendilerini yönetici müdür olarak atandığını, oy çokluğu ile önceden kendi aralarında anlaşarak —— tekrar kendilerini şirket müdürü olarak seçip karar altına aldıklarını, bu karar ile birlikte———- kararlaştırıldığını, şahıslar haksız ve kötü niyetli olarak ——– müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması için karar aldıklarını, yine———— tekrar aynı şartlarda satışına karar verdiklerini, oysa daha önce aynı yönde almış oldukları kararın iptal edildiğini, fakat şahıslar tekrar kötü niyetli olarak bu mahkemenin iptal kararını görmezden geldiğini, yine taşınmazın satışına karar verdiklerini, oysa bu taşınmaza biçilen değerin en az üç katı fiyata satılabilecek durumda olduğunu, taşınmazın rayiç değerinin en az —————– niyetli ve afaki iyi niyet esaslarına aykırı olarak bu genel kuruldaki kararlar alındığını, alınan kararların tamamı, hisse ve oy çokluğuna sahip olan ortaklar ——— müvekkilini sırf zarara uğratmak ve şirketten uzaklaştırmak adına alındığını, —- alınmış olan kararların tamamı yasaya aykırı olup iptali gerektiğini, ortaklardan ————- akraba olup şirketin kuruluşundan bu yana müvekkili aleyhine faaliyette bulunmuş alınan ve yapılan iş bedelleri gerçeğe aykın olarak şirket kayıtlarına işlenip gerçek gelirlerin müvekkilinden saklandığını, kendileri sefa içinde yaşadığı halde müvekkili kendisine belirlenen maaşla geçinmeye zorlandığını, müvekkili bu durumu dile getirdiğinde ise kendisine karşı anlaşılarak ikinci defa bu genel kurul tertip edildiğini, genel kurulda alınan tüm kararlar sırf müvekkilini zarara uğratmak adına yasalara aykırı olarak kötü niyetli alındığını, alınan tüm kararların geçersiz olduğunu, bu nedenle iptali gerektiğini, şirket içi işleyiş incelendiğinde görülecektir ki müvekkilimin endişelerini dile getirmiş olduğu tarihten itibaren kendisine ödenmesi gereken aylık maaş ve ödemeler yapılmadığını, genel kurul ile de karar altına alınarak müdürlükten çıkarıldığını, maaşları ile ödemeleri kar payı ödemelerini ortadan kaldırıldığını, bu sebepledir ki müvekkilinin ve şirketin daha fazla zarara uğratılmaması amacı ile tedbiren şirketi yönetmek üzere dava sürecinde işinin ehli bir kayyumun atanmasına, kayyum atanmaması durumunda şirketin içi boşaltılarak müvekkilini ve şirket zarara uğratılacağını, ——- ayından bu yana müvekkili şirkete bilgi verilmediğini, ———engellendiğini, şirket ile ilgili müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini, müvekkilinin hiçbir hakkının ödenmediğini, ayrıca herhangi bir mali incelemeye karşı bu iki ortak tarafından şirkette tüm bilgi ve belgelerin ortadan kaldırılıp saklanıp yok edildiğini, gelinen süreçte bu genel kurul kararları sebebi ile süreç müvekkili aleyhine işlediğini, müvekkilinin geri dönülmesi imkansız zararlara uğradığını, ayrıca şirket muhasebecisi ile anlaşılarak bir takım kanunsuz işler yapılmış, gerçek işlemler ve satış bedelleri ile iş bedelleri saklanmış ve resmi kayıtlara yansıtılmayarak müvekkilinden saklandığını, devleti zarara uğratıldığını, —- yılından bu yana tüm gerçek alış veriş miktarları ile kar miktarları müvekkilinden saklandığını, bilanço kar ve zarar hesapları ile faaliyet raporları hakkında gerekli ve geçerli açıklamaların yapılmadığını, mali raporların gerçek verilere dayanmadığını, tüm gerçek mali veriler müvekkilinden saklanıp bu konuda savcılığa ilgili ortaklar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, mali konularda alınmış olan ——- İbrasına ilişkin kararlar yasaya aykırı olarak alındığını, iki ortakta en başından beri akraba olmaları sebebi ile ortaklaşa hareket edip genel kurulda da sırf müvekkili aleyhine karar alınmak üzere önceden anlaşmış, afaki ahlak kurallarına aykırı olarak kendilerini ibra ettiklerini,——–çokluğu ile alınmış olan kararların tamamı kötü niyetli olarak sırf müvekkilini zarara uğratmak adına,——— alınan kararların tamamının