Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/861 E. 2021/765 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/861 Esas
KARAR NO: 2021/765
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2020
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilimiz şirket, davalı firmaya —— tarihinde—–
satışlarına ilişkin faturaları düzenleyerek davalıya teslim etmiştir. Müvekkilimiz davacı şirket tamamen karşı tarafa duymuş olduğu güven ve ticari ahlaka dayanarak davalı yanın söz konusu faturalara ilişkin ödemeyi en geç —– ay içerisinde yapacağına ilişkin beyanına duyduğu güven sonucu, davalıya —– gerçekleştirmiş ve bu satışa ilişkin faturaları da düzenleyerek davalıya teslim etmiştir. Ancak geçen süre zarfında, davalı firma müvekkilimiz davacı şirketten almış olduğu —– ilişkin ödemeyi yapmadığı gibi, müvekkilimiz şirket yetkilisinin bir başka firması olan—— olan ve davalının adresinde kış şartları sebebiyle park halinde bulunan bir adet —— resmen müvekkilimizden habersiz şekilde —–şahsa satıp devrini yapmıştır. Yani açıkça müvekkilimiz davacı şirket adına kayıtlı olan bir aracın kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle çalmış; akabinde de
satış ve devrini yaparak haksız kazanç elde etmiştir.
Bu durumu öğrenen müvekkilimiz şirket yetkilisi, —- tarihinde derhal ——-hakkında çalıntı ihbarında bulunup şikayetçi olmuştur. Tüm bu gelişmeler sonrasında ise, alacağına ulaşma hayali bir kenara dursun, açıkça güven ilişkisine dayalı şekilde davalının ticari adresinde park halinde bırakılan şirket aracının——— satılması üzerine artık müvekkilimiz davacı şirket adına tarafımızca işbu—-satışına istinaden düzenlenmiş olan faturalara bağlı ve dayalı olarak —— dosyası üzerinden icra takibi başlatılmışsa da; bu kere davalı borçlu tarafından işbu takibe tamamen “haksız”, “maddi ve hukuki” oldu ve dayanaktan yoksun şekilde itiraz edilmiştir.
Davalı yanın tamamen gerçek dışı ve hayatın olağan akışına da açıkça aykırı olan işbu asılsız “itirazlarının iptaline” ve “takibin devamına“ karar verilmesini, davalı borçlu aleyhine % 20 icra- inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Taraf teşkilinin usulüne uygun sağlandığı görüldü.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından şirketimiz aleyhine—— icra takibi başlatılmıştır. Ancak is bu icra takibi haksız ve hukuka
aykırı olduğundan yasal süresi içerisinde tarafımızca borca itiraz edilmiş olup takip bu suretle
durdurulmuştur. Davacı bu kez de itirazımızın iptali ve takibin devamı için Sayın Mahkemenizdeki haksız davayı ikame etmiştir.—- ile şirketimiz arasında ticari bir ilişki mevcut değildir. Davacı tarafından şirketimize satılıp teslim edildiği iddia edilen fatura içeriklerindeki mallar kesinlikle şirketimize satılmamış ve ürünlerin teslimi olmamıştır. Davacı davayı konu edilen fatura içeriklerinde yer alan ürünleri şirketimizin —- bulunan
şantiyesine teslim ettiğini ifade etmiştir. Öncelikle, satışa konu edilen —- ürünün firmamıza yüksek tonajda satıldığı iddia edilmiştir. Ancak bizim bu miktardaki bir ürünü aldığımızda depolayabileceğimiz veya sarf edebileceğimiz bir tankımız, depomuz, makinemiz bulunmamaktadır. Davacı tarafın —–Dolayısıyla —- satıldığı iddia edilen motorine ilişkin, güzergah boyunca geçilen yerlere ait geçiş evraklarının, sevk irsaliyeleri ve teslime ilişkin imzalı diğer belgeler gibi kanıtlayıcı belgelerin davacı tarafından Sayın Mahkemenize sunulması gerekmektedir. Ortada gerçekten alınan bir motorin ürünü bulunmadığından davacı tarafından bu belgeler sunulamayacaktır. Davacı tarafından şirketimize bahse konu fatura bedeli karşılığında bir teslim gerçekleşmemiş, firmamız davacıdan motorin ürünü almamıştır. Şirketimizin muhasebe departmanının hatalı işlemi nedeniyle de faturaya itiraz için belirlenen —- günlük kanuni sürede bu işlem yapılmamıştır.
