Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/876 E. 2023/774 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/876
KARAR NO : 2023/774

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 24/11/2020
KARAR TARİHİ : 22/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket vekili dava dilekçesinde, davalı —- ile davacı arasında 23.03.2017 tarihinde Makine Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini,—-marka—- seri no.lu —ve —– marka —- seri numaralı — kira sözleşmesi ile—- kiralandığını, —–Şirketi’ne —- nolu sigorta poliçesi ile—- tarafından sigortalandığını, —- model —– plakalı —– şasi numaralı —— kullanım kaynaklı pert olduğunu, şirketlerinin 23.12.2019 tarihli teklif ile işbu —– 135.000 Euro dan perte çıkarılıp satılmasını kabul ettiğini, yine 23.12.2019 tarihli teklif ile —–hasarlı olarak kabulü ile 60.000Euro üzerinden satın almayı kabul ettiğini, sovtaj, masraf vesair bedeller düşüldükten sonra arada oluşan 68.892,80 Euro pert bedelinin ise ödemenin yapıldığı tarihte —– mülkiyeti davacıya ait olmasına rağmen herhangi bir onay alınmaksızın —-tarafından —– şirketine ödendiğini, 68.892,80 Euro nun iadesi için 29.04.2020 tarihinde —- Noterliği’nin —-yevmiye numaralı ihtarnamesi ile —-ve—– şirketine ihtar edildiğini, ancak sonuç alınamadığını, —– mülkiyetinin davacıya ait olduğunu, kiralanan —davacı tarafından —– leasing sözleşmesi ile kiralandığını, ödemelerin tamamlanmasını müteakip mülkiyetlerinin davacıya geçtiğini, bu durumun 12.11.2019 tarihli tescil belgesi ile belgelendiğini, —– tarafından düzenlenen poliçede — menfaat sahibi olarak —– göründüğünü, ancak pert durumundan aylar önce mülkiyetlerinin şirketlerine geçtiğini, pert bedelinin mülkiyet sahibi davacıya ödenmesi gerekir iken zilyet olan ve sigorta ettiren —- şirketine ödenmesinin hukuka aykırı olduğunu, —- perte çıkarılması ve satılması için davacıdan 23.12.2019 tarihinde muvafakat alındığını beyanla 68.892,80Euro bedelin ödendiği tarihten itibaren işleyecek devlet bankalarının Euro para birimi üzerinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —– Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı ile şirketleri arasında 30.06.2019 tarihli iş makinesi kira sözleşmesi akdedildiğini, iki adet —- şirketlerine kiralandığını, şirketleri tarafından iş bu —— sigorta ettirildiğini, kira sözleşmesinde belirtildiği üzere kasko sigortasının kiracıya ait olduğunu, bu nedenle primlerinin şirketleri tarafından ödendiğini, davacının—- maliki olduğu iddiasını kabul etmediklerini,—– yoluyla davacı tarafından kiralandığını, mülkiyetinin davacıya geçtiği iddiasının asılsız olduğunu, davacı ile şirketlerinin iş bu iki makineye ve—- bulunan kırma eleme tesisinde ortak olduğunu, davalıdan kaynaklanan nedenlerle ihtilaf çıkması sebebiyle bu konuların şirketleri tarafından yargıya taşındığını, ödemelerin tümünün şirketleri tarafından gerçekleştirildiğini, hem finansal kiralama bedellerinin hem de sigorta primlerinin şirketleri tarafından ödendiğini, bunun üzerine davacı ile şirketleri arasında şifahi sözleşme yapılarak 2 adet—- bu dava konusu edilen —-mülkiyetinin şirketlerine geçmesi konusunda anlaşma sağlandığını, davacının bu anlaşmaya sadık kalmayarak haksız kazanç elde etmek için iş bu davayı açtığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —–vekili cevap dilekçesinde özetle: husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, şirketleri nezdinde —–adına 07.08.2019/07.08.2020 vade tarihli ve—–no.lu Makine Kırılması Sigorta Poliçesi tanzim olunduğunu, poliçe kapsamında sigortalısı tarafından yapılan hasar ihbarı akabinde 68.892,80.