Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/88 E. 2020/243 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/88 Esas
KARAR NO: 2020/243
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/01/2020
KARAR TARİHİ: 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı taraftan olan alacağının tahsili amacıyla davalı taraf aleyhine——-İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı taraf; icra dosyasına, takibe, borca, ödeme emrine, faize itirazları üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı tarafın söz konusu itirazları kötüniyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirket nezdinde kasko sigortası bulunan —– plakalı araç —–sevk ve idaresinde—- tarihinde sabah saat —— sularında ——– ilerlerken, davalı —- sevk ve idaresinde bulunan ——–plakalı aracın——- dönüşünün yasak olduğu bir noktada trafik kurallarını ihlal ederek— dönüşü yapması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen olay neticesinde—– plakalı aracın şoföründen şikayetçi olan —— plakalı aracın sahibi ———– Sulh Ceza Hakimliği’ne vermiş olduğu şikayet dilekçesinde ve sonrasında ——— tarihinde ———– Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğu ifadede olayın meydana geliş şeklini ve kazaya ilişkin olarak neden tutanak tutulamadığını açıkladığını, Söz konusu kaza sonrası davalı tarafın ——— plakalı araç sahibine küfür ederek darp etmeye çalıştığı, olay yerinde bulunan vatandaşların araya girerek ayırmaya çalıştığı ve devamında ——- plakalı aracın taksi şoförünün tutanak tutulmadan olay yerinden kaçtığını, ——plakalı araç, araç sürücüsü ——— %100 kusurlu olduğu haksız fiil teşkil eden eylemi ile hasara uğramış olduğunu, hasarın tazmini için müvekkili şirket tarafından sigortalıya ——hasar tazminatı ödendiğini, —— tarihinde davalıya, sigortalısına yapmış olduğu ödemeye ilişkin rücu talebinde bulunduklarını, müvekkili şirket tarafından davalıya karşı —— İcra Müdürlüğü’nün———Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine yapmış yapmış olduğu itirazlar haksız ve hukuka aykırı olduğunu, söz konusu itirazların iptali ile takibin devamına, itirazların haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle de %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın tüm iddialarını reddettiklerini, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde öne sürdüğü hususların doğru olmadığını, ——–plakalı aracın maliki ve sürücüsü olmadığını, davacı taraf müvekkili araç sürücüsü ve %100 kusurlu olarak gösterdiğini, mülkiyeti —- ait olan —– plakalı araç —- olup aracın sürücüsünün müvekkili olmadığını, ———— Cumhuriyet Başsavcılığının —— Karar numaralı ——– yer olmadığı—– kararı verdiğini, aracın sürücüsünün —— olduğunu, olayın meydana gelmesinde ters yönde gelen ——- plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkiline atfedilen kusuru kabul etmediklerini, meydana gelen olayla ilgili olarak müvekkili aleyhine müşteki tarafından —— Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, —- Cumhuriyet Başsavcılığı ———— — Karar numaralı ve — tarihli kararı ile ——– karar verdiğini, yapılan itiraz da reddedildiği için kararın kesinleştiğini, davanın üçüncü şahıs müvekkiline ait aracın sigortacısı ——- ihbar edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Eldeki davada, meydana gelen trafik kazası neticesinde sigorta şirketince dava dışı kişiye ödenen hasar tazminatının davalıdan rücûen tahsili talep edilmektedir.
——- Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. —————————sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.———
Dosyada mübrez ——— hasar dosyası evraklarından; davacı sigorta şirketinin dava dışı ——— sigortaladığı, işbu aracın kazaya karşıması neticesinde oluşan hasar tazminatının dava dışı ——- ödendiğinden bahisle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Rücûen tazminat davasında davacı sigorta şirketi, sigortalısının ——– haklarına halef olur ve rücûen tazminat davasında işbu dava dışı sigortalının yerine geçer. Bu durumda; eldeki davada davacının —— olduğu düşünülmeli ve buna görev tanımı yapılmalıdır. TTK’da düzenlenen ve sigorta şirketinin açtığı rücûen tazminat davasının temel mantığı bu eksendedir. Buradan hareketle; davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalı —– yerine geçerek huzurdaki davayı açtığı kabul edilip, görev sorunu bu minvalde çözülmelidir.
Sigortalı dava dışı —————- tacir olduğu dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davalı —- da tacir olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Hâlböyleyken, sigortalı—— tacir olmayan kişi, ortadaki trafik kazası (haksız eylem), davalı —- da tacir olmayan kişi olduğuna, adı geçenler tacir olmadığından ve uyuşmazlık adı geçenlerin ticari işletmesinden kaynaklanmadığına göre; ticari davadan bahsetmek mümkün değildir.
Huzurdaki rücûen tazminat davasında Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması için; dava dışı sigortalı ———— davalı ——- tacir olması ve uyuşmazlığın ise adı geçen gerçek kişilerin ticari işletmesinden kaynaklanması gerekmektedir. İşbu şartlar gerçekleşmediğinden somut olay ticari davaya konu olmayacaktır.
Dava dışı sigortalı —— aracı ile ile davalı ——- aracı arasında meydana gelen trafik kazası, haksız fiil hükümlerine göre Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılacak yargılamada çözülmelidir. Huzurdaki davada; sigorta hukuku – Türk Ticaret Kanunu hükümleri değil, haksız fiil hükümleri tatbik edilmelidir.
Sonuç itibariyle; işbu uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya ——- Asliye Hukuk Mahkemelerinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ———— Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-)Yargılama giderleri hususunda görevli Mahkemece değerlendirme yapılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ———Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.10/07/2020