iptali gerektiğini, müvekkilinin ve davalı şirketin zarara uğramaması adına ———– alınmış olan kararların iptali için bu davayı açmak zorunda kalındığından öncelikle ve ivedi olarak, müvekkili ve ortağı bulunduğu davalı şirketin zarara uğratılmasını engellemek amacı ile tedbiren davalı şirketi dava süresince ve yeni genel kurul yapılıncaya kadar yönetmek üzere işinin ehli bir kayyum atanmasına, davalı şirketin ———- alınan tüm kararların iptaline, muhakeme harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde;—————— tarafından kurulduğunu, iki ortaklı olarak kurulan şirketin başlangıçta çalışanı olan ———- sonra şirket hisselerinin devri neticesinde şirket ortağı haline geldiğini, halihazırda şirketin ortakları davacı ——————— olmalarından itibaren—– ayrı bir adreste bulunan ——— olarak müşteri ilişkilerinden ve ürün pazarlamasından sorumlu olarak görev aldığını, —— üretim sürecinin yönetilmesinde görev aldığını, davacı ——- boyunca muhasebe kayıtlarının tutulması, satın alma işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve ödemeler ile görevli olarak hareket ettiğini, davacı tarafından duyulan husumet nedeniyle, ——– tarihli genel kurul kararlarının topyekün bir şekilde TBK 19-20, TMK 2-3 ve TTK’nın 381-536. maddelerine aykırı olduğu iddia edilmişse de, somut hiçbir veri veya olay dahi bulunmaksızın ileri sürülen bu hususların kabulünün mümkün olmadığını, genel kurul kararları hukuka uygun olarak alınmış olup davacının iddialarının gerçeği aykırı olduğunu, davacı tarafından ———– tarihindeki genel kurul kararlarının tekrar alınarak kötüniyetli hareket edildiğini, kararların TBK 19-20, TMK 2-3 hükümlerine aykırılık teşkil ettiği iddia edildiğini, ancak, TTK’nın 413. maddesi gereğince gündem, —– çağıran tarafından belirlendiğini, ayrıca, TTK’nın 409. maddesinde genel kurulların asgari gündemi belirlenmiş olup, yapılan toplantıda bu hükme riayet edildiğini, kaldı ki, ortak sıfatı ile davacı tarafından usulüne uygun olarak iletilmesi halinde gündeme madde eklenmesinin de mümkün olduğunu, davacı tarafından bu yönde bir talep iletilmemiş olmakla birlikte işbu iddianın sebebinin anlaşılamadığını, ayrıca, davacı ——— tarihli genel kurul kararlarının iptal davasına konu edilmiş olması sebebiyle aynı kararların yeniden kötüniyetli olarak alındığını iddia etmişse de bu hususun gerçeğe aykırı oluğunu, zira, dava konusu ———arasındaki döneme ilişkin olduğunu, dolayısıyla, aynı kararların tekrar edilmesi söz konusu olmayıp, şirketin kanunda öngörüldüğü şekilde her yıl yapılması gereken genel kurul toplantısının gereği yerine getirildiğini, kaldı ki, şirketlerin değişen koşullar karşısında yeniden ortakların iradesinin belirlenmesi için aynı gündem maddelerini tartışmaya açmasında dahi bir hukuka aykırılık söz konusu olmadığını, ————- raporu ve finansal tablolarının oy çoğunluğu ile kabulüne karar verildiğini, müdürler kurulu faaliyet raporu ve finansal tabloların kabulü ağırlaştırılmış bir nisabı gerektirmediğinden, oy çokluğu ile alınan kararın hukuka uygun olup, somut hiçbir veriye veya olaya dayandırılamayan iddiaların reddi gerektiğini, finansal tablolara ilişkin olarak ——- davacı yalnızca olumsuz oy vermekle yetinmiş olup, muhalefet şerhini tutanağa geçirtmediğini, bulunan davacının dava hakkı dahi bulunmadığını, diğer taraftan, davacı ——— değin şirket müdürü olduğundan bu döneme değin söz konusu faaliyetler bakımından sorumluluğunun devam ettiğini, bu noktada, davacı tarafından ——-tarihli genel kurul kararına da aynı içerikli dilekçe ile itiraz edilmiş olmakla birlikte, bilirkişiler tarafından yapılan inceleme neticesinde ——– bilançolarda bir usulsüzlüğün bulunmadığının tespit edildiğini, mahkeme tarafından da davacının talebinin reddedildiğini bildirmek gerektiğini, diğer taraftan, davacı kendisine bilançolar bakımından gerekli açıklamaların yapılmadığını, bilgi