- Euro hasar tazminatının sigortalı —- ödendiğini ve şirketlerinin sorumluluğunun sona erdiğini, şirketlerinin sigortalısına karşı sorumlu olduğunu, davacının taleplerini dayandırdığı kira sözleşmesi diğer davalı ile iç ilişkisine dayandığını, şirketleri yönünden bağlayıcı olmadığını, davacının faiz talebinin kabul edilemeyeceğini, şirketlerinin dava açılmasına sebebiyet vermediğini beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, tazminat (sigorta ödemesine dayanan rücuen) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Dava konusu —–Plakalı —-Şasi numaralı—–pert işlemine tabi tutulup tutulmadığı, tutulmuş ise ne zaman tutulduğu, oluşan hasarın miktarının tespiti, —– mülkiyeti, davalı sigorta şirketi tarafından, dava konusu sigorta poliçesi kapsamında diğer davalı —– makine kırılması konusunda yapılan ödemenin sigorta poliçesi kapsamı ve hukuk kurallarına uygun olarak hak sahibine ödenip ödenmediğinin belirlenmesi, davacının sigorta şirketi ve kiracı —– dava konusu iş makinesinin pert bedelini talep etme koşullarının oluşup oluşmadığı, kimden ve ne sebeple talep edebileceğinin tespiti, temerrüt tarihinin belirlenmesi noktalarında toplandığı görülmektedir.
Mahkememizin 15/02/2022 tarihli ara kararı ile dosyanın uyuşmazlık noktalarında bilirkişi incelemesi yaptırılması için, ticaret hukukçusu bilirkişisi, sigortacı bilirkişisi ve borçlar hukukçusu bilirkişisinden oluşan heyete tevdi edilerek rapor düzenlenmesine karar verilmiş olup, 08/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Sigortacılık açısından değerlendirildiğinde: Davalı —–tarafından hasarı müteakip davacı şirketi sigortalı olarak kabul ederek 135.000 Euro bedel üzerinden perte çıkarılmasına ilişkin muvafakati aldığı, teknik açıdan değerlendirildiğinde: hasarın oluş ve hasarlanan parça durumlarına göre pert sayılmasının uygun görüldüğü,—– şirketinin 23.03.2017 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığı —- sözleşmeye dayanarak davalı —–Şirketi nezdinde Makine Kırılması Sigorta Poliçesi ile sigorta ettirdiği, Meydana gelen hasarın, —–Sigorta şirketi tarafından tanzim olunan Makine Kırılması Sigorta Poliçesi teminatında bulunduğu, hasar bedelinin davacı şirkete ödenmesi gerekir iken davalı —— şirketine ödendiği, davacı şirketin poliçe teminatı kapsamında karşılanmayan zararını, davalılardan—–Sigorta Şirketinden talep ve dava hakkının bulunduğu, —– ait —– plakalı —— davacıya, Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında 14.03.2017 tarihinde kiralandığı; davacının ise finansal kiralama ile kiraladığı —–plaka sayılı—–, 23.03.2017 tarihli kira sözleşmesi ile alt kiracı olan davalı —– şirketine kiraladığı; ancak kira sözleşmesinin yapıldığı tarihte dava konusu finansal kiralamaya konu makinenin malikinin yukarıda yazılı mevzuat hükümler uyarınca dava dışı —- Olduğu, dava konusu makinenin —– Noterliğinin 08.11.2019 tarih ve—– yevmiye numaralı iş makinesi satış sözleşmesi ile dava dışı —–. tarafından davacıya satışının yapıldığı sonrasında ise—- tescil plakası ile 12.11.2019 tescil tarihinde davacı —– şirketi adına tescil edildiği, yani bu tarih itibari ile —– üzerindeki menfaat sahibinin /malikin davacı şirket olduğu, hasarın 22.11.2019 tarihinde meydana geldiği ve dolayısı ile makine üzerinde meydana gelen zararı talep etme hakkının da hem yukarıda yazılı finansal kiralama ve sigorta mevzuatı hükümleri hem de TMK hükümleri uyarınca malike ait olduğu, davalı —– tarafından poliçe tanzimi sırasında her ne kadar davalı —– şirketi adına sigortalı sıfatı ile poliçe tanzim edilmiş olsa da davalı —–tarafından hasarı müteakip davacı şirketi sigortalı