Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/832 E. 2021/171 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/446 Esas
KARAR NO: 2021/229
DAVA : Maddi Ve Manevi Tazminat (Uluslararası Hava Taşımacılğı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 17/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olanMaddi Ve Manevi Tazminat (Uluslararası Hava Taşımacılğı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —— tarihinde davalı şirkete ait ———ilinden ——gitmek için ailesiyle birlikte davalı şirketten bilet aldığını, müvekkili ve ailesi uçağa geçtikten sonra davalı şirket personellerince müvekkilinin uçaktan indirilmek suretiyle uçuşuna izin verilmediğini, müvekkilinin yasa koyucu tarafından — hüküm altına alınan ———–olmadan davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı fiilleri sonucu yurt dışına çıkışı engellenmek suretiyle ihlal edildiğini, müvekkili fenalaştığı halde şirket görevlilerince hastaneye götürmek amaçlı herhangi bir yardım alamadığı için kendi imkanlarıyla —- gittiğini, —– muayenesi sonucu müvekkilinin hipertansiyon, astım ve kalp hastalıkları olması sebebiyle fenalaştığının raporda düzenlendiğini, müvekkili ve ailesine hava yolu ile ilgili bilgi verilmediğini, uçuşun iptal olması durumunda dış hatlarda —- uçuşlar ———–cinsinden karşılığı tutarında tazminat verileceği düzenlenmiş olup, bu ücretin müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin farklı bir şirketten —- ücreti ödeyerek —-tarihinde —beyan ederek,—- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte maddi zarar karşılığı —- maddi tazminat, manevi zarar karşılığı —-manevi tazminat olmak üzere toplam ——— tazminatın davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekili olan davalı şirketin, seyahat eden yolcuların seyahat ettikleri ülkelere yoluculuk edip edemeyeceği konusunda uygun giriş evraklarına ve/veya vizeye sahip olup olmadıkları konusunda araştırma yaptıklarını, bu düzenlemeler doğrultusunda personel istihdamını gerçekleştirdiğini, yolcuların seyahat anında geçerli ——– birlikte uçuşa kabul edilmek üzere başvurmakla yükümlü olduklarını, davacının uçuşa kabul edilmek üzere müvekkili davalı şirket çalışanlarına sunduğu evrakın müvekkili şirket çalışanları tarafından incelenmesinin ve davacının uçuşa kabul edilebileceğine dair herhangi bir veriye rastlanılmamasının ardından, davacı uçuşa kabul edilemediğini, davacının uçuşa kabul edilememesinin ve davacının sunduğu evrakın uçuşa elverişli olup olmadığına dair başlatılan araştırmanın, uçuş saatinde neticelenmemiş olmasından kaynaklandığını, müvekkili şirket tarafından sunulan teklifin———- değerinde olduğunu, davacının fenalaştığı iddiası ile müvekkilinin eylemleri arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığını, davacının yaşamış olduğu uçuş deneyiminin müvekkili şirket tarafından telafi etmek için dava açılmadan önce davacıya fayda sağlanmak istendiğini, davacı tarafça bu durumun kabul edilmediğini ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce —— müzekkere yazıldığı, ve verilen cevabî yazıyla davacı —- ait uçuşa ilişkin bilgilerinin dosyaya sunulduğu görülmüştür.
——- müzekkere yazıldığı ve verilen cevabî yazıyla davacı —– epikriz raporu, sağlık kurulu raporu, hasta kayıt bilgi ve belgelerinin dosyaya sunulduğu görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Kanun’un 3/1 maddesine göre;
k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade etmektedir.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında yolcu taşıma sözleşmesi yapıldığı, davacının uçak bileti ile yolculuk yapmak üzereyken işbu yolculuğun gerçekleşmediği, ancak öncesinde -tarafların kabulünde olan- yolcu taşıma sözleşmesinin kurulduğu, davacının tüketici olduğu, tarafların kabulünde olan hava yoluyla yolcu taşıma sözleşmesinin ise bir tüketici işlemine vücut verdiği anlaşılmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre özel ve sonra yürürlüğe giren bir Kanun’dur. Davaya konu yolcu taşıma sözleşmesi, -Türk Ticaret Kanunu’na göre özel nitelikte ve sonradan yürürlüğe giren bir kanun olan- 6502 sayılı Kanun’un 3/1-l hükmü gereğince mutlak bir ticari davaya konu olmayacaktır. Eldeki uyuşmazlıkta; davacı tüketici olup yolcu taşıma sözleşmesi ise bir tüketici işlemi niteliği taşıdığından; 6502 sayılı Kanun’un 73/1 maddesi uyarınca eldeki davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesine göre, görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya ——- Tüketici Hukuk Mahkemeleri’nin GÖREVLİ ve YETKİLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ve yetkili ——– Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNE,
4-)Yargılama giderinin görevli ve yetkili Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.16/03/2021