Ancak tek basına bu husus fatura içeriğinin kabulü anlamına gelmediği gibi faturanın kesinleşmesini de sağlamamaktadır. Asla kabul etmemekle birlikte; davacının şirketimize fatura edebileceği bu miktardaki —-ürününün söz konusu olması halinde, mevcut fatura bedeli kadar ürün satılıp satılmadığı, ürün teslimlerinin süresinde ve ayıptan ari yapılıp yapılmadığı gibi hususlarda tespitler yapılarak, taraflar arasındaki borç ve alacak miktarının bu hususlara göre belirlenmesi gereklidir şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişilere tevdi edilmiş, rapor düzenletilmiştir; —– tarihli bilirkişi raporunda;
A) DAVACI ALACAĞI: Tacir olan taraflardan Davacının defterlerinin TTK hükümlerine uygun
tutulduğu, takip konusu faturanın kayıtlarında yer aldığı, Davalı —- defterleri incelendiğinde
Davacıya —- davacıya olan borç tutarınınaktarılmamış olduğu, yine ——— borç tutarının olmadığı görülmüş olup, Davacı firmaya herhangi bir ödeme yapıldığına dair kayıt olmadan borcun olmaması mümkün değildir. Davalı firmanın ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre uygun tutulmadığı, Davacı —- ticari defterleri incelendiğinde Davalı—- firma kayıtlarında dava konusu faturaları —hesabında takip ettiği ve Davacının — tarih itibariyle Ticari defteri
kayıtlarında Davalıdan — ALACAK bakiyesi olduğu görülmüş ve tespit edilmiştir. Ancak talebe bağlılık ilkesi gereğince Davalıdan —ASIL ALACAK
bakiyesi olduğu, B)FAİZ: Davacı—- takip öncesi faiz talebi mevcut olduğu görülmüştür. Sayın Mahkeme’nin kısmen yada tamamen Davacı —– lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında Ticari defter kapanış yevmiyelerinde ASIL ALACAK BAKİYESİNİN OLMASI HASEBİYLE asıl alacağı için Yıllık ———,
Yukarıda yapmış bulunduğum açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi
ve 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsif sadece Sayın
Mahkemeye ait olmak üzere, kanaatimi arz ederim ” şeklinde rapor düzenlendiği görüldü.
Taraflara bilirkişi raporunun usulüne uygun tebliğ edildiği görüldü.
Davacı vekilinin rapora karşı beyan dilekçesi sunmuş olduğu görüldü.