verilmediğini beyan etmişse de dava konusu genel kurul toplantısında veya sonrasında bu yönde bir talebi bulunmadığını, nitekim, daha evvelki genel kurula ilişkin bu yönde talepte bulunduğunda, şirket kayıtlarının her zaman kendisi tarafından incelenebileceği ve o tarihlerde şirket müdürü olması sebebiyle talebinin anlamsız olduğunun bildirildiğini, davacının kötüniyetli olarak aynı iddialarla ——– yaptığı itirazların da reddi gerektiğini, ——-haklarını kendi ibralarında kullanmamak kaydıyla —– davacının olumsuz oyuna karşılık oy çoğunluğu ile ibra edildiğini, bu noktada, davacı tarafından olumsuz oy kullanılmakla birlikte, ibra etmemeye ilişkin olarak herhangi bir somut gerekçe sunulamadığını, davacı tarafından diğer ortaklara duyulan husumet nedeniyle tüm genel kurul kararlarına ——– biçimde olumsuz oy kullanıldığını, bu nedenle, kötüniyetli olarak ibraya ilişkin kararın iptali talep edilmişse de bu talebin reddi gerektiğini, genel kurul ———- kapattığından şirketin finansal tablo zararının gelecek yıllarda oluşabilecek şirket karlarından mahsup edilmesine davacının muhalifim beyanına karşılık oy çokluğu ile karar verildiğini, davacı tarafından genel kurul toplantısında herhangi bir sebep gösterilmeksizin karara muhalif kalınmış olup, dava dilekçesinde dahi muhalefete ilişkin bir açıklama yapılmadığını, kar dağıtımı kararı verilebilmesi için öncelikle şirketin kar elde etmiş olması ve genel kurul tarafından kar dağıtımı kararı verilmesi gerektiğini, genel kurulun bu yetkisi mutlak olduğunu, kar dağıtımına ilişkin önerileri kabul veya red edebilir ya da değiştirilebilir, genel kurulda oy çoğunluğu ile şirket yılı zarar ile kapattığından bu zararın gelecek yıllarda oluşabilecek şirket karlarından mahsup edilmesine karar verildiğini,——- yapılmasına oy çokluğu ile karar verildiğini, şirket tarafından müdürlere ödenmek üzere belirlenen huzur hakkı şirketin geliri, yapısı, yapılacak işler ve müdürlerin görevleri ile orantılı bir biçimde makul bir tutar olarak belirlendiğini, nitekim, daha evvel iptal davasına konu edilen ———-tutarda belirlendiğini, dolayısıyla, davacı tarafından herhangi bir sebep dahi belirtilmeksizin kararın iptali talep edilmişse de talebin hukuka aykırı olduğunu, ——- kapsamında, şirketin aktifinde kayıtlı gayrimenkulün satılmasına ilişkin şirket müdürleri tarafından yapılan piyasa araştırmaları sonucunda gayrimenkulün ———— az olarak değerlendirilmeyeceği hususunda karar alındığını, şirketin işletme konusu içerisinde taşınmaz alım ve satımının yer aldığı hallerde, genel kurul kararı dahi bulunmaksızın taşınmaz alım ve satımının yapılabileceğinin açık olduğunu, limited şirketler bakımından doğrudan bir düzenleme bulunmaması ve anonim şirketlere ilişkin hükümlere de atıf yapılmaması nedeniyle, limited şirketlerin tasfiyeden önce önemli varlık satışına genel kurulun karar vermesi gerekmediği gibi nitelikli bir çoğunluk da gerekmeyeceğini, ayrıca, her ne kadar davacı tarafından taşınmazın değerinin ———– olduğu iddia edilse de, davacının itirazları da dikkate alınarak ikinci kez taşınmazın değerine ilişkin ekspertiz raporu alındığını, son rapor çerçevesinde taşınmazın acil satış rayiç değerinin ———–olduğunu, davacının soyut beyanlarına karşılık ekspertiz raporları ile iki kez ayrı ayrı tespit edilmiş olan bedelin gerçeğe uygun olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, nitekim, şirket yöneticileri toplamda şirketin —————- sahibi olduğundan satışın gerçeğe aykırı bir bedelle yapılması kendilerinin de zararına sebep olacağından davacının iddialarının somut gerçeklikten uzak olduğunu, şirketin pandemi koşulları içerisinde —–maaşlarının ödenebilmesi ve şirketin faaliyetlerine devam edilebilmesi için kredi çektiklerini, diğer taraftan, davacının şirket aleyhine tanıklık yaptığı işçilik alacakları dosyası sebebiyle de yaklaşık ———- tutarında bir teminat icra