Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/681 E. 2022/459 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/991
KARAR NO: 2022/432
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ : 13/12/2019
KARAR TARİHİ : 24/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının davalıya, taraflar arasındakı anlaşmaya ve davalının siparişine göre ürün satışı yaptığını, bu teslimler nedeniyle davacının —– alacağının bulunduğunu, davalının davacı şirkete ödeme yapmaktan imtina ettiğini, bu nedenle davacı tarafından alacağın tahsili talebiyle—– dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlu davalı tarafından icra takibine/ödeme emrine itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, 7155 Sayılı Kanun ve Türk Ticaret Kanunu gereğince arabulucuya başvurulduğunu ancak yapılan toplantılarda herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, davalı borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın varlığının fatura, hesap ekstresi, sevk irsaliyesi, ticari defter ve kayıtlarla sabit olduğunu, ayrıca davalı tarafından faturaya süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, fatura iade edilmediğini, bu nedenlerle davalı borçlunun itirazı üzerine duran icra takibine devam edilebilmesi için, itirazın iptali talebi ile işbu davayı açma zarureti doğduğunu, davalının faiz itirazının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı ile davalı borçlu arasındaki ilişkinin ticari iş ilişkisi olduğunu, takip tarihinde uygulanması gereken faizin de takip talebinde belirtildiği şekilde yasa gereği ticari işlerde yabancı para alacağına uygulan faiz olacağını, alacağınıi likit olmakla birlikte davalının kötü niyetli olarak itirazından ötürü İİK.m.67 gereği davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davalı borçlu tarafından icra takibine karşı yetki itirazında bulunulduğunu, takibin dayanağı fatura alacağı, para borcu olduğunu, para borçlarının götürülecek borçlardan olduğunu, Borçlar Kanunu 89. Maddesinin 1. bendinde belirtildiği üzere para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. şeklinde olduğunu, bu özel yetki kuralı gereğince alacaklının yerleşim yerinin de yetkili olduğunu, alacaklı olan davacı şirketin yerleşim yerinin —– olduğunu, icra takibi ve davada ——- İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle davalı borçlunun yetki itirazına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, beyan ederek davalı borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20′ den aşağı olmak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama gidenleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın —— dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlattığını, bu takibe karşı süresinde yetkiye ve borca itiraz edildiğini, itirazın iptali davasının görülebilmesi için ortada yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takibin bulunması gerektiğini, huzurdaki davada yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takip bulunmadığını, öncelikle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın davalının müseccel ve fiili adresinin bulunduğu yer —— Ticaret Mahkemelerinde açılması gerekirken yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemelerin ——–Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple yetki itirazının kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, davalının davacı tarafa hiç bir borcu bulunmadığını, davacının davasında tümüyle haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek dava şartı yokluğundan davanın reddine, esas bakımında da davacının davasında haksız olduğundan davanın tümüyle reddine, davacının davasında haksız ve kötü niyetli olmasından dolayı talep alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
———– sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davacı tarafa ait ticari defterler üzerinde SMMM bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU /TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olara gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ticari defterleri üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişisi marifeti ile incelemesine karar verilmiş ve ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. SMMM bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle;
