Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/892 E. 2022/647 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/892 Esas
KARAR NO : 2022/647

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2020
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı şirketin yapı, donatım, çit konularında iş gördüğünü, taraflar arasında davacı şirketin sunduğu ürün ve montaj hizmetlerinin satışı konusunda anlaşma sağlandığını, davacı şirketin ürünleri ve montaj hizmetini ayıpsız ve kusursuz teslim etmesine rağmen davalının aldığı hizmet bedelini ödemeye yönelik olumlu bir geri dönüş veya ödeme yapılmadığını, onaylanmış teklif mektubuna istinaden —— Fabrikasında yapılan montaj sırasında davacı şirket çalışanlarının sac kesimi yaparken akülerin bulunduğu yerde ustaların sacı kesmesi esnasında çıkan kıvılcımlardan dolayı patlamanın meydana geldiği iddia edilerek akülerin zarar gördüğünü ve bu bedelin müvekkili olan davacı şirkete yansıtılacağı söylenip bu işle ilgili ve geçen dönemlerden de alacakları olan 15.075,50-TL’nin taraflarına ödenmeyerek aynı zamanda da davacı şirket çalışanlarının iş güvenliği ve can sağlığının tehlikeye atıldığını, söz konusu olaydaki akülerin montaj esnasında enerjisinin kapalı olması ve iş güvenliği tedbirleri alınması gerekirken, davalı şirketin hiç bir şekilde kendi kusurunu görmediğini, davalı şirketin ödeme emrinde belirtilen fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 15.074,50 TL’lik bir borcu bulunduğunu, bu borcun iki adet faturadan kaynaklandığını, davalı aleyhine —— sayılı dosyası başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu, asıl alacak toplamının 6.519,50 TL’lik kısmına 25.02.2020 tarihinden, 8.555,00-TL’lik kısmına ise 06.05.2020 tarihinden itibaren tarafların tacir olduğu da düşünülerek işleyecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte hükmedilmesi gerektiğini, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek öncelikle müvekkili olan davacı şirketin alacaklarını korumak amacıyla davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davanın kabulüne, itirazın iptaline davalı aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava açılmadan önce davacı tarafa takas defiinde bulunulduğunu, davacı şirketin davalı şirketin—— bulunan soğuk hava deposunun kesintisiz enerji ihtiyacı için kullandığı akü şarj istasyonunun panel çitlerle kapatılarak ayrılması/bölünmesi/belirli hale getirme işini yükümlendiğini, sözleşme imzasından önce, soğuk hava depolarının akü şarj istasyonlarının kurulumu standartlarına göre yapılması için, işin uzmanı olarak Fabrika da keşif yaptığını ve ardından 14.02.2020 tarihinde davacı şirket yetkilisi —— kabulü ile, istasyonun standartlara uygun yapım ve montaj işi davacı şirket tarafından yüklendiğini, yüklendiği işi yapmak üzere 25.02.2020 tarihinde ——- isimli iki çalışanın fabrika binasına geldiğini, davacı şirket personellerinin montaj çalışmaları yaparken, akülerin bulunduğu alanda akülerin yanında kesme taşı—— kullandığı için kıvılcımın akülere sıçradığını ve akülerin patlamasına neden olduklarını, kaza sonrasında olayla ilgili aralarında davacının görevlendirdiği personelleri ——- ıslak imzaları bulunan olay yeri kaza tutanağı tutulduğunu ve güvenlik kamera görüntüleri ile de kaza olayının kayıt altına alındığını, davacı şirket tarafından iş yapımından önce davalı şirket işyerinde yapılan keşif de sadece montaj yapılacağı, her şeyin davalı iş yeri dışında hazırlandıktan sonra hazır olarak getirileceğinin ifade edildiğini, davalı iş yerinde kesinlikle kesme, kaynak gibi bir işlemin yapılmayacağı belirtilmesine rağmen, akülerin yanında hiçbir tedbir, güvenlik önlemi almadan kaynak işi yapıldığını, Netice de davacı şirket çalışanları/görevlendirdikleri kişilerin 25.02.2020 tarihinde davalı şirketin soğuk hava deposu besleme ünitesinde yer alan—–seri nolu ——akünün patlamasına ve kullanılamaz hala gelmesine neden olduklarını, akünün kullanılamaz hale geldiği aynı günlü—— raporu ile müvekkili olan davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketin 28.313,43-TL bedel ödeyerek yeni akü satın aldığını, davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının icra takibinde itirazının haklı olduğunu beyan ederek davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari iş kapsamında verilen hizmete ilişkin faturaya dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.—— Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir 2019-2020 yıllarına ait ——formları ilgili vergi dairelerinden celp edilmiştir.