Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/659 E. 2020/385 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/659 Esas
KARAR NO: 2020/385
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 31/08/2020
KARAR TARİHİ: 27/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili 31/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı —————– temsilen ——- davalı ———- yılından itibaren davacının ———– alacaklarının davalı ——— devredilmesi ile davaya konu ilişki temeli kurulduğunu, taraflar arasında davalı——– üzerinde bulunan taşınmazın (ayrıca fiilen banka üzerinde olan ancak müvekkil şirkete ait olan diğer taşınmazlarla birlikte) üçüncü kişiye satışından dolayı ve daha önceki -yukarıda izah edilen- hukuki ilişki gereği cari hesap bakiyesi bulunmadığını, taraflar arasındaki ilişkiye dayalı mutabakat gereği davalının, davacı şirkete ——— borçlu olduğu konusunda taraflarca mutabakata varıldığını, davacı müvekkilinin davalı ——— işbu davanın konusunu oluşturan mutabakatta belirtilen taşınmaz satışına ilişkin değerden kaynaklı sadece kendi aralarındaki cari hesap bakiyesini ödememesinden hem de davalının, satışına aracılık ettiği aynı binada bulunan başkaca dava dışı bağımsız bölümlere ilişkin satış bedelinin tamamını dava dışı satın alan şahıstan tahsil edememesi nedeniyle mağdur olduğunu, davalı——-tarafından cari hesap bakiyesi olan ——- müvekkile ödenmesi gerektiği hususu————– tarihli ihtarnamesi ———- ile davalı tarafa ihtar edildiğini, davalı, imzaladığı mutabakata rağmen ödemediğini, davalı borçlunun tarafların cari hesap bakiyesi ile ilgili mutabakata vardığı tarihten bu zamana kadar borcunu ödememesi ve müvekkilin davalıya yazılı ve sözlü başvurularının semeresiz kalması nedeniyle teminatsız olarak, borçlunun, borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi, menkullerin muhafazası için ihtiyati haciz talep etme zarureti hasıl olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilmesine, davanın kabulü ile cari hesap bakiyesi olan ————– taraflar arasında mutabakata varıldığı tarih olan —-tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak davacı müvekkile verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili ——- tarihli cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 5/A-1 maddesi, “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne amir olduğunu, arabulucuya başvurulmadan dava açılamadığını, davacı iş bu davayı ——- tarihinde açtığını, dava tarihi itibariyle arabulucuya başvurmadığını, her ne kadar davacı —- tarihli dilekçesi ile arabuluculuk son oturum tutanağını sunmuş olsa da anılan tutanak ve arabuluculuk dosyası iş bu davayı açtıktan sonra, ——- tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, dava arabulucuya başvurulmadan açıldığından, duruşma günü beklenmeksizin dava şartı noksanlığından reddi gerektiğini,
Müvekkilim dava konusu borcu ödeyerek, sona erdirdiğini, dava konusu —— tarihli belge aslını davacıdan teslim aldığını, TBK’nın 103/1. Maddesi, “Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve borcun tamamı ödenmişse, buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebileceğini, müvekkilinin dava konusu borcu ödeyerek, belge aslını davalıdan teslim aldığını, belge aslının müvekkilinin elinde olması müvekkilin borcu ödediğinin en önemli kanıtı olup, bu nedenle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini,
Davacı tarafın ———- tarihli dilekçedeki beyanları tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin dava konusu belgeyi borcu ödedikten sonra davacıdan teslim aldığını, davacı vekilinin dava dilekçesine eklediği, dava konusu belgenin fotokopisine,———- kaşesi vurarak imzaladığına göre, demek ki davayı açmadan önce dava konusu belgenin aslı kendisinde olduğunu, aksi durumda, kendisinde olmayan, hatta hiç aslığını görmediği bir belgeye, aslı gibidir kaşesi vurmuş olacağını, Avukatlık Kanunun 56/3. bendinin suç olarak sayıldığını, davacı vekilinin —— tarihli duruşmada belge aslının kimde olduğuna dair net bir fikirinin olmadığını beyan ettiğini, ——- tarihli dilekçelerinde ise dava konusu belgenin müvekkilinin eline hiç geçmediğini, belge imzalandıktan sonra, müvekkilinin belgeyi, güvendiği ——- teslim ettiğini, — ile yapılan görüşmede ise, kendisinin işyerinde olmadığı bir zamanda davalı müvekkilinin, ———- yeğenlerinden belge aslını aldığını ileri sürdüğünü, davacı tarafın iddiaları sıra ile yan yana konulup okunduğunda, bu beyanlar arasında ciddi bir çelişki olduğu açıkça fark edileceğini,
Davacı tarafından ——— tarihli dilekçesi ile ——- tarihli son oturum tutanağını dosyaya sunulduğunu, davacının ———— tarihinde arabulucuya başvurduğunu, TTK’nın 5/A-1 maddesi uyarınca davacının iş bu davayı açmadan önce arabulucuya başvurması zorunlu dava şartı olduğunu, bu dava şartının sonradan tamamlanması mümkün olamayacağını, bu nedenle duruşma günü beklenmeksizin dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verileceği ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davacının sunmuş olduğu arabuluculuk son oturum tutanağından, davacının iş bu davayı açtıktan sonra, yani ———- tarihinde arabulculuk başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından, usul ekonomisi gereği duruşma günü beklenmeksizin, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dosyanın incelenmesinde, davanın — tarihinde davacı ———– tarafından davalı ——————–davası açıldığı, dava tarihi itibariyle arabulucuya başvurulmadığı, arabuluculuk son oturum tutanağını incelenmesinde, arabuluculuk sürecinin başladığı tarihin —— olduğu, davanın açıldığı tarihin ——– tarih olduğu, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı görülmüştür.
19/12/2018 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7155 Sayılı Kanunun 20. madddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince,konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş ve 7155 Sayılı Kanun’un 23. Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A (2) maddeleri gereğince “Arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir hükmü ile 6100 Sayılı HMK’nın 114 (2) ve 115.maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USULDEN REDDİNE karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunu gereğince karar tarihinde alınması gereken 54.40-TL harçtan davacı tarafından yatırılan 3.953,45 TL harçtan mahsubu ile kalan 3.898,55 TL harcın karar kesinleşince talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-HMK madde 333/1. uyarınca kullanılmayan gider avansının yatıran taraflara iadesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2020