olarak kabul ederek 135.000 Euro bedel üzerinden perte çıkarılmasına ilişkin muvafakat aldığı, dolayısı ile makinenin davacının mülkiyetinde bulunduğu hususunu da bildiği, bu durumun ekspertiz raporu ile de sabit olduğu, —-hasarlı olarak sovtaj değerinin 60.000 Euro olarak davacı —– şirketine bırakıldığı, sigorta mevzuatı yönünden yapılan değerlendirmelere ek olarak üçüncü kişi lehine yapıldığı açık olan sigorta poliçesi hükümlerinin yanı sıra taraflar arasındaki kira sözleşmesinde her ne kadar —– sigorta sözleşmelerinin kiralayan tarafından yapılacağı ve primlerinin onun tarafından ödeneceği belirtilmiş olmasına rağmen sigorta tazminatını talep ve dava hakkının bulunacağı veya malda oluşacak zararı davalı —– talep edebileceğine ilişkin herhangi bir hükmün yer almadığı, anılan davalının, davacı ile arasında ortaklık ilikisi olduğu yönündeki savunmasının bu duruma etkisinin ve ispatı hususunun yargılama hukuku ile ilgili olduğu ve Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu, dolayısı ile sigorta mevzuatına ilişkin hükümlerin yanı sıra kira sözleşmesi hükümleri kapsamında da davacı şirketin hem malik hem de sigortalı sıfatı ile sigorta tazminatının talep ve dava etme hakkının bulunduğu kanaatine varıldığı (sigortacılık yönünden inceleme neticesinde de aynı kanaate varıldığı), davalı —– tarafından 68.892,80Euro hasar tazminatının 27.02.2020 tarihinde davalı—–şirketine ödendiği, dolayısı ile davalı sigorta şirketinin yanlış kişiye ödeme yapması sebebiyle davacıya olan sorumluluğunun devam ettiği, davacıya olan borcun gereği gibi ifa edilmediği; ödeme yapılan 27.02.2020 tarihi itibari ile temerrüde düşüldüğü, davacının bu bedeli 3095 sayılı yasanın 4/A maddesine uyarınca işleyecek faiz ile davalı sigorta şirketinden talep edebileceği, ancak bu husustaki takdirin, elbette Sayın Mahkemeye ait olduğu, davacının söz konusu bedeli Davalı —– şirketinden talep edip edemeyeceği hususunda ise davalı sigorta şirketinin yanlış kişiye ödeme yapmış olmasının sigorta mevzuatı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu hususa ilişkin açıklamalara yukarıda detaylı olarak yer verildiği dolayısı ile davalı —— pasif husumetinin bulunup bulunmadığı hususunun da Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu, sigortacılık açısından değerlendirildiğinde: Davalı—-Sigorta Şirketi’nin davacının zararından 27.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte sorumlu olacağı…” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememizin 12/07/2023 tarihli duruşma tutanağında, tarafların bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlar da dikkate alınarak ayrıca davacı ile davalı —–arasında sunulan belgelere göre adi ortaklık ilişkisi bulunması halinde seçenekli olarak bu ihtimalinde değerlendirilmesi suretiyle ek rapor düzenlemesi için dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup, 03/09/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “….Davacı ile davalı—- şirketi arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğuna yönelik bir tespitin yapılamadığı,—–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden gelen —- sayılı kararın huzurdaki dava ile ilişkisinin anlaşılamadığı; sehven dosyaya sunulduğu kanaatine varıldığı, —– Asliye Ticaret Mahkemesi’nden gelen —- sayılı kararda —- şirketi tarafından—– karşı açılan adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasında 04.11.2020 tarihinde dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği, 03.02.2022 tarihinde kararın kesinleştiği…” şeklinde rapor düzenlendiği, bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli oldukları görülmüştür.