—— yevmiye numaralı ihtarnamesinin muhataba tebliğine ilişkin tebliğ şerhinin bir örneği celp edilmiştir.Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin Mahkememizin 04/02/2021 tarihli ara kararı ile reddine karar verilmiştir.Davalı Tanığı —— Mahkememizin 07/12/2021 tarihli celsedeki beyanında : ”Ben —— teknik bakım ve onarımını yapmaktayım. 4 yıldır orada çalışmaktayım. Fabrikada 60.000 metre kare kapalı alan vardır. Montaj için ——şirketinden geldiler. İçeriye aldık. Daha sonra ben yukarıya çıkmıştım. Telefon ile aradılar, aküde patlama olduğu haberini aldım. Ben patlama anını görmedim. Ben daha önce davaya konu aküler gibi diğer akülerin montajını görmüştüm aslında basit bir işlemdir. Patlama nasıl oldu anlamadım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Mahkememizin 07/12/2021 tarihli celsesinde 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara 2020 yılına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi ——-bilirkişiye verilmiş, bilirkişilerin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.6100 sayılı HMK Madde 222/(1)”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —— 22/7/2020 – 7251 sayılı Kanun md. 23) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64-(1)(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.Mahkememizce dosya rapor tanzim edilmek üzere —— ile —– tevdi edilmiş, tanzim edilen rapor Mahkememize sunulmuştur. Sunulu bilirkişi raporunda özetle; ”—— Tarafların Usul ve Yasaya uygun tutulmuş ve tam bir mutabakat içinde olan Ticari Defterlerindeki kayıtları ve Müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, Davacı Şirketin 15.074,50 TL alacak talebi üzerinden harçlandırarak İtirazın İptali istemi ile Davalı Şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; Tarafların birbirlerini doğrulayan Ticari Defter ve Kayıtları itibarıyla, Davacı Şirketin Davalı Şirketten 15.074,50 TL asıl alacaklı durumda bulunduğu, Ancak, Davalı Şirketin Takas talebine konu ettiği Akü Hasarı nedeniyle Davalı Şirketin 14.397,00 TL’ lık hasar zararının oluşmuş bulunduğu, Davalı Şirketin 14.397,00 TL Hasar Bedelini Davacı Şirkete olan 15.074,50 TL Borcundan mahsup edip, edemeyeceği hususlarında takdirin Sayın Mahkemeye ait olacağı, Sayın Mahkemenin Davalı Şirketin Takas talebinin yerinde olduğu yönünde hüküm kurması halinde, Davacı Şirketin Davalı Şirketten Takas sonrası Talep edebileceği Asıl Alacağının (15.074,50 TL – 14.397,00 TL= 677,50 TL olabileceği——-‘ belirtilmiştir.Tanzim edilen bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.Mahkememizin 26/04/2022 tarihli celsesinde tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarının olumlu olumsuz değerlendirilmesi, uyuşmazlık konusu ile ilgili rapor tanzim edilmek üzere dosyanın daha önce rapor sunan bilirkişi heyeti ile yeni görevlendirilecek nitelikli hesaplamalar alanında —— heyetine tevdiine karar verilmiş, tanzim edilen ek rapor Mahkememize sunulmuştur. Sunulu ek raporda özetle; ”——-Dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasında TBK m. 470 hükümleri gereğince “eser sözleşmesi”nin kurulduğu, buna göre davacının “yüklenici”, davalının ise “iş sahibi” sıfatını haiz olduğu; davacının, eser bedelinin davalı tarafça ödenmediğini iddia ettiği, Teknik ve mali açıdan değerlendirme yapıldığında kök rapordaki görüşte değişiklik olmadığı, Borçlar mevzuatına yönelik yapıldığında ise aşağıdaki alternatifli değerlendirmenin Sayın Mahkeme’nin takdirine sunulduğu, şöyle ki: Eğer Sayın Mahkemece kök ve ek rapordaki teknik değerlendirmeler doğrultusunda söz konusu zararın meydana gelmesinde yüklenici davacının kusurlu olduğu kabul edilir ise TBK m. 474 vd. hükümlerince davalı iş sahibinin ihbar külfetini yerine getirip getirmediği, davacının ayıptan sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun irdeleneceği; a. Dosya kapsamına sunulan ve davalı tarafından davacıya —— Noterliği’nde düzenlenerek 24.08.2020 tarihinde gönderilen ——- yevmiye numaralı ihtarnamede, davacının çalışanlarının 25.02.2020 tarihinde davalının işyerine gelerek edimi ifa ederken zarara sebebiyet verildiği, 6 aydır zarar gören akünün yenisi ile değiştirilmediğini veya zararın ödenmediğini beyan ettiğinin ve 5 iş günü içinde davalının uğradığı zararın giderilmesinin talep edildiğinin görüldüğü; İşbu ihtarnamenin muhatap davacıya 15.09.2020 tarihinde tebliğ edildiği, b. Davalı tarafından 08.01.2021 tarihinde dosyaya sunulan dilekçenin ekinde bulunan tutanaklar ve aküye