Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/786 E. 2021/323 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/786 Esas
KARAR NO: 2021/323
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/10/2020
KARAR TARİHİ : 12/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasında dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —- numaralı ile davalı borçluya —- bedelli fatura içeriğindeki malları sattığını, —- sevk irsaliyesi ile davalıya teslim ettiğini, ancak davalının fatura bedelini ödemediğini, müvekkilinin alacağının mal bedeline ilişkin fatura olduğunu dermeyan etmiş, davalının ibraz edilen faturadan kaynaklanan bedelin müvekkili alacaklıya ödenmemesi sebebiyle davalıdan——alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması——yeterli görülmüştür.
Davacı bir —- olup tacir sıfatını haizdir. Davalı gerçek kişinin tacir olup olmadığının tespiti için —– müzekkere yazılmıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir —– müzekkere yazılmıştır.
—- müzekkereye cevap verildiği; davalı —– döneminde işletme defteri tuttuğu, bu sebeple mükellefin BA-BS formu verme zorunluluğu bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
—–müzekkereye cevap verildiği; —– tarihinde mükellefiyetini terk ettiği, — tarihi itibari ile herhangi bir mükellefiyet kaydı bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
—— işletme defteri tuttuğu, bu sebeple mükellefin BA-BS formu verme zorunluluğu bulunmadığının bildirildiği, —— mükellefiyetini terk ettiği, —– tarihi itibari ile herhangi bir mükellefiyet kaydı bulunmadığının bildirildiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.
Huzurdaki davanın açılış tarihi—-
Davalı gerçek kişi, işletme esasına göre defter tutuyorken ——–mükellefiyetini terk ettiği, —- mükellefiyetini terk eden kişinin ticari faaliyetine son verdiğinin kabulü gerektiği, tacir olan kişilerin bilanço esasına göre ticari defter tuttuğu, işletme esasına göre defter tutan kişinin tacir sıfatının bulunmadığı ve aksinin ispatlanması gerektiği, dosya içeriğine göre davalının tacir olduğunun davacı tarafça ispatlanmadığı, işbu davanın açıldığı tarihte davalının vergi dairesi kaydının bulunmadığı, davalının ticari faaliyette bulunduğunun ispata muhtaç olduğu, huzurdaki davanın mutlak bir ticari dava olmadığı, nispi ticari davadan da bahsedebilmek için davacının ve davalının tacir olup uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanması gerektiği bu yönüyle davacının tacir sıfatını haiz bulunduğu ancak davalının tacir sıfatı bulunmadığı, davalı tacir sıfatını haiz olmadığından nispi bir ticari davadan da bahsedilemeyeceği gözetilerek; bir uzmanlık Mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemesinde somut uyuşmazlığın yargılamasının yapılamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sonuç itibariyle; somut uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya —— Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——- Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-)Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.12/04/2021