dosyasına ödendiğini, bu noktada, —- içerisinde bulunduğu olağanüstü durumlar sebebiyle ticari faaliyetlerin zorlaştığını, finansal zorlukların atlatılabilmesi bakımından satış yapılmasının istendiğini, zira, şirket, aynı taşınmazın veya piyasa koşullarına göre maliyeti düşük bir atölye kiralanarak tüm ticari faaliyetlere devam edilebileceğini, bu noktada, tüm hissedarların katıldığı —— çoğunluğu ile taşınmazın satışına karar verilmesine karşılık mahkeme tarafından bu kararın iptal edilmesinin yerindelik denetimi niteliğinde olacağını ve bu hususun ilgili kanun hükümlerinin amacına aykırılık teşkil edeceğini, ———- şirketin itibarına ve işleyişine zarar veren eylemlerinden ötürü şirkete karşı olan sorumluluğunu ihlal ettiğinden, ortaklıktan çıkarılması için dava açma, yasal işlem başlatma hususunda şirket müdürünün yetkili kılınması, ——— muhalif olmasına karşın oy çokluğu ile karara bağlandığını, limited şirketlerde ortağın ortaklıktan çıkarılması iki yol ile mümkün olduğunu, TTK m.640 uyarınca, şirket sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler belirtilmesi durumunda genel kurul kararı ile; belirtilmemiş ise haklı sebeplerin varlığı halinde mahkeme yoluyla şirket ortağı ortaklıktan çıkartılabileceğini, ortağın ortaklıktan çıkarılması için mahkeme yoluna başvurulması hakkında, genel kurul tarafından karar alınması gerektiğini, TTK m. 621/h bendi uyarınca bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması önemli karar niteliğinde olup, genel kurul tarafından temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabileceğini, davacının oy anlaşması yapıldığına ilişkin beyanları gerçek dışı olduğunu, ortaklar arasında oy anlaşması yapılmasının söz konusu olmadığını, davacı tarafından müvekkili Şirketin davacı dışındaki diğer iki ortağın akraba olduğunu, bu nedenle aralarında anlaşarak gizli oy anlaşması ihdas ettiklerinin iddia edildiğini, bu kapsamda, öncelikle herhangi bir oy anlaşmasının söz konusu olmadığını, bir —– aynı yönde oy kullanılmış olmasının oy anlaşması yapılması anlamına gelmediğini, ortaklar arasında akrabalık ilişkisinin bulunmasının genel kurulun iptali sebebi sayılamayacağını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, pay sahiplerinin şirketlerin karar organlarında belirli yönde oy kullanılması taahhüdünde bulundukları oy anlaşmalarının konusu ve amacı emredici hukuk kurallarına ve ahlaka uygun olduğu takdirde hukuka aykırı olmadığı gibi, oy anlaşması yapılmış olsaydı dahi, bu durum genel kurulun iptali sebebi olamayacağını, zira, sözleşme serbestisi çerçevesinde akdedilen oy sözleşmesi borç doğuran işlemlerden sayılacağından yalnızca tarafları arasında hüküm doğurabileceğini, dolayısıyla, geçerli ya da geçersiz bir oy sözleşmesinin —————— geçerliliğini etkilemeyeceğinin açık olduğunu, ortaklar arasında oy sözleşmesinin söz konusu olmadığını, davacı tarafından da bu durumu ispatlar nitelikte herhangi bir delil sunulamamış olup, söz konusu iddialar mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, nitekim, davacı tarafından ————– ileri sürülmüş olmakla birlikte, mahkeme tarafından gerekçeli karar içerisinde bu iddiaların yerinde görülmediğinin belirtildiğini, kayyım atanmasını gerektiren herhangi bir hal bulunmadığını, davacı tarafından kendisinin ve şirketin zarara uğramasının engellenmesi amacıyla şirketin yönetilmesi için kayyım atanması talebinde bulunulduğunu, ancak, TMK ve TTK’daki kayyım atanmasına ilişkin düzenlemeler dikkate alındığında talebin hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu, ——— yapmak üzere sınırsız müşterek imza yetkilisi ve müdür olarak atandıklarını, şirketin organsız kalması, yönetiminin sağlanmaması gibi bir durum söz konusu olmadığını, ———————— tarihli genel kurula ilişkin kararlar da davacı tarafından iptal davasına konu edilmişse de, mahkeme tarafından müdür atanması kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek iptal talebinin reddedildiğini, davacı ortak sıfatını kazandığı günden ——————————– tarihine değin şirket müdürü olarak kendisi de atanmış olmasına rağmen şirketi zarara uğratan davranışları sonucunda yönetim yetkisinin sona erdirilmesi sebebiyle husumet duyduğunu, davacının salt bu sebeple şirketin yönetimi için kayyım atanması talebinde bulunması hukuka aykırılık teşkil etmekte olup, kanun da bu duruma izin vermediğini, pay sahipleri arasında söz konusu olan uyuşmazlıklar şirkete kayyım atanması için bir sebep teşkil etmediğini, müvekkili şirket bakımından kayyım atanmasını gerektirecek bir organsız kalma durumu söz konusu olmadığından TMK ve TTK hükümlerine aykırı ve kötüniyetli işbu talebin reddi gerektiğini, davacının usulsüzlük davacının usulsüzlük iddiaları duyulan husumete dayandığını, gerçeği ve hayatın olağan akışına aykırı bu iddialar nedeniyle davanın konusu ile ilgili olmadığını, davacı, emekli olmuş olan kardeşini şirket prensiplerine aykırı olarak diğer ortaklara haber vermeksizin yeniden işe almış ve bu durum çalışanlar arasında iş akışının bozulmasına sebep olduğunu, bu noktada, şirket personeli olan kardeşinin işçiler arasında problem çıkartması nedeniyle iş akdinin sona erdirilmiş olmasının ardından davacı, şirkete karşı olumsuz davranışlar sergilemeye ve gerçekliği bulunmayan iddialar yöneltmeye başladığını, bu kapsamda, davacı, kardeşi tarafından şirkete karşı açılan işçilik alacakları dosyasında ortağı olmasına rağmen şirket aleyhine gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, takiben, davacının şirkete karşı düşmanca tavırları ve süregelen bir şekilde işçiler ile problemler yaşaması, ayrımcılık yapması, hakaretlerde bulunması, çalışma düzenini bozması da nazara alınarak şirketin daha fazla zarar görmemesi amacıyla ———- kendisinin müdürlük görevine son verildiğini, kardeşinin iş akdine son verilmesi, kendisinin müdürlük yetkisinin kaldırılması ve şirket çeklerinin gizlice alınması üzerine kendisinin polise şikayet edilmesi nedenleriyle davacı husumet beslediğini, davacı——- imza yetkilisi ve müdürü olarak hareket etmiş olup, şirketin tüm işleyişinde ve muhasebesinde aktif görev yaptığını, bu nedenle yaklaşık —— boyunca kendisinin haksızlığa uğratılarak gelirlerin kendisinden saklanmış olduğu iddiası hayatın olağan akışına aykırı olup hiç bir gerçekliği bulunmadığını, kaldı ki, bu iddiaların ikame edilmiş bulunan genel kurul kararlarının iptaline ilişkin dava ile doğrudan ilgisi bulunmadığını ileri sürerek davacı tarafından duyulan husumet nedeniyle hukuki gerekçelerden yoksun olarak ikame edilen işbu davanın reddine, çoğunluk ilkesi gereğince, genel kurulda çoğunlukla alınan kararlar olumsuz oy veren pay sahiplerini de bağlayacağını, alınan genel kurul kararları detaylı olarak izah edildiği üzere, TBK 19-20, TMK 2-3 ve TTK’nın 381-536. maddelerine aykırılık teşkil etmediğini, azınlık haklarının ihlaline sebebiyet verecek nitelikte de olmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce tarafların delil listesinde gösterdikleri tüm deliller celp ve incelenmiş, dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizde açılan işbu dava —– istemine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların dosyaya sunduğu delillerin sırası ile incelenerek değerlendirilmesinde;
—-vekaleten, —– göre kararların alındığı görülmüştür.
—- karşı iptal davası açabilmesi için gerçekleşmesi gereken şartlar—– hazır bulunup karara olumsuz oy verilmesi ve muhalefetin tutanağa geçirilmesi veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne uygun yapılmadığını veya gündemin gereği gibi ilan edilmediğini veya genel kurula katılmaya yetkisi olmayan kişilerin ya da temsilcilerinin katılarak oy kullandıklarını veya genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun ileri sürülmesidir.
