Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/780 E. 2022/69 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/780
KARAR NO : 2022/69

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının–etmekte olduğu ve davalı — arasında ihale -usulüne tabi hizmet alım sözleşmesi bulunduğu, davacının taraf olduğu hizmet alım sözleşmesi
gereğince davalı —— sağlandığı, davalı idareden 85.350,18 TL
alacağı bulunduğu—-
takibe girişildiği, davalı yan borcun 45.000,00 TL’lik kısmını kabul ettiği ve asıl borcun 40.350,18 TL’lik kısmına haksız şekilde itirazda bulunduğu belirtilerek; yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle talebin kabulü ile; davalının (Borçlunun) haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının (Borçlunun) %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine,
mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket, davacı şirkete 45.000.-TL ödeme yaptığı, fakat bu miktarın üstündeki talebin haksız ve yersiz olduğu gerekçesi ile 53.456,70.-TL’lik kısmını ödememiş
ve ve kısmi itirazda bulunduğu, sözleşmeden kaynaklı tüm ödemeler yapıldığı, alacak sıfırlandığı, davalı şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığı ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Ticari davalarda—— son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
—Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Taraflara ait — yılı ticari defterleri üzerinde — bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU/TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1):”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2):”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3):”İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4):”Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5):”Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2):”Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin,——- —-veya —— saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, —- gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.
“Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir —- tacirdir. Davalı taraf bir—– olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar —- değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer—olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların —yılına ait ticari defterleri üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişisi marifeti ile inceleme yaptırılmış ve bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. —- tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; Davacı 3 adet fatura ile —mal satışı yaptığını———
ettiği, davalı —— ait—– dava dosyası içeriğinde yer almadığı, rapor içerisinde de detaylandırıldığı üzere; davacı yanca verilen —- gereği tarafların iş ilişkisi içerisinde bulunduğu, davalı — tarafından ibraz edilen yasal defterlerin süresi içerisinde açılış ve kapanış
tasdiklerinin ibraz edildiği ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davalı adına keşide edilen faturaların—– olduğu, yapılan sorgulamada her iki tarafın
da— kullanıcısı olduğu, davacı yasal defterlerine göre takip tarihi olan 21.07.2020 tarihinde —-
olduğu, davalı—- tarafından yasal defterlerin ibraz edilmediği,
davalı vekilinin icra takibine yaptığı itirazda aralarındaki ticari ilişkiye itiraz etmediği, davalıya tebliğ edildiği görülen faturalara yasal süresinde ya da sonrasında itiraz edilmediği, iade faturası düzenlenmediği, ayıp ihbarında bulunulmadığı ve icra takibinden sonra 45.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı yani söz konusu borcu bildiği ve kabulünde olduğu görüldüğü, davacı yanca yapılan takipte 85.350,18 TL asıl alacak için 13.106,52 TL faiz talebinde
bulunmuş olup; Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi “Borcun ifa edileceği gün, birlikte elirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne
uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle borçlu temerrüde düşmüş olur.” gereği davalının temerrüde düşürülmediği ve takip tarihinden itibaren faiz talep edebileceği bildirilmiştir.
Bilirkişiden alınan 1. Ek raporda özetle; Rapor içerisinde de detaylandırıldığı üzere, davacı yanca verilen temizlik hizmeti gereği tarafların iş ilişkisi içerisinde bulunduğu,
davalı —tarafından ibraz edilen yasal defterlerin süresi içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin
ibraz edildiği ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davacı yasal defterlerine göre takip tarihi olan 21.07.2020 tarihinde 85.350,28 TL borçlu olduğu, davalı yasal defterlerine göre ise bu bakiyenin– olduğu, aradaki farkın — tarafından —— bedelli fatura ile 2018 yılı açılış bakiyesi — kaynaklandığı ve fakat 2018 yılı öncesine ait ancak incelenmesi üzere ibraz edilmeyen hesap hareketlerinden kaynaklandığı, davalı adına keşide edilen faturaların– olduğu, yapılan sorgulamada her iki tarafın —-kullanıcısı olduğu, dolayısıyla 2018 yılında — tarafından düzenlenerek davacıya iletilen 29.295,98 TL bedelli faturanın tesliminin davacıya yapıldığının kabulü gerektiği ancak 2018 yılı öncesi tarafların mutabık olmadıkları ve farkın tespit edilemediği bildirilmiştir.