Davacı ile davalı —- arasında düzenlenen kira sözleşmesinde, kiracının —-, kiralayanın davacı olduğu, sözleşme konusunun, —- marka —-model—–seri no.lu —-marka —- model—– seri no.lu —-kiralanması olduğu, işin süresinin 23.03.2017 tarihinden başlayarak 12 ay süre olarak belirlendiği, —-Noterliğinin 14.03.2017 tarih ve —- yevmiye no.lu Finansal Kiralama Devir Sözleşmesi kapsamında —-şirketi finansal kiralama konusu haklarını, kiracı sıfatıyla devretmeyi kabul ederek —– kiralayan sıfatı ile davacı şirkete kiralanmasına ilişkin devir sözleşmesinin imzalandığı, davacının da,14.03.2017 tarihinde finansal kiralama ile kiraladığı makineleri, 23.03.2017 tarihli kira sözleşmesi ile davalı —– şirketine kiraladığı, —–. Noterliğinin 08.11.2019 tarih ve—– yevmiye no.lu iş makinesi satış sözleşmesine göre dava dışı—- tarafından —– plaka sayılı dava konusu edilen iş makinesinin davacıya satışının yapıldığı, iş makinesi tescil belgesine göre de, —-marka—–model—-seri nolu, —- tipi —- tescil plaka no.su ile 12.11.2019 tescil tarihinde davacı —- şirketi adına tescilli olduğu, dava konusu edilen hasarın ise 22.11.2019 tarihinde meydana geldiği belirlenmiştir.
Sigorta teminatı yönünden yapılan incelemede, davalı —– Sigorta Şirketi tarafından, 30.09.2019 – 07.08.2020 — vade tarihli ve —-no.lu Makine Kırılması Sigorta Poliçesi ile makinenin sigorta güvencesine alındığı, poliçede sigortalı olarak davalı —- şirketinin gösterildiği, Poliçede sigorta ettirenin—- şirketi olduğu, davaya konu —– ilişkin makine kırılması – teminatı verildiği ve makine kırılması hasarlarının 450.000,00.- Euro. tutarla sigorta güvencesine alındığı, Poliçeye her bir hasarda 7.500,00.- Euro veya hasarın 9610 u oranında muafiyet uygulanacağı şerh olunduğu, Poliçede dava konusu edilen——menfaat sahibinin —–. olduğunun belirtildiği, dava konusu—– makinasında 22.11.2019 günü makine kırılması nedeniyle hasar meydana geldiği, hasar dosyasında hasarın makinanın çalışır durumda iken hasarlandığı beyan edildiği, hasarın öperatörün hata veya ihmali, dikkatsizliği sebebiyle meydana geldiğinin dosyada mevcut ekspertiz raporu ile sabit olduğu, bu kapsamda dava konusu hasarın poliçe teminatı kapsamında meydana geldiğinin kabulü gerektiği, dolayısı ile davalı —– meydana gelen zarardan poliçe teminatı kapsamında sorumlu olacağı davalı sigorta şirketi tarafından görevlendirilen ekspertiz tarafından yapılan incelemede; makinanın pert- total işleme tabi olması gerektiği, hasarsız hali ile değerinin 135.000,00.- Euro olarak mutabık kalındığı, sovtaj bedelinin 60.000,00.- Euro, hasar tespit masraflarının ise 1.547,56.- Euro olduğu belirlenerek; Hasar tutarı — 136.547,56.- Euro, sovtaj 60.000,00.- Euro, muafiyet 7.654,76.- Euro, ödenecek hasar — 68.892,80.- Euro olarak belirlendiği, sigorta ettiren davalı şirkete bedelin 07.02.2020 tarihinde ödendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf hasar bedelinin —– malikine ödenmesi gerekir iken davalı sigortalı kiracıya ödenmesi ile davacı malikin zararının karşılanmadığı iddiasından kaynaklanmaktadır.
Buna göre inceleme yapıldığında, Poliçeye—–dava konusu —-üzerinde menfaat sahibi olduğunun şerh edildiği, davalı —– Sigorta Şirketi 30.09.2019 – 07.08.2020 vade tarihli ve —-nolu Makine Kırılması Sigorta Poliçesi tanzim edildiği tarihte sigorta güvencesine aldığı makinenin; finansal kiralama sözleşmesi kapsamında kiralayan davacı şirket tarafından poliçede sigortalı görünen davalı —–şirketine kiraladığı anlaşılmaktadır.
