Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/86 E. 2020/244 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/86 Esas
KARAR NO: 2020/244
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 10/01/2020
KARAR TARİHİ: 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili sigorta şirketine——- sigortalı olan ——– plaka sayılı aracın hasar görmesi sonucu müvekkilinin sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacıyla davalılar/borçlular aleyhine —— İcra Müdürlüğü’nün ——– sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalılar (borçlular) süresi içerisinde borçlu olmadığı iddiası ile borca, takibe ve tüm işlemlere itiraz ederek takibi durdurduklarını, davalının itirazı açıklanan sebeplerle haksız ve mesnetsiz olup itirazın iptali gerektiğini, ——– sayılı —— sigortalanmış olan——- plaka sayılı araç, davalının sürücüsü olduğu ———– plaka sayılı iş makinasının kusuru ile sebebiyet verdiği kaza neticesinde ———- tarihinde hasarlandığını, kaza tespit tutanağında kazanın oluşumunda sürücü —–sayılı 53/1-b maddesini ihlal ettiği görüş ve kanaatine sürücü beyanları ve kaza yeri incelemesi sonucu varıldığını, kazanın oluşumunda ——— plaka sayılı iş makinasının sürücüsünün kusurlu olduğunun belirtildiğini, kaza sonucu, davacı müvekkilinin sigortalı aracın ——- olması sebebi ile dava dışı sigortalısına —— tazminat ödediğini, pert olan aracın—– bedel ile satıldığını, böylece davalılara rücu edilecek tutarın —- olduğunu, dava konusu hasarlanma olayının —— plaka sayılı iş makinasının %100 oranındaki kusuru neticesinde meydana geldiğinin sabit olduğunu, davalıların oluşan hasar bedelinin tamamından ——- müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun ve davalılar aleyhine ———İcra Müdürlüğü’nün ——— Sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların (borçluların) haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ————-vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğunu, davacının dava dilekçesinde kazanın oluş şekli ile ilgili bir açıklama yapmadığını, kaza tutanağına dayanarak davalı tarafın kusurlu olduğundan söz etmekle yetindiğini, bu sebeple müvekkiline ait araç sürücüsüne verilen kusur durumunu kabul etmediklerini,—————- olduğunu, meydana gelen zarardan öncelikle sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, müvekkili aleyhine hüküm verilmesi halinde ödenen bedelin sigorta şirketine rücu edileceğinden sigorta şirketine davanın ihbar edilmesi taleplerinin bulunduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, rücûen tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Eldeki davada, meydana gelen trafik kazası neticesinde sigorta şirketince dava dışı kişiye ödenen hasar tazminatının davalılardan rücûen tahsili talep edilmektedir.
——- şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. —————- sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.—————
Dosyada mübrez ————- ile hasar dosyası evraklarından; davacı —— dava dışı ———– aracını sigortaladığı, işbu aracın kazaya karşıması neticesinde oluşan hasar tazminatının dava dışı ———ödendiğinden bahisle eldeki rücûen tazminat davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Rücûen tazminat davasında davacı —– sigortalısının ———-haklarına halef olur ve rücûen tazminat davasında yukarıda adı geçen dava dışı kişinin yerine geçer. Bu durumda; eldeki davada davacının ——- olduğu düşünülmeli ve buna görev görev tanımı yapılmalıdır. TTK’da düzenlenen ve sigorta şirketinin açtığı rücûen tazminat davasının temel mantığı bu eksendedir. Buradan hareketle; davacı—— dava dışı sigortalı ———- yerine geçerek huzurdaki davayı açtığı kabul edilip, görev sorunu bu minvalde çözülmelidir.
Sigortalı dava dışı———– tacir olduğu, ticari işletme işlettiği dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davalı ———– tacir olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Diğer davalı ———— olup tacir sıfatını haizdir.
Hâlböyleyken; Dava dışı sigortalı ——- tacir olmayan kişi, davalı ———-davalı —- olmayan kişi, ortadaki trafik kazası ise (haksız eylem) ticari bir iş olsa da, yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, ticari davadan bahsetmek mümkün değildir. Bilindiği üzere, her ticari iş, ticari dava konusu olmaz.
Huzurdaki rücûen tazminat davasında Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması için, dava dışı sigortalı ———– tacir, davalı —–tacir ve uyuşmazlığın dava dışı ——– ticari işletmesinden kaynaklanması gerekmektedir. Dava dışı sigortalı ile davalı ———tacir değildir. Davalı————- tacir olması aradaki haksız eylemi (trafik kazası) ticari iş hukuki statüsüne dahil etse de uyuşmazlık dava dışı sigortalı ile davalı ——– ticari işletmesinden kaynaklanmadığından, somut olay nispi bir ticari dava olmayacaktır.
Dava dışı sigortalı ——– arasında meydana gelen trafik kazası,————– ticari iş hükmünde olsa da, dava konusu trafik kazası ticari bir davaya konu olmayacaktır. Davacı —- şirketi değil de huzurdaki bu davayı dava dışı sigortalı ———— açmış olsa idi haksız fiil hükümleri uygulanacak ve haksız fiile göre uyuşmazlık yargılanacaktı. Aynı hukuk mantığı, davacı————- tarafından açılan eldeki davada da geçerlidir. Huzurdaki davada; sigorta hukuku – Türk Ticaret Kanunu hükümleri değil, haksız fiil hükümleri tatbik edilmelidir.
Sonuç itibariyle; işbu uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya ———- Asliye Hukuk Mahkemelerinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ———— Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-)Yargılama giderleri hususunda görevli Mahkemece değerlendirme yapılmasına,
Dair, ————-vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —————— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.10/07/2020