DELİLLER
—-

—-
*Tüm dosya kapsamı
İNCELEME VE GEREKÇESİ;
Dava; davacı tarafından —- dosyasında başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
—–dosyası uyap kayıtları, takibe konu faturalar incelenmiştir.Taraflar arasında uyuşmazlığın çözümü için ticari defterlerin incelenmesine karar verilerek taraflara defterlerini sunmak üzere kesin süre verilmiş, taraflar defterlerini sunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu/ Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. ——- Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1): —– Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketidir. Davalı taraf da bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi —- tarihinde mahkememize sunduğu raporda özetle ;Tacir olan taraflardan Davacının defterlerinin TTK hükümlerine uygun
tutulduğu, takip konusu faturanın kayıtlarında yer aldığı, Davalı —– ticari defterleri incelendiğinde
Davacıya —–olan
borç tutarının aktarılmamış olduğu, yine—–
—– borç tutarının olmadığı görülmüş olup,
Davacı firmaya herhangi bir ödeme yapıldığına dair kayıt olmadan borcun olmaması mümkün değildir. Davalı firmanın ticari defterlerinin —
tutulmadığı, Davacı —- defterleri incelendiğinde Davalı —— firma kayıtlarında dava konusu faturaları—-
hesabında takip ettiği ve Davacının —- ALACAK bakiyesi olduğu görülmüş ve tespit edilmiştir. Ancak talebe bağlılık ilkesi gereğince Davalıdan—
bakiyesi olduğu, Davacı —- öncesi faiz talebi mevcut olduğu görülmüştür.—— lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında Ticari defter
kapanış yevmiyelerinde ASIL ALACAK BAKİYESİNİN OLMASI HASEBİYLE asıl alacağı için —– tutar aşağıdaki tabloda hesaplanmış olup, talebe bağlılık
ilkesi gereğince ——- Yukarıda yapmış bulunduğum açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsif sadece Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, kanaatimi arz ederim ” şeklinde rapor düzenlendiği görüldü.
Somut Olayda ; Davacının davalıya akaryakıt satışı nedeni ile davalıdan alacaklı olduğuna dair davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı , davalının başlatılan takibe itiraz ettiği, davacının yapılan itiraz ile duran takibin devamı için süresinde mahkememize itirazın iptali davası açtığı, davalının savunmasında davacının müvekkiline dava ettiği akaryakıtı teslim etmediğini savunduğu, bilirkişi inceleme raporunda davacının ticari defter ve kayıtları açılış ve kapanış tasdiklerinin usulune uygun yapıldığı, davacının tüm faturaları —- ——- bildirimini yaptığı, davacının defter ve kayıtları uyarınca davalıdan talebe bağlılık ilkesi gereğince — asıl alacaklı olduğu davalının ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulune uygun yapıldığı ancak kayıtların nizami şekilde tutulmadığı , davacının düzenlediği davaya konu edilen faturaların davalı tarafından davalının usulune uygun tutulmayan ticari defter ve kayıtlarına kaydedildiği, davalının davacıya ——- borçlu gözüktüğü anlaşılmaktadır. Davalı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, defterlerini usulünce tutmayan davalı tacirin bu defterleri lehine delil olarak kullanamayacağı açıktır. Ancak kanuna uygun tutulmayan ticari defterlerin içeriğinin sahibi aleyhine delil sayılacağı, HMK’nun 222. maddesi uyarınca tarafların ticari defterlerinin birbirini doğrulayan hususlarda kesin delil oluşturduğu anlaşılmaktadır. Davalının takip dayanağı faturaya itiraz ettiğine ve faturayı kabul etmediğini gösterir herhangi bir itiraz belgesini dava dosyasına delil olarak sunmadığı, zira davalının cevap dilekçesinde faturaya itiraz edilmediğinin kabul edildiği, davalı tarafından takip dayanağı faturaya itiraz edilmediğinin anlaşıldığı, itiraz edilmeyen faturanın içeriği davalı tarafından kabul edilmiş sayıldığı ve davaya konu fatura içeriğindeki ürün satışının davalıya teslim edildiği, karinenin aksini ispat yükü davalıda olduğu halde aksini ispata elverişli delil sunamadığı kanaatine varıldığı, ödeme iddiasında bulunmadığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan— fatura alacağının ve—- işlemiş faiz alacağının bulunduğu, davalının takibe yapmış olduğu itirazın haksız olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜK Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)—– dosyasında takibe yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin — işlemiş faiz olmak üzere toplam— üzerinden ticari faizi ile DEVAMINA,
3-)Asıl alacak olan — üzerinden hesaplanacak %20 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-)Karar tarihinde alınması gerekli 16.438,32- TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.906,37- TL harçtan mahsubu ile bakiye 13.531,95- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 979,00-TL yargılama giderinin ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.968,57- TL harç gideri olmak üzere toplam 3.947,57- TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 25.295,02-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-)Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —-Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2021