Finansal Kiralama Kanunu 23/1 maddesine göre, finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayana aittir.Finansal Kiralama Kanunu 24/1 maddesine göre kiracı, sözleşme süresince finansal – kiralama konusu malın zilyedi konumunda olup, sözleşmenin amacına uygun olarak her türlü faydayı elde etme hakkına sahiptir. Kiralama konusu malın sigorta ettirilmesi zorunludur. Malın kimin tarafından sigorta ettirileceği sözleşmede gösterilir. Finansal Kiralama Kanunu 24/4 maddesine göre sigorta primleri kiracı tarafından ödenir.
Yukarıda açıklanan hükümler kapsamında, davalı alt kiracı —- şirketi tarafından söz konusu poliçenin zilyet sıfatı ile tanzim ettirilerek priminin ödendiği görülmektedir.
Poliçenin 30.09.2019 tarihinde tanzimini ( yenileme) müteakip, —-Noterliğinin 08.11.2019 tarih ve —- yevmiye no.lu iş makinesi satış sözleşmesine göre dava dışı—- tarafından —– plaka sayılı dava konusu edilen iş makinesinin davacıya satışının yapıldığı, İş makinesi tescil belgesine göre —-model —– seri no.lu,—- tipi —-tescil plaka no.su ile 12.11.2019 tescil tarihinde davacı —–şirketi adına tescilli olduğu, dolayısı ile 12.11.2019 tarihinde —- üzerindeki menfaat sahibi değişerek davacı—–şirketinin menfaat sahibi olduğu, hasarın 22.11.2019 tarihinde meydana gelmesinden önce davacının —– üzerinde menfaat hakkını elde ettiği belirlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında, dava konusu ihtilafın özünün davacının sigortalı ve poliçede menfaat sahibi olup olmaması noktasında toplanmaktadır.T.T.K. nun “Başkası lehine sigorta” başlıklı 1454. maddesi;
“(1) Sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir.
(2) Üçüncü kişinin adının belirtildiği durumlarda, tereddüt halinde sigorta ettirenin üçüncü kişinin temsilcisi olarak değil, kendi adına fakat üçüncü kişi lehine hareket ettiği kabul edilir.
(3) Sözleşmede, sigortanın kimin menfaati için yaptırıldığı açık da bırakılabilir. “Kimin olacaksa onun lehine” yapılan böyle bir sigortanın, üçüncü kişi lehine yaptırıldığı anlaşılırsa, ikinci fikra hükmü uygulanır.”
T.T.K. 1454. maddesine göre sigorta ettiren kendi menfaatini değil bir başkasının menfaatini sigorta ettirmiş olmakla, sigorta bedelini alma, zararı tazmin ettirme ve dava açma hakkı lehine sigorta yapılan sigortalıya aitken sigorta akdinden doğan borç ve yükümlülükler ise sigorta ettirene ait olacaktır.
Somut olayda davalı —-tarafından hasarı müteakip davacı—- şirketini sigortalı olarak kabul ederek 135.000,00.- Euro bedel üzerinden perte çıkarılmasına ilişkin muvafakatini aldığı hasarlı —- hasarlı olarak sovtaj değerinin 60.000,00.- Euro olarak davacı —-şirketine bırakıldığı, bu hususta eksper raporunda da “hasarlı iş makinesinin 60.000,00.- Euro karşılığında sigortalıya bırakılmıştır” ibaresiyle belirtildiği, ayrıca, ekspertiz raporunda finansal kiralama ile alınan iş makinesinin hasar tarihinde davacı —–Şirketine ait olduğunun belirtildiği, yapılan sözleşmede sözleşmenin içeriğinden sözleşmenin üçüncü bir kişinin lehine yapıldığı anlaşılıyorsa sigorta ettirenin kendi adına ama üçüncü kişinin lehine bu sözleşmeyi yaptığının kabul edileceği, (TK 1454.madde) dava konusu poliçenin içeriğinden üçüncü kişi yararına yapıldığı anlaşılmaktadır.