Huzurdaki dava konusu uyuşmazlığın takip açıklamasında belirtildiği üzere —- sıra numaralı fatura ile taraflar arasında süregelen cari hesap alacağından ibaret olduğu, davacının —- tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde taraflar arasında ——– alım satım yapıldığı, davalının bazı ödemeleri —– cinsinden çek ile yaptığı, ilgili tutarların usd döviz kuru üzerinden hesaplanarak cari hesaba işlendiğini, fatura tarihi ile tahsil tarihi arasındaki kurdan kaynaklanan farkın cari hesaba işlendiğini, ancak davalının döviz borcunu ödemediğini, neticede davalının —– borçlu olduğunu, davalı vekilin ——–tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde sözleşme bulunmamasına rağmen çeklerin tahsil tarihindeki —— çevrilerek müvekkilin borçlandırıldığını, taraflar arasında son dönemde yapılan tüm işlemlerin—– cinsinden olduğunu, yapılan alımlar karşılığında davacıya ——- ödemeler yapıldığını savunduğu, taraf iddia savunmaları ile dosya kapsamı incelendiğinde, uyuşmazlığın esasen fatura tanzim tarihi ile çek tahsil tarihi arasındaki ———– üzerinde yoğunlaştığı, ödemelerin hangi——— yapılacağını gösterir taraflar arasında akdedilen bir sözleşme bulunmadığı ancak, dosyada mübrez davalı adına düzenlenen faturaların alt kısmında yer alan açıklamalarda dövizli satışların —- ödemelerinde, ödemenin banka hesaplarımıza geçtiği tarihteki ——- tutarı kayıtlara alınarak, aradaki ——– olarak talep edilecektir” ibaresinin bulunduğu, bu açıklamaya uygun olarak davalı adına —– tutarlı faturaların herhangi bir itiraza uğramadan davalı nezdinde kayıtlı bulunduğu, ilgili faturalar için iade faturası düzenlenmediği, davacının davalı adına —- tutarlı faturaları için —– günlük itiraz süresini aşar şekilde iade faturası düzenlendiği, —- tarihleri arasında davalı adına düzenlediği —– farkı faturaları için itiraz süresinde iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiği, her ne kadar davacıya tevdi edilen çeklerin —-cinsinden olduğu görülse de, düzenlenen faturalarda belirtilen “ödemenin banka hesaplarımıza geçtiği tarihteki ——- kayıtlara alınarak, aradaki fark kur farkı olarak talep edilecektir” ibaresine istinaden taraflar arasındaki akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olduğu, faturalar üzerinde hem —– tutarlarının belirtildiği, bu durum karşısında fatura düzenlenme tarihi ile çekin keşide tarihindeki—– belirlenip kur farkı oluşup oluşmadığının saptanması gerektiği, taraflar arasında gerçekleşen işlem tutarlarında mutabakat sağlandığı, diğer anlatımla alım-satım ve ödemelerin gerçekleştiği en son tarih olan —— tarihi itibariyle tarafların —– tutarlı borç alacak tutarında mutabık oldukları, bu tarihten sonra kur farkı faturalarının devreye girmesiyle taraf ticari defterlerinde mutabakatsızlık yaşandığı, —- tarihli faturadan sonra davalının davacıya tevdi ettiği çeklerin keşide tarihlerinin dikkate alınması neticesinde ilgili —–karşılıklarının aşağıdaki gibi hesaplandığı, toplam —- olduğu, takip açıklamasında——— ibaresine yer verildiği, —-numaralı fatura bedelinin ——- tutarlı faturanın da bulunduğu, takip açıklamasında belirtilen ———– ibaresinin dikkate alınması neticesinde cari hesap durumunun aşağıdaki gibi olacağı tespit edildiği, detaylıca belirtilen incelemeler ve tespitler sonucunda dava dosyasına konu olan somut olayda tespit edilen durumların yukarıda belirtilen gibi olduğu, bu belirtilen durumlara göre; Her iki taraf ait ticari defterlerinin Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdikleri ile ——yasal süresi içerisinde alındığı, davacının düzenlediği kur farkı faturalarından————- tutarlı faturaların herhangi bir itiraza uğramadan davalı nezdinde kayıtlı bulunduğu, İlgili faturalar için iade faturası düzenlenmediği, kalan diğer kur farkı faturaları için iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiği, tarafların ticari defterlerinde yer alan —–birbirini doğruladığı ve tarafların —– beyannamelerinde yer alan——hariç fatura tutarları üzerinde mutabık kaldıkları, ödemelerin hangi döviz cinsinden yapılacağını gösterir taraflar arasında akdedilen bir sözleşme bulunmadığı ancak, davalı adına düzenlenen faturaların alt kısmında yer alan açıklamalarda —– ödemelerinde, ödemenin banka hesaplarımıza geçtiği tarihteki ——– kayıtlara alınarak, aradaki fark ——-olarak talep edilecektir” ibaresi nedeniyle taraflar arasındaki ticaretin —-üzerinden gerçekleştiğine yönelik teamül oluştuğunun anlaşıldığı, buna karşın