Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/687 E. 2021/223 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/687 Esas
KARAR NO: 2021/223
KARAR TARİHİ: 12/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——günü meydana gelen trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve tedavi gideri olarak ————– kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —— cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını tespit edildiğini bu nedenle davacıya ödeme yapılmadığını, ödenmesi gereken bir tazminat bulunmadığını, müvekkili şirketen davadan önce temerrüde düştüğünü, müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Davanın, trafik kazası sebebiyle minibüste yolcu konumunda bulunan davacının Cismani Zarar Sebebiyle minibüs şöförü, araç maliği ve aracın sigortacısı şirkete karşı açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğu görülmüştür.
Mahiyeti itibariyle alacak davası niteliğinde olan tazminat davasında, görev ve yetkili mahkeme genel mahkemelerdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır.Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır.6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticaret Mahkemeleri sadece ticari davalara bakmakla görevli olup görevi dışındaki işlere genel görevli asliye hukuk mahkemelerince bakılması gerekmektedir. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi , tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir.
————– “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmesi, davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceğinin muhtemel olması, somut uyuşmazlıkta davalı sigorta şirketi ile davacı taraf arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi bulunmaması nedeniyle anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de, işbu davanın, araç sürücüsü ve taşıyan olan davalılara karşı birlikte açılmış olması, davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceğinin de muhtemel bulunması, usul ekonomisi gereği, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gerekir. Davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesinin, göreve ilişkin usul kurallarına uygun düşmesi, —————- yargılama usulleri, tarafların sorumlu olduğu harçlar ve vekalet ücretleri yönünden uygulama usullerinin farklı bulunması, ——- uygulanacak yargılama usulünün 6502 sayılı Kanununun 73/4 maddesinde basit yargılama usulü olarak belirtilmesi, basit yargılama usulünün HMK.nın 6. kısmında 316 ve devamı maddelerinde düzenlenmesi, ayrıca 6502 sayılı TKHK.nın 73/2.maddesi gereğince, Tüketici Mahkemeleri nezdinde —————– sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen harçlardan muaf olduğunun düzenlenmesi, —— taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin de farklı bulunması, davaya görevli ve yetkili ——- tarafından yukarıda açıklanan görev kuralları, yargılama usulleri, harç ve vekalet ücretleri uygulanarak bakılmasının gerekmesi, açıklanan nedenlerle mevcut davada taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı ve dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesine ve mahkemenin gerekçesine göre, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.)
Yine benzer bir olayda ————– sayılı kararı da benzer niteliktedir.
Eldeki dava 6502 sayılı kanun yürürlük tarihi olan ——— tarihinden sonra açılmıştır. Buna göre davanın açılmış olduğu tarih itibariyle 6502 sayılı yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi sebebiyle tüketici, dava konusu taşıma işlemininde tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu açıktır. Davalı sigorta şirketi ile davacılar arasında bir sigorta sözleşmesi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, araç sürücüsü ve taşıyan olan davalılara karşı birlikte açılmıştır.
Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların daha makul sürede bitirilmesi yükümlülüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına daha uygun düşecektir. Öte yandan bu davalar, aynı kanunun 73/2.maddesi gereğince harçtan muaftır. O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevi tüketici mahkemesine aittir.
Bu kapsamda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya —— Tüketici Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——– Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ———- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.12/03/2021