Başkası lehine sigortada sigorta ettiren, sigorta sözleşmesine dayanarak sigortacıdan sigorta tazminatının ödenmesini istemek ve onu dava etmek hakkına sahip olmak istiyorsa bunu sözleşmede mahfuz tutmak (aksine sözleşme) zorundadır. Sigortalının talep ve dava hakkı eğer sözleşme ile kaldırılmışsa sigorta ettirenin doğrudan talep ve dava hakkı olacaktır. Bu ihtimalde sigorta ettiren sözleşmeden doğan edimlerinin karşılığı olarak sigortacının edimlerini kendisi için talep edecek ve ödenecek paraları almaya yetkili olacaktır.
Sonuç olarak dava konusu sigorta sözleşmesinde; davalı —- şirketinin sigorta konusu tazminatı talep ve dava etmesi hakkını saklı tutulduğuna ilişkin bir özel şart hükmünün bulunmadığı gibi, davacı ile aralarında yapılan kira sözleşmesinde de, —- sigorta sözleşmelerinin kiralayan tarafından yapılacağı ve primlerinin onun tarafından ödeneceği belirtilmiş olmasına rağmen, sigorta tazminatını talep ve dava hakkının bulunacağı yönünde bir sözleşme hükmünün de yer almadığı, dolayısı ile davacının sigortalı sıfatı ile sigorta tazminatını talep ve dava etme hakkı bulunduğu, bu durumda, davalı —– tarafından 68.892,80.- Euro hasar tazminatını, davacı —- şirketine ödenmesi gerekirken, 27.02.2020 tarihinde —– şirketine ödeme yaparak davacının zararını karşılamadığı, hasar dosyası kayıtları ile ekspertiz raporuna göre davacının iş makinesinin sahibi bulunduğunu bilmesine rağmen ödemeyi sigorta ettiren olan ve poliçede sigortalı sıfatına sahip—– şirketine ödediği, fakat davalı —– tarafından hasar ödemesinin —– şirketine yapılması konusunda davacıdan alınmış bir talimatın da bulunmadığı, davacının bilgisi olmaksızın ve onayı- talimatı alınmaksızın hasar ödemesinin yapıldığı, bu nedenlerle, davalı —– Sigortanın, davacının 68.892,80.- Euro zararından sorumlu olacağı, davacının, hasar ödeme tarihi olan 27.02.2020 tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, her ne kadar davalı —– tarafından, davacı ile adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, bu ilişki çerçevesinde söz konusu —-kendi mülkiyetinde olduğu iddia edilmişse de, yukarıda açıklanan sözleşmeler karşısında iddiasını destekler mahiyette aynı kuvvette belge sunulamadığı, adi ortaklık ilişkisinin değişik davalara konu olarak ihtilaflı olduğu, bu nedenle bu iddiasına itibar edilmediği, öte yandan, dava konusu hasar ödemesindeki hatanın ve sorumluluğun davalı sigorta şirketine ait olduğu, davalı —–bu davada taraf sıfatının bulunmadığı, kendisine yapılan hatalı ödemeden kaynaklı sorumluluğunun diğer davalı sigorta şirketine karşı olacağı kanaatiyle davalı sigorta şirketi yönünden davanın kabulüne, —-yönünden davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın davalı —–Yönünden KABULÜNE,
-68.892,80 EURO’nun 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince ödeme yapılan 27/02/2020 tarihinden itibaren işlenecek, devlet bankalarının Euro para birimi üzerinden açılmış 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi ile davalı —- tahsiliyle davacıya verilmesine,
-Diğer davalı —– Yönünden pasif husumet bulunmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2
-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360-TL arabuluculuk ücretinin davalı —- tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 44.362,21- TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 11.090,56- TL harçtan mahsubu ile bakiye 33.271,65-TL harcın davalı —– tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 11.090,56 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 6.233,20 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 42.778,88 TL yargılama giderinin davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 96.919,48- TL vekalet ücretinin davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı —– kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 17.900,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —–verilmesine,
7-Davalı —– Tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı —– Tarafından sarf edilen 4.515,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı —– verilmesine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.