davacıya tevdi edilen —–düzenlenen çekler için kur farkı istenip istenemeyeceği ile ilgili nihai değerlendirmenin —– takdirinde olduğu, mahkemenin davacı lehinde hüküm kurması halinde, takibe konu edilen —— sıra numaralı faturadan sonra, davalının davacıya tevdi ettiği —–çeklerin keşide tarihlerindeki—- üzerinden — çevrilmesiyle —–takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir anapara tutarının —— türünden geliştiği, bu nedenle davalıdan kur farkı talep edilemeyeceği kanaatinin Sayın Mahkemede hasıl olması halinde davalıdan istenebilir cari hesap alacak bakiyesinin ——- olacağı, takip ile ———tutarlı birikmiş faiz talebinde bulunulduğu, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): — bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, davacı tarafın ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; her iki tarafın ticari defterlerinin incelendiği, taraf defterlerinin usulüne göre tutuldukları, Her iki taraf ait ticari defterlerinin Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdikleri ile ———– yasal süresi içerisinde alındığı, davacının düzenlediği kur farkı faturalarından ———– herhangi bir itiraza uğramadan davalı nezdinde kayıtlı bulunduğu, İlgili faturalar için iade faturası düzenlenmediği, kalan diğer kur farkı faturaları için iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiği, tarafların ticari defterlerinde yer alan —-tutarların birbirini doğruladığı ve tarafların —–yer alan ——- üzerinde mutabık kaldıkları, ödemelerin hangi——– yapılacağını gösterir taraflar arasında akdedilen bir sözleşme bulunmadığı ancak, davalı adına düzenlenen faturaların alt kısmında yer alan açıklamalarda—— ödemelerinde, ödemenin banka hesaplarımıza geçtiği tarihteki —– tutan kayıtlara alınarak, aradaki ———- olarak talep edilecektir” ibaresi nedeniyle taraflar arasındaki ticaretin —- üzerinden gerçekleştiğine yönelik teamül oluştuğu, düzenlenen faturaların alt kısmında yer alan açıklamalarda —– ödemelerinde, ödemenin banka hesaplarımıza geçtiği tarihteki ——tutan kayıtlara alınarak, aradaki fark —— olarak talep edilecektir” ibaresinin bulunması ve davaya konu —– ilişkin davaya konu anlaşmazlıklardan önce taraflar arasındaki uygulamanında bu yönde olması, taraflar arasında uygulanan teamülün değiştiğine veya farklı bir uygulamanın olduğuna dair dosyada her hangi bir bilgi ve belgenin bulunmaması sebebiyle davacı tarafın——- alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı taraf her ne kadar, bilirkişinin kur farkının hatalı alınması sebebiyle —-eksik hesaplama yapıldığını beyan etse de, ——- tarihinde —–satış kurunun bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ———-sebebiyle hesaplamanın doğru yapıldığı görülmüştür.
Alacak likit olmadığından ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE, davalının kötü niyet tazminatı talebinin davacının kötü niyetli olduğuna ilişkin kanaat oluşturacak nitelikte bilgi ve belge bulunmaması sebebiyle şartları oluşmadığından REDDİNE, dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2——– sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —-üzerinden devlet bankaları ile —— yıllık vadeli dolar mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alacak likit olmadığından ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE, davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
4-Karar tarihinde alınması gerekli 7.684,74 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.300,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6384,19-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.656,50 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 1652,58-TL ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.300,55 TL peşin harç giderinin toplamı 2953,13-TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre, karar tarihindeki kur üzerinden ve kabul oranına göre belirlenen 32.053,18-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre, karar tarihindeki kur üzerinden ve red oranına göre belirlenen 843,06-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ———–bütçesinden ödenecek 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre 1317,42-TL’nin davalıdan, 2,58-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin (e-duruşma) yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ————-Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.24/06/2022