Bilirkişiden alınan 2. Ek raporda özetle; 02.04.2021 tarihli bilirkişi Ek raporunda da yer verildiği üzere raporun sonuç kısmında;
davacı yanca verilen—– gereği tarafların iş ilişkisi içerisinde bulunduğu, davalı — tarafından ibraz edilen yasal defterlerin süresi içerisinde açılış ve kapanış
tasdiklerinin ibraz edildiği ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu,— yasal defterlerine göre takip tarihi olan 21.07.2020 tarihinde 85.350,28 TL borçlu olduğu, davalı yasal defterlerine göre ise bu bakiyenin 45.000,00 TL olduğu, aradaki farkın —- tarafından
2018 yılında keşide edilen 29.295,98 TL bedelli fatura ile 2018 yılı açılış bakiyesi 11.054,30 TL farktan kaynaklandığı ve fakat 2018 yılı öncesine ait ancak incelenmesi üzere ibraz edilmeyen hesap hareketlerinden kaynaklandığı, davalı adına keşide edilen faturaların e-fatura olduğu, yapılan sorgulamada her iki tarafın da —fatura kullanıcısı olduğu, dolayısıyla 2018 yılında — tarafından düzenlenerek davacıya iletilen
29.295,98 TL bedelli faturanın tesliminin davacıya yapıldığının kabulü gerektiği ancak 2018 yılı
öncesi tarafların mutabık olmadıkları ve farkın tespit edilemediği, “yönünde görüş bildirildiği, ancak davacı vekilince Sayın Mahkemenize ibraz edilen —— yevmiye nolu ihtarnamesi ile içeriği —- Tazminatı Yansıtma Bedeli” olduğu anlaşılan ihtarnameyle 10.08.2018 tarihli faturaya 15.08.2018 tarihinde yani yasal süresi içerisinde ve Noter aracılığı ile itiraz edilerek iade edildiği tespit edildiği, — bedelli fatura ile —faturaların davalı yanca keşide edilerek davacıya tebliğ edildiği, davacının ise söz konusu faturalara— Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yasal süresi içinde itiraz edilerek iade edildiği tespit edilmekte olduğu, buna göre 3 adet iade ve itirazı yapılan fatura bedelinin— olduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce dosyada bulunan bilgi ve belgeler, dosyada alınan rapor, ticari defter kayıtları sonucunda; tarafların ticari defterleri davalı tarafından kesilen üç fatura dışında mutabık olması sebebiyle davacının alacak miktarının sabit olduğu, taraflar arasında üç faturaya ilişkin ihtilafın bulunduğu, davalı tarafından davacıya kesilen 10.08.2018 tarihli faturaya davacı tarafından 15.08.2018 tarihinde yani yasal süresi içerisinde ve –bedelli fatura ile — faturaların davalı yanca keşide edilerek davacıya tebliğ edildiği, davacının ise söz konusu faturalara — ihtarnamesi ile yasal süresi içinde itiraz edilerek iade edildiği tespit edilmekte olduğu, buna göre 3 adet iade ve itirazı yapılan fatura bedelinin (-olduğunu, davalının bu üç fatura yönünden alacağının sabit olmadığı ve ispatlanamadığı, dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğinde olduğu ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan 40.350,18 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tarafların ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın ticari defterler kapsamında likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
2—- Esas sayılı icra dosyasına yapılan KISMİ İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin itiraz edilen kısım olan 40.350,18 TL üzerinden takip tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
3-Asıl alacak olan 40.350,18 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca——-ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Karar ve ilâm harcı olan 2.756,32-TL harçtan peşin alınan 689,09-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.067,23-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan — Tarifesi uyarınca 6.052,52 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafça yapılan toplam 1.717,00 TL yargılama gideri ve 689,09 TL peşin harç toplamı 2.406,09 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.