Dava konusu—– toplanmıştır. Davacı ortak da iptali istenen kararların alındığı genel kurul toplantısında hazır bulunmuştur. Davacı tarafın dosya kapsamındaki iddiaları arasında TTK m. 446/1-b’de düzenlenen hususlara yönelik bir iddia bulunmamaktadır.
Bu durum karşısında, davacı tarafın iptal davası açabilmesi için, kararlara olumsuz oy kullanması ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirmesi şartlarının gerçekleştiği tartışmasızdır.
Limited şirket ortağının bilgi alma hakkı TTK m. 614’de düzenlenmiştir;
“Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.
Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir.
Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Mahkeme kararı kesindir.”
—–numarasında kayıtlı ihtarname davalı şirket tüzel kişiliği ile dava dışı —- toplantısına hazırlık yapabilmek için davalı şirkete ait bir takım bilgi ve belgeleri, hesap dökümlerini talep ettiği ifade edilerek, söz konusu bilgi ve belgelerin davalı şirketin müdürü olması sebebiyle zaten davacı —– bilgisi ve sorumluluğunda olduğu, ayrıca tüm ortakların incelemesi için şirket merkezi muhasebe odasında hazır bulundurulduğu bildirilmiştir.
TTK m. 610’un göndermesi ile, anonim şirketlere ilişkin TTK m. 514-527 arasındaki hükümler limited şirketlere de uygulanacaktır.
Bu nedenle TTK m. 516’da Anonim Şirket yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu düzenlenmekte olup, bu düzenleme limited şirketlerde müdürler kurulu faaliyet raporuna da uygulanacaktır.
TTK m. 516’ya göre;
“(1) Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret olunur. Bu konulara ilişkin yönetim kurulunun değerlendirmesi de raporda yer alır.
TTK m. 610 hükmünün göndermesi ile limited şirketlere de uygulanacak olan TTK m. 515 hükmüne göre;
—- —ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır.
Oy hakkından yoksunluğu düzenleyen TTK m. 619 hükmüne göre; (1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.” şeklinde düzenlemeleri içermektedir.
Davamızın konusu davalı şirketin—- günlü genel kurul kararlarının haksız olarak kanun, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde alınıp alınmadığının belirlenmesi, dava konusu genel kurul da alınan kararlar ile daha önce alınıp kısmen iptal edilen —- günlü genel kurul kararları ile varsa benzerlik ve iptal edilen kararların yeniden alınıp alınmadığının tespiti, davalı şirketin yönetimsiz kalması hususunun söz konusu olup olmadığının ve kayyum atanmasının gerekip gerekmediğinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına Mahkememizce teknik verilerin değerlendirilmesi bakımından karar verilmiş olup,
Mahkememizce kendilerine tevdi edilen —– özetle;
“İptal davası açmaya yetkili kişiler bakımından yapılan değerlendirmede;
—- oybirliği ile karara bağlandığı, davacının bu kararlara ilişkin oylamada olumsuz oy kullanmadığı, bu sebeple iptal davası açamayacağı, — ise dilek ve temennilerden ibaret olması, herhangi bir karar alınmamış olması sebebiyle iptal davasına konu yapılamayacağı,
—- maddeleri ile ilgili olarak ise davacının muhalif oy kullandığı ve muhalefetini toplantı tutanağına kaydettirdiği, bu kararlara karşı iptal davası açabileceği neticesine ulaşılmıştır.
İş bu davanın üç aylık yasal süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
—- ilgili alınan —– ibra edilmelerine ilişkin kararda müdürlerin kendi ibralarında oy kullanmadıkları, ancak TTK m. 619 hükmüne aykırı olarak birbirlerinin ibrasında oy kullandıkları tespit edilmiş, şirket yönetimine herhangi bir şekilde katılanların müdürlerin ibralarında oy kullanamayacak olmaları, şirket müdürleri dışında geriye kalan tek şirket ortağı davacının ise her iki müdürün ibrasında da olumsuz oy kullanması sebebiyle, her iki ibra kararının da karar nisabı oluşmaması sebebiyle yok hükmünde olduğu neticesine ulaşılmıştır.