ilişkin raporlar incelendiğinde söz konusu zarara sebebiyet veren olayın 25.02.2020 tarihinde meydana geldiği, tutanaklarda davacı – şirketin çalışanlarının imzalarının bulunduğunun görüldüğü, c. Her ne kadar zarara sebebiyet veren olayın üzerinden 6 ay geçtikten sonra davalı işsahibi tarafından davacı yükleniciye gönderilen noter ihtarnamesinin TBK m. 474/1 hükmüne göre “uygun süre içinde” yapılmış bir ayıp ihbarı olmadığı, davalının ayıp ihbar külfetini yerine getirmediği söylenebilecek ise de zararın meydana geldiğin gün imzalanan tutanaklar incelendiğinde davacı yüklenicinin zarardan aynı gün haberdar olduğu, böylelikle ayıp ihbar külfetinin de yerine getirildiği (kaldı ki Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre taraflar tacir bile olsalar eser sözleşmelerinde ayıp ihbarının yapıldığı tanıkla bilir ispat edilebilir; TTK m. 18 hükmünce noter ihtarı zorunluluğu bulunmamaktadır) kanaatine varılabileceği; takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, d. Teknik değerlendirme neticesinde davacı yüklenicinin borcunu gereği gibi ifa etmediği kanaatine varılmış oluğundan davacı yüklenicinin, gereği gibi ifada bulunmamasına rağmen işsahibi davalıdan (ivaz olarak eser bedeli yönünde) alacak hakkına sahip olamayacağı yönünde kanaate varılabileceği, ancak davacının alacaklı olup olmadığını (bu kapsamda mali değerlendirmeyi) nihai takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, Ancak eğer Sayın Mahkemece kök ve ek rapordaki teknik değerlendirmelerin aksine davacının kusursuz olduğu, meydana gelen zararın davalıya isnat edilebileceği kabul edilirse bu halde yüklenici davacının TBK m. 474 vd. hükümlerince ayıptan sorumluluğuna gidilemeyeceği, davacının ifa ettiği ediminin karşılığı (ivazı) olarak bedele hak kazanacağı kanaatine varılabileceği; (bu kapsamda mali değerlendirmeyi takdirin Mahkeme’ve ait olduğu——-” belirtilmiştir.
Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
İcra dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından davalı aleyhine 6.519,50-TL fatura alacağı, 395,41-TL işlemiş faiz, 8.555,00-TL fatura alacağı, 290,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.759,96-TL alacak üzerinden icra takibine başlandığı, davalı tarafından icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına, borca ve ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğu, işbu davanın süresi içerisinde 15.074,50-TL üzerinden harçlandırılmak suretiyle açıldığı anlaşılmıştır.——- soruşturma ve ——-Karar sayılı dosyasından olaya ilişkin yapılan soruşturma kapsamında “Suç tarihinde bir akünün patladığı ve kimsenin yaralanmadığı,müştekinin de yaralanmadığı gibi müsnet suçun takibinin şikayete bağlı olduğu,TCK.73 maddesi uyarınca 6 ay içerisinde şikayet etmesi gerektiği halde 30/09/2020 tarihinde şikayette bulunduğu,süresinde şikayet olmayıp zaten atılı suçun unsurlarının da oluşmadığı, Şüphelinin parasını vermemesi olayı ise hukuki problem olduğu,bu haliyle müşteki ile şüpheli arasındaki meselenin hukuki mahiyet arzettiği,hukuk mahkemelerinde halli gereken bir problem olduğu,cezai açıdan bir suç oluşturmadığı anlaşıldığından; Şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 04/10/2022 tarihli celsesinde davacı vekili tarafından; “——Davaya konu iki adet fatura akünün montajı ve çevrelenmesine ilişkindir. Akünün bedeli davaya konu fatura değildir. Patlayan aküyü davacı şirket sağlamamıştır——“İddia, savunma, celp edilen bilgi ve belgeler, tanzim edilen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinden;Davacı tarafından akü montaj ve çevrelenmesi işine ilişkin davalı tarafa hizmet verildiği ve bu nedenle iki adet faturadan kaynaklanan alacağın dayandığı takibe yapılan davalı itirazının iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı, davalı tarafından davacı şirket çalışanlarının soğuk hava deposu besleme ünitesinde yer alan akünün patlamasına ve kullanılamaz hala gelmesine neden oldukları, davalı şirketin yeni akü satın aldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İddia, savunma ve uyap üzerinden celp edilen soruşturma dosyasından, davacı tarafından davalı iş yerinde 2 adet akünün montajı ve çevrelenmesi işini üstlendiği, akünün montajı sırasında patlama meydana geldiği hususları sabittir.Davacı vekilinin 04/10/2022 tarihli celsede alınan beyanıyla; davaya konu iki adet faturanın akünün montajı ve çevrelenmesine ilişkin olduğu, akü bedelinin dava konusu olmadığı, montajı yapılacak akülerin davalı tarafından sağlandığı sabittir.
Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi heyet raporu ile; Akülerin montajı sırasında gerçekleşen olayda zarar görmüş olduğu iddia edilen —— kapasiteli akünün harici bir etki görmeden Akü Raporunda görüldüğü şekilde hasar görmesinin mümkün olmadığı, Bu kapsamda davacı şirket tarafından profesyonel olarak panel çit işi yapan bir şirket olarak çalışma esnasında kıvılcım çıkabileceğini, etrafında alev alacak, parlayabilecek herhangi bir malzeme/eşya bulundurulmaması, eğer bu şekilde çalışmak zaruri ise çalışma yerinin etrafı soğutularak (çalışma zeminine nemli branda vb.) muhtemel oluşabilecek tedbirlerin alınması gerekirken gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olduğu, bu anlamda muhtemel oluşabilecek risklere karşı davalı tarafın bilgilendirilmiş olması gerektiği yönünde tespitte bulunulduğu, alınan raporun somut olay özelliklerine uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Bu kapsamda yapılan değerlendirme ile; Taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu sabit olup, davacı tarafından sözleşme ile işi eksiksiz şekilde teslim etme ve davalı tarafın da bedel ödemekle yükümlü olduğu, bedel ödeme yükümlülüğünün ancak hizmetin verilmesi (akülerin montajı ve çevrelenmesi işinin ifası) ile doğacağı, bilirkişi raporunda her ne kadar hizmetin ayıplı olduğu ve davalının yeni akü alması nedeniyle hesaplama yapılmış ise de patlamaya konu akülerin davalı tarafından sağlandığı, akülerin henüz montajı esnasında patlama gerçekleştiği ve akülerin kullanılamaz duruma geldiği, bu durumda davacı tarafın hizmetin ilk aşaması olduğu anlaşılan akülerin montajına yönelik hizmeti tamamlayamadığı ve devamında verilmesi gereken çevrelenmesi hizmetini de yerine getirmemiş olduğu, patlamaya konu olayın davacı şirket çalışanlarının kusurlu eylemi ile gerçekleştiği, dolayısıyla davacı tarafından “teslim borcu” yerine getirilmediğinden davalının hizmet bedelini ödeme borcu doğmadığı, olay günü tanzim edildiği anlaşılan tutanaklarda davacı taraf çalışanlarının imzası bulunmakla davalının ayıbı ihbar külfetini yerine getirdiğinin kabul edilmesi gerekmekle birlikte patlama sonrasında davalı nezdinde maddi olarak fayda sağlanabilir bir yarar da oluşmadığı anlaşılmakla ayıbı ihbar külfeti bulunmadığı ve bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya itibar edilmediği, somut olayda davacı taraf kusurlu fiili ile hizmet verilemediği anlaşılmakla davacının karşı edim olan hizmet bedelini talep edemeyeceği sonuç ve kanatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-)Karar ve ilâm harcı olan 80,70-TL harcın peşin alınan 178,64-TL harçtan mahsubu ile bakiye 97,94 -TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iadesine,
4-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca——bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan —— Genel Hükümler madde 13/1-2 ve—– uyarınca hesaplanan—— vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davalı tarafça yatırılan 8,50-TL vekalet harcının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-)HMK madde 333/1. uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.