Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/829 E. 2021/723 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/829
KARAR NO: 2021/723
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/11/2020
DAVA DEĞERİ: 978.769,29-TL
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP VE DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —- müteselsil kefilleri arasında muhtelif tarihlerde imzalanan—- tarafından borçlular lehine ticari kredi kullandırıldığını, borçluların, kredi borçlarını ödemede temerrüde düşmeleri üzerine müvekkili banka tarafından — kredi borcunun müvekkili bankaya ödenmesi hususu —– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile muhataplara ihtar edildiğini, borçluların çekilen ihtarnameye rağmen herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine tarafımızca—- tarihinde icra takibine geçildiğini, kredi borçlusu şirket ile müteselsil kefillere icra dosyasından gönderilen ödeme emirlerinin tebliğ olduğunu, borçlu şirket ve tüm kefiller itiraz süresi içerisinde vekilleri aracılığıyla, icra takibindeki borca ve ferilerine haksız olarak itirazda bulunduklarını, borçlu/kefiller açısından yapmış oldukları itirazlar ile takibin durduğunu, diğer yandan taraflar arasında akdedilen—— müvekkili ile davalı borçlu/kefiller arasında kurulan ticari ilişki çerçevesinde, davalı şirket lehine —tarafından verilen çek karnesine göre; borçlulara ait bulunan ve takip talebinde belirtilmiş olan —- gayri nakdi riskin de bulunduğunu, arada geçen sürede işbu gayri nakit riskin bir kısmı nakde dönmüş olabileceğinden, gayri nakdi alacağın nakde dönüştüğü durumlarda, nakde dönüştürme tarihinde muhataba müvekkili bankaca ödenen tutarın, nakde dönüştüğü tarihten tahsiline kadar faizi ile birlikte ödenmesini isteme hakları bulunduğunu, güncel çekin riskleri ile takip tarihindeki risk arasındaki fark, alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilerek, çeklerin nakde dönüştükleri tarihlerden itibaren işletilecek faizi ile ödenmesine, güncel riskin depo edilmesine, davalı borçlu şirket ve kefilleri tarafından icra takibine yapılan itirazın ardından dosya, ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk kapsamında olduğundan, arabuluculuk süreci başlatıldığını, davalı borçlu şirket ve kefilleri, çekilen ihtara ve icra takibine rağmen herhangi bir ödemede bulunmadığından ve takibe yapılan itiraz sonucunda yapılan arabuluculuk görüşmelerinin anlaşamama ile sonuçlanmasından dolayı borcuh halen devam ettiğinden davalı borçluların yapmış olduğu itirazları haksız ve kötü niyetli olduğundan—— dosyasına vâki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlu/kefillerin asgari %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılardan — vekili cevap dilekçesinde; Davacı banka her ne kadar —- dosyası için müvekkilli —- itirazın iptali davası açılsa da bu davada farklı alacaklar ve taraflara ilişkin oluşan toplu bir takibin söz konusu olduğunu, bu sebeple taraf niteliklerinin bulunmadığını, davacı —— sayılı dosyada yapılan itirazın kaldırılması için gösterilen husumetin yerinde olmadığını, dava dilekçesindende açıkça taraf ayırımı yapılmadan toplu bir icra takibi açıldığının görüleceğini, müvekkili davalı —– bu takip işleminde taraf olmadığını, bu nedenle açılan itirazın iptali davasının, esasa girilmeksizin reddi gerektiğini, davalı müvekkilin eşinin rızası alınmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçerli olmadığını, kefalet sözleşmelerinin geçerli bir şekilde akdedilmesi için —– hükmü evli kişiler için ayrı bir sınırlama daha getirdiğini, kefalet sözleşmesinin geçerli olması için eşin rızasının bulunmasının şart olduğunu, eşin rızasının yazılı olmasının zorunlu olduğunu, rızanın sözleşmenin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması sırasında verilmesi gerektiğini, kefilin sorumluluk sınırının artırılması, adi kefaletin müteselsil kefalete dönüştürülmesi ve alacak için mevcut güvencelerin kefilin zararına olacak şekilde önemli ölçüde azaltılması hallerinde de eşin de rızasının aranacağını, işbu davada sunulan kefalet sözleşmesinde, davalı müvekkilinin eşinin rızası olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmadığını, bu nedenle akdedilen Kefalet Sözleşmesi baştan kesin hükümsüz olduğunu, hükümsüz bir kefalet sözleşmesi ile davalı müvekkilinin borç altına sokulmasının mümkün olmadığını, davanın müvekkil yönünden reddi gerektiğini, müvekkili davalı şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra, davacıya bildirimde bulunarak kefillikten dönmüş olup şirketin borçlarından sorumlu olmadığını, müvekkilinin diğer davalı şirket üzerindeki hisselerini —- devrettiğini, bu hissenin devri işleminin —-yayınlandığını, davalı şirket ile bir ilgisi kalmayan müvekkili, vakit kaybetmeden davacı banka yetkilileri ile iletişime geçtiğini, —- davalı şirket hissesini devir ettiğini, müdürlük sıfatının kalmadığını, bu nedenle davalı şirket ile imzalanan —- kefilliğinin iptal edilmesini talep ettikleri, şirket yetkilisi, müvekkilinin isteği doğrultusunda kefilliğinin sona erdirildiğinin bildirdiğini, hatta müvekkilinin davalı şirkette ilintili kredi kartı ve internet bankacılığının iptal edildiğini, davalı müvekkilinin kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden sorumlu olmasının mümkün olmadığını, davacı taraf, dava dilekçesinde, müvekkilinin kefil olarak sorumlu olduğunu belirtmiş ise de müvekkilinin yalnızca —- belli bir süre kefillik yaptığını, iddia edildiği gibi müvekkilinin—-kefil olarak herhangi bir imzasının mevcut olmadığını, davaya konu icra takiplerinde faiz oranlarına itirazda bulunduklarını, davalı müvekkilinin —- sorumluluğunun söz konusu olmadığını ileri sürerek haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak açılan bu davanın öncelikle zamanaşımı ve husumet itirazları nedeniyle reddine, zamanaşımı ve husumet itirazları kabul edilmediği takdirde esas açısından yapılacak olan incelemeyle haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep istemiştir.
Diğer davalılar —– Usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalılar süresinde cevap vermedikleri gibi, duruşmayada katılmamış ve kendilerini temsil ettirmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememiz tarafından, deliller toplanılmış, ilgili belgeler ve icra dosyası celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizde açılan işbu dava; davacı banka ile davalılar arasında imzalanan —— kaynaklanan kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan —- icra takibine borçlunun süresinde itiraz ettiği ve icra takibinin durmasına sebebiyet vermesi üzerine, davacı alacaklı banka tarafından açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından celp ve incelenen — sayılı icra dosyasında alacaklı banka tarafından —- alacağın alacağın şimdilik —- asıl alacak üzerinden icra takibine geçildiği ve süresinde davalıların borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeni ile ilamsız icra takibinin durduğu dosya kapsamının incelenmesinden anlaşılmıştır.
Mahkememizde yargılama devam ederken; davacı vekilinin mahkememize sunduğu—– dosyasına yapmış oldukları itirazı geri çektiklerini, diğer davalı —– ise borcun düşük bir kısmından sorumlu olduğunu ve sorumlu olduğu miktarı da ödemiş olduğunu, hiçbir davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —-vekilinin mahkememize sunduğu—— tarihli dilekçe ile müvekkil şahsın hiçbir yargı gideri ve masrafına katılmayacak şekilde muvafakatlerinin bulunduğunu ve vekalet ücreti talebinin de bulunmadığını beyan etmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede; Davacı vekilinin —-davalılardan —— icra dosyasına yapmış oldukları itirazı geri çektiklerini, diğer davalı —- ise borcun düşük bir kısmından sorumlu olduğunu ve sorumlu olduğu miktarı da ödemiş olduğunu, bu nedenle mahkememizde açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasında, davanın konusunun kalmadığı anlaşılmakla,” konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına”, karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusu itirazın iptali davasında, davalı yanın icra takibine yaptığı itirazı dava açıldıktan sonra geri aldığı anlaşılmakla, konusu kalmayan uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
2-Taraf beyanları dikkate alınarak masraf, icra inkar tazminatı ve ücreti vekaletin alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Arabuluculuk gideri olan 1320 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,
4-Karar ve ilam harcı olan olan 59,30-TL harcın peşin alınan 11.821,09-TL harçtan mahsubu ile bakiye 11.761,79-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
5-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatırana İADESİNE,
Dair, tarafların yokluklarında, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde——— istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2021