—- ilgili görüşmede; şirket gayrimenkulünün değeri ile ilgili müdürlerin yaptığı piyasa araştırmasının neticeleri, gayrimenkulün — altında değerlendirilmemesi gerektiği hususunda ortaklara bilgi verildiği, — kararın alınmadığı, sadece genel kurulun bilgilendirildiği, bilgilendirilen konu ile ilgili herhangi bir oylama yapılmadığı, alınmış bir genel kurul kararı bulunmaması sebebiyle, iptal edilen genel kurul kararının tekrar alınmasının da söz konusu olmadığı, bu gündem maddesi ile ilgili alınmış bir genel kurul kararının mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
Diğer gündem maddeleri ile ilgili alınan genel kurul kararları bakımından kanuna, esas sözleşmeye, iyi niyet kurallarına aykırılık tespit edilememiş, iptal yaptırımına tabi olmadıkları neticesine ulaşılmıştır.
Şirket müdürlerinin —– tarihinde sona ereceği, dava konusu genel kurulda alınan kararlardan hiçbirinin iptali ya da yokluğunun müdürlerin görevlerinin sona ermesine yol açmayacağı, bu sebeple şirketin yönetimsiz kalmasının da söz konusu olmayacağı kanaatine varılmıştır.” rapor edilmiştir.
Mahkememizce alınan işbu rapora davacı yan tarafından yapılan itirazların hukuki nitelikte olduğu, mahkemece hukuki değerlendirmelerin gerekçeli karar yapılacağı benimsenerek, yeni bir rapor alınmasına gerek duyulmamıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Mahkememizde açılan işbu davada dava konusu davalı şirketin — yılına ait —– toplantısına ait hazirun cetveline göre ortaklardan —- katılımı neticesinde % 100 oranında katılımı ile şirket genel kurulunun toplandığı, bu nedenle genel kurulun toplanmasına ilişkin hazırlıklar yönünden usul ve hukuk yönünden bir problemin bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir.
Davacının davalı şirketin ortağı olup, genel kurula katılarak, gündem maddeleri ile ilgili olumsuz oy kullandığı tespit edilen maddeler bakımından 6102 sayılı TTK.nın 622. Ve 446. Maddeleri gereğince genel kurulda alınan kararların iptali için davacı—-olumsuz oy kullanması ve muhalefetine genel kurul tutanağına şerh ettirmesine bağlıdır.
Dava konusu genel kurulda gündemin —- alınan bir kararın bulunmadığı dikkate alınarak işbu maddeler yönünden iptal davası açılamayacağı tartışmasızdır.
Davacının dava konusu — —beyan ve imzasının mevcut olduğu görülmekle, bu maddelerle ile ilgili alınan genel kurul kararlarının iptali için dava açma ve hak ve yetkisinin bulunduğu tartışmasızdır.
Davacının Mahkememizde — yasal süre içerisinde dava açtığı ve genel kurul kararlarının bu maddelerde belirtildiği gibi kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırılık sebebiyle iptalini isteyebileceği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davacının muhalefet şerhi yazdırdığı gündem maddelerine yönelik iptal talepleri yönünden yapılan değerlendirmede
—-yılı faaliyet raporuna karşı, şirket işleyişi ile ilgili kendisine bilgi verilmediğini, alınan işlerin gerçek alım bedellerinin davacıdan saklandığı, bu nedenle diğer ortak ve yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulunduğu beyan ettiği, bu beyanında davacının TTK. 614. Maddesinde düzenlenen limited şirket ortağının bilgi alma hakkına ilişkin olup, her ortak şirket müdürlerinden şirketin bütün işleyişi ve hesapları hakkında bilgi isteyebilir ve bu konuda inceleme yapabileceği yasal düzenleme ile düzenlendiği gibi, ortağın bilgi alma hakkının engellenmesi halinde bu konuda ortağın genel kurula bilgi alma hakkını kullanmak için müracaat etmesi gerekeceği halde, genel kurul bilgi alınmasını veya haksız yere incelemeyi engellerse ortağın bu istemi mahkemeden talep edebileceği düzenlenmiş olup, davacının bilgi verilmesine ilişkin genel kurula herhangi bir başvuruda bulunduğuna ilişkin bilgi ve belgeye rastlanmadığı tespit edilmiş olup, davacı dışındaki diğer ortaklar tarafından —– nolu yevmiyeli ihtarname ile gönderildiği gibi, davacının kendisinin de davalı şirketin müdürü olması sebebiyle bilgilerin kendi bilgisi ve sorumluluğunda her zaman incelenebileceği görülmüş olup, Mahkememizce faaliyet raporunun TTK.nın 516. Maddesine aykırı olarak düzenlendiği veya vergi kaçakçılığı yapıldığına ilişkin dosyada bir delil bulunmaması sebebiyle işbu genel kurul kararı bakımından iptal sebebinin oluşmadığı ve gündemin 4. Maddesinde yapılan finans ve faaliyet raporlarına ilişkin TTK.nın 610 yollaması ile TTK.nın 515. Maddesi gereğince ticari defter ve kayıtlarda ve finans tablolarında usulsüzlük yapıldığı veya vergi kaçırıldığına ilişkin bir delilin dosyada yer almadığı, bu nedenle işbu gündem maddesinin de iptal sebeplerinin bulunmadığı Mahkememizce belirlenmiştir.
—- müdürlerinin ibrası görüşülmüş olup, müdürler TTK.nın 619. Maddesinde yapılan düzenleme gereğince kendi ibralarında oy kullanamazlar. —- kadar şirket müdürlüğü görevi devam ettiğinden, şirket müdürleri yalnız kendilerinin ibrasında değil diğer müdürlerin de ibrasında oy kullamayacağından, işbu şirket müdürleri —- Maddesindeki her iki müdürün ibrası ile ilgili ibra kararının alınmasını sağlayacak karar nisabının oluşmadığı ve müdürlerin ibrasına ilişkin alınan kararın bu nedenle yok hükmünde olduğu Mahkememizce tespit edilmiştir.
—- ilgili yapılan görüşmede şirket gayrimenkullerinin değeri ile ilgili müdürlerin yaptığı piyasa araştırması neticeleri ve gayrimenkulün —- —- benzer bir kararın alınmadığı sadece genel kurulun bilgilendirildiği, bu konuda da bir oylama yapılmaması sebebiyle alınan bir kararın bulunmamasına dayalı olarak iptal talebinin yerinde olmadığı Mahkememizce belirlenmiştir.
Mahkememizce sonuç olarak yapılan değerlendirmede;Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen ve yukarıda incelenen dosyamızın — tarihinde intikal eden raporun dosya kapsamı ile uyumlu olup, —- alınan, davalı şirket müdürlerinin ibrasına ilişkin karar dışındaki kararların; kanan, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı bir hususun tespit edilmediği, sadece gündemin —- müdürlerin ibrasına ilişkin oylamada, şirket müdürlerinin, sadece kendi ile ilgili değil diğer müdürlerin de ibrasına ilişkin oylamada oy kullanamayacağı halde bu yasağın bu emredici hukuk kuralının ihlal edilmesi sebebiyle TTK.nın 620. Maddesi gereğince karar alma nisabı oluşmadığından, işbu maddede alınan müdürlerin ibrasına ilişkin kararın yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, davanın aşağıdaki gibi müdürlerin ibrası yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istem yönünden ise reddine ilişkin karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile dava konusu davalı şirketin — tarihinde yapılan —- müdürlerin ibrasına ilişkin oylamada, şirket müdürleri kendilerine yönelik ibrada oy kullanmamış ise de diğer müdürlerin ibrasında oy kullandıkları anlaşıldığından TTK 619. Maddesinde düzenlenmiş bulunan oy hakkından yoksunluk kuralını ihlal ettikleri tespit edilmekle ve TTK 620. Maddesinde öngörülen karar alma nisabı yeterli olmadığından işbu maddede alınan müdürlerin ibrası kararının YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Fazlaya ilişkin genel kurul kararlarının iptaline ilişkin istemin, iptal koşulları oluşmadığı tespit edilmekle REDDİNE,
3-Karar ve ilâm harcı olan 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve A.A.Ü.T. Uyarınca 5.100,00-TL vekâlet ücretinin DAVALIDAN TAHSİLİ İLE DAVACIYA ÖDENMESİNE,
6-Davacı tarafça yatırılan 7,80-TL vekalet suret harcı, 61,00-TL posta+tebligat giderleri, 6.000,00-TL bilirkişi ücretleri ki toplam 6.177,60-TL yargılama giderlerinin DAVALIDAN TAHSİLİ İLE DAVACIYA ÖDENMESİNE,
7-Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve A.A.Ü.T. Uyarınca 5.100,00-TL vekâlet ücretinin DAVACIDAN TAHSİLİ İLE DAVALIYA ÖDENMESİNE,
8-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde ————— ilgili